Spor

'Pas atma ihtimalini sevdik'

Yazan: Murat Berk Örücü

Almanya'dan Beşiktaş'a uzanan bir transferin her zamanki nedenlerle noktalanmasından sonra kendisini ve futbolunu yeniden vareden bir futbolcu: Aydın Karabulut.

Yıldız olması işten bile olmayan ama türlü sebeplerle beklentileri karşılayamayarak, gözden düşen oyunculardan en çok muzdarip takım belki de Beşiktaş’tır ligimizde. Oktay Derelioğlu, Okan Koç, Serdar Özkan… Hepsi de zamanının en yetenekli ve en çok gelecek vadeden isimleriydi. Kimisi kendi sahasından aldığı topla tüm rakipleri ipe dizip gol atar kimisi mevkisi sağ kanadı tabiri caizse otobana çevirir, bir diğerinin de ayağından top alınamazdı. 2008’in başlarında isimleri anılanlar kadar ön plana çıkmasa da taraftarın; güzel, güneşli günlerin yolunu gözlediği gibi yeteneğini icra etmesini beklediği; ama göremediği bir kişi daha vardı: Aydın Karabulut.

Almanya'dan Anadolu'ya

Almanya’nın Hertha Berlin takımının alt yapısından yetişen ve o günlerde yetenekleri Arda Turan ile kıyaslanan Aydın Karabulut’un şimdilerde Anadolu’da köşe bucak gezip, futbolunu oynamaya çalışan sıradan bir oyuncuya dönüşümünün altında çok da farklı bir hikaye barındırmıyor. Ancak bu sezon Sivasspor’daki formu onu, futbol adına kaybettiği yılların manşetlerinin olmasa da bu satırların öznesi yapıyor.
Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş teknik direktörü olduğu dönemde yeteneğiyle sivrilmeyi başarmıştı. Hızlıydı, çabuktu ve sol ayağını, eliymiş gibi kullanıyordu. Takımın beyni Matias Delgado ile yaptığı top alışverişleriyle de uyumlu bir görüntü veriyordu. Ancak forma şansı bulduğunda herkesi heyecanlandıran, birkaç keyifli pasaj sunduğu futbolunu bir türlü daha ileriye taşıyamadı. Taraftarın üzerinde hayaller kurduğu ve “Birkaç seneye kalmaz Avrupa’ya gider.” dediği Aydın’ın,  Sağlam’ın ardından takımın başına geçen Mustafa Denizli’nin gözünden de “İlk 11’e alınmayacaksam beni maç kadrosuna almanıza gerek yok” sözleriyle düştüğü rivayet edildi. Akabinde, o sezon Beşiktaş’a şampiyonluğu getirecek isimlerden Yusuf Şimşek transferinde takas olarak kullanılmak istenip; Bursaspor’a gitmeyi reddederek taraftara derin bir nefes aldırtsa da çanlar artık onun için çalmaya başlamıştı. Ankaraspor’a, Erhan Güven karşılığında takas edilerek ayrıldığı Beşiktaş’ın ardından, bu sezon başı transfer olduğu Sivasspor’a kadar Ankaragücü, Karabükspor, Göztepe ve Elazığspor ve formalarını giyen 26 yaşındaki futbolcu, sadece Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu takımlarında forma giymedi.

Eski günlere dönüş

Almanya doğumlu futbolcu geçen sezon Elazığspor’da yakaladığı düzgün grafiği, Roberto Carlos yönetiminde oynadığı pozitif futbolla beğeni kazanan Sivasspor’da bu sezon devam ettirerek, ligde geride kalan 29 maçın 28’inde görev aldı. Aydın, fizik olarak da Rusya’da Guus Hiddink tedrisatından geçmiş Roberto Carlos’un ellerinde, sert Türkiye ligi koşullarında iyi bir çizgi yakaladı. Forma bulduğu 28 maçın 25’inde ilk 11 oynaması ise bunun en büyük kanıtı. Sivas’ın ağır kış şartlarını ve neticesinde saha zemininin de ağırlaşmasını göz önüne aldığımızda bu sayıların mahiyetini daha iyi kavramış oluruz.
Skora fazla katkıda bulunmasa da attığı üç gol ve yaptığı beş asist onun futbol kimliğini ve potansiyelini yansıtır nitelikte. Bursaspor deplasmanında rakiplerini adeta ipe dizerek ve özellikle içerdeki Galatasaray maçında verdiği lafın gelişi değil topun gelişi santimlik gol pasları, Beşiktaş döneminde bekleneni verememesinin en büyük nedeni olarak gösterilen topu ayağından çıkarmadaki zamanlama hatalarını da gidermiş olduğunun göstergesi. Öyle ki Beşiktaş zamanında taraftarlara “Üç adam çalımlayıp sıra dördüncüsüne geldiğinde, topu ayağından çıkarma ihtimalini sevdik” dedirten bir ismin golleriyle değil, yaptığı asistlerle ön plana çıkması da futbol mantalitesindeki evrimin bir emaresi.

“Çalışmak yeteneği yener, yetenek çalışmazsa” sözünün en canlı örneklerinden biri Aydın Karabulut. Göztepe’de forma giydiği dönemde sarı-kırmızılı taraftarlar genç oyuncunun çok yetenekli olduğunu söylüyor; ancak iyi çalışmadığını sahadaki her hareketinden anladıkları bir ismin takımın oyunu yapısını bozduğunu dile getiriyorlardı. O zamanki adıyla Bank Asya 1.Lig’de, kalitesinin altındaki bir düzlemde bile çalım atamadığı dönemlerden, Galatasaray stoperleri arasından Alexvari pas attığı günlere uzanması, hepimizin dimağında yarım bıraktığı hikâyeyi tekrardan yazmaya başladığını gösteriyor bizlere.
Çeşitli yaş kategorilerinde oynamasına rağmen, A Milli Takım’da oynama şansı bulmayan Aydın Karabulut, Türk futbolunun yıllardır dillere pelesenk olan sol kanat sorununa reform geçirmiş futboluyla çare olabilir. Hızı, tekniği, top sürme becerisi ve bugünlerde olgunluğuyla birleştirdiği, Almanya’da aldığı altyapısıyla bu koltuğun önemli bir adayı. Ancak belki de en çok ihtiyaç duyacağımız nokta, efsane Johan Cryuff’un “Basit bir oyun” dediği ve günümüzde, bunun çok daha fazlası haline gelen futbolun,  merkezinde aldığı eğitim ve diğer gurbetçi oyuncularımızda göremediğimiz bu saf yeteneği olacak. Zira Türkiye Futbol Direktörü görevine geldiğinden bu yana ligde öne çıkan Birol Parlak, Aytaç Kara ve İshak Doğan gibi daha önce Ay-Yıldızlı formayı giymemiş ve bu sezon kendilerini gösteren oyuncuları ulusal takım formasıyla ödüllendiren Fatih Terim’in, zihinlerde yer etmiş ve belki de kalplerde ukte olarak kalmış bu ismin çıkışına kayıtsız kalmaması kuvvetle muhtemel.

Yorum yazın