Genel

Selimpaşa’da birinci ay

Yazan: HaberVs

Ayşegül Aydın Sel felaketinin İstanbul’da yarattığı tahribatı gidermek üzere yapılan çalışmalar çok yavaş ilerliyor. 8 ve 9 Eylül’de yaşanan felaketin üzerinden tam bir ay geçmesine rağmen, selin en çok zarara yol açtığı Silivri ilçesine bağlı Selimpaşa beldesinde bu yavaşlığı görmek mümkün. Beldede 8 Eylül’de Boğluca Deresi’nin taşması nedeniyle denizle dere yatağı arasındaki alan sular altında […]

Ayşegül Aydın

Sel felaketinin İstanbul’da yarattığı tahribatı gidermek üzere yapılan çalışmalar çok yavaş ilerliyor. 8 ve 9 Eylül’de yaşanan felaketin üzerinden tam bir ay geçmesine rağmen, selin en çok zarara yol açtığı Silivri ilçesine bağlı Selimpaşa beldesinde bu yavaşlığı görmek mümkün. Beldede 8 Eylül’de Boğluca Deresi’nin taşması nedeniyle denizle dere yatağı arasındaki alan sular altında kalmış, çoğunluğunu yazlık konutların oluşturduğu mahalleler yaşanmaz hale gelmişti.

Felaketin birinci ayında Selimpaşa’nın görünümü, selin sanki birkaç gün önce yaşanmış olduğunu düşündürecek kadar vahim. Evlerden sokaklara dağılan, denize kadar sürüklenen ev eşyaları ilk günkü yerlerinde duruyor. Bir çamur deryası içinde nerenin sokak, nerenin konut olduğunu anlamak hatta denizin nerede başladığını bile net olarak söylemek mümkün değil.
Moloz yığınları arasında sağlam kalmayı başarmış evler bulunsa da, bu konutlarda yaşayanlar evlerindeki çamuru hâlâ tahliye edebilmiş değil.

Tüm bunlara rağmen neredeyse hiçbir çalışma yapılmıyor. 3 Ekim Cumartesi günü Selimpaşa sahilindeki hemen tüm sitelere gitmemize rağmen çalışan bir iş makinesi bile göremedik. Gün içerisinde rastladığınız tek araçlar sahile kum boşaltan bir kamyon ve park halindeki bir kepçeydi.

Tanık olduğumuz bu şaşırtıcı eylemsizlik, bölge halkınca da onaylanıyordu. Selimpaşalılar, yerel seçimlerde ilçe belediyesinin CHP’ye geçmesi nedeniyle Büyükşehir Belediyesi tarafından yalnız bırakıldıklarını iddia ediyordu sıklıkla. Erseven Sitesi’nde yaşayan Orhan Yılmazer (55) örneğin, AKP’li belediye sınırları içinde kalan İkitelli’de geçen bir ay içerisinde gözle görülür bir düzelme olduğunu vurguluyor. Yılmazer, “Afette politika olmaz” diyor ve Büyükşehir’den daha fazla destek beklediklerini dile getiriyor.

Nalbur Selami Semiz (34), geçtiğimiz yıllarda başlanan dere yatağı ıslah çalışmasının yarım bırakıldığına dikkat çekiyor: “Yeni belediye, AKP döneminde ihaleyi alan mütteahhitle anlaşamadığını öne sürerek çalışmayı yarım bıraktı. Sel benim suçum değil. Ama bu ihmale rağmen faturası benden kesiliyor.” Semiz, sel sonrasında yapılan 1500 TL’lik yardımın ise gerçekçi olmadığı görüşünde. Seldeki mal kaybının 20 bin TL olduğunu belgeleyen nalbur, işlerini veriye mal alarak yürütmeye çalıştığını söylüyor. Market sahibi Aysel Özer (35) de Semiz’i destekliyor. Selden, tezgahlarının üstüne çıkarak zar zor kurtulduğunu anlatan Aysel Hanım’ın marketteki bütün malları sular içinde kalmış. Eşinin bacağının da afet sırasında kırıldığını belirten Aysel Hanım, yardımların devamı içi söz verildiğini ama başka yardım yapılmadığını söylüyor ve “Bize devletten çok çalıştığımız firmalar yardım etti” diyor.

Selimpaşa’da sadece yazları değil, tüm yıl boyunca yaşamak durumunda olanların durumu daha zor. İşyerleri için yapılan yardım, konutlar için 500 TL ile sınırlandırılmış. Hemen tüm eşyalarını suya kaptıran ve iki çocuğu da öğrenim gören Süleyman Bey, önümüzdeki kışın kendileri için zor geçeceği görüşünde: “Giden eşyaların bir bölümümün taksitleri bile dolmamıştı. Bu kış yenisini alamayız” diyor.

Sahilde rastladığımız bir site sakini ise bambaşka bir sıkıntıyı dile getiriyor: “Biz bu sahili kullanabilmek için her yıl düzenli vergi (ecrimisil, halk arasında “şezlong yasası” bilinir) ödüyoruz. Ama belediyeye gidip, sahilin yeniden tanzim edilmesini istediğimizde ‘sizin sorununuz, sitenin karşılaması gerekir’ diyorlar. 7 Ekim günü başvurduğumuz Silivri Belediyesi, sahilin kimin tarafından yapılacağını henüz bilmedikleri bilgisini verdi. Belediye, vatandaşların diğer iddialarına karşılık, haberin yayına girdiği saate kadar bir yanıt vermedi.

Selimpaşa’ya gelirken kullandığımız İETT otobüsünün şoförü, bir ay önce selin etkilediği alana gitmek istediğimizi öğrendiğinde “Oralarda selden eser kalmamıştır. Unutun” demişti. Keşke şoför haklı çıksaydı.

Yorum yazın