Eğitim Söyleşi Üniversite Yaşam

“İş hayatı okul hayatına benzemiyor”

Yazan: Elzem Batu

Bilgi Üniversitesi’nin konuğu olan Lifetime Learning isimli şirketin kurucusu Gökçetin ve Özaltan kardeşler, iş hayatına atılmaya hazırlanan gençlere tüyolar verdi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu tarafından 18 Nisan günü Kuştepe kampüsünde düzenlenen ve Lifetime Learning şirketinin kurucuları olan Enis Gökçetin ve Banu Özaltan önderliğinde “İş Hayatı Okul Hayatına Benzemiyor” söyleşisi gerçekleştirildi. Aynı zamanda kardeş olan Enis Gökçetin ve Banu Özaltan’ın kurdukları Lifetime Learning (hayat boyu öğrenme) gerçek hayattan tecrübeler paylaşarak, vaka çalışmaları yaparak hem deneyimsel kalıcı öğrenmeyi sağlıyor, hem de eğitimden keyif alıyorlar.  Söyleşide; işe giriş süreci, iletişim kabiliyeti, ikna ve pazarlık gücü gibi konular üzerinde duruldu. Enis Gökçetin ve Banu Özaltan kardeşler hayatta en önemli şeyin hedef koymak olduğunu ve hedef koyamayan insanların hayatta hiç bir yere tutunamayacağını, yaprak gibi savrulup gideceklerini söylüyor. 

‘’Kendisini geliştirip, eğitim dışında bireysel yetkinlikler kazanan kişiler iş dünyasında fark yaratır’’

İşe alım süreci hakkında konuşulurken yazılı ve görsel özgeçmiş hazırlama kriterleri, başvuru ön yazı hazırlama, şirket / iş/ pozisyon/ sektör dinamikleri ile ilgili araştırma yapma, network oluşturmanın önemi, karşılıklı iş görüşmesi sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar, görüşme sonrası takip ve süreç yönetimine değinildi. Enis ve Banu kardeşler bir işe başvurmadan önce kendi imajımızı pazarladığımızın altını çiziyorlar. İşe alım süreçlerinde herkesin rakip olduğunu ve rekabetin günümüzde çok fazla olduğunu dile getirdiler. Özaltan: ”Bir tane cep var ve herkes oradan para kazanmaya çalışıyor. Sadece iş hayatı için değil kendimizi ifade edebilmek en önemli şey. Evliliklerde de aile ilişkilerinde de arkadaşlıklarda da. Kendini ifade edemeyen insan hayat içinde kendini konumlandıramıyor. Bir yere tutunamıyor. O yüzden kendini iş görüşmelerinde ya da herhangi bir yerde kendini ifade edebilmek, ses tonunu, vücut dilini ayarlayabilmek bütün teknik bilgilerden daha önemli çünkü kendinizi ifade edemezseniz sizin bilgilerinize kimse değer vermiyor.” dedi.

Banu Özaltan, karşındaki insan vermeye hazırsa bunu en sonuna kadar sömürerek öğrenilebilecek herşeyi öğrenmenin en ideal hayat duruşu olduğunu savundu. İş hayatında da bunu böyle kullanmamız ve sürekli sorgulayıp yeni şeyler öğrenmemiz gerektiğini söyledi. Özaltan, gençlerden çok umutlu olduğunu ve birçok şeyi değiştirebileceğimizi söyledi: “Bizim kuşak konuşmazdı. Yöneticilerimizin söyledikleri mutlak doğruydu ama sizler sorgulayabiliyorsunuz. Bu çok önemli. Sorgulamanın olmadığı bir yerde yaratıcılık ve gelişme olmaz. Bizde çalışma hayatı sırasında özel hayat yoktu fakat sizlerde var. İş ve özel hayatı dengeleyemeyen iş hayatında çok zorlanır. Bu sebeple siz bize kıyasla bu iki unsuru dengelediğinizden başarılı olacağınıza inanıyorum. İleride öğrenmekle ilgili yatırım yapın çünkü hayat çok hızlı değişiyor ve bu değişimi iyi anlamak gerekiyor. Kendisini geliştirip kendisine eğitim dışında bireysel yetkinlikler alan iş dünyasında fark yaratıyor ve yaratacak. Sizin eğitimde öğrendiğiniz sadece ilk işe girişinizi etkileyecek. Ondan sonra hayat içindeki atlamalar zıplamalar tamamen bireysel performansınıza bağlı ve kendinize ne kadar insan olarak yatırım yaptığınızla alakalı. Hiçbir şey akademik eğitimle yürümüyor. Kişisel gelişim ve iletişim çok önemli. Hayat çok hızlı ve dinamik onu yakalamak için araştırma yapma, öğrenme, kitap okuma, yurtiçi ve yurtdışı dünyayı takip etmek gerekiyor.”

”Network oluşturmak çok önemli!”

Girişimci olmak için insan tanımak gerektiğinin ve belirli bir çevre oluşturmak ve o çok çevreye girmek gerektiğini söyleyen kardeşler, “Network oluşturabileceğiniz yerlerde bulunun” tavsiyesini verdiler. İnsanların sizi tanımasının önemli olduğunun altını çizen Özaltan “Birden fazla yerde staj yapın ve staj yaptığınız yerlerde tanıştığınız insanlarla iletişimi devam ettirin” diyerek herkesin önce kendi tanıdığını işe almak isteyeceğini bu nedenle insan tanımanın günümüzün iş hayatında son derece önemli olduğunu belirtti. Kendilerinin de tanıdık çevre sayesinde birçok yere girebildiklerini söyleyen kardeşler, ”Network yaratmak bir yatırımdır. Dışa dönük bir karakter, doğru iletişimci olmak, zaman ve para harcamak demektir. Sosyal medya önemlidir ancak tek başına yeterli değildir. Farklı ortamlara girmekten çekinmemek, insanlarla iletişimde olmak çok önemlidir. Farklı insan ve çevre insanın en büyük zenginliğidir.” diyor.

‘’İşverenler analitik ve stratejik düşünen, insanlarla yollarına devam etmek istiyor’’

Banu Özaltan, analitik, stratejik ve çözüm odaklı değilseniz işe girseniz bile iş yerinde var olamayacağınızı, iletişiminiz yoksa hayatta olamayacağınızı söylüyor. Gittiğimiz görüşmelerde iletişim sayesinde karşımızdakiyle frenkans tutturup işleri ona göre yürüttüğümüzü savunan Özaltan herkesin çok kolay teşhis koyduğunu ancak önemli olanın çözüm bulmak olduğunu ifade ediyor.  Günümüzde çözümle gelen insanların değerli olduğunu çünkü bireysel hayatımız kadar iş hayatında da işverenin iş kalitesi istediğini vurguluyor. Müzakerenin, ikna etmenin önemini dile getiren Özaltan argumanlarımız ne kadar çoksa o kadar güçlü olabileceğimizi söylüyor.

‘’En önemli şey hedef koymak’’

Özaltan hayatta hedef koymak hakkında şunları söyledi:’’Stressiz yaşamın çözümü, mutluluğun sırrı gibi şeyler olur ya.. Mutsuzluğun asıl sebebi hedef koyamamaktır. Aslında onların altında yazması gereken tek şey hedef koymaktır. İnsanın kendi kendine ben ne yapmak istiyorum, ne gibi şeyler yapabilirim diyerek konuşması gerekir. Temel şeyleri bulduktan sonra ona yatırım yapıyorsunuz ve hedef oluşturuyorsunuz. Hedefinizi bulduktan ve ona doğru emin adımlarla yürüdüğünüzde sağlıklı ve mutlu oluyorsunuz.’’

“İş görüşmelerinde asıl önemli olan beden dilimiz ve ses tonumuz’’

Özaltan yeni jenerasyonun çok şanslı olduğunu çünkü ellerinin altında Youtube olduğunu ve onların zamanında ancak patron yanında götürürse sunumları izleyebildiklerini anlattı. Öğrencilere bol bol sunum videoları izlemelerini, insanların duruşlarını, konuşmalarını, vücut hareketlerini, ses tonlarını, göz temaslarını incelemelerini tavsiye etti. Kendini sunamayan ve ifade edemeyen insanların iş hayatında konumlanamayacağını da dile getirdi. Bir sunumu 5 dakikada ya da 5 saatte hazırlamanın kolay, ancak onu sunmanın asıl mesele olduğunu söyledi. İş hayatında bizlere zaman vermeyeceklerini bu nedenle her şeyi sadece dakikalar içinde insanlara ifade edeceğimizi de belirtti. Sunuş becelerilerinin çok önemli olduğunu çünkü iş hayatında üst seviyelere ulaştığımızda bizlerden topluluk karşısında bir konu hakkında sunum yapmamızı isteyeceklerini söyledi. Sözün iletişimdeki etki oranının yüzde 7, beden dilinin yüzde 55 ve ses tonunun yüzde 38 olduğunu, vücudun enerjiyi karşıya yansıtması gerektiğini ve ayna karşısında çalışabileceğimizi söylüyor.

 “Okul hayatı daha toleranslı ama iş hayatı acımasız”

Bill Gates gençlere okul yıllarını iyi değerlendirmelerini ve öğretmenlerinin kıymetini bilmeleri gerektiğini söylüyor ve öğretmenlerini, patronlarını tanıdıktan sonra daha iyi hatırlayacaklarını insanlara belirtiyor. Okul hayatında defalarca sınav şansı verilirken gerçek hayattaki bir sınavın telafisi olmadığını ve hayatın çok daha acımasız koşullarının olduğunu da ekliyor. Bill Gates’in düşüncelerini örnek veren kardeşler iş hayatında rekabetin çok olduğunu ve paylaşımlarımıza dikkat etmemiz gerektiğini, aşırı açık olmamak gerektiğini, söylediler. Yutkuna yutkuna, düşüne düşüne hareket etmemiz gerektiğini çünkü iş hayatında çok kolay insan harcandığının da altını çizdiler. İş hayatında 1 sene içerisinde 3 kere iş değiştirmenin işverenler açısından iyi bir görüntü olmadığını söyleyen kardeşler sürekliliğin öneminden ve bir işten girip ayrılmanın negatif sinyaller verdiğini dile getirdiler. İş dünyasında dayanmak ve sabır göstermek gerekiyor hemen istifa etmemek gerekiyor.

‘’LinkedIn çok önemli!’’

LinkledIn sayesinde sosyal ortamda özgeçmişimizi oluşturuyoruz böylelikle işverenlerin bizlere kolaylıkla ulaşabilmesini sağlıyoruz. Burada mesleki anlamda network oluşturma şansı buluyoruz. Yeni insanlarla tanışıp bize uygun iş ilanlarını görebiliyoruz. CV oluşturmanın iş hayatında ilk önemli adım olduğunu dile getiren kardeşler Yahoo’nun ceo’su Marissa Mayer’in CV’sini örnek olarak gösterdiler. Bizi yansıtan temsil eden ve olduğumuz gibi gösteren bir fotoğrafın öneminden bahsettiler. Yaptığımız stajlarda ne gibi bilgiler öğrendiğimizi özel olarak açıklamamızı ve yaptığımız stajlarda referans mektupları almaya çalışmamızı önerdiler. İyi bir CV’nin bizi en iyi anlatan veri olduğunu ve işe alımın ilk aşamasının CV olduğunu dile getirdiler. Artık iş verenlerin not ortalamalarına bakmadıklarını aksine sosyal hayatımıza baktıklarını savundular. Bu nedenle CV’mize sadece eğitimimizi değil günlük hayatımıza dair her şeye yer verebileceğimizi belirttiler. Şirketlerin insan kaynakları departmanlarının Facebook, instagram gibi hesaplarımızı takip ettiğini ve CV’mizle paralel olup olmadığına dikkat ettiklerini söylediler. Bu nedenle sosyal medya hesaplarımıza önem vermemiz gerektiğinin altını çizdiler. Sosyal medyanın bizlerin vitrini olduğunu vurguladılar.

‘’İş görüşmesine gitmeden yapılan ön hazırlık çok önemli.’’

Özaltan iş başvurusuna gitmeden görüşme yapılacak şirketle, kişiyle ilgili derinlemesine bilgi edinilmesi gerektiğinin zorunluluklarından bahsetti. İş görüşmesine gitmeden önce bilgi edinmenin, karşımızdakini araştırıp bilgi edinmenin ve onu tanımanın çok önemli olduğunu çünkü şirketlerle görüşme esnasında neden bizi tercih ettin sorusuna şirketin isteklerine uygun cevap vermenin ve etkileminin işverenleri çok etkilediğini, becerinin ve o şirkette neden çalışmak istediğimizin beraber doğru orantılı şekilde arttığında karşıdakini çok etkilediğini söylediler. İş görüşmesi sonrasını takibinde bir o kadar önemli olduğunu söyleyen kardeşler iş görüşmesi sırasında görüşenin kartvizitini almamız gerektiğini ve varsa kendi kartvizitimizi de onlara vermemiz gerektiğini belirttiler. Sonrasında ise ‘’Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.’’ diye bir mail atmanın hiçbir şey kaybettirmeyeceğini vurguladılar. Özaltan ayrıca şunları söyledi:’’Görüşme sonrası süreç için arayın ya da mail atın, istekli olduğunuzu gösterin çünkü bu aynı zamanda sizin iş konusunda disiplininizi gösterir. Olumsuz bir yanıt aldığınızda bunun sebebini sorun çünkü kendi eksikliğinizi görüp onu onardığınızda bir sonraki görüşmeye daha donanımlı gidebilirsiniz. Şirketlerle olan ilişkiler uzun vadelidir bu nedenle bir şirketten olumsuz yanıt aldığınızda ‘burası bir daha olmayacak’ diye düşünmeyin çünkü yıllar sonra tekrar karşınıza çıkabilir. X bir yerden iş görüşmesine çağrıldıysanız orası hakkında derinlemesine araştırma yapın ki görüşme esnasında iletişiminizi ona göre ayarlar ortak konular bulabilir ona göre konuşabilirsiniz. Kendinizi anlatırken size kısıtlı zaman verecekler bu nedenle önceden hazırlık yapıp karşınızdaki kişiyi bilirseniz şirketin beklentilerine uygun cevaplar verir daha verimli bir görüşme geçirebilirsiniz.’’

‘’Herkes aynı şekilde mezun olacak. Not ortalamanıza bakarak kimse sizi işe almayacak orada ne kadar çok yetkinlik alıp kendinizi geliştiriğinize bakacaklar.’’

Son olarak kardeşler girdiğiniz şirketlerde o şirketin size ne katabileceklerine bakmamız gerektiğini, özel eğitimler veriyorlar mı sormamız gerektiğini, iş dışında o şirkette kendimizi nasıl geliştirebileceğimizle ilgilenmemiz gerektiğini öne sürdüler. Şirket bu konuda yardım etmiyorsa para biriktirip kendimize yatırım yapmamız, eğitimlere, sertifika programlarına, seminerlere katılmamız gerektiğinin altını çizdiler. Aynı zamanda çalışırken kendimize zaman ayırmamız gerektiğini, hobi bulmamız gerektiğini çünkü stres yaparsak yaratıcığın azaldığını hataların arttığını belirten kardeşler kendimize zaman ayırıp sosyalleşmemiz gerektiği de belirterek söyleşiye son verdiler.

 

Yorum yazın