Medyakronik
info@medyakronik.com
Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde başörtüsü serbestisi getirecek anayasa değişikliğini iptal etmesi, siyasi ve hukuki açıdan tartışma yarattı. Bu karar uyarınca, TBMM’nin anayasa değişikliği yapma yetkisinin kalktığı yorumu yapıldı.
Profesör Ergün Özbudun: “Anayasal ilkeler aşıldı”
Çok tartışılacak bu iptal kararı Anayasa Mahkemesi üzerindeki tartışmalara yeni boyutlar katacaktır. Anayasa Mahkemesi, yasama organının değil kurucu organın yerine geçen bir karar aldı ve anayasal ilkelerini aştı. Onun kapsamadığı bir inceleme yaptı ve esas incelemesi yaptı. Şekil incelemesi değil apaçık bir esas incelemesidir. Anayasa Mahkemesi, anayasanın kendisine yasakladığı bir yetkiyi kullanmıştır, ancak yetki gaspı olarak ifade edebilirim. Anayasa Mahkemesi iptal kararıyla yasama organının yerine geçmiştir. Bundan sonra Anayasa Mahkemesi onayı olmadan hiçbir anayasa değişikliği yapılamaz. 2. maddede sayılan cumhuriyetin nitelikleri yoruma açık ve o kadar geniş ki bunlarla ilişkisi kurulamayacak bir anayasa değişikliği tasavvur etmek güç. Her değişikliği bunlardan biriyle ilişki kurabilirsiniz. Bundan sonra TBMM’nin anayasayı değiştirme iktidarı yoktur, bu iktidar anayasa mahkemesine tevdi edilmiştir. Batı da bunun örneği var mı bilmiyorum, bilen varsa bize de göstersin memnun oluruz. Bugün bu kararı alanlar AKP hakkındaki kapatma davasında da karar verecek kişilerdir. Böylece nasıl bir fikri yapıya sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Bu karardan sonra parti kapatma yönünde karar çıkarsa bu beni şaşırtmaz.
Doçent Doktor Serap Yazıcı: “Yetki aşıldı”
Anayasa Mahkemesi yetkisi olmayan bir alanda karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi ya iptal karar verebilir ya da iptalin reddi kararını verebilir. Ancak bugün kendi yetkisini aşarak başka bir karar vermiştir.
Profesör Ersin Kalaycıoğlu: “Mahkeme siyasetin içinde”
Anayasa Mahkemesi siyasetin içindedir. Anayasa Mahkemesi türbanı laiklikle kolay kolay ayrışmayacak bir hale getirmiştir. Siyasette çok derinlere inecek bir süreç başlamıştır. AİHM konuyla ilgili karar vermiştir. Ancak bu olay hukuken sona gelinmiş midir, bu konuda bir şey diyemem. Türbanın çözümü hukuki değildir. Bulunabilirse siyasi bir çözümdür. Ancak bugün gelinen noktada nasıl çözüm bulunacaktır bilinmez. Hukuki anlamdaki gelinen durum siyasi anlamda nasıl cereyan edecektir bilemeyiz. Meclis’in yetki alanı sadece bu kararla değil başka kararlarla da daraltılmaktadır. Başka alanlarda yerli yerine oturmadığı gibi yargı da yerli yerine oturmamıştır. Türkiye’deki istikrarsızlık kurumların yerli yerine oturmamasından kaynaklanmaktadır. Bu karar da onun en bariz göstergesidir.
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk: “Yürütmeyi durdurma yetkisi yok”
Anayasa Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma yetkisi yoktur. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bu kararın AKP’ye yönelik kapatma davasıyla dolaylı bir ilişkisi olabilir. Doğrudan bağlantı kuramıyorum. İki dava farklıdır. Biri kapatma biri iptal davasıdır. Ayrı ayrı ele alınması lazımdır. Kapatma davası sürüyor. Daha fazla bir şey söylemeyi doğru bulmuyorum. İddianamenin bütünüyle gözetilmesi lazımdır. Laiklik konusunda bir duyarlılık var. Kabul ediyorum ama laiklik ilkesinin nerede başlayıp nerede duracağını mahkeme belirleyecektir. Türkiye’de bence bir yorum bilim sorunu vardır. Ben kararların yeniden gözden geçirilmesi kanaatindeyim.