İstanbul

İstanbul için Kadir Topbaş vakti

Yazan: Gökhan Tan*
Gökhan Tan

Hâlâ Gezi'de ne için direnildiğini anlamadınız mı? Kadir Topbaş'ın, bir siyasetçiden beklenmeyecek kadar samimi açıklamalarına kulak verin.

Mimar Ertuğ Uçar, Gezi Parkı’nda direnişin sürdüğü günlerde Twitter’da şu yorumu yaptı: “İstanbul için verilen kararlara Kadir Topbaş’ın katılma hakkını da savunmalıyız.” Kinayeli bir yorumdu. Kentin önemli yapılarında imzası bulunan Uçar, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Topbaş'ın pasifliğini ve kendi ifade hakkını dahi savunamadığını bu yolla eleştiriyordu.

Kadir Topbaş’ı belki de pek çok siyasetçiden ayırmak lazım. Çünkü seçmenine karşı neredeyse herkesten, örneğin partisinin lideri ve Başbakan Erdoğan’dan çok daha samimi ve dürüst. Politikacılardan -ve hatta politikadan- uzak naif bir tarzı var. Bu arada kendisinin doktoralı bir mimar olduğunu da hatırlatalım.

Kendisinin aynı şeyi düşünüp düşünmediğinden emin değilim ama az konuşan Başkan, neredeyse kendisine her mikrofon uzatılışında bir siyasetçiden beklenmeyecek kadar samimi itiraflarda bulunuyor. 

Aklıma ilk gelen örnek:

Marmara ve İstanbul bir tekstil sanayii gelişkin bir bölgemiz. Ancak biz tekstille küresel krizi aşamazdık. İnşaat sektörü ve TOKİ kurtardı” (NTV, “Bana söz ver” programı, 19 Kasım 2012).

Topbaş, Başbakan Erdoğan’ın 5 Ekim’de “780 bin kilometrekare vatan toprağı” için başlattığı kentsel dönüşüm seferberliği için söyledi bunları. Hem de sunucu Gülay Afşar’dan bu konuda bir soru gelmemesine rağmen. Afet Riski Altında Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’a dayanan seferberliğin amacını Erdoğan “afetler karşısında can ve mal güvenliğini sağlayacak bir dönüşümü gerçekleştirmek” diye tanımlıyordu oysa ki. Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar seferberliğin “rant değil can için” olduğunu tekrar ediyordu sürekli.

Gelgelelim inşaat ve TOKİ olmadan ekonomimiz yeterince büyüyemiyor, krizler aşılamıyordu. Bırakın AKP’li yöneticileri, muhalefet bile kentsel dönüşümün amacını Topbaş kadar samimi tarif edebilen olmamıştı. Daha da rastlamadım.

“Topa neden girmediniz?”

Başbakan’ın -Afrika seyahati hariç- günde iki ya da üç, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun ise sayı takip edilemez kez kameralar önüne çıktığı Gezi sürecinde Topbaş, yanılmıyorsam ikinci basın toplantısını dün düzenledi.

Toplantı sonunda bir gazeteci Topbaş’a şu soruyu yöneltti:

Topçu Kışlası konusunda yetkili kurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmasına rağmen bu konuda biraz geri planda durdunuz, deyim yerindeyse topa girmediniz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Çok mecbur kalmadıkça “topa girmeyen” Kadir Topbaş’ın mütevazı ve beyefendi üslubuyla sahadaki yeri forvet değildi elbette. Soruyu tebessümle karşıladı Topbaş. Uzun bir cevap verdi. Düzeltme yapmadan aktarıyorum:

“Sayın Başbakanımız 2011 seçimleri çerçevesinde İstanbul’daki 7 projeden biri olarak Taksim Kışla projesinin inşaatını ilan etti. Böylece bir hükümet projesi veya bir Başbakanlığımızın ve ya hükümetimizin İstanbul’a kazanımları arasında koyduğu bir proje olduğu için biz tabii ki orada artık hükümetin karar verdiği bizim de destek vereceğimiz bir proje olarak gördük.”

Tercümeye gerek var mı bilmiyorum. Topçu Kışlası projesine Başbakan/hükûmet tarafından karar verildiğini, kendisine de destek verme “görevinin” düştüğünü söylüyor Başkan Topbaş.

Doğrusu ben 1 Haziran 2011’de -12 Haziran seçimlerinden bir hafta önce- Başbakan tarafından duyurulana dek, Belediye Başkanı’nın kentin en önemli meydanındaki projeden haberinin olduğundan bile şüpheliyim. Haberi olsun olmasın Topbaş’ın verdiği cevap, neden suskun kaldığını, neden projeyle ilgili ilk yorumunu projenin ilanından 1,5 yıl sonra yaptığını anlamamıza yardımcı oluyor (aHaber, “Bi sormak lazım” programı, 7 Şubat 2012).

Başkan Topbaş, tıpkı Haydarpaşa Garı'nda olduğu gibi, hiç bir açıklamasında Topçu Kışlası’nın işlevi hakkında kesin bir bilgi veremedi. Net söylediği tek şey “Net olarak söylüyorum, orada AVM yok” idi. Bu sözleri Başbakan Erdoğan tarafından 28 Mayıs’ta Kışla AVM, belki rezidans olarak hizmet görecek şeklinde düzeltildi. Ve Gezi direnişine “yol veren” açıklamalar arasında yer aldı.

“Başbakanımız yetkiyi İBB’ye bıraktı”

Belediye Başkanı, yukarıdaki soruya cevabını ve basın toplantısını şu sözlerle sonlandırdı:

“Buraya açılmış altı tane dava var. (…) Bunların tamamlanması öngörüldü. Bu yargı süreçleri bittikten sonraki süreçte Sayın Başbakanımız yetki ve iradeyi Büyükşehir Belediyemize bıraktı.”

Cevabın başıyla tutarlı bir açıklamaydı bu. Topbaş’a göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yetki ve sorumluluk alanındaki Gezi Parkı’nda gerçekleştirilmesi düşünülen Topçu Kışlası projesi Başbakan tarafından ortaya konduğu gibi, yetki ve sorumluluk da bizzat Başbakan tarafından devralınmıştı. Belediye başkanının yapması gerekenleri o yapıyordu. Ve şimdi bu yetki ve sorumluluğu, kent adına yüklenmesi gereken kişiye bırakıyordu.

Topbaş’ın samimi açıklamalarını dinledikten sonra,  Gezi’de neye itiraz edildiğini hâlâ anlamayan var mı?

***

Fotoğraf için not: Kadir Topbaş'ı çay ocağında gösteren fotoğraf, Şehir Hatları İşletmesi'nin 2005'te İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredildiği günlerden. Eski vapurları hurdaya çıkaracağına dair algıyı gidermek için belediye, yeni vapur tasarımlarını oylamaya sunmuştu. Gezi'den yükselen seslere verilen cevaplardan  biri de 2005'te vapurlar için yapılan bu “halk oylaması”ydı. Topbaş vapurda düzenleği basın toplantısında o gün çay ocağını görünce dayanamamış, bu işten anladığını belirterek basın mensuplarına çayların ve tostların artık İBB güvencesinde olduğunu anlatmıştı. Başkan'ı o gün de çok samimi bulmuştum. O işten gerçekten anlıyordu.

*T24, 21 Haziran 2013

Yorum yazın