Ülkenin doğusunda da batısında da sokaklar kaynıyor. Hükümetin ilan ettiği Kürt açılımı sürecinde, dağdan inerek Türkiye’ye gelen PKK militanlarının karşılama görüntüleriyle başlayan gerginlik sonucu nükseden Kürtlere yönelik linç girişimleri ülke geneline yayıldı. 30 yıldır savaştırılan iki toplum ve kardeş kavgasının öyle oldubittiyle çözülecek bir sorun olmadığı anlaşıldı. Ortaya atılan milliyetçi, şoven kıvılcımlar sokakta karşılık bulmaya başladığı bir sırada da Tokat’ın Reşadiye ilçesinde 7 askerin PKK saldırısyal öldürülmesi bu olayları çığırından çıkarakacak bir hale getirdi. İnternetteki sosyal paylaşım sitelerinde dahi önü alınamaz bir ırkçılık hakim oldu, oluyor. Sürece yaptıkları açıklamalarla adeta destek veren MHP ve CHP liderleri ise kışkırttığı kitleyi kontrol edemiyor ya da etmek istemiyor. Bir yandan batıda saldırıya uğrayan Kürtler, ülkenin doğusunda da sokakları savaş alanına çevirmiş durumda. Hemen her gün bir kentten polisle çatışma ya da gösteri haberleri geliyor. Batıdaki kimi kentlerde de zaman zaman yaşanan sokak gösterilerinde acı sonuçlar da ortaya çıkıyor. İstanbul Küçükçekmece’de 8 Kasım günü İETT otobüsüne atılan molotof kokteyli sonucu lise öğrencisi Serap Eser’in yaklaşık 1 ay komada kaldıktan sonra ölmesi bunun en yakın örneği.
Açılım saldırıları kapsamıyor
Aralarında PKK militanlarının da bulunduğu 34 kişinin Türkiye’ye dönüş yapmasından sonra başlayan sözel saldırılar, İzmir’de DTP konvoyuna yapılan saldırıyla filli hale geldi. Saldırılar toplumsal bir hestiriyle ülke genelinde Kürtlere yönelik linç girişimlerine dönüştü. İşin ilginci bu saldırıların hiç birinde şu ana dek tutuklanan olmamasıydı. Anlaşılan o ki, hükümetin demokratik açılımı, Kürtlere ve partileri DTP’ye yönelik linç girişimlerini engellemeyi içermiyordu. Polise attıkları taşlar nedeniyle yıllarca hapis cezasına çarptırılan Kürt çocuklar hapishaneleri doldururken, DTP binalarına kurşun sıkmak, taşlamak ve Kürt mahallerini basmak serbest. İç savaşa doğru mu gidiyoruz, yoksa iç savaş çoktan başladı mı derken sokaklarda çatışmalar başladı bile.
İzmir’de tehlikeli prova
22 Kasım’da İzmir’e gelen Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk’ü karşılamak için oluşturulan araç konvoyuna, ülkücülerin başını çektiği kalabalık bir grup taş ve sopalarla saldırdı. Hatay Caddesi boyunca evlerin balkonlarında biriktirilen taşlar konvoya atıldı. Kurt işaretleri yapan grup konvoydakilere hakaret ettiler. Saldırgan gruba çevreden kovalarla taş taşındı. Saldırıda 11 kişi yaralandı. Polis DTP konvoyuna yapılan saldırıları engelleyebileceği halde engellemedi. Polisin DTP’ ye yapılan saldırıları seyretme tutumu, Başbakan ve Cemil Çiçek’in İzmir’de yaşanan saldırının ardından “olayların büyümemesi konusunda ‘duyarlı’ davranan vatandaşlara teşekkür etmesi”, saldırıları onaylarcasına DTP’yi suçlaması, yeni saldırıların önünü açtı. Ardından pek çok şehirde benzer saldırılar yaşandı.
Adli kavga siyasi oldu
Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde 25 Kasım tarihinde iki Kürt gencin başka gençlerle kız yüzünden kavga etmesi gibi adli bir vaka sonrası, siyasi ve toplumsal bir linç hareketi halini aldı. Sayıları 2 bin 500’ün üzerinde olan bir kalabalık Kürtlerin evlerine saldırdı. Grup gözaltına alınan Kürt gençlerinin, “cezalandırmak” için kendilerine verilmesini istedi. Emniyete giremeyince, Atatürk Caddesi üzerinde toplanarak “Bayramiç halkı buraya”, “Kürtler dışarı”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez”, “Burayı Kürtlere mezar edeceğiz”, “Sizleri burada yaşatmayacağız” sloganları attı. Kürt vatandaşlar mahalleden gitmeleri yönünde tehdit edildi. Grup, tekbir çekerek Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Harmanlı Mahallesi’ne gelerek, Kürtlerin yaşadığı evlerin camları kırıldı, silah sesleri duyuldu. Kalabalığın saldırısı uzun süre devam ederken, hiç kimse gözaltına alınmadı. Kürt vatandaşlar, olayların ardından can güvenlikleri olmaması nedeniyle evlerinden çıkamadı.
DTP’ye 2 günde 3 saldırı, tutuklu yok
İstanbul Küçükçekmece’de 6 Aralık tarihinde, ellerinde satır ve sopalar bulunan yaklaşık 20 kişilik grup, DTP İlçe Başkanlığı’na girmek istedi. Kalabalığın arasından bir kişi ateş açtı. Saldırıda yaralanan olmadı, kurşunlar duvara isabet etti. Saldırganlar DTP İlçe Başkanlığı’nın bulunduğu binanın duvarlarına hilal ve ay yıldız şekli çizdikten sonra olay yerinden kaçtılar.
Herhangi bir engelle karşılaşılmaması saldırıların şiddetlenerek devam etmesine neden oldu. DTP’nin Ankara’da bulunan genel merkez binasına gece yarısından sonra saldırı düzenlendi.
8 Aralık saat 02.30 sularında saldırıyı gerçekleştiren Yasin Özay, yakalanarak gözaltına alındı. Ardından 9 Aralık gecesi Ankara Keçiören DTP İlçe Başkanlığı kurşunlandı. Olayla ilgili gözaltına alınan gazi oldukları belirtilen 4 saldırgan serbest bırakıldı. Aynı gece saat 04.00 sularında, Ankara’nın Çankaya ilçesindeki DTP İl Başkanlığına molotof kokteyli atıldı. Binada yangın çıkarken saldırgan kişi ya da kişiler kayıplara karıştı.
Ülke genelinde yaşanan olaylar Edirne’ye de sıçradı. Diyarbakır’da yapılan protesto gösterilerinde Aydın Erdem isimli üniversite öğrencisinin polis kurşunuyla hayatını kaybetmesiyle ilgili Edirne’de basın açıklaması yapmak isteyen üniversite öğrencileri, yaklaşık 200 kişilik ülkücü bir grup tarafından saldırıya uğradı. Vatandaşların da katıldığı linç girişiminde öğrenciler kovalanarak sokak aralarında dövüldü ve “Edirne Türk’tür, Türk kalacak”, “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları atıldı. Polisin uzun süre müdahale etmediği olayın ardından, diğer olaylarda olduğu gibi saldırganlardan gözaltına alınan olmadı.
Barış sürecine girildi derken, bir tarafta, Kürtlere yönelik bu saldırılar, diğer tarafta, Van’da Batman, Mardin, Urfa, Siirt, Ağrı, Hakkari, Adana, Mersin, İstanbul’da PKK’nin kuruluş yıldönümünü kutlamak ve Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarını protesto etmek amacıyla pek çok gösteri düzenlendi, sokaklar savaş alanına döndü. İstanbul Küçükçekmece’de 8 Kasım günü İETT otobüsüne atılan molotof kokteyli sonucu, lise öğrencisi Serap Eser yaşamını yitirdi. 6 Aralık’ta Diyarbakır’da düzenlenen gösterilerde, üniversite öğrencisi Aydın Erdem polis kurşunuyla hayatını yitirdi. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 770 kişi gözaltına alındı, 12’si çocuk 117 kişi de tutuklandı.