Görkem Kızılkayak
Halk arasında battı-çıktı olarak adlandırılan motorlu araç alt geçitleri, belediyelerimizin özellikle büyük kentlerin trafik yükünü hafifletmek için ürettikleri çözümlerin başında geliyor. Ama bu geçici çözümler Türkiye gibi “toprağı” inanılmaz zenginlikteki ülkelerde sorun yaratıyor. Bunun en son ve çarpıcı bir örneği bugünlerde İzmit’te yaşanıyor.
Kent merkezinden geçen D-100 karayolunda, eski SEKA fabrikası önünde devam eden alt geçit inşaatında uzun süredir Roma İmparatorluğu dönemine ait kalıntılara rastlanıyor. Bu buluntular, imparatorluğun Anadolu’daki tek başkenti olan Nikomedia kentinin kalıntıları. Kentin ve imparatorluğun bilinmeyen tarihine dair bilgiler içeriyor. Ancak ne bu kalıntıların ne olduğunu anlamaya çalışan, ne de bölgede çalışan inşaat makinelerine “dur” diyen bir yetkili var.
Kalıntıların, İzmit’in Roma Dönemi’nde altın çağını yaşamasını sağlayan İmparator Diokletianus dönemine tarihlendiğini belirtiliyor. Bunu belirtenlerse ne arkeolog, ne bilim adamı ne de bir resmi yetkili. Ama kültür mirasımıza bu gurupların hepsinden daha saygılı ve meraklı olan iki gönüllü: İzmit’te ilgili tarihi yayınlarıyla tanınan F. Yavuz Ulugün ve Muhittin Bakan.
Ulugün ve Bakan’ın verdiği bilgileri, 1940’lı yıllarda eski SEKA Fabrikası arazisinde yapılan arkeolojik çalışmaların sonuçları da destekliyor. Buna göre çıkan kalıntıların Nikomedia güney yönündeki iç surları ya da agoraya (kent çarşısı) olması mümkün. Ancak söylediğimiz gibi, topraktan çıkan bu şeyler, topraktan farklı bir şey olarak algılanmadığı için üzerinde bilimsel çalışma yürüten Allah’ın bir kulu yok!
Gerçekte, inşaat çalışmasının ilk günlerinde ortaya çıkan bu kalıntılar üzerine Kocaeli Müzesi’nin verdiği bir durdurma kararı da mevcut. Müze, Nisan 2007’de inşaatı durdurduktan sonra buluntuların bir bölümünü taşıyor. Ve durumu, konunun ilgilisi Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na bildiriyor.
Koruma kurulu ise, inşaatın devam etmesinde herhangi bir sakınca görmeyerek durdurma kararını kaldırıyor. Bilimsel amaçlı herhangi bir sondaj ve inceleme yapılmadan devam ediliyor.
İçinde bulunduğumuz ay bölgede arazi çalışması yapan Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi (TAY) arkeologları da battı-çıktı inşaatındaki kalıntıları, tarihi kaynaklardan öğrendiğimiz Nikomedia bilgilerinin arkeolojik verilerle doğrulanması için inanılmaz bir fırsat olarak görüyor. İnşaat alanına sadece 100 metre uzaklıktaki müzenin yetkilileri, koruma kurulu ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi gerekli önlemleri almadığı için, 1700 yıl sonra keşfedilen Diokletianus dönemi yapıları bu kez gerçekten tarihe karışmak üzere.
İnşaat ve buluntular hakkında bilgi almak için aradığım Kocaeli Müzesi ve Kocaeli Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, sessiz kalmayı tercih ediyor. Müze, konunun kurula intikal ettiğini ve kurul inşaata izin verdiğini söylemekle yetiniyor. İnşaatı durdurma ve bilimsel araştırma yapılması talebini verebilecek tek kurum olan bölge koruma kurulu ise, bu soruların muhatabının müze olduğunu söylüyor.
Müze ve koruma kurulu antik kent üzerinde ilerleyen inşaatı, yoldan geçen bir vatandaş gibi seyrederken kepçeler, dozerler arkeolojik kalıntıların bağrına bir hançer gibi saplanıyor. Denetiminden yoksun yapılan hafriyatlar arkeolojik katmanlarda büyük tahribat yapıyor.
Bu arada konuyu bir türlü duyuramamanın sıkıntısını yaşayan sivil toplum örgütleri ve arkeoloji sevdalılarının çabaları, kepçelere direnemiyor. Yerel gazetelerin çırpınışları, ulusal basın tarafından ve yerel yönetim tarafından görülmüyor; görmek istenmiyor.
Bir süre sonra İzmit’ten arabayla geçerken bu battı-çıktı sayesinde kent trafiğine girmeden huzur içinde gideceğiniz yere devam edeceksiniz. Diokletianus’u ve Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki tek başkenti Nikomedia’yı soracak olursanız onlar şimdilik battı, çıkmaları için tarihine ve kültürüne sahip çıkan deneyimli, bilgili yetkililer aranıyor.