Gündem İnsan hakları

Tecavüz ettiği çocukla evlenen tecavüzcüye cezasızlık teklifi

Yazan: Burak Orhan
Nitelikli cinsel saldırı mağduru çocuğun faille evlenmesi halinde infaz ertelemesi öngören kanun teklifi, "infaz yasasının" Meclis'ten geçtiği 14 Nisan'da gündeme geldi. AKP vekilleri "infaz yasası" onaylandıktan sonra toplu poz verdi. (Fotoğraf: twitter.com/mustafaelitas

Hukukçulara göre cinsel saldırı mağduru çocuğun faille evlenmesi halinde cezasının ertelemesi öngören kanun teklifi, çocukların yasalar eliyle cinsel istismarı anlamına geliyor. Çocuğu istismardan koruyacak zorunlu önlemleri almak şöyle dursun, çocuk istismarını meşru kılıyor.

Kamuoyunda “af düzenlemesi” olarak bilinen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi” 14 Nisan oturumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından kabul edilerek yasalaştı. Bu değişikliğin adil bir düzenleme olup olmadığı tartışılırken, aynı oturumda gündeme gelen bir diğer kanun teklifi ise toplumun tepkisine yol açtı. Zira sözü edilen “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Kanun Teklifi”, nitelikli cinsel saldırı mağduru çocuğun faille evlenmesi halinde infaz ertelemesi öngörüyor. Bir başka deyişle, tecavüz ettiği çocukla evlenen tecavüzcüye cezasızlık söz konusu. Kanun teklifi Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin yanı sıra, Anayasa’nın 41. maddesi başta olmak üzere iç hukuka da aykırılık teşkil ediyor.

Av. Ayşenur Demirkale (Fotoğraf: istanbul barosu.org.tr)

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale, gündeme getirilen teklifin Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çocuğun cinsel istismarının düzenlendiği 103. maddenin 2. fıkrası (103/2) dolayısıyla hükümlü bulunanların mağdurla evlenmesiyle affedilmesine ve bu suça iştirak edenlerin ceza davalarının düşürülmesine dair bir teklif olduğunu vurguluyor.
TCK 103/2, çocuğun nitelikli cinsel istismarını, başka bir ifadeyle çocuğun vücuduna organ sokma yöntemiyle işlenen suçu ve uygulanacak cezayı düzenliyor.

Avukat Demirkale, teklife göre 14 yaşına girmiş (yani 13 yaşında) bir çocukla arasında 15 yaşa kadar fark bulunan failin, mağdurla evlenerek 5 yıl evli kalması ve kendisinden şikayetçi olunmaması hallerinde affedileceğini belirtiyor.

“Failin, mağdurun yaşı konusunda yanıldığı iddiasıyla da beraatler veriliyor”

Mevcut yasal düzenlemelere göre 15 yaşından küçüklere yönelik her türlü cinsel davranış suç ve buna ilişkin küçüğün rızası tartışması yapılamıyor. Demirkale, buna rağmen son dönemlerde mahkemelerce TCK’nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümleri esas alınarak failin mağdurun yaşı konusunda yanıldığı iddiasından hareketle fazlaca beraat kararları verildiğini söylüyor ve bu durumun zaten oldukça sakıncalı olduğunu ekliyor.

Demirkale’ye göre, bunun üstüne bir de yeni yasal düzenleme ile çocukları beş yıl boyunca istismarcısı ile evliliğe mecbur bırakmak çocuğun temel haklarının ortadan kaldırılması demek. Çocuğun yaşadığı mağduriyetin yanı sıra üzerindeki baskının düşünülemeyecek ölçüde ağır olacağını söyleyen Demirkale, bir taraftan çocuğun ailesinin geleneksel anlamda “adının temizleneceği ve namusunun kurtulacağı” baskısı kuracağını, diğer taraftan failin cezadan kurtulmak için çocukla evlenmek için ısrarcı olacağını öngörüyor. Demirkale, teklifin yasalaşması sonucu mağduru korumak şöyle dursun, daha büyük mağduriyet yaşamasına neden olacağını ifade ediyor.

“15 yaş fark hiçbir bilimsel görüşe dayanmıyor”

Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi uyarınca ülkelerin çocukla cinsel ilişkide bulunma yaşına dair alt sınır belirlemesi gerekliliğinden bahseden Demirkale, Türkiye’de bu alt sınırın 15 olarak belirlendiğini belirtiyor. Yetişkinlerin 15 yaşın altındaki çocuklarla rıza ile birlikte olmalarının tartışmasının dahi yapılamayacağını söyleyen Demirkale, teklifte sözü edilen 15 yaş farkın hiçbir bilimsel görüşe dayanmadığına dikkat çekiyor. 15 yaşın altında rızanın kabul edilebileceği tek halin, akranlar arası ilişki olarak adlandırılan aralarında en fazla üç ila beş yaş fark bulunan çocukların şiddet ve baskı olmaksızın yaşadıkları cinsellikler olduğunu ifade eden Demirkale, başka ülkelerde akranlar arası ilişkide cezasızlık halini kabul eden yasal düzenlemeler olduğunu fakat bunun evlenme ile sonuçlanma anlamı taşımadığını söylüyor.

Demirkale’ye göre sorunun evlenme yaşının düşürülerek çözülmek istenmesi ve hiçbir bilimselliği olmaksızın 15 yaş gibi bir farkın ele alınması açıkça çocukların yasalar eliyle cinsel istismarı anlamına geliyor.

“İktidar nabız yokluyor”

Av. Fırat Çiçek (Fotoğraf: twitter.com/avfiratcicek)

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Fırat Çiçek, öncelikle iktidar tarafından bu konuda yapılan çalışmaların kronolojisine bakmak ve bunun üzerinden değerlendirme yapmak gerektiğini söylüyor. Söz konusu af düzenlemesinin daha önce 2016 yılında ansızın bir gece yarısı TBMM’den geçirilmeye çalışıldığını hatırlatan Çiçek, çocuk hakları savunucuları ve toplumdan sert tepkiler alınınca teklifin geri çekilmek zorunda kalındığını ifade ediyor. 14 Nisan 2020 gecesi sosyal medyada yayılan ve ertesi sabah muhalefet tarafında bulunan politikacılarca doğrulanan kanun teklifi metninin nabız yoklama olarak yorumlayan Çiçek, iktidarın ilk fırsatta bu teklifi tekrar gündeme getirmeyi düşündüğünü iddia ediyor.

“Önlem almak şöyle dursun, çocuk istismarını meşrulaştırır”

Çiçek’in belirttiği Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletlerin, “çocuğun anne ve babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri almaları” gerekiyor. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan ilk devletlerden olduğunu belirten Çiçek, kabul edilen uluslararası sözleşmelere uyulması gerektiği konusunda uyarıyor. Türkiye’nin bu sözleşmenin gereği olarak çocuğu istismardan koruyacak tüm önlemleri almak zorunda olduğunu ifade eden Çiçek, yapılması düşünülen bu düzenlemeyle önlem almak şöyle dursun, çocuk istismarının meşrulaştırılmaya çalışıldığını savunuyor.

“Getirilmesi düşünülen af teklifi hiçbir şekilde kabul edilemez” diyen Çiçek, çocukların cinsel obje olmadığını ve evlilik kurumunun tarafı olmamaları gerektiğini vurguluyor. Çocukların cinsel istismarına neden olan fiillerin faillerine getirilecek affın kamu vicdanını derinden sarsabileceğini söyleyen Çiçek, böyle bir düzenlemenin “çocuğun üstün yararı” hukuk ilkesine ve mevcut iç hukukumuza da aykırı olduğunu ifade ediyor. Çiçek, çocuk hakları alanında çalışan hukukçular olarak böyle bir düzenlemeye asla izin vermeyeceklerinin altını çiziyor.

Yorum yazın