İstanbul’da papağanlar yaşıyor. Çoğul eki kullanmamızın nedeni, bu kuşların sayıca fazla olduğunu belirtmek değil, birden fazla papağan türünün İstanbul’da yerleşik bir koloni oluşturduğunu belirtmek. 2008’in son günlerinde HaberVs’de yayınlanan haber, Florya Atatürk Ormanı’nda yüzlerce bireyden oluşan büyük yeşil papağan (diğer ismi İskender papağanı-Psittacula eupatria) kolonisinin varlığını bildiriyordu. Serhan Yorgancı’nın çektiği fotoğraflar sonrasında yaptığımız araştırma da sadece bu türün değil, yeşil papağanların (Psittacula krameri) da en az 25 yıldır İstanbul’da yaşadığını ortaya koyuyordu. Haberde papağanların, Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı, Yıldız Parkı ve Halkalı (askeri bölge) gibi insan baskısından uzak ve ağaçlık alanlarda yaşadığı bilgisi yer alıyordu.
HaberVs’e bugün ulaşan fotoğraflar, bu alanlara Eyüp’ün de eklendiğini ortaya koyuyor. Serhat Keskin’in fotoğrafları, Eyüp Sultan Camii’nin arkasında yer alan Mihrişah Valide Sultan İmarethanesi çevresinde, belki de yeni bir koloninin varlığını belgeliyor.
Halim Diker*
Kağıthane civarında bir pet kamyonunun devrildiğini ve yapraklarını dökmüş bir çınar ağacının papağanlarla yemyeşil göründüğü bir televizyon haberi hatırlıyorum. Bu medyaya yansıyan belki de az sayıda haberden biriydi. Ama bu yıl Van Mardin arasında bir verdiğim bir molada bu kaçakların nasıl yayıldığına bizzat şahit oldum. Çeşme başına bir Kangoo (geniş bagajlı binek araç) yanaştı. Arka koltuk yatıktı ve bir sürü kafeste muhabbetkuşları, hintbülbülleri, yeşil papağanlar, cennet papağanları vardı. Kuşlar hava alsın diye dışarı çıkardılar. Kafeslerin aralıkları fazlaydı ve birden kuşlar kendilerini dışarı atıp çeşme başındaki söğüt ağaçlarına tünedi. Belki 500’ün üzerinde kuş kaçtı. Aynı araca 200 kilometre sonra tekrar rastladım. Her molada kuşların bir kısmı kaçıyordu. Bu kuşların göç etmesi de muhtemel. Ama bana göre Türkiye’de doğal ortamda yaşamalarının asıl nedeni bu kaçışlar.
*Doğa fotoğrafçısı, Atlas
Görüşüne başvurduğumuz biyolog ve kuş gözlemcisi Kerem Ali Boyla, basında da zaman zaman gördüğümüz ve neredeyse bir şehir efsanesi gibi ortalıkta dolanan bilginin doğruluğuna işaret ediyordu. Boyla’ya göre papağan kolonileri, hayvan taşıyan kamyonların devrilmesi ya da bir kaza sonucu kafeslerinin açılmasıyla kaçan kuşların ait olmadıkları iklime uyum sağlamaları ve çoğalmalarıyla oluşuyordu.
“Kaçak papağanlar” haberimiz Atlas dergisinin Ocak 2009 sayısında da yayınlandı. Dicle Üniversitesi Genel Biyoloji ABD Başkanı Prof. Dr. Murat Biricik, Atlas’a gönderdiği “Papağanlarımızın ne kadarı ‘kaçak” başlıklı yazıda “kamyon meselesi”ni dayanağı olmayan bir spekülasyon olarak niteliyordu. Biricik, yabancı bir faunada varoluşlarında “insan parmağı”nın etkili olduğunu kabul ettiği bu türlerin doğal yeteneklerini aşarak yayılış alanlarının dışında yerleştiğini ancak bunu kesin bir nedene bağlamak için yeterli veri olmadığını dile getiriyordu.
Murat Biricik’in, İzmir’den Diyarbakır’a dağılım gösterdiğini belirttiği papağanlar ve “kaçak” türler hakkındaki yazısını yayınlıyoruz.
Murat Biricik*
“Kaçak Papağanlar” başlıklı yazıda, İstanbul’da son yıllarda ortaya çıkan İskender papağanı (Psittacula eupatria) ile yeşil papağan (Psittacula krameri) kolonilerinin nereden türedikleri sorusunu açıklamak üzere “devrilen [pet yüklü] kamyon” söylencesinin doğru olabileceği iddia ediliyor!
Bir yandan, tıpkı “Körfez Savaşı ‘mültecileri” gibi, kamyon meselesinin de yalnızca bir şehir efsanesi olabileceğinin belirtilmesi ama bir yandan da doğruluk payı atfedilmesi hayret verici! Oysa bu her iki ‘teori’ de dayanağı olmayan spekülasyonlar sadece…
İşin doğrusunu kesin ifadelerle söylemek pek kolay olmasa da en azından, yalnızca İstanbul’da değil, beş kıtadaki en az 35 ülkede, bir kısmı “kafes kaçkını” yeşil papağanların park ve bahçelerdeki ağaç oyuklarını istila ettiklerini, özellikle kışın -tespih ağacını saymazsak- dallarda pek meyve bulamasalar bile mutfak atıkları gibi şeylerle karın doyurduklarını biliyoruz. Birkaç yıl öncesinin yuvarlak rakamlarıyla İngiltere’de 10 bin, Hollanda ve Belçika’da 12 bin 500, Almanya’da 6 bin dolayında birey başına buyruk yaşıyor. Bu ülkeler de, türün doğal yayılış alanı olan Afrika ve Asya’nın tropikal bölgelerinin uzağında, bizimki gibi epeyce yüksek enlemlerde yer alan, dolayısıyla yazı kışı iyice belli olan ve zaman zaman da haşin kışlar geçiren yerler. Yine de zor koşullara yeterince dayanıklı olmaları dolayısıyla bu kuşlar, gerçek anlamıyla doğada değilse de kent parklarında tutunmayı başarmış durumdalar.
Her ikisi de yeşil renkli iki papağan türü Türkiye için birer ‘neozoon’. Bu terim, daha önce ait olmadıkları belli bir bölgeye kendi doğal yayılış dinamiklerinin etkisiyle değil, doğrudan ya da dolaylı olarak insan marifetiyle ulaşıp orada yaban yaşayan hayvan türlerini ifade ediyor. Tam olarak söylemek gerekirse, Amerika’nın 1492’deki keşfinden önce başka yerlere taşınmış olanlara ‘neo-‘ değil ‘arkeozoon’ deniyor; örneğin hepimizin yakından bildiği kaya güvercini (Columba livia) Avrupa’nın büyük bölümü için böyle bir tür.
Yalnız, yabanda rastlanan her yabancı kuş türü neozoon sayılmıyor tabii; bu konuda, üzerinde henüz uzlaşılmış olmamakla birlikte, Avrupa Nadir Tür Komiteleri Birliği (AERC) tarafından önerilmiş kriter ve kategoriler var. Buna göre, belli bir türün ‘onaylanmış neozoon’ kategorisine girmesi için, aslında yabancısı olduğu bölgede en az 25 yıl ve en az üç nesil boyunca, insanların yardımı olmaksızın varlığını sürdüren istikrarlı popülasyon/lar içinde yaşadığının belgelenmesi gerekmekte. Güncel kontrol listesinde 421 kuş türü yer alan Almanya’da bugüne dek 90 yabancı türün ‘dışarıda’ serbest halde ürediği belirlenmiş ki bunların arasında Amerika devekuşundan (Rhea americana) bildiğimiz hindiye (Meleagris gallopavo) varıncaya dek şaşırtıcı örnekler bulunuyor. Bunlardan, içlerinde yeşil papağanın da yer aldığı altı tanesi Almanya için ‘onaylanmış neozoon’. (Ayrıca, kuş gözlemcilerinin dürbünlerine yansımış ama doğal koşullarda ürediklerine ilişkin işaret bulunmayan tam 251 tür daha dolaşıyor ortalıkta.) Kırk yılı aşkın süredir özellikle Köln-Bonn hattında üreyerek hızla kalabalıklaşan 800 çift dolayında yeşil papağan bulunmasına karşılık, İskender papağanının bu ülkede ancak 80’li yıllardan itibaren kuluçka yaptığı belirlenmiş, hâlen 50-60 çifti var ve birkaç yıl sonra o da ‘onaylanmış’ olacak.
Yerel faunanın aslî elemanlarından olmayıp oradaki varoluşlarında şöyle ya da böyle insan parmağı olan yeni türler genelde ‘istilacı’ ve ‘istenmeyen misafirler’. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN), istilacıları, ‘yerli olmayan, doğal yayılma yeteneklerini aşarak yayılış alanlarının dışında yerleşmiş, bulundukları yerdeki yaşam birliklerini değişikliğe uğratan ve mevcut biyolojik çeşitliliği tehdit eden türler’ diye tanımlıyor. Dolayısıyla bizim papağanlar için de bu nitelemeyi kullandığımızda haksızlık etmiş sayılmıyoruz, çünkü onlar da, ağaç kovuklarında yaşayan çeşitli kuşların, kukumav (Athene noctua), İshakkuşu (Otus scops) gibi küçük baykuşların, ağaçkakanların yuvasını işgal edebiliyorlar.
İstanbul ve çevresinde sınırlı kaldığı anlaşılan İskender papağanının aksine, Türkiye’de 1994 ve 1995 yıllarında Yeşil Papağan grupları İzmir’den Diyarbakır’a birçok bölgeden yerleşim alanlarında dikkat çekip ardı ardına rapor edilmeye başlanmıştı. Bu kolonilerin bir kısmı tutunamadı ama bazı yerlerde, özellikle kışları genelde sert geçmeyen ılıman kıyı kentlerinde şimdi bile bu papağanlara rastlanabiliyor. Bu kuşların belki de 1990/91’de patlak veren ‘Körfez Savaşı’ ve 1993’e dek aralıklarla vuku bulan Bağdat bombardımanlarından kaçan kuşlar oldukları tahayyül edildi, çünkü bize en yakın doğal sayılabilecek popülasyon Basra’daydı. Bilimsel verilere dayanmayan bu düşünce, kuşlarla (aslında her nedense yalnızca bu papağan türü ile) o zamanlar yayan yapıldak yollara düşüp ülkemize sığınmış Peşmerge ailelerinin içinde bulunduğu acıklı durum arasında kurulan imgesel koşutluğu yansıtıyordu. Savaştan kaçtıklarını iddia etmek için destek alacağımız gözlemlere sahip olmasak bile, bizim papağanların daha güneyde bir yerlerden çıkıp geldiklerini düşünmek pekâlâ mümkün. Hatta Avrupa’dan güneye inmedilerse eğer, belki doğudan, Tahran’daki koloniden veya İran’ın bize daha yakın bir kentinden kopup geldiler, kim bilir!
Yayılmalarının ardında ‘küresel ısınmanın’ ya da daha az iddialı bir söylemle ‘iklim değişikliğinin’ olduğunu söylemek ise, ne kadar akla yatkın gelse de yine kanıtlara ihtiyaç duyan bir sav olmaktan öteye gidemiyor. Ancak, eğer öyleyse, yayılış alanını kuzeye doğru genişletmekte olan tek kuş türü Yeşil Papağan olmayacak. Örneğin, Afrika’nın en güney ucundaki Kap (Cape) bölgesinden aldığı adının anıştırdığı kadar uzaklardan kalkıp gelmiş olmasa da, Kap kumrusu (Oena capensis) öyle görünüyor ki Birecik taraflarından ülkemize giriş yaptı ve adını Türkiye kuş listesine yazdırdı. Keza Irak yedikardeşi (Turdoides altirostris) ve kızılkuyruklu örümcekkuşu (Lanius isabellinus) ülkemizde son yıllarda boy göstermeye başlayan kuşlardan bazıları. Bakalım karşılaştığımızda şaşıracağımız daha hangi türler var sırada.
.
*Prof. Dr. Murat Biricik, Dicle Üniversitesi Genel Biyoloji ABD Başkanı.
kaçak papağanların ilk başlangıç olayı arkadaşlar çok büyük konteynerlarla türkiyeye gümrükten girerken kaçak oldukları anlaşılınca bu kadar papağanın hayvan barınağına sığacak hali yoktu tabiki, kaçak olan şeyler imha edilir biliyorsunuzki,mecburen saldılar ve soğuk günlerde istanbul havasına alışık olmayan bu gerdanlıklı papağan yani pakistan papağanları sokaklarda birçoğu telef oldu ve kargalar bu hayvanları ilk defa gördükleri için alışık olmadıklarından saldırıyordu ilk olarak istanbulun büyük ormanları olarak birde selvi ağaçlarındaki tomurcuktan dolayı karaca ahmet ve zincirlikuyu mezarlığındaki çam ağaçlarında yaşıyorlardı taki kargalar rahatsız olana kadar ondan sonra dağılmaya başladılar bu papağanların getirilirken fazla dişi olmadığı çoğunun erkek olduğu çünkü daha güzel boynunda halka olur erkeğin o yüzden istanbulda çok yavaş ürüyorlardı 20 erkeğe bir adet dişi düşüyorsu nerdeyse bütün erkekler 1dişinin peşinden manyakça koşuyor hayvan ne yapacağını şaşırıyordu mart kedilerigibiydi neyse artık konuya gelelim,arkadaşlar bende bir dişi vardı inanmazsınız tabiki ben bunu satın almıştım balkonda besliyordum tam karşısında palamut ağacı vardı evim çamlıcadaydı ve bu papağanlar bilmezsiniz tabiki akşamları istanbuldaki adalara uçup geceyi daha güvenli geçirdiklerini düşünmelerinden dolayı büyük ada ,vs re oraya uçarlar sabah güneşin açmasıyla istanbuldaki meyvelik bahçelerine saldırırlar arkadaşlar,neyse birgün akşam adaya doğru hareket eden 50 adet sürü papağanı gördü benim dişi kız onlara öyle bir ıslık çaldıki 50 papağanın yarısı pike yapıp dalışa geçti bende hemen saklandım içeriye önce ağaca konup incelediler benim papağanı sonradan farkedip birtanesi kafase geldi ve kur yapmaya başladı benim dişide kur yapmaya başladı sonra diğer erkekler geldi ve kavga etmeye başladılar derken akşam 9 oldu ve papağanlar kafesin üstünde uyudular bende akşam onları alıp güzel kafeslere koydum derken tam 100 papağanım olmuştu bütün komşulara papağan hediye ediyordum anlayacanız bu papağanlar pakistan meşelidir fakat çok dayanıklı bir papağan olduğundan kışları üşümemek için yağlı tohumlar yemeyi bizden daha iyi biliyorlar arkadaşlar ve inanılmaz bir ısırışı vardır elinizi kopartır bir gün atmacanın havada bu papağana daldığını gördüm ve yeşil pakistan papağanı senmisin bana dalan dedi ve bir ısırdı atmaca aynen topukladı yemin ederim saygılar bu meil adresinden papağanlarla ilgili soru sorabilirsiniz.pardon birde bu papağanların büyük kanatları kınalı olanları var adı alekssandır papağanıdır bunlar konuşabilir ve pahalıdır fakat bizim ufak pakistan papağanına göre değerlidir ve asla kafese gelmez dişiyide görse gelmez uyanık bir papağandır.benim bahsettiğim pakistan papağanı hindistanda karga denilirmiş yani değeri yokmuş o yüzden toplamış getirmişler ama gümrüğe takılmış
ewet bende çok iyi hatırlıyorum ozamanlar ufaktım ve mısır çarşısında çok cüzii bir rakkama satılıyordu ve çok yabaniydiler bende satcıya sorduğumda bunlar gümrükte takılmış iki gün sonra açlıktan ölmeye başladıklarından salınmışlar diye ilk olarak halkalı ve bakırköy civarlarında bolca görülmeye başlandı özelikle yeilköy sahilde çok iyi hatırlıyorum çok kalbalık sürüler halinde çok gürültülü bir şekilde geçiyorlar.daha sonra bakırköyde tesadüfen yakalanmalarına şahitoldum.bakırköy yenimahalede eski aksu fabrikasının geniş bahçesinde 8 10 adam tespih ağacından kestikleri uzun dallarla yapay ağaçlar yapıp yere gömüyorlardı.özel yapılmış ağlarla yere ayağından bağladıkları yeşil papağanlardan o ağaçların dibine iki tane koyup etrafına elma parçaları serpiştirdiler .hiç üşenmeden oturdum ve yaklaşık 1 saat bekledim .hatta okula geç kaldım:)sonra papağan sürüsü üstümüzden geçerken yerde ayağından bağlı papağanları bi şekilde hareketettirdiler. ve inannırmısınız o yapay ağaçlar bir anda papağan doldu ve yemyeişl olduu ağın kapanmasıyla 100 yakın papapğan yakalanmış olduu.
Sayin emre sizde allh korkusu yokmu dogaya alismis canlilari yakalamaya bi kafese alisgirmaya utanmiyormusunuz.umarim birgn sizde demirparmaklilar ardinda kalir ve onlarin ne hissettiginj anlarsiniz.. ayrica asagidaki yotum yazan kkiside keske daha bilincli olup o sirada polisi arasaydiniz film izler gibi izlicegjnize.
Esenlerdede o papaganlardan var notane
Kuleli civarındada çoğalmışlar dün gördüm