Genel

Tarihin Huzursuzluğu ve Köylüler Savaşı

Yazan: HaberVs

Tarihin Huzursuzluğu Harry Harootunian, Tarihin Huzursuzluğu, çev. Mehmet Evren Dinçer, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2006 Anglo-Sakson dünyanın önde gelen Japonya tarihçilerinden Harry Harootunian’ın İmparatorluğun Yeni Kılığı: Kaybedilen ve Tekrar Ele Geçirilen Paradigma’nın ardından, Türkçe yayınlanan ikinci kitabı Modernlik, Kültürel Pratik Ve Gündelik Hayat Sorunu alt başlıklı Tarihin Huzursuzluğu, yazarın eleştirel kuram alanında Kaliforniya Üniversitesi’nde her yıl […]

Tarihin Huzursuzluğu

Harry Harootunian, Tarihin Huzursuzluğu, çev. Mehmet Evren Dinçer, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2006

Anglo-Sakson dünyanın önde gelen Japonya tarihçilerinden Harry Harootunian’ın İmparatorluğun Yeni Kılığı: Kaybedilen ve Tekrar Ele Geçirilen Paradigma’nın ardından, Türkçe yayınlanan ikinci kitabı Modernlik, Kültürel Pratik Ve Gündelik Hayat Sorunu alt başlıklı Tarihin Huzursuzluğu, yazarın eleştirel kuram alanında Kaliforniya Üniversitesi’nde her yıl düzenli olarak verdiği derslerin 1997 Mayıs’ındaki bölümünden oluşuyor.

Asya’da yürütülen akademik çalışmaların etrafındaki o puslu, “görünürgörünmez” havanın aslında yapay kavramlarla dolu olduğunu ve –çıkarların uyuşması halinde- nasıl da farklı tarihsel mekanların aynı(!) gündelik hayat alışkanlıklarına sahip olabileceğini savunan Harootunian; Avrupa, Japonya ve Amerika arasında gezinen “kültürel pratik” paylaşımlarının neyi amaçladığını yeni bir marksist görüşle ortaya koyuyor.

Gündelikliğin nasıl, görünür olan içerisi ile bastırılmış olan dışarısı hakkındaki varsayımları dağıtmaya kadir bir aday olarak kültürel çalışmaların yerine geçebilecek daha etkili bir alan olabileceğini göstermeye” çalışan Tarihin Huzursuzluğu’nun bir diğer ana tartışma konusu ise “modernlik” anlayışı ve modernliğin yenilenen görüntüsü.

George Simmel, Walter Benjamin Yanagita Kunio ve Tokasa Jun gibi düşünürler Harootunian’ın “huzursuzluğu”nda önemli bir yere sahipken, Richard Evans’ın Tarihin Savunusu, E. H. Carr’ın tarihsel analizi (Harootunian, doğrudan kitap ismi vermese de göndermeleri “Tarih Nedir?”i gösteriyor), H.G.Wells’in Dünya’nın Tarihi ve LeRoy Ladurie’nin tarihçinin “bilgisayar”la olması gereken yakınlığına ilişkin anlatıları ise Harootunian tarafından aynı hoşlukla anılmıyor.

Kaygı ve kavgalarıyla Marksist teoriye felsefi/heyecanlı bir söylem kazandıran Harootunian, Tarihin Huzursuzluğu’nda “gündeliklik”, “modernlik” ve “bölge araştırmaları”na ilişkin yeni bir tartışma alanı açıyor.

Omnia Sunt Communia

Maurice Pianzola, Thomas Münzer ve Köylüler Savaşı, çev. Jale Reyhan İdemen, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, 2005.

Flütçü Jeanne’le başlayan ve Joss Fritz’in önderliğinde, 1502’de, körler, dilenciler, kokulu yağ ve pomat satıcıları, diş çekenler, su kaynağı arayıcıları ve kötürümlerle anlaşarak devam ettirdiği ayaklanmanın, eski Germenlerin ilkel komünizminin efsanevi anıları ile İncil’in sırlarını birbirlerine karıştırarak yaymaya çalıştığı isyanın yeni bayraktarları vardı: kiliseye başkaldıran ve dini konular üzerinde teologlar arasında bilimsel bir tartışma başlatmak isteyen ve bunu soyluları küstürmeden yapmaya çalışan Martin Luther; diğeri ise, tıpkı Jeanne gibi köylüler üzerinden örgütlenen, İsa’nın ve Meryem’in ortak ve eşit yaşama dair sözlerini sürekli dillendiren, bir asılmışın oğlu olan genç bir rahip, “imansızların yok edicisi, çekiçli” Thomas Münzer’di.

Köylüler savaşının, yüzyılın ayaklanması olmasının ve mülkiyetin ortaklığına dair savunularının yeterli olmadığını savunan Engels bu yenilgiyi, Münzer’in temsil ettiği grubun gelişmişlikten, hükmetmekten ve tüm toplumu değiştirmekten uzak bir yapısı olmasına bağlayacaktı.

Thomas Münzer, 27 Mayıs 1525’te cellatlar tarafından kafası kesilmeden ve sekiz bin yandaşından beş bini Schlachtberg’de ölmeden önce kendisine yandaşları tarafından sorulan soruya, çok zaman sonra daha sık ve ayrıntılarıyla duyacağımız bir cevap verdi: her şey ortaktır (Omnia sunt communia) ve herkes duruma göre ihtiyacı kadar alabilmelidir.

Maurice Pianzola, Thomas Münzer ve Köylüler Savaşı’yla 1525 köylü ayaklanmasının, yani bir “komünist çınlama”nın, siyasal ve tarihsel etkenlerin ışığında, sebep ve sonuçlarının izini sürüyor.

“Flütçü Jeanne çalıların üzerinde tek başına yanarken, ağzından bakireye söylediği bir ilahi yayılmıştı. İnanıyordu ve haklıydı, fakat şu an için değil (…) Vadiye kar yağıyordu, kuzgunlar meyve ağaçlarının iskeletleri arasında art arda uçuyorlardı; her şey bir gün yeniden başlayacaktı.”

Yorum yazın