Siyasi partiler 29 Mart yerel seçimlerinde yarışacak adaylarının listesini il ve ilçe seçim kurullarına teslim etti. Siyasi partilerin kadın adaylara yönelik kota ve benzeri vaatlerine karşın listelerde yer alan kadın aday sayısı yine yok denecek kadar az. Kadınların 10 ilde ve 54 ilçede erkek rakipleriyle yarışacakları bu seçimlerde de belediye başkanlıkları için 2 bin 941 koltuk sayısına karşılık AKP, CHP, MHP, DTP, DP’nin toplam kadın aday sayısı 171 oldu. Bütün bu adayların seçildiği durumda dahi ortaya çıkan yüzde 6’lık temsil olasılığı ise siyasette kadının adı yine yok dedirtiyor. Kadın Girişimciler Derneği’nin (KAGİDER) düzenlediği, “Siyasette kadın: Ne kadar katılıyor ve ne kadar temsil ediliyoruz?” sorularına cevap aradığı toplantıda da siyasette kadın temsiliyetini Türkiye’de yaklaşan yerel seçimler ve Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri ışığında değerlendirildi.
Kadın varsa yolsuzluk yok
Avrupa Parlementosu’ndan Liberal Parti’nin Danimarka temsilcisi Karin Riss Jorgensen ve Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) Başkanı Hülya Gülbahar’ın da katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç dünya nüfusunun yüzde ellisini kadınların oluşturmasına rağmen, politik liderler arasındaki temsilin hem Türkiye’de hem dünyada, bu oranın çok altında olduğunu söyledi. Yapılan araştırmalarda kadın temsilinin yüksek olduğu yönetimlerde yolsuzluk oranlarının azaldığın belirten Onanç, “Hem de Birleşmiş Milletler gelişmişlik endeksinin de vurguladığı gibi, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilmiş ülkeler, vatandaşlarına daha yüksek bir yaşam standardı sağlayabiliyorlar. Özellikle yerel seçim sürecinde, iktidar partisi AKP elindeki kaynakları daha çok seçim kazanma yönünde kullandı. Bu gücün kadınların biraz daha siyasete katılması yönünde kullanılmasının demokrasi adına önemli bir adım olacaktı” dedi.
Kadın aday oranı yüzde 6
KA-DER Başkanı Hülya Gülbahar 29 Mart seçimlerinde CHP’nin 46, DTP’nin 37, AKP’nin 18, MHP’nin 34, DP’nin ise 36 kadın belediye başkan adayı gösterdiğini; bu beş partinin adaylarının toplamının 171 ettiğini belirtti. Bu yıl için belediye başkanlıklarında 2 bin 941 koltuk olduğunu ve bu 2 bin 941’in içinde sadece 171 kadın aday gösterildiğini vurguladı. Her seçim döneminde olduğu gibi, bu sene de kadınların aday olmadığı argümanıyla karşılaştıklarını söyleyen Gülbahar, kadınların seçimlerde aday gösterilmemesinin sorumluluğunun yine kadınlara yüklenmeye çalışıldığını belirterk, “Siyasi partilerin dönüp kendi yapılarını sorgulamaları lazım. AKP 18 kadın belediye başkan adayı gösterdi. Belediye meclisleri için ise, bine yakın aday göstereceğiz diyorlar. İl genel meclisine bine yakın aday bulmuşsun, 18’ini belediye başkanlığına aday gösteriyorsun. O bin kadının içinden 100 tane de mi yoktu? Bu yıl AKP siyaset okulları yaptı; yüzde 25 oranında kadın var ve kadın katılımcıların çok başarılı olduklarını açıkladılar. AKP’nin kendi siyaset okulundan mezun olan kadınlar boşuna okumadılar ya. Hiç olmazsa yüzde 10 oranında kadın aday çıkardı onların içinden” dedi.
“Siyasete küskün kadınlar ordusu var”
Hülya Gülbahar, “Bütün partiler, kadın kollarında, erkekleri seçtirebilmek için ordular halinde kadınları çalıştırıyorlar. Sonra da kadınların aday olmadığını söylüyorlar. Türkiye’de siyasete küskün kadınlar ordusu var. Kadınlar iki seçim uğraşıyor ve bakıyorlar ki yaptıkları işler sadece erkekleri seçtirmeye yarıyor. Yükselme şansları yok. Bedava işçilik bu kadar yeter diyorlar haklı olarak” dedi. Türkiye’nin 81 ilinde hiç kadın valinin olmadığını belirten Gülbahar, “Siyasal, hukuk bitiren kadınların hiç biri vali, kaymakam, müsteşar olmak istemiyor olabilir mi? Atanmış müsteşarlara bakıldığında rakamın 0 olması bir tesadüf mü? Kaymakam oranı yüzde 1.55, değişik bakanlık kademelerinde kadın genel müdür oranı ise yüzde 3.9. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nda kadın oranı 0. Dolayısıyla, kadın aday yok diyenlere bunları göstermek gerekiyor” diye konuştu.
Çiller kaçırılmış fırsat
AP Liberal Parti’nin Danimarka temsilcisi Karin Riss Jorgensen de Türkiye’nin Avrupa ülkelerinden önce kadın başbakan seçmeyi başardığını, ama Tansu Çiller’in erkek iktidardan aldığı güçle hareket etmesinden dolayı iyi değerlendirilemediğini söyledi. “Çiller, erkeğin siyaseti kirlettiği durumlardan uzak kalmalıydı. O, kadınlar adına kaçırılmış bir fırsat olarak tarihe geçti” diyen Jorgensen yerel seçimlerde aday olan kadınlara öneride bulunarak, “Bence başbakanınızın en başarılı olduğu konu halkın günlük problemlerine çözüm buluyor olması. Sıradan vatandaşlara onların günlük problemlerini önemsediğini göstermek önemlidir. Kadın adaylar da bunu yapmayı başarmaya çalışmalı” dedi.
Fedakarlık hep kadından bekleniyor
Kadınların özel hayatları ile işi dengeleme mecburiyetinde kaldıklarını, bu nedenle siyasete katılım konusunda sıkıntılar yaşandığını vurgulayan Jorgensen, “Kadınların ev işleri ve çocukların bakımından sorumlu olmasının asıl görevleri gibi gösteriliyor. Aile üyelerinin ve toplumsal destek şart; siyasete katılım için teşvik gereklidir. Avrupa Parlamentosu’ndaki kadın bakanların ya 1 çocukları var ya da hiç yok. Ama erkek bakanların 3-4 çocukları var. Bu da kadın bakanların özel hayatlarından ödün vermek zorunda kaldıklarının bir göstergesi. İskandinav ülkeleri, kadınların kariyer ve özel hayat arasında seçim yapmak zorunda kalmamaları için çözüm arıyor. Erkekler ise, bu seçime maruz kalmıyor. Bu durum yalnızca Avrupa Parlamentosu’ndaki kadın bakanların değil, siyasetle ilgilenen tüm dünya kadınlarının sorunu” dedi.
Jorgensen 1972’de Danimarka Parlamentosunda yüzde 20 kadın temsiliyeti varken şimdilerde bu oranın iki katına çıktığını belirterek, “Şu an 18 bakanın 7’si kadın. 8 parti var, 4’ünün başkanı kadın. Durum iyiye gidiyor. AP’de ise 1979’da kadın temsiliyeti yüzde 17 ve 2008’de ise yüzde 31’e çıktı. AB’nin 27 ülkesinin toplam kadın temsiliyeti ortalaması ise yüzde 24. AB komisyonunda 21 birimin başında olanlardan 9’u kadın” dedi.
Kadınların sesine kulak asan yok
29 Mart seçimleri öncesi partiler kadın adaylara yer verme yarışında ilginç açılımlara da sahne oldu. CHP, çarşaflı bayanlara rozet takarak gerçekleştirdiği açılımıyla bir ilke imza attı. Fakat, “Rozet takma yarışı yetmez, aday gösterme ve seçtirme yarışı istiyoruz” diyen kadınların sesine kimse kulak asmadı. Başbakan Erdoğan‘ın, “Siyasette kadının zarafetine ve nezaketine ihtiyacımız var” sözü ise muallakta kaldı. Kadın aday konusunda “biz de varız” diyen MHP, DSP ve SP’de de durum farklı olmadı. Ortaya çıkan istatistikler bu yerel seçimlerin de 22 Temmuz genel seçimlerinin devamı gibi görünüyor. Önceki dönem 24 kadın milletvekilinin olduğu Meclis’te bugün sayı 51’e ulaştı. Bu sayının 30’u AKP, 10’u CHP, biri DSP, 2’si MHP, 8’i ise önce bağımsız, sonra DTP’den Meclis’e girmiş durumda. Fakat bu rakam, nüfusun yarısını oluşturan kadınların yüzde 10’una bile denk düşmüyor. Ayrıca Türkan Akyol ile 1971’de başlayan tek kadın bakan formülü de değişmedi. Verilen görev ise kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı’nın ötesine geçmiyor. Türkiye 85 yıllık tarihinde Lale Aytaman haricinde kadın vali de gelmedi. Yerel yönetimlerde de tablo farklı değil. Kadınların siyasi temsil oranı belediye başkanlıklarında binde 5; belediye meclis üyeliklerinde yüzde 2,3; il genel meclisi üyeliklerinde yüzde 1,7. 2004 yerel seçim sonuçlarına göre Türkiye’de sadece bir il, 18 ilçe kadın belediye başkanı var.
* Yerel yönetimlerde kadın oranlarına ilişkin istatistiklere giren 68 ülke içinde Türkiye 62. yani sondan altıncı sırada yer alıyor.
* Türkiye’de halen görev yapan 18 kadın belediye başkanı bulunuyor. Kadın belediye başkanı oranlarına ilişkin istatistiklerde de Türkiye 57 ülke içinde 54. sırada.
* Dünyada parlamentodaki kadın temsili oranıyla yerel meclislerde görev alan kadın oranları kıyaslandığında kadınların yerel siyasette daha aktif rol oynadığı ortaya çıkıyor.
* İki oran arasındaki farkın kaynağında yerel hizmetlerin odağında kadınların olması yatıyor. Semtten sokağa sokaktan eve, altyapı çalışmalarından kreş, çocuk, yaşlı, engelli bakımına bir dolu belediye hizmeti aslında vaktinin çoğunu ev dışında geçiren erkeklerden çok kadınları ilgilendiriyor. Dolayısıyla kadınların yerel yönetimde söz sahibi olma çabalarının pratik bir karşılığı var.
* Erkekler 2008’de dünyada parlamento koltuklarının yüzde 82’sine, Avrupa‘da ise yüzde 77’sine sahip oldular. Yerel meclislerde kadınlar parlamentodaki koltuklarından daha fazlasına sahipler.