“Taksim Gezi Parkı ile alakalı animasyonla gösterileri ben 2010’da yaptım. O günden bugüne kimsenin sesi çıkmadı.”
7 Haziran’da “ Türkiye ve AB İçin Ortak Gelecek” konferansında Topçu Kışlası itirazlarına böyle cevap verdi Başbakan Tayyip Erdoğan. 13 Haziran’da AKP ’li belediye başkanları toplantısında tekrarladı: “O zaman ayakta alkışlandım” dedi.
Her şeyden önce yanlış hatırlıyor Erdoğan: “Projeyi” ilk kez 2010’da değil, 1 Haziran 2011’de duyurdu. 12 Haziran 2011’deki genel seçimler öncesinde, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde partisinin düzenlediği “Türkiye Hazır Hedef 2023, İstanbul Hazır Hedef 2023” başlıklı tanıtım toplantısında. Kendi partisinin doldurduğu salonlarda ayakta alkışlanmış olabilir, doğrudur. O salonda işler böyle işliyor. Ama belli ki Erdoğan sadece o alkışları hatırlamayı tercih ediyor. Ve tıpkı 28 Mayıs’ta Gezi’ye ilk kepçenin girmesiyle başlayan kitlesel direnişe kulaklarını tıkadığı gibi, iki yıldır kışlaya yapılan tüm itirazları da görmek istemiyor.
Topçu Kışlası’yla ilgili ilk itiraz sanırım Radikal İki sayfalarında olmuştu. “Çılgın” projelerin havada uçuştuğu 12 Haziran 2011 seçimlerinden bir hafta sonra kaleme almıştım. (“Şimdi çıldırma zamanı”,19 Haziran 2011, Radikal İki). Bunu devam yazıları izledi.
“Hayalet yapının” dönüşü
Başbakan 1 Haziran 2011’de kamuoyuna gerçek bir proje değil, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri için hazırlanan “Hayalet Yapılar” sergisinin görsellerini sunmuştu. Kışlanın üzerinde Recep İvedik posteri vardı. Ortadaki sahada ise Bayern Munich’ten Oliç ve Ribery ile Celtic ve Ajax’lı futbolcular top koşturuyordu. Çünkü sergiyi hazırlayanların da, kışlanın yeniden inşa edileceği ve bu görsellerin Başbakan’ın sunumunda kullanılacağından haberi yoktu.
Ama ilginç olan, söz konusu “projenin” iki yıl sonra hâlâ kamuoyuyla paylaşılmış, onaylanmış, yasal bir projesi olmaması. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Taksim Yayalaştırma Projesi’nin başlamasıyla birtakım görseller paylaşarak, kışlanın Taksim’de nasıl duracağını göstermeye başladı. Bunlar da gerçek değildi.
Gezi için üretilen ve yasa gereği önce İstanbul II Numaralı Koruma Kurulu’na sunulan ilk proje, 8 Kasım 2012’de, Radikal’den Elif İnce'nin haberiyle ortaya çıktı. Ancak ortasında buz pateni pisti olan bu ilk proje de Koruma Kurulu tarafından 17 Ocak 2013’te reddedildi. Gerekçe “kışlanın özgün mimarisine dair yeterli bilgi ve belge bulunmaması”ydı.
24 Ocak’ta Erdoğan, kabinede değişiklik yaptı. Topçu Kışlası’nın yeniden inşasına sıcak bakmadığı bilinen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı görevden aldı. Başbakan, Bölge Koruma Kurulu’nun kışlayı reddi hakkında ise 4 Şubat’ta konuştu: “Kurul reddetmiş. Biz de reddi reddedeceğiz” dedi. Kültür Bakanlığı Koruma Yüksek Kurulu, 27 Şubat’ta nihai kararı verdi ve projeyi onayladı. Gerekçe belirtmedi.
Var olmayanların tescili
En tartışmalı konu Topçu Kışlası’nın yeniden yapım gerekçesinin, Bölge Koruma Kurulu’nun 9 Şubat 2011’de kışla için aldığı “korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilmesi” kararına dayandırılması. Var olmayan bir yapının nasıl olup da tescillendiği, koruma altına alındığı kolay anlaşılamaz bir durum. Çünkü kurulun iki yıl sonra projeyi reddetme gerekçesinde de belirteceği gibi ortada, kışlaya dair tek bir taş bile yok. Yine de 2011’deki kararıyla kurul sadece, 1939’a dek Taksim’de böyle bir yapının varlığını kabul ediyor; yeniden yapımını değil. Ancak izi yitmiş pek çok Osmanlı dönemi yapısı için bu kararlar “eseri ihya” gerekçesi yapılıyor.
Başbakan vaad ettiği seçmenine verilmiş bir söz olarak söylüyor. Ancak bu vaadin kentte yaşayanların hangi ihtiyacına karşılamaya yönelik olarak verildiği hâlâ cevapsız. Kendisi de mimar olan İBB Başkanı Kadir Topbaş da bu soruya cevap vermekten uzun süre kaçındı. 7 Şubat 2012’de yaptığı ilk açıklamada “Oranın alt katında kafeleriyle, sanat galerileriyle çok önemli bir kültür sanat merkezi haline getirileceğini düşünürseniz konu daha iyi anlaşılır” dedi. Ve Gezi’ye inşa edilmek istenen yapının alışveriş merkezi (AVM) olacağı algısını da cevapladı: “Net olarak söylüyorum; orada AVM yok.”
“Netlik” bir yıl iki ay sürdü: “AVM, belki rezidans olarak hizmet görecek” dedi Erdoğan 28 Nisan 2013’te. Şimdi “dükkânların ve kent müzesinin olduğu bir yapı”dan bahsediyor. Başkan Topbaş onaylıyor. “Gezi’de AVM düşünülmüyor. Otel yok, rezidans yok.”
“Güçlünün burcu” Taksim
Kışlaya itiraz edenler Başbakan dışında muhatap bulamadı. Randevu taleplerine cevap alamayan 40 mimar, 19 Mart 2012’de tam sayfa gazete ilanıyla meslektaşları Topbaş’a seslendi: “Taksim, gücü her elinde tutanın bayrağı dikeceği bir burç değil” dedi ve “İstanbul’u katılımcı ve çoğulcu akıl ile şekillendirelim” çağrısı yaptı.
Tahliye ihtarnamesi gönderilen Gezi Parkı esnafı, 8 Ekim 2012’de yaptığı basın açıklamasında ne İBB ne de Beyoğlu Belediyesi’nin kendilerine cevap vermediğini söylüyordu.
Uzman ve gönüllülerden oluşan Taksim Dayanışması aynı ihtiyaçla “Proje, biz kentlilere sorulmadı, anlatılmadı, görüşlerimiz alınmadı” diyerek bir araya geldi. Onlarca eylem düzenledi. Örneğin 12 Şubat 2012’deki eylemde, kesilmesi için kırmızı çarpılarla işaretlenen ama kimsenin “ben yaptım” demediği ağaçları sahiplendi. İlk ağaç yıkılana dek “Taksim Nöbeti” tuttu. Mart ayında kurulan ve özellikle tanınmış oyuncuların yer aldığı Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği, dayanışmayı takip etti. Bu grup, Gezi’de halen devam eden direnişin sesi ve katılımcısı oldu.
Yargı kararı
Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Mimarlar Odası’nın İstanbul şubeleri, İBB’nin projeyi onaylayan Koruma Amaçlı Nazım İmar Plan değişikliğinin iptali için 2012’de dava açtı. İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin belirlediği bilirkişi heyeti 13 Mayıs 2013’te mahkemeye, plan tadilatlarının şehircilik, planlama ve koruma ilkelerine aykırı olduğunu raporladı. Değişikliğin kültürel ve doğal mirasa, ulaşım sistemine uygun olmadığını, yeşil alanların ne şekilde etkileneceğinin belirsiz olduğunu belirtti. Mahkeme henüz karar vermedi. Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin başvurusunu kabul eden İstanbul 6. İdare Mahkemesi ise, parka kışla yapımına onay veren Kültür Bakanlığı Koruma Yüksek Kurulu kararının yürütmesini 30 Mayıs’ta durdurdu. Şimdi yargının durdurduğu proje için referandumdan bahsediliyor.
İlk gününden beri Kültür Bakanı, Koruma Kurulu, mimarlar, belki mimarlara randevu vermeyen mimar belediye başkanı, sanatçılar, sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ses çıkardı; itiraz etti.
Başbakan sık sık “Sosyal medya üzerinden yalan kampanyaları var. Delilleriyle elimizde” diyor. Oysa aynı şey sözcüsü olduğu Topçu Kışlası “kampanyası” için de söylenebilir.
Bu kampanyayı deşifre eden delilleri görebilir. Dilerse.
*Radikal İki, 16 Haziran 2013