Türkiye tarih, alternatif siyasetin dirilişine yine Dersim’de (Tunceli) tanık oluyor. Demokratik Halklar Federasyonu’nun (DHF), “söz, yetki, karar Dersim halkına” sloganıyla yürüttüğü yerel seçim çalışmaları iki ilçede yanıt buldu ve federasyon üyesi iki parti, birer belediye başkanı çıkardı.
Seçime Türkiye Kominist Partisi (TKP) adına katılan Fatih Mehmet Maçoğlu (46), 6 bin 550 nüfuslu Ovacık ilçesinde belediye başkanlığını 50 oy farkla kazandı. Maçoğlu, partisi adına seçim kazanan ilk aday oldu. Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) adayı Tekin Türkel (61) ise 13 bin nüfuslu Mazgirt’te üçüncü kez seçildi.
Kuruluşundan itibaren girdiği üçüncü yerel seçimden de Türkiye genelinde önde çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) Dersim’de tutunamaması sürpriz değil. Nitekim iktidar partisi yedi ilçeden sadece Pertek’te kazanırken, diğer dört ilçeyi (Nazimiye, Pülümür, Çemişgezek ve Hozat) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayları kazandı. Kent merkezinde ise, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adayı Mehmet Ali Bul ipi göğüsledi.
Peki Dersim’i tüm Türkiye’deki oy verme eğilimlerinden farklı kılan şey ne?
Seçim sürecinde de çalışmalarını takip ettiğim Fatih Mehmet Maçoğlu, bunu Dersim’in tarihine ve halkının ödediği bedellere bağlıyor. Ona göre baskılar, ötekileştirme, yok sayma politikaları muhalif bir toplumun oluşmasında önemli bir etken. “Dersimli devrimci bir halk” diyor Maçoğlu, “insanlar bu mücadele uğruna hayatlarını verdi, tutuklandı, kaybedildi.”
Bu nedenle merkezi dayatmadan uzak, halkın aktif katılımına yönelik bir hizmet anlayışı sunduklarını söylüyor Maçoğlu. “Halkın, kendisini önemseyen, dertlerini dinleyen bir yönetim anlayışına duydukları ihtiyacı fark ettiğimizi gösterdik. Güven kazanmamızın nedeni bu.”
“AKP ve CHP yöre halkını anlayamıyor”
Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkel de, halkın güvenini katılımcı yönetim anlayışıyla kazandıklarını söylerken Maçoğlu’nu doğruluyor. “Halkla beraber yönetmek bizim temel ilkemiz. Dersim Demokratik Halk Dayanışması adı altında sol-sosyalist anlayışla yürüttüğümüz çalışmalar, yöre insanını tarafından benimseniyor. Çünkü yöre insanı da aynı anlayışa sahip. AKP ve CHP’nin çok gerilerde kalmasının nedeni de bu.”
AKP’nin “çok güçlü” olsa da bunun toplumsal sorunları çözmek için yeterli olmayacağını savunuyor Türkel. “Çünkü halkın yaşamsal bir biçimi, onuru, kültürü vardır. Bunlara hitap edebilmek çok önemli” diyor. Türkel’e göre Dersim halkı AKP’de bu samimiyeti bulamıyor.
Merkez siyasetin toplumu “biz ve bizden olmayanlar” diye iki kutba bölen bir siyaset anlayışına sahip olduğunu söyleyen Maçoğlu, “Biz kendimizi bu siyaset içerisinde tanımlamıyoruz, üçüncü bir yol olmak istiyoruz” diyor.
Seçim ve projeler
İki başkan da, yerel seçimlerdeki genel eğilimin aksine seçmenin karşısına projelerle çıkmamasını benzer nedenlere bağlıyor.
Maçoğlu “ileriye dönük projesinin ne olduğu” sorusunu “halkçı bir belediye kültürü yerleştirmek” diye cevaplıyor. “Bu algı oluşursa gelecek için plan yapmak gereksiz. Toplum kendisini yönetmeye başladığı andan itibaren benim ya da bir başkasının varlığı sonucu etkilemez. Halk kendi kendin yönetir zaten.”
Türkel “Bina yaparak halkın ekonomik özgürlük kazanma ve özgürce yaşama taleplerini karşılayamazsınız” diyor. Ona göre “imar politikalarından bahseden siyasi partilerin amaçları, kendi sermaye sınıfına hizmet verip üç beş müteahhiti zengin etmek. Bunlar Dersim halkı için boş vaatler.”
“ ‘Dağı düz yaparım’ anlayışı Dersim’de sökmez”
Özellikle bütçenin kısıtlı olduğu yerlerde projeler üzerinden belediyecilik sunmanın halka inandırıcı gelmediği görüşünde Maçoğlu: “Gideri gelirinden daha fazla olan bir belediyede ‘ben dağı düz yaparım’ derseniz toplum size arkasını döner.” Ona göre Dersim halkının talebi yatırım sözleri değil: “Bunun somut örneğini bu yerel seçim sonuçlarında yaşadık” diyor yeni başkan; “‘Fabrika yapacağız, iş vereceğiz, ev vereceğiz’ diyenler bizim çok altımızda oy aldı.”
Maçoğlu’na göre belediye başkanı, mahalle komisyonlarının ve onların katkısıyla oluşacak halk meclislerinin alacağı kararları uygulayan bir memur olacak. Halk meclisleri deyince, 1979’da Ordu’nun Fatsa ilçesinde seçimi kazanan bağımsız sosyalist belediye başkanı Fikri Sönmez’i anıyor: “Fikri Sönmez, halkçı yerel yönetimlerde bir ilk, biz de bu modele yakın olarak mahalle komisyonları kuruyoruz.”