Koronavirüs günlüğü Sağlık

‘Koronavirüsle mücadeleye katkı verebilecek bazı kişiler ortada yok’

Yazan: İbrahim Gökmen

Prof. Dr. Göksel Altınışık Ergur, “[Kendini koruma] kaygısıyla dışarıda kalan uzmanların, salgın bitince, dayanışma içinde çalışan sağlık personeli karşısında ne durumda olacaklarını çok merak ediyorum?” diye soruyor

“Kaygı nedeniyle salgınla mücadele sürecinin dışında kalan sağlık personeli, bu süreçi dayanışarak çalışan personel karşısında ne durumda olacaklar? Kendileriyle nasıl hesaplaşacaklar?”

Sorudan ziyade tespit niteliğindeki bu sözler Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Göksel Altınışık Ergur‘a ait.

Altınışık Ergur bu tespitini, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi‘nin yayınladığı video söyleşide paylaştı. 27 Nisan’da Öğretim Üyesi Dr. Pınar Bostan‘ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi, “Korona Günlerinde Hayat” başlığını taşıyordu.

Tıp doktoru uzmanlığının yanı sıra sosyoloji lisans öğrenimi de gören Altınışık Ergur, toplumun sosyolojisine ve insan psikolojik olarak neler yaşadığına bakmak gerektiğini söylerken, Covid-19 geçiren bir başka doktorun, Türk Toraks Derneği üyesi Dr. Çağla Pınar Taştan’ın deneyiminden alıntı yaptı:

“Tıbbın hiyearşik yapısı altüst oldu”

“Bu kadar yıldır hekimim hemşire arkadaşların değerini çok iyi bilirdim ama onlarla hasta olarak karşılaşmak çok farklıymış. Doktor gelip tedavimi söylüyor, ‘nasılsın’ deyip çıktıktan sonra kapımı bir tek hemşireler çalıyor ve ‘ateşiniz düştü’ gözün aydın oksijeniniz daha iyi iyileşeceksin diyerek moral desteği veriyor.”

Dr. Çağla Pınar Taştan’ın bu sözlerini “Bana sorarsanız, tıbbın hiyerarşik yapısı alt üst oldu” diye yorumlayan Altınışık Ergur şöyle devam etti:

“Bu sürecin içine girmeyenler, salgın bitip geri döndüklerinde neyle karşılaştıklarına şaşıracaklar. Çünkü temizlik görevlilerinin sürekli kapı kollarını, duvarları sildiği; ambulans görevlilerinin, bulaşıcı olduğunu bile bile hastaları hastanelere taşıdığı, herkesin ucundan tuttuğu ama öte yandan [kendini koruma] kaygısıyla dışarıda kalanlar var. Bu insanlarların öncelikle kendileriyle hesaplaşmasının çok büyük olacağını düşünüyorum. İkincisi de bu süreçte dayanışma gösteren ve süreci iyi yönetmeye çalışan kişilerin karşısında ne durumda olacaklarını çok merak ediyorum.”

“Kendini yüksek köşklerde gören kişiler ortada yok

Moderatör Dr. Pınar Bostan’ın “Çeşitli defalar şiddete maruz kalmış, hâlâ da kalmakta olan bir sağlık çalışanı grubu hayatı riski göğüsleyerek yardımcı olmaya çalışırken, elini taşın altına koymayıp dışarıdan izleyen bir grup da var” tespitine katıldığını söyleyen Altınışık Ergur şöyle devam etti:

Aslına bakarsan sürecin içindeyken kaygı azalıyor çünkü yönetebildiğini görüyorsun. Dışındaysan daha telaşlısın.”

“Hepimizin kendi çevremizde deneyimledikleri var” diyen bunun dışında sağlık organizasyonları ve ülkeler ölçeğinde de dışlayıcı ve ayrımcı yaklaşımlara şahit olduklarını belirtiyor: “Bunları düşününce 21 yüzyılı gözümüzde çok büyüttüğümüzü görüyoruz. Türkiye’nin birçok yerindeki göğüs hastalıkları uzmanlarıyla ağımız üzerinden haberleşiyoruz. Özellikle göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları bölümleri ve ağırlaşan hastalar için de yoğun bakım süreci çok sahiplendi. Triajlarda diğer branşlardan da çalışanlar var. Ama tam da bu koordinasyonun içinde olması gereken, daha öncesinde kendini yüksek köşklerde gören kişiler yok ortada. Aslına bakarsan sürecin içindeyken kaygı azalıyor çünkü yönetebildiğini görüyorsun. Dışındaysan daha telaşlısın.”

Prof. Dr. Göksel Altınışık Ergur

Dünya bir “ev “

Koronavirüsün veba ve İspanyol gribinden farklı olarak tüm dünyayı kaplayan bir virüs olduğunu, bununla beraber küreselleşmeyi anmak gerektiğini ve dünyanın bu süreçte tek bir “ev” olduğunu söyleyen Altınışık Ergur, dünyanın bir noktasında başlayan salgının, evdeki herkese bulaşacak bir ölçeğe indiğini ifade ediyor.

Anda kalmaya yöntem ararken yazmayı bulduğunu söyleyen Göksel Altınışık Ergur, anda kalmanın bu anın duygusunu, düşüncesini, içinde hissederek olabileceğini, bunları yazmak adına etrafını daha dikkatli incelemek durumunda olduğunu ifade ediyor. Yaşamın repertuar biriktirmeye benzediğini ve o yaşanmışlıkların her birinin bütün hücrelerini hissederek biriktirdiğinde kullanman gereken anda çıkarıp hayata geçirilebildiğini söylüyor.

 

Yorum yazın