Oda Tv davası kapsamında tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden tahliyesi sırasında yaptığı açıklaması nedeniyle hakkında dava açılan HaberVs editörü Ahmet Şık, bugün Silivri Adliyesi’nde ilk duruşmaya çıktı.
Ahmet Şık Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne verdiği ifadede, 3 Mart 2011 gününden bu yana mesleğinin, haberlerinin, kitaplarının sorgulandığını altını çizdi. Yaşanan süreci, “malum medya sürüsüne dâhil olmama” şeklinde değerlendiren Şık, tanık olduğu sürecin sanığı yapılmaya çalışıldığını belirtti. Hakkında iddianame hazırlayan savcının, hüküm dahi verilmemiş bir davayı dayanak göstererek kendisini örgüt üyesi gibi kabul ettiğini, tamamıyla dayanaksız ve hukuksal karşılığı olmayan söz konusu iddiaları reddettiğini belirtti.
Şık, 12 Mart' 2012'de cezaevi çıkışındaki sözleriyle kimseyi tehdit etmediğini ve hakaret etmediğini, haksızlığa uğramasına neden olan aktörlerin hapse gireceğini söylemenin tehdit sayılamayacağını ifade etti.
Duruşma sırasında Ahmet Şık iddia edilen suçun oluşmadığını söyleyerek beraatini istedi. Şık'ın avukatları da davada mağdur tarafın açık olmadığını, mağdurun belli olmadığını ifade etti. Mahkeme Başkanı bunun üzerine “Varsa mağdurların ifadesinin alınması için” iddianamede adı geçen adliyelere yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı 4 Aralık 2012'ye erteledi.
“Savcıya göre, 2012 Türkiye’sinde bir haksızlığı protesto etmeniz, ifade özgürlüğünüzü kullanmanız için dahi sırtınızı bir silahlı güce dayamanız gerekiyor. Ama adı ne olursa olsun hiçbir sözümü, hiçbir yazımı hiçbir silahlı örgüte dayamadım, dayamam. Bir gazeteci olarak bana cesaret verecek bir güç varsa, bu sadece meslektaşlarımın ve kamuoyunun verdiği destekte aranabilir. Bu zaten aynı zamanda mesleğime ve bu mesleği layıkıyla icra eden meslektaşlarıma ve elbette kamuoyuna karşı sorumluluğumdur. Bu nedenle iddianamedeki tamamıyla dayanaksız ve hukuksal karşılığı olmayan bu iddiayı reddediyorum.”
Savunmanın tam metnini indirmek için tıklayın
“Eksik kalmış adalet bu ülkeye hukuk ve demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda halen 5 tutuklu var. 100 civarında gazeteci hala içeride ve ifade özgürlüğü meselesi sadece gazetecilerin sorunu değil. 600 civarında öğrenci tutuklu. KCK davasında 6 binin üzerinde tutuklu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi gereken tutukluluklardır. Gerçek adalet, bunca çok insanı mağdur eden malum cemaatle bağlantılı olan ya da gücüne biat eden komplolar kuran polisler, komploların yürütülmesinde görev alan savcı ve hâkimler gerçek bir hukuk yargılaması sonunda cezaevine girdiğinde ve AKP hükümeti bu komploların siyasi hesabını verdiğinde gelecek. Ve bir kez daha vurgulamak gerek, bunca baskı ve zulümden bu iktidar odaklarının korktuğu ama bizim de özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimiz bir hayat çıkacak.”