Son dönemde Ukrayna ile ABD arasındaki ilişkilerin gerilmesi, uluslararası dengeleri sarsarken, bu durumun Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerine nasıl yansıyacağı da merak konusu oldu. ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı maddi desteğin ve Rusya ile olan savaşın giderek karmaşık bir hal alması, Avrupa’daki siyasi dengeleri de etkiliyor. Bu gelişmeler ışığında, Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Prof. Dr. Emre Erdoğan’ın konuyla ilgili görüşlerini aldık.
Erdoğan, Ukrayna ve ABD arasındaki gerginliğin kalıcı olduğunu ve bu anlaşmazlıkların temel sebebinin ABD’deki iktidar değişikliği olduğunu belirtti. Özellikle Donald Trump’ın başkanlığı döneminde Ukrayna’ya yönelik sert politikalar izlediğini ifade eden Erdoğan, bu sert tutumun arkasında Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’ya yaptığı mali desteklerin karşılığını alamaması olduğunu vurguladı. Trump yönetiminin, Ukrayna’ya yapılan yardımların geri dönüşünü sağlama konusunda beklentilerinin karşılanmadığını düşündüğünü belirten Erdoğan, bu durumun iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdiğini ifade etti. Ayrıca, Erdoğan’a göre ABD Ukrayna ve Rusya savaşından Avrupa’yı sorumlu tutuyor.
Türkiye’nin olası bir Avrupa ordusuna katılması hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Avrupa’nın askeri bir gücünün olmadığını ve Avrupa Birliği’nin askeri anlamda daima NATO’ya bağlı bir yapı içinde hareket ettiğini söyledi. AB’nin savunma harcamaları için yeterli maddi güce sahip olmadığını ve böyle bir ordunun kurulmasının siyasi olarak da oldukça zor olduğunu vurguladı. Avrupa Birliği bir ordu kurmaya çalışsa bile bunun etkili olamayacağını belirten Erdoğan, Türkiye’nin NATO’dan çıkmasının ise mümkün olmadığını ifade etti. Erdoğan’a göre Türkiye’nin NATO’ya olan bağlılığının, özellikle bölgesel tehditler göz önüne alındığında, daha da önem kazanıyor, Türkiye için asıl tehdit ise Rusya’dan değil, güney sınırlarından geliyor.
Türkiye’nin NATO’ya olan ihtiyacının sürdüğünü belirten Erdoğan, NATO’nun Türkiye’nin güvenlik politikalarında kilit bir rol oynadığını vurguladı. Türkiye’nin NATO’dan kolaylıkla vazgeçemeyeceğini ifade eden Erdoğan, Türkiye’nin bölgesel güvenlik konusunda NATO ile iş birliği içinde olmaya devam edeceğini belirtti. Erdoğana göre NATO Türkiye için bir güvence ve bu durumun, Türkiye’nin uluslararası alandaki konumunu güçlendiriyor.
Türkiye Avrupa Birliği üyesi olabilir mi?
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin daha fazla Türk’ün Avrupa sınırları içine gelmesini istemediğini söyledi. Avrupa Birliği’nin asıl amacının, 2016 yılından bu yana Türkiye’den gelen göçmenleri Türkiye’de tutmak olduğunu ifade eden Erdoğan, AB’nin Türkleri geri gönderme stratejileri üzerinde çalıştığını öne sürdü. Erdoğan, Avrupa’da aşırı sağ partilerin yükselişinin bu politikalarda etkili olduğunu belirterek bu tür söylemlerin Avusturya, Hollanda ve İngiltere gibi ülkelerde yaygın olduğunu dile getirdi. Bu durumun Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini zorlaştırdığını belirten Erdoğan, Avrupa’daki sağ partilerin Türkiye’ye yönelik olumsuz tutumlarının kolay kolay değişmeyeceğini ifade etti.
Erdoğan ayrıca, Avrupa’daki bazı sağ partilerin Rusya sempatizanı olduğu ve Rusya’dan destek aldığı görüşünde. Bu partilerin Avrupa’nın siyasi dengelerini etkilediğini ve Türkiye’nin AB üyeliği konusunda ek zorluklar yarattığını belirtti. Erdoğana göre Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin, hem iç siyasi dengeler hem de Avrupa’daki politik eğilimler nedeniyle oldukça zorlu bir süreç.
Sonuç olarak, Ukrayna ile ABD arasındaki gerilimin küresel dengeleri etkilediği bir dönemde, Türkiye’nin hem NATO ile olan ilişkisi hem de Avrupa Birliği ile olan müzakereleri stratejik bir önem taşımaya devam ediyor. Türkiye’nin dış politika yönelimi, bölgesel tehditler ve uluslararası güç dengeleri göz önüne alındığında, hem NATO içinde kalmaya hem de AB ile ilişkilerini belirli bir düzeyde sürdürmeye yönelik bir denge politikası izlemek zorunda olduğu görülüyor.