Medya

Büyük bir PR çalışması: Hacı Boğatekin

Yazan: HaberVs

Cumhurbaşkanı Gül’ün deyişiyle hakkında “büyük PR” yapılan bir gazeteci de Hacı Boğatekin: Toplam 121 dava açılan Adıyamanlı gazetecinin sadece “Feto ve Apo” yazısı nedeniyle sanık olduğu dava sayısı 16.

Yerel medyada çalışan gazeteciler genellikle pek tanınmazlar. Adıyamanlı Hacı Boğatekin (61), basın özgürlüğünün ateşli tartışmalara konu olduğu şu günlerde Türkiye’nin en “ilginç” yerel gazetecilerden biri. Çünkü yazılarından dolayı Boğatekin hakkında bugüne kadar 121 dava açıldı. Toplam 12 yıl hüküm giydiği dört ayrı dava ise Yargıtay’da devam ediyor. Ayrıca 1997’de üç ay, 2008’de ise dört ay olmak üzere iki defa hapse girdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ahmet Şık’ın kitap taslağının imha edilmesiyle ilgili “O gazeteciler ve kitap için en büyük PR (tanıtım) çalışmaları oldu. Savcılar, 10 bin satacak kitabı yüz binlerce sattıracaklar” sözleri Hacı Boğatekin’in başına gelenleri hatırlatıyor. Çünkü Boğatekin’in 4 Ocak 2008’de yazdığı ve hakkında 16 dava açılmasına neden olan “Feto ve Apo” başlıklı yazısı yerel gazetecinin isminin önce tüm ülke, sonra da dünya basınında duyulmasına neden oldu. Yani Cumhurbaşkanı’nın deyişiyle savcılar, Boğantekin için “Büyük PR yaptı.”

Sahibi ve yazarı olduğu Gerger Fırat gazetesinin ismini tüm ülkeye duyurmayı başaran Boğatekin, geçtiğimiz günlerde tutuklu meslektaşlarına destek vermek üzere İstanbul’daydı. Kendisini Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleribölümünün haber portalı HaberVs’de ağırlama imkânı bulduk.

Gerger’in haberi ve reklamı

Gazeteciliğe Hürriyet Haber Ajansı’nda 1976’da başlayan Boğatekin, memleketi Adıyaman’ın Gerger ilçesinde 16 yıl boyunca bu ajansın muhabirliğini üstleniyor. Semavi ailesinin gazeteyi elinden çıkarması, kendi anlatımına göre Boğatekin’in haberlerini de etkiliyor: “[Erol] Simavi zamanında çok ciddi haberler çıkıyordu. Biz muhabirler, yayınlanan haberlerimize göre prim alıyorduk. Gazete satılınca baktılar ki Antep gibi büyük bir ilin muhabiri, Gerger ilçesinin muhabirinin yarısı kadar prim alıyor. Dikkatlerini çekti. Geldiler baktılar, Gerger köy gibi bir yer. ‘Yav’ dediler, ‘bu kadar haberi buradan mı çıkarıyorsun?’ Antep’te çok reklam alıyoruz, Gerger’de reklam yok. Böyle kıstılar sesimizi.”
Gönderdiği haberlerin çok azının yayımlanması nedeniyle yerel bir gazete çıkartma kararı verdiğini söylüyor Boğatekin. Gazetenin ismine anketle karar veriyor. “Fırat ismi başta geldi, başına Gerger koyduk” diye aktarıyor Boğatekin, yayın hayatına 10 Temmuz 1992’de başlayan Fırat Gerger’i anlatırken.

“Adıyaman’da ücretsiz: Tuvalet ve gazete”

Taslaklarını hazırlayan ve bunları yerel bir matbaaya götüren Boğatekin, burada görevli olan arkadaşı İbrahim Çelikel’e “Gazeteyi basalım mı? Basmayalım mı ?” sorusunu sorduğunu ve cevap olarak “Bohçasını alıp da kaçan kıza benziyorsun. Belli ki basacaksın” yanıtını alınca basmaya karar verdiğini anlatıyor. Çelikel’in “Gazeteyi basacaksın ama Adıyaman’da iki şey ücretsizdir: Biri umumi tuvalet, diğeri aylık gazete” demesi üzerine ekonomik bir kaynak oluşturamazsa gazetenin yaşamayacağını fark ediyor. Abone bulmak için İstanbul’a gidip, Adıyamanlı gurbetçilerle görüşüyor. İlk 250 abonesini böylece edinen gazeteyi bugün yaklaşık 3 bin abone destekliyor.

“Hasan’ın adı Haso’dur”

Hacı Boğatekin ismini son iki yılda en çok duymamızı sağlayan şey ise, 4 Ocak 2008’de yazdığı ve hakkında 16 dava açılmasına neden olan “Apo ile Feto” başlıklı yazısı. Boğatekin “Fettullah’ın demir başları, Abdullah’ın yurt severleri, Laik cumhuriyetin bekçileri” alt başlığını kullandığı bu yazı yayımladıktan bir saat sonra kendisini Gerger Savcısı’nın karşısında bulmasını şöyle anlatıyor:

“Savcı Sadullah Ovacıklı ‘Hacı Boğatekin bu nedir?’ dedi ve gazeteyi fırlattı. Dedim ki, ‘Gazete’. ‘Biliyorum gazete. Nedir Feto, Apo?’ diye sordu tekrar. ‘Sen o terörist başına ne dersen de ama milyonların sevgilisi bir Fettullah Gülen’e böyle diyemezsin’ dedi. ‘Ben hakaret etmedim. İşte Kürtçe’de Fettullah’ın kısaltması Feto’dur. Abdullah’ınki Apo’dur. Hasan’ın ki Haso’dur. Mustafa’nın ki Musto’dur. Ben sadece üç siyasi görüş arasında bir mücadele var. Bu iktidar mücadelesinden bahsettim.” Savcı’nın tutuklama istemiyle mahkemeye sevk ettiği Boğatekin hakim kararıyla serbest kalıyor.

Yaşamı zorlayan cezalar

Yaşadığı olayı internet ve gazetesi üzerinden duyuran Boğatekin’in yazıları ulusal medya da yer bulunca, hakkında 20 soruşturma açılıyor ve bunların 16’sı davaya dönüşüyor. Savcı Sadullah Ovacıklı’ya ait internet sitesinin tasarımının Nur Asya cemaatince yapıldığı iddia etmesi üzerine “yargıyı etkilemek, savcıya hakaret etmek ve iftira atmak” gerekçeleriyle 13 Nisan 2008’de tutuklanarak Kahta Cezaevi’ne götürülüyor.

Boğatekin 109 gün tutuklu yargılandıktan sonra 30 Temmuz 2008’de tahliye ediliyor. Ancak tahliyeden önce 25 Haziran’da, yine aynı yazı nedeniyle yargılandığı Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “terör örgütü propagandası yaptığı” gerekçesi ile 18 ay hapse mahkûm oluyor. Üçü bu yazıyla ilgili olmak üzere dört ayrı davadan toplam 12 yıl hapse mahkûm edilen Boğatekin, Yargıtay’a yaptığı itirazların sonucunu bekliyor.

61 yaşındaki gazetecinin, bu davaların sonuçları hakkındaki tespiti de çarpıcı:

“Cezalar onaylanırsa, belki de yaşamım cezaevinde sona erecek”

“Devlet sırrı” civcivler

Türkiye’de gazetecilik yapmanın zor, Güneydoğu’da gazetecilik yapmanın ise çok zor olduğunu dile getiren Boğatekin bu görüşünü çarpıcı örneklerle anlatıyor:

Kaymakamlık köylülere civciv dağıtıyor. Gidip soruyorsun: ‘Kaç civciv” diye. ‘Aman’ diyor, ‘devlet sırrı, söyleyemem.’ Yahu civcivin devlet sırrıyla ne ilgisi var? ‘Trafik kazası olmuş, soruyorsun, ‘Kaç ölü kaç yaralı var?’ ‘Aman’ diyor, ‘devlet sırrı!’

“Şunları da yaşadım: ‘Gerger Mezbahası kokuyor’ diye yazıyorsun. Belediye başkanı senin suyunu kesiyor. Seninle birlikte mahalleye gelen hattı kesiyor. Ya da yazıyorsun işte ‘Elektrik direğine çarpılan insan can verdi.’ Sana elektrik cezası kesiyor. Kaymakamı yazıyorsun, yolsuzluk yapmış, belge var elimde. Sana vergi dairesinden birini gönderiyor. Bana 2004’te 400 milyon lira ceza kesildi. Bugün Aydın Doğan’a kesilen ceza gibi.”

“Tutuklama, Ahmet ve Nedim’e ödül”

Hacı Boğatekin, hapiste olduğu Mayıs 2008’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ile İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) tarafından ‘Basın ve Düşünce Özgürlüğüne katkı” plaketiyle ödüllendirildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2008 yılı Dayanışma Ödülü’nü ona verdi. 2009’da Britanya Basın Ödülleri’nin (British Press Awards) Yılın Uluslararası Gazetecisi dalının ikinciliğine layık görüldü. Boğatekin bu ödülleri önemli buluyor:

“Halkın yanında olduğun zaman dayağa, copa, nezarete hazır olacaksın. Biz bunu seçtik. Hakkımda hiçbir dava, tutuklama olmasaydı demek ki ben de ‘şakşakçı’ bir gazeteci olacakmışım. Cezalara bakınca ‘Demek bu türde bir gazetecilik yapamıyorum’ diyorum. Ödüllere bakınca, ‘demek ki bu işi becerebiliyorum’ diyorum.

“Tutuklanan Ahmet Şık, Nedim Şener şimdi gerçek birer gazeteci oldular. En büyük ödül tutuklama onlar için.”

Yorum yazın