Van Gevaş’taki Halime Hatun Kümbeti’yle ilgili haberi Medyakronik’te gören bir gazeteci arkadaşım beni arayarak şunları söylemişti:
“Biraz önce bölge muhabirimizi oraya yönlendirdik. Ancak bence bu haber yanlış ve haberde yer alan fotoğraf da fotomontaj. Çünkü tam bir hafta önce Bakan Ertuğrul Günay kümbetin bulunduğu Selçuklu mezarlığındaydı. Kendisiyle beraber birçok gazeteci vardı. Böyle bir durum olsa mutlaka duyulurdu.”
Medyakronik’in yayını üzerine haberle ilgilenen başka gazete ve televizyonlar da oldu. Fakat bu yayın organlarının çoğu (Radikal gazetesi hariç), benzer gerekçelerle ya habere inanmadı ya da yayınlamaya değer bulmadı.
Bakan ve gazeteciler
Gazetecilik elbette, bırakın elinize ulaşan bir duyumun, çoğu kez yayınlanan bir haberin bile değişik kaynaklardan sağlamasının yapılmasını gerektirir. Ancak Gevaş’taki durum, okuyucuya doğru bilgiyi ulaştırma çabasıyla açıklanabilecek bir şey değil.
Çünkü -gazeteci arkadaşım da söylediği gibi- haberin Medyakronik’te yayınlanmasından tam bir hafta önce, 20 Temmuz’da, birçok gazeteci “olay mahali”ni ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı takip ediyordu. Yani gazeteciler yayınlanmadan önce de “haber”in yanındaydı.
Bakanın Van ziyaretini haberleştiren ajansların ve gazetelerin yayınlarında, kümbetin arkasındaki rezalete dair tek bir cümle yer almadı. Ziyaretle ilgili altı çizilen iki konu, bakanın Akdamar Kilisesi’nin restorasyonunu beğenmemesi ve Gevaş’taki Şelçuklu mezarlığında yatan merhum Van Milletvekili Müslih Görentaş’ın kabrini ziyaretiydi.
Özetle 28 Temmuz’da Medyakronik’in yayınladığı habere itibar etmeyen basın, 20 Temmuz’da da habere uzak kalmıştı.
Yasaya aykırı
Bakan Günay, Halime Hatun Kümbeti’nin arkasında inşa edilen yurt binasının, koruma alanı içinde yer alan bu esere yaptığı kötülüğü ve yasaya aykırı durumunu fark etti.
Kümbetin ve koruma alanının 20-25 metre yakınına (Hürriyet gazetesi mesafeyi böyle veriyor) yapılan bina, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’nu ihlal ediyor. Kanuna göre, taşınmaz kültür varlığının görüntüsünü zedeleyen bu yapının projesinin bölge Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onayından geçmesi gerekiyor. Yapılması gereken proje başvurusu sonrasında kurul, inşa edilmesi düşünülen yapıyı, taşınmaz kültür varlığının (kümbetin) konumuna göre değerlendiriyor. Kurul sunulan projeyi onaylamama ya da taşınmaz kültür varlığının görüntüsünü etkilemeyecek bir mesafeye öteleme hakkına sahip.
Yurt binası, bölge koruma kuruluna (ve hatta ruhsat için Gevaş Belediyesi’ne) başvurulmadan yapıldığı için kaçak durumda. Bu durumda bölge koruma kurulu gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bögeledeki bir diğer birimi olan Van Müzesi’nin de müdahale hakkı var. Müze, inşaatı durdurma ve durumu koruma kuruluna rapor etmekle yükümlü. Aynı şekilde kurul, inşaatı durdurma ve hatta yıkılması için mahkemeye müracat etme hakkına sahip.
Gelgelelim Van Müzesi Müdürlüğü, “konu hakkında kendilerine bir şikayet gelmediğini”, bölge koruma kurulu ise “yapı ile ilgili kendilerinden görüş istenmediği”ni söylemekle yetiniyor.
Yani Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Van’daki iki birimi de “şikayet ve başvuru olmadığı” gerekçesi ile görevlerini yapamıyor!
“Mümkün olsa yıktırırdım”
Durumu yerinde gören Ertuğrul Günay, o gün, rahatsızlığını dile getiriyor. Hürriyet gazetesinin sadece taşra baskısında 30 Temmuz’da yer alan habere göre Günay, “Devlet eliyle bu yapılmaz. Bu düşünülerek yapılmamalıydı” diyor.
Başvurumuz üzerine, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın basın müşavirliğinden Medyakronik’e yapılan şu açıklama yapıldı:
“Bakan Bey’in ziyareti ve rahatsızlığını belirtmesi üzerine inceleme başlatıldı.”
Bu açıklamanın anlamı şu: Ertuğrul Günay, Gevaş’taki ayıbı fark etti ancak bu konuda bakanlığın yerel birimlerinden resmi bir inceleme talep etmedi.
….
Kültür varlıkları konusunda duyarlılığına inandığım Ertuğrul Günay, öyle sanıyorum ki, bir siyasetçi olarak Türkiye’de neyin olup, neyin olamayacağını bizden iyi biliyor.
Bakanlığının henüz ilk günlerinde ve basına yansımasından aylar önce Sultanahmet’te, Bizans Sarayı üstünde devam eden otel inşaatını gördüğünde tepkisinin ne olduğunu biliyorum. Aynı şekilde Gevaş’taki yurt binası için yakınındakilere “Mümkün olsa yıktırırdım” dediğini de biliyorum.
Ancak Ertuğrul Günay’ın kendi hissiyatı ne olursa olsun, bakan olarak tanık olduğu bu rezaletin temizlenmesi için, başında bulunduğu birimlerin “resmi” görevini yapmasını sağlamak ve dolayısıyla kendi görevini yapması gerekiyor.