Özlem Özbaş
Yaşlı bir adamın karşısında genç ve çıplak bir erkek bedeni… Bir de bu bedene sarılmış bir yılan…
Bu resmin, Edward Said’in “Oryantalizm” kitabının kapağında yer alması tesadüf olmaktan fazlasıyla uzak. Batı’nın “yeniden yarattığı” ve “ötekileştirmek”ten çekinmediği, ahlaki çöküntü içinde farzettiği “Doğu”, böylece dökülüvermiş kağıda.
Konuşmasına bu resimle başlayan Dror Ze’evi, erken modern dönem Osmanlısında cinselliğin tıp, fizyonomi, rüya tabirleri, hukuk gibi diskurlar üzerinden inşa edildiğini, fakat “nasıl olduysa” 19. yüzyılda cinselliğin tabulaştığını, hor görüldüğünü ve cinsel kültür birikiminin yok edildiğini söylüyor.
“Pre-modern Osmanlısı, eşcinsellik öğeleri barındırıyor”
Ze’evi, bu dönemde Osmanlı’da yazılan tıp kitaplarından söz etti. Kitapta, erkek ile kadın arasında birkaç ufak farkı saymazsak, herhangi bir fizyolojik farka rastlamak mümkün değil. Yine bilim kitaplarında, insanların yaratıldığı dört elementten bahsediliyor. Toprak ve su elementlerinin baskın çıktığı bireylerde feminen, ateş ve hava elementlerinin baskınlığındaki bireylerdeyse maskülen özelliklere rastlanacağı açıklanıyor.
“Osmanlı Hukuku’nda “zina” yapan biri oldukça düşük miktarda bir para cezasına çarptırılıyor. Bu cezanın verilmesi için de şahitlerin olması şartı var. Bazı ülkelerde hâlâ, zina yapanların taşlanarak öldürüldüğünü düşünürsek bu oldukça hafif bir uygulama.”
Ze’evi, Fransız gezginlerin, Hacivat – Karagöz oyununu izlediklerinde yaşadıkları şaşkınlığı, yazılarında kaleme aldıklarını söylüyor ve ekliyor: “Bu oyunlarda cinsel içerikli espriler yaygındı ve bu bir “Batılı”da şaşkınlık yaratabiliyordu”. Dönemin rüya tabirleri kitaplarında “biriyle cinsel ilişki yaşamak” gibi başlıklara da “sakınmadan” yer verildiğinin altını çiziyor Ze’evi.
Ze’evi’ye göre, erken dönem Osmanlısında tıp ve hukuk metinlerinin, rüya tabirleri kitaplarının, ve hatta Karagöz – Hacivat oyununun ortak paydası şöyle; erkek ve kadın arasında şimdiki gibi keskin bir sınır yok, eşcinsellik “normal” ve “doğal” olarak görülüyor ve insanlar, cinsellikle ilgili konuları konuşmaktan ve tartışmaktan çekinmiyorlar.
19. yüzyıla gelindiğinde durum biraz değişiyor. Osmanlı topraklarında nüfusunu ve nüfuzunu artıran Avrupalı, Osmanlı’nın ahlaki değerlerini yargılamaktan da geri durmuyor. “Heteronormallik”in Osmanlı topraklarında yaygınlaşmaya başlaması da aynı döneme denk geliyor. Böylece pre-modern cinsel söylemin izi bilimden, rüya tabirlerinden ve oyunlardan da siliniyor.
İsrail’de Ben Gurion Üniversitesi’nde Orta Doğu tarihi dersleri veren Ze’evi, 1995 -1998 yılları arasında Ortadoğu Çalışmaları Bölümü’nün başkanlığını yaptı. Ze’evi aynı zamanda, İsrail Ortadoğu ve İslam Çalışmaları Derneği’nin başkanlığını yürütüyor. 2006 yılında California Üniversitesi Yayınları tarafından yayınlanan “Producing Desire: Changing Sexual Discourse in the Otoman Middle East, 1500-1900” isimli kitabı büyük ilgi uyandırdı.