Futbolun fendi, parayı yendi. En azından şimdilik. Futbol dünyasını sarsan haber 14 Şubat’ın akşam saatlerinde geldi. Avrupa futbolunun başındaki organizasyon UEFA, kıtanın ekonomik olarak en kuvvetli birkaç ekibinden biri olan Manchester City’i FFP’yi (Finansal Fair Play) ihlal ettiği gerekçesiyle iki yıl Avrupa kupalarından men etti, üstüne de 30 milyon euroluk ek ceza verdi. Peki 10 yıldır transfer piyasasının altını üstüne getiren ve futboldaki endüstriyelleşmeye tuğla üstüne tuğla koyan Manchester ekibi, neden bir anda bu yaptırım ile karşı karşıya kaldı?
İlk olarak kulübün tarihini ve nasıl bugünlere geldiğini kısa bir şekilde özetlemek gerekir. Manchester’ın doğu kesimlerinde ortaya çıkan ve “orta halli” denilebilecek bir takım olan Manchester City’nin maddi durumu gibi olan orta halli olan bir tarihi vardı. Gök mavisi renkli takım 1930’lar ve 1960’larda kısa süreli başarılar yakalamış, onun haricinde Ada futbolunun zirve organizasyonu olan Premier League’e dönem dönem yükselmesi, dönem dönem oradan düşmesi ile “asansör takım” görevi görmüştü. Bu gidişat, 2008’de Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Abu Dabi Yatırım ve Gelişim Grubu’nun kulübü 200 milyon pound karşılığında satın alması ile değişti. Bu futbol tarihini de değiştiren bir hamle oldu. Kulüp, ilk olarak kadrosuna Real Madrid’den 30 milyon euro karşılığında bugünlerde ülkemizde Medipol Başakşehir forması giyen Robinho’yu katmakla başladı. Bu o dönem için İngiliz futbolunda ödenen rekor bonservis ücretiydi. Benzer transferler ilerleyen yıllarda da devam etti. Kadrosunu dünya yıldızlarıyla kuvvetlendiren City, 2012’de ve 2014’te Premier League (PL) şampiyonlukları yaşadı. 2016’da tarihin gördüğü en büyük teknik direktörlerden Pep Guardiola ile anlaşan City, gücüne güç kattı. Takım 2017 ve 2018’de ligde şampiyon oldu. Daha büyük hedefi olan Şampiyonlar Ligi’nde her iki sezonda da çeyrek finalde İngiliz takımlarına elendi.
5 Kasım 2018’de Alman haber dergisi Der Spiegel, Ada ekibinin bu hedeflerine engel olacak ilk taşları yoluna koymaya başladı. Derginin dört bölümde verdiği dosyalara göre City, sponsorlarıyla yaptığı bazı anlaşmalarda FFP engeline takılmamak için oynama yapmıştı. Kulübün sahibi, Birleşik Arap Emirlikleri kraliyet ailesinin üyelerinden Şeyh Mansur kulübe kendi şahsi parasını doğrudan sokamayacağı için sponsor şirketlerin girdilerini olduğundan fazla göstermişti. Der Spiegel’in gündeme getirdiği bu iddialar UEFA’nın da dikkatini çekmiş olacak ki geçtiğimiz yılın Mart ayında Manchester City hakkında organizasyon tarafından bir soruşturma başlatıldı. Kulübün yöneticileri yaptıkları şeylerin farkında olacaklar ki bu soruşturmanın durdurulması için Kasım ayında Avrupa Spor Tahkim Mahkemesi CAS’a başvurdular. Nitekim soruşturma tamamlandı, iddialar doğrulandı ve UEFA 14 Şubat 2020’de Manchester City’e 2 yıl Avrupa kupalarına katılamama ve 30 milyon euro ceza verdi.
Kulüp sitesinden cezaya verilen ilk tepki şu cümlelerle başlıyordu: “Hayal kırıklığına uğradık ama şaşırmadık.” Cezayı CAS’a taşıyacağını söyleyen Manchester City kolay pes edecek gibi durmuyor. Şeyh Mansur da cezaya tepkisini enteresan bir şekilde dile getirdi: “30 milyon euro ceza vereceğimize önümüzdeki 10 yıl kıtanın en iyi 50 avukatına 30 milyon euro öder ve UEFA’yı dava ederim”.
Şeyh sözünde durdu. İngiliz basınında çıkan iddialara göre UEFA ile bir savaşa girmeye hazırlanan Manchester City, Brexit’in iki kere önüne geçmeyi başaran İngiliz avukat David Pannick ile anlaştı. Günlük maaşı 20 bin pounda yakın olan Pannick, Manchester City’nin son “pahalı transferi” olabilir.
İşin hukuki kısmı bir süre daha sürecek gibi. CAS’tan gelecek kararla ceza tamamen kalkabilir, azalabilir, hatta UEFA suçlu bulunup City’e tazminat ödemek zorunda bıraktırılabilir. Ama şu an görünen tabloda Manchester City 2020-2021 ve 2021-2022 Şampiyonlar Ligi organizasyonlarından yer alamayacak. Peki bunlar kulübe nasıl “görünmez hasarlar” verebilir.
Manchester City’ye verilen bir dönem NTV ekranında yayınlanan Premier League maçlarının spikerliğini yapan, gazeteci Murat Kosova ile görüştük.
***
HaberVs: UEFA’nın Manchester City’ye ceza vermesi sizce bir sürpriz mi?
Murat Kosova: Football leaks bu belgeleri ilk sızdırdığında ve bu tüm spor medyasında bir furya oluşturduğunda cezaların daha yakın olmasını bekliyordum. Ama böyle devlere ceza vermek için ince eleyip sık dokumuşlar. City gibi, PSG gibi futbola en üst yatırımı yapan kulüplerin cezalandırılması kolay değil. Şu bir gerçek ki, UEFA olsun FIFA olsun bu cezaları Doğu Avrupa’da veya dünyanın geri kalanında daha kolay verebilir ama yatırımın en çok olduğu Premier League gibi yerlerde durum böyle değil. Cezanın geç gelmesi olayın kesinliğini gösteriyor. Belgelerde City ve PSG benzer rakamlara sahip. Hem sahipleri, hem şirket yapıları sebebiyle PSG de zan altında. Fransız futbolunun Platini zamanından FBI’a kadar uzanan dosyaları var. Platini döneminde yaşananlar, Dünya Kupası ihalesi vs… Orada yaşananlar daha kirli aslında.
İngiltere’de başka bir kulüp böyle bir ceza almaz gibi duruyor şimdilik, ne düşünürsünüz?
İngiltere’de başka bir takım ceza alır mı almaz mı emin olamıyorum. Premier League’deki ışıltılı dünya sadece Arap sermayesini değil, Amerikan ve Uzak Doğu sermayesini de çekti. Portekizli bir çocuk var. Milyon tane belge çıkardı, özel korunuyor, nerede olduğu saklanıyor. Bu kadar belgeden bahsediliyorsa kapsamı tek kulüp olamaz. Bir Doğu Avrupa kulübü gelir giderlerini ince ince hesaplarken sol beki sakatlanan City yedeğine 70 milyon euro veriyorsa, Financial Fair Play’in ortasındaki F’den (fair) yani adaletten bahsedemeyiz. Bu kadar büyük miktarda olmasa da geçtiğimiz yıllarda Premier League ve İngilizler kendi özelinde cezalar verdi. City hacminde bir kulübün bu noktaya gelmesi enteresan.
Ama İngiliz futbolunu bekleyen daha büyük tehlike Brexit. Brexit sonrası PL yönetimi, hükümet ve İngiltere Futbol Federasyonu (FA) ortak noktada buluşmaya çalışıyor. Çalışma izinleri, yabancı sınırlaması ve bunların hepsi sadece İngilizleri değil tüm dünyayı ilgilendiriyor. 100 yabancı futbolcudan en az 40’ı orada takım bulamamaya başlar. İngiliz futbolcunun değeri artar. Ülkemizde benzer şeyleri yaşadık. Dünya piyasasında 3 lira kazanacak adama burada 10 verilmeye başlanmıştı. Aynı durum AB’den çıkınca onların başına gelebilir. Kuzey İngiltere’nin konservatif takımlarını bile İspanyol, Portekizli oyuncular işgal etmeye başlamıştı. Daha iyi oyuncular diğer liglere doğru da kayabilir. İngilizler Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’ni domine etmeye başlamışlardı, son dörde İngiliz takımları kalıyordu. Bu dominasyon geriye gidebilir. Ama bir anda “Biz AB’den çıktık, hadi siz de gidin” demezler, kademeli bir düşüş olabilir.
City futboldaki endüstriyelleşmenin en büyük örneklerindendi. Ben burada bir geri dönüş beklemiyorum ama bunu gören kulüpler de biraz kendini dizginlemeye çalışır mı?
FFP herkese var, ama cezalar herkese veriliyor mu asıl tartışma konusu o. City’den sonra herkes bir dur deyip bir tereddüt edecektir. City bu cezayı neden aldı? Açıklamanın ilk paragrafında FFP gerekliliklerini büyük bir şekilde ihlal etmekle suçlanıyor. Sen o sezon sadece 60 harcayabilecekken sadece sol beke 60 verip, 400’lük transfer daha yapıyorsan. Ve sonra da karşılığı olmayan bir yerden aktarma yapıyorsan, bunu sonunda çıkarıyorlar. Artık sanayi ve endüstriyi geçmiş fiyatlardan bahsediyoruz. Dünya futbolunda dönen para muazzam, dengeleri kurmak zor. Bu ceza dönüm noktalarından biri oldu, dediğim gibi Brexit’le de aynı döneme denk gelmesi hem dünya hem Avrupa futbolunda önümüzdeki beş yıla yayılacak bir değişime neden olur. İspanya’da bu tornaya ucundan girip ama hala Barcelona’sı Madrid’i bilmediğimiz durumlar var. Bu cezanın artçılarını görmek için birkaç yıla ihtiyaç var.
City’nin kadrosunda bir dağılma olur mu, lig nasıl etkilenir? Liverpool’un da durdurulamayan bir gidişatı var.
İlk bakılan kişi Guardiola’ydı. O şimdilik gitmiyorum dedi, eğer o bir adım atsaydı bir çözülme olurdu. Manchester United’ın dominasyonundan sonra o bayrak City’e geçmişti. Eğer bir çözülme olursa Liverpool tekel olur mu bilemiyorum ama dengeler değişir. Liverpool, hele bu seneyi düşünürsek, 26 maçta 25 galibiyet aldılar. Oyuncuların tercihi de önemli, sadece mâli değil. Agüero gitmez mesela orada simge olmuş. Ama De Bruyne gitmek isteyebilir. City’nin üstünde akbabalar uçmaya başlar. CAS’tan dönüp dönmeyeceği ve City’nin maaş bütçesi de önemli olacaktır.