Dün (7 Ocak 2008), 6 ayrı ilde eş zamanlı gerçekleştirilen “10. Dalga” Ergenekon operasyonlarında hepimizin bildiği gibi üst düzey isimlerin de aralarında olduğu 40’a yakın kişi gözaltına alındı. 28 Şubat postmodern darbesinin önemli isimleri eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel, MGK eski Genel Sekreteri emekli orgeneral Tuncer Kılınç, Eski Harp Akademileri Komutanı emekli orgeneral Kemal Yavuz ve YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz ile “Sabetay avcısı” Yalçın Küçük, Susurluk çetesinin baş aktörlerinden eski Özel Hareket Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ile yeğeni Erdal Şahin, Bedrettin Dalan’ın oğlu Barış Dalan’ın da aralarında bulunduğu zanlılar arasında bir yarbay, 4 albay, bir yüzbaşı, 2 binbaşı, bir üsteğmen olmak üzere 9 muvazzaf subay da yer alıyor. Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evinde ise sadece arama yapıldı. Yurtdışında bulunan Bedrettin Dalan ise arananlar arasında. Son operasyonla, şu ana kadar Ergenekon soruşturması çerçevesinde toplam altı emekli paşa gözaltına alınmış oldu. Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz de Ergenekon soruşturmasının firari sanığı olarak aranıyor.
Gazeteci kılığındaki çeteci
Ergenekon ismi ilk kez NATO’nun kontrgerilla örgütlenmesi olarak bilinen Gladio’nun Türkiye’deki yapılanması şeklinde gündeme geldi. Özel Harp Dairesi olarak da bilinen yapılanmanın, siyasetçilerden bilim adamlarına, medya mensuplarından hukukçulara kadar uzandığı iddiaları sürekli gündemde kaldı. Bu örgütlü yapının soruşturulmasına dayanak oluşturan bilgiler, 2001’de kendisini gazeteci olarak tanıtan ve JİTEM adını kullanarak dolandırıcılık yapan Tuncay Güney’in ofisine yapılan baskınla ele geçirildi. Şimdi Ergenekon’un sanıkları arasında yer alan eski polis müdürü Adil Serdar Saçan tarafından bizzat sorgulanan Güney, sözkonusu çete oluşumuyla ilgili çok önemli bilgiler verdi, ama soruşturma kapatıldı. Güney’in ifadesine göre, örgütün ‘manifestosu’ İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in yönlendirmesiyle yazılmıştı. Güney, Veli Küçük hakkında da bilgi vermişti. Bu ilk işaretin ardından çeteye ilişkin ilk ipuçları Danıştay’a düzenlenen saldırıda ortaya çıktı. Ergenekon operasyonunun ipuçları, ilk olarak Danıştay 2.Daire’ye yönelik silahlı saldırının ardından belirdi. Daire üyesi Mustafa Yücal Özbilgin’i öldüren avukat Alparslan Arslan ve saldırı içinAnkara’ya gelen diğer sanıkların, Cumhuriyet gazetesine farklı tarihlerde 3 kez bomba attıkları da anlaşıldı. Ardından bu saldırıda kullanılanlarla aynı seriden oldukları anlaşılan Ümraniye’de bir evde bulunan 27 el bombası bulunmasıyla bugün yaşanan Ergenekon süreci de resmen başlamış oldu.
Ümraniye bombaları bulununca…
12 Haziran 2007’de, Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında gizlenen 27 el bombası, TNT kalıpları ile fünyelerin ele geçirilmesiyle başlayan süreçte önce bombaların sahibi olmakla suçlanan emekli Astsubay Oktay Yıldırım ve bombaların bulunduğu evin sahibi Mehmet Demirtaş tutuklandı. AKP iktidarından sonra pıtrak gibi çoğalan kuvvacı derneklerin üyeleri tarafından yakından tanınan Yıldırım, yapılan sorgusunun ardından tutuklandı. Haliyle, bu tutuklama benzer ideolojik görüşleri paylaşan kişi ve kurumlar tarafından tepki çekti. Bu tepkiyi ortadan koyanlardan biri de, kanlı Danıştay baskınının ardından tutuklanıp salıverilen ordudan atılma Muzaffer Tekin’di. Tekin’in, dava arkadaşını savunmak için gazetecilere yaptığı bir açıklamada, “O bombalar bir işe yaramaz hurda” demesi üzerine savcılık açıklamasından bombaları bildiği izlenimi uyanan Tekin’i de gözaltına aldırdı.
Kilit isim Muzaffer Tekin
Bombaların bulunduğu evin kiracısı ve aynı zamanda bombaları güvenlik kuvvetlerine ihbar eden kişinin oğlu olan Ali Yiğit’in, ifadelerinde Tekin’in de zaman zaman sözkonusu eve gelip gittiğini söyleyince bir anda genişleyen soruşturma Ergenekon terör örgütü soruşturmasına dönüştü. Soruşturmayı başlatan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e daha sonra diğer savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da katıldı. Gözaltına alınan onlarca kişinin ilişkilerinin odağında hep Muzaffer Tekin’in adı anıldı.
Dalga dalga operasyonlar
Yapılan sorgulamalar sonunda yeni operasyonlar yapılıp birçok kişi gözaltına alındı çoğu tutuklandı. Soruşturma çerçevesinde bugüne dek farklı tarihlerde çeşitli kentlerde 9 ayrı dalga halinde operasyonlar yapıldı. Aralarında emekli askerler, gazeteciler, polisler, akademisyenler, çete liderler, sanatçılar ve siyasilerin de bulunduğu birbirinden ilginç ve siyaseten farklı kutuplarda durdukları düşünülen isimler gözaltına alındı, kimisi tutuklandı. AKP iktidarını devirmek amacıyla biraraya geldiği öne sürülen bu isimlerden 86’sı hakkında iddianame düzenlenerek dava açıldı. Temel olarak, “Halkı isyana teşvik, devletin gizli belgelerini ele geçirmek, darbe ortamı hazırlamak” için faaliyet yürüttüğü öne sürülen “Ergenekon örgütü”nü ortaya çıkarmak amacıyla başlatılan soruşturma, davası görülmeye başlamasına rağmen halen sürüyor. Ergenekon soruşturması kapsamında o kadar çok operasyon yapılıp yüzlerce insan gözaltına alındı ki konuyla ilgili sonradan çıkan haberlerde de ciddi bir kafa karışıklığı ortaya çıktı. İddianameden yola çıkarak dalga dalga Ergenekon Operasyonları şöyle gelişti:
1. Dalga: Ergenekon’un bombaları
2007 yılı Haziran ayında Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’nın 156 ihbar hattını gizli numaradan arayan bir kişi, “Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı’nın karşısındaki tek katlı binanın çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4 patlayıcı madde bulunuyor. Patlayıcı maddeyi Mehmet Demirtaş isimli şahıs saklıyor. Bu patlayıcıları bir astsubay temin etti” şeklinde ihbarda bulundu. Bu ihbar önce İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na, sonrasında da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bildirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri 12 Haziran 2007’de verilen adreste bulunan gecekonduya baskın düzenledi. Yapılan aramada, gecekondunun çatısında bir sandıkta 27 adet savunma ve taarruz tipi el bombası bulundu. Ev sahibi Mehmet Demirtaş ile evde daha önceden kiracı olarak oturduğu anlaşılan yeğeni Ali Yiğit şüpheli olarak gözaltına alındı. Evde yapılan aramalar sırasında Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit bombaların Oktay Yıldırım adlı eski askere ait olduğunu söyleyince Yıldırım da gözaltına alındı. Şüphelilerin sorgulanması sırasında Mehmet Demirtaş susma hakkını kullandı. Oktay Yıldırım suçlamaları kabul etmedi. Ali Yiğit ise bombaların Oktay Yıldırım’a ait olduğunu, kendisinin bu evde geçici olarak ikamet ettiğini söyledi. Yiğit ifadesinde, “Babam Şevki Yiğit bir gün evin çatısında tahta ararken bombaların bulunduğu sandığı gördü ve bana sordu. Ben de ev sahibi Mehmet Demirtaş’a sordum. Mehmet Demirtaş, sandığı Oktay Yıldırım’ın getirdiğini söyledi. Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk sürekli Mehmet Demirtaş’a ait LPG istasyonu ve manava geliyor, gizli görüşmeler yapıyorlardı. Ben odaya girince susuyorlardı. Mehmet Demirtaş bana çatıda askeri sandıkların olduğunu, içinde el bombalarının bulunduğunu, bunlara bir şey olursa, o evde oturduğumuz için bizim de başımızın belaya gireceğini söylemişti. Babam hemen ihbarda bulunmamız gerektiğini söylüyordu ama ben korktum” dedi.
Yine Ali Yiğit ifadelerinde bombaların nereye konulduğunu kontrol etmeye gelenler arasında Muzaffer Tekin’in de olduğunu söyledi. Yıldırım’ın tutuklanmasına neden olan bombalarla ilgili , “hurda” açıklamasını yapınca da savcılık Danıştay saldırısı soruşturmasında da adı geçen Muzaffer Tekin ile emekli Astsubay Mahmut Öztürk’ü de gözaltına aldırdı. 23 Haziran gününe dek süren operasyonlarda Gazi Güder, Ayşe Asuman Özdemir, Muzaffer Şenocak, Halil Behiç Gürcihan, Aydın Yüksek, İsmail Eksik (İsmail Paker), ve Kuddusi Okkır’ında aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı. Birçoğu tutuklandı. Gözaltına alınanların ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda birçok evrak ve bilgisayarlara el konuldu. Bilgisayarlara kayıtlı belgelerin arasında Ergenekon yapılanmasının temel taşlarından kabul edilen Lobi belgesinin de bulunması ve el bombalarının Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarda kullanılanlarla aynı seriden olduğu anlaşılınca soruşturma genişletildi. Gözaltına alınanların ifadeleri ve bilgisayarlarda yer alan isimler yeni operasyonların da önünü açtı.
Bu arada aynı günlerde Ankara’da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği’ne (VKGB) yönelik bir soruşturma başlatıldı İsmi, tetikçi Alparslan Arslan’ın üzerinde bulunan bir kimlik kartı nedeniyle Danıştay saldırında da gündeme gelen derneğin başkanı Taner Ünal ve bazı dernek üyeleri tutuklandı. Asker ve polis bağlantılı olduğu iddia edilen derneğin, Türkiye genelindeki bazı eylemleri organize ettikleri ve Ergenekon yapılanmasıyla paralel hareket ettiği öne sürüldü.
2. Dalga: Örgütün cephaneliği
Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan en önemli operasyon 26 Haziran 2007 günü Eskişehir’de gerçekleşti. Emekli binbaşı Fikret Emek’in gözaltına alındığı bu operasyon, her ne kadar 1. Dalga operasyonların devamı olsa da, Ergenekon örgütünün en önemli silah deposunun ortaya çıkarılması açısından önem taşıyordu. Muzaffer Tekin’in, evinde bulunan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni Fikret Emek‘ten aldığını söylemesinin ardından Emek 26 Haziran 2007’de Eskişehir’de gözaltına alındı. Emek’in Ankara ve Eskişehir’de adeta bir cephaneliği andıran evlerinde yapılan aramada çok sayıda bomba ve mühimmat ele geçirildi. 11 kilogram C-3 tipi plastik patlayıcı ve suikast silahı Kanas dürbünlü tüfek, 10 adet el bombası ele geçirilenler arasındaydı. El bombalarından birinin seri numarasının, Cumhuriyet gazetesine 5 ve 11 Mayıs 2006’da atılan el bombalarının numarasıyla birebir örtüştüğü anlaşıldı. Basına yansıyan ve yalanlanmayan haberlere göre, evden çıkan belgeler arasında ise Genelkurmay Başkanlığı’nın bulunduğu Eskişehir yolu üzerindeki tüp geçidin havaya uçurulmasına yönelik bir plan bulundu. Ayrıca Emek’in evlerinde çeşitli kişiler hakkında siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine, ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin çok sayıda fişleme evrakları da bulundu. Fikret Emek getirildiği İstanbul’da 29 Haziran günü tutuklanarak cezaevine gönderildi.
3. Dalga: İslami partilerin belalısı yazar tutuklandı
Temmuz ayında yapılan 3. dalga operasyonda kimi kamuoyunca bilinen bir çok isim daha gözaltına alınanlar kervanına katıldı. Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk’ün yanı sıra yazar Ergun Poyraz, SESAR araştırma şirketinin sahibi İsmail Yıldız, Akın Birdal’a yönelik suikast sırasında ismi gündeme gelen ve Susurluk’un meşhur Yeşil’i Mahmut Yıldırım’la ilişkili olduğu öne sürülen Mete Yalazangil, gazeteci Hayrullah Mahmud Özgür de polis tarafından gözaltına alındı. Bu isimlerle bağlantılı olarak da eski polisler Kemal Şahin, Mehmet Murat Yücel ve Ferudun Refik Nuhoğlu, Fuat Ermiş, Tuğrul Derme, Zeki Yurdakul Çağman, Tuncay Hacıbektaşoğlu, Saipir Debzlelvidze İstanbul ve Ankara’da yapılan operasyonlarda gözaltına alındı ve bir çoğu tutuklandı.
4. Dalga: Susurluk Paşası Küçük cezaevinde
Daha önceki operasyonlarda gözaltına alınan ya da tutuklanan isimlere dava açılması beklenirken yürütülen soruşturmanın daha büyük kapsamlı olduğu yeni gözaltılarla ortaya çıktı. Yürütülen soruşturmada Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla, Necip Hablemitoğlu suikastında adı geçen Susurluk Çetesi’nden kimi isimlerle ve mafyayla bağlantılı bir kişiolan İbrahim Çiftçi’nin İzmir’de öldürülmesinde kullanılan el bombasıyla aynı seriden olduğu ortaya çıktı. Bu gelişme ve gözaltına alınanların ifadeleri, cep telefonları ve internet ortamındaki iletişimlerin yapılan teknik takipleri sonunda yeni bir operasyon dalgası gerçekleşti. Her yeni gözaltıyla giderek ilginçleşen Ergenekon soruşturması 22 Ocak’ta başlayıp Şubat sonuna dek süren 4. dalga operasyonlarda daha da ilginç bir hale geldi. Bu kez hedefte Susurluk Çetesi soruşturmasında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’la bağlantıları tespit edilip hakkındaki birçok iddiaya karşın ifadesi bile alınamayan emekli Tuğgeneral Veli Küçük vardı. Muzaffer Tekin’le birlikte çekilmiş fotoğrafları kamuoyuna yansıyan Veli Küçük’ün evinde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nden, Ergenekon yapılanmasına, Lobi örgütlenmesine kadar çok sayıda gizli doküman bulundu. Küçük, dokümanları, “kişisel merakından dolayı” sakladığını öne sürdü.
Küçük’ün yanı sıra, Kuvvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteciler Gülay Kömürcü ve Vedat Yenerer, Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan, “Drej Ali” olarak tanınan mafyacı Ali Yasak ve Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol gözaltına alındı. Toplam 31 kişinin gözaltına alındığı İstanbul dışında Antalya Bilecik Mersin, Adana ve Erzurum’da da yapılan bu operasyonlarda üniversitelerde faaliyet gösteren ve örgüte hem teorik hem de yeni eleman kazandırma desteği verdiği iddia edilen akademisyenler de gözaltına alındı. Operasyon başlamasıyla birlikte adı sürekli olarak Ergenekon çetesiyle anılan ve “Askeri darbe hazırlıklarına yönelik” bilgisayar kayıtlarıyla gündeme gelen İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ümit Sayın ile Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Emin Gürses de gözaltına alındı. Bu isimlerin yanı sıra emekli asker Mehmet Zekeriya Öztürk, Noel Baba Vakfı Başkanı Muammer Karabulut, Emin Caner Yiğit, Ümit Oğuztan, Vatan Bölükbaşoğlu, Orhan Tunç, Hayrettin Ertekin, Abdulmuttalip Tonçer, Murat Özkan, Satılmış Balkaş, Asım Demir, Atilla Aksu, Erkut Ersoy, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Muhammet Yüce, Abdullah Arapoğulları, Erdal İrten, Raif Görüm, Yusuf Görüm, Oğuzhan Alparslan Abdülkadir, Hüseyin Gazi Oğuz, Recep Gökhan Sipahioğlu, Hüseyin Görüm, İhsan Göktaş, Coşkun Çalık, Ayhan Çelik, Tanju Okan, Yaşar Arslanköylü de gözaltına alındı. Şüphelilerden bir çoğu tutuklandı.
5. Dalga: Cumhuriyet, İP, çete liderleri
Veli Küçük’lerin tutuklanmasıyla kamuoyunun giderek daha fazla merak içinde kaldığı operasyonlarla ilgili olarak 11 Mart 2008 günü, başka bir suçtan Erzurum Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selim Akkurt da talimatla ifadesi alındıktan sonra Ergenekon zanlıları arsına karıştı. Operasyonların devam edeceği sinyalini veren bu gelişmenin ardından, 21 Mart 2008’de kamuoyunda en çok tepki çeken 5. Dalga operasyonlar geldi. Bu kez gözaltına alınanlar arasında Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Profesör Kemal Alemdaroğlu ve İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve partili arkadaşları da vardı. Özellikle İlhan Selçuk’un evine sabaha karşı ani bir baskın yapılması ve yıların gazetecisinin gözaltına alınması çok tepki çekti. Operasyonun ertesi günü İslami çizgide ya da iktidarın yanında açıkça saf tutmayanlar dışında kalan birçok gazetede gözaltılardan çok biçimi eleştiri konusu oldu. Bu olayla Ergenekon soruşturmasına yönelik olarak basında da önemli bir ayrışma yaşandı. Selçuk’ların gözaltına alınması üzerinden soruşturmanın hoyratlaştığı, nereye doğru gittiği bilinmediği, iddianamenin bir türlü hazırlanmamış olması nedeniyle soruşturmaya yönelik bir muhalefet başladı. Bu operasyonlardan kısa süre önce 14 mart günü AKP’ye kapatma davası açılması ve son operasyonda gözaltına alınan isimlerin iktidar muhalif kişiler olması nedeniyle Ergenekon soruşturmasının AKP tarafından siyasi koz olarak kullanıldığı eleştirilerini de beraberinde getirdi. Basın sektörü “yandaş medya olanlar” ve “AKP’ye muhalif olanlar” şeklinde ayrıştı. Yandaş medya sınıfındaki basın organları can siperane şekilde operasyonları savunurken, diğerleri ise operasyonlar üzerinden AKP’ye yönelik bir muhalefete başladı. Kamuoyunu bilgilendirecek organlarda yaşanan karmaşa haliyle kafa karışıklığının artmasında da başrol oynadı.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılan bu son dalga operasyonlarda Selçuk’ların yanı sıra mafya liderleri Sedat Peker, Akın Bİrdal suikastı azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay, İşçi Partililer Serhan Bolluk, Ferid İlsever, Mehmet Adnan Akfırat, Hikmet Çiçek, Hayati Özcan, iş adamı İbrahim Benli, Mahir Çayan Güngör, Yusuf Tunçer, Aydın Gergin, Yusuf Beşirik, Fuat Turgut ve Nusret Senem de gözaltına alınıp bir çok şüpheli tutuklanırken Selçuk ve Alemdaroğlu serbest kalanlar arasındaydı. 5. Dalga operasyonları 13 Nisan’da Mersin’de Ali Kutlu, 24 Mayıs’ta Sakarya’da Rasim Görüm ve 16 Haziran’da Antalya’da Murat Çağlar’ın da gözaltına alınıp tutuklanmasıyla devam etti.
6. Dalga: Operasyon komuta kademesine uzandı
Bazı basın organları ve muhalefetin eleştirilerin odağına yerleştirdiği Ergenekon soruşturması 1 Temmuz 2008 günü yapılan 6. dalga operasyonlarla ordunun komuta kademesine de ulaştı. Ankara’da başlayıp İstanbul ile Trabzon ve Antalya’ya da sıçrayan eş zamanlı operasyonlarda bir zamanların kudretli paşaları eski Jandarma Genel Komutanı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Tümamiral İlker Güven, emekli Albay Atilla Uğur, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Halka ve Olaylara Tercüman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, Antalya’nın Yeşil’i olarak nam salmış sabıklaı Osman Gürbüz, emekli Binbaşı ve yazar Erol Mütercimler ile Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın da aralarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Görevde olduğu dönemde Şener Eruygur’un ekibinde yer alan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise hakkında gözaltı kararı olmasına karşın yurdışında olduğu için yakalanamadı. Halen dönmeyen Ersöz hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. Hakkında gıyabi tututklama kararı çıkarılanlarsan biri de yine yurtdışında olan eski AKP milletvekili Turhan Çömez oldu.
Komuta kademesine ulaşan son gözaltılar ilginç zamanlamasıyla da dikkat çekti. Operasyon, Yaşar Büyükanıt’tan sonra Genelkurmay Başkanı olacağı bilinen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın haziran sonunda yaşanan ve içeriği açıklanmayan buluşmasından sonra ve tam da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, AKP’nin kapatılması istemiyle açtığı davada, Anayasa Mahkemesi heyetine sözlü açıklama yaptığı gün gerçekleşti . Gözaltına alınıp tutuklananlar arasında bulunan eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur emekliye ayrıldıktan sonra Atatürkçü Düşünce Derneği’nin başkanı olmuş ve başı kapatma davasıyla dertte olan AKP’ye karşı yapılan Cumhuriyet mitinglerinin düzenlenmesinde etkin rol oynamıştı. Gözaltına alınan diğer emekli paşa Orgeneral Hurşit Tolon ise son dönemde ulusalcı çizgisiyle ön plana çıkmış, Türkiye’nin çeşitle yerlerinde düzenlenen hükümet karşıtı konferans ve panellere katılarak sivrilmişti. Gözaltına alınanlar arasında İşçi Partisi Öncü Gençlik Genel Başkan Yardımcısı Tunç Akkoç, Siyami Yalçın, Murat Avar ve Hamza Demir, Barbaros Hayrettin Altıntaş, Durmuş Ali Özoğlu, Kemal Aydın, İbrahim Özcan ve ADD Kadıköy Şube Başkanı Birol Başaran da yer alıyordu. Eruygur ve Tolon’un da aralarında bulunduğu 10 kişi tutuklandı.
7. Dalga: JİTEM’in kurucusu Ergenekon’dan gözaltında
Eski kuvvet komutanlarının tutuklanmasıyla artık bir darbe soruşturması yapıldığı iyice ayyuka çıka Ergenekon soruşturmasının Ağustos başında yapılan son ayağında ise yine önemli bir isim gözaltına alındı. Faili meçhul bir cinayetle öldürülen Binbaşı Cem Ersever’in yakın arkadaşı ve varlığı sürekli inkar edilen JİTEM’in kurucularından emekli albay Arif Doğan Ankara’da gözaltına alınarak İstanbul’a getirildi. Operasyon kapsamında Doğan’ın depo olarak kullandığı İstanbul Beykoz’daki bir evde yapılan aramalarda ise çok sayıda gizli olduğu ileri sürülen belgeler, 2 kaleşnikof marka tüfek, bin adet mermi ve bin boş kovan ile 280 adet el bombası bulundu. Doğan’la ilişkili olan ve sözkonusu deponun görevlileri olduğu öne sürülen iki kişi de bu kapsamda gözaltına alındı. Emekli albay Arif Doğan’ın gözaltında verdiği ifadede, “Ben JİTEM’in kurucusuyum. Yasalara uygun olarak terörle mücadele ettik. JİTEM komutanların bilgisi doğrultusunda denenmek üzere kurulmuş bir yapılanmadır. Faaliyet alanı OHAL bölgesidir” dediği öne sürüldü. Arif Doğan, kendisine ait depoda çıkan çok miktarda askeri mühimmatın da Cem Ersever’e ait olduğunu öne sürdü.
8. Dalga: Muvazzaf subaylara gözaltı
Ergenekon operasyonlarının darbe soruşturması için yapıldığı söylenmesine karşın, gözaltına alınanlar ya da tutuklananlar arasında hiçbir görevli subayın olmaması dikkat çekiciydi. Darbe yapmak için bir araya geldikleri öne sürülmesine karşın gözaltına alınanlar ya da tutuklananlar kimisi rütbeli birkaç eski asker, milliyetçi hezeyanlarla sokaklara dökülen hukukçu ya da “sivil toplum örgütü” üyeleri, kamuoyunun ilk kez adlarını duyduğu mafyavari tipler ve kimi gazeteci ve siyasetçilerden öteye gitmiyordu. Kapatılan Nokta Dergisi’nde yayımlanan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek’e ait günlüklerde anlatılan kimi darbe planlarının, Ergenekon soruşturmasında yapılan operasyonlarda ele geçirilen kimi belgelerde de yer almasına karşın o dönemin kuvvet komutanlarına bile yönelik herhangi bir soruşturma başlatılmamıştı. Bu arada soruşturmanın iddianamesinin ilk bölümü de tamamlanarak kamuoyuna açıklandı. 2 bin 500 sayfayı bulan iddianame, sadece ilk 5 dalga operasyonda gözaltına alınıp kimisi tutuklanan 86 sanık hakkında düzenlenmiş geri kalanlar için ek iddianame hazırlanacağı açıklanmıştı. Sözkonusu iddianamede sanıklara darbe planlamak, darbe ortamı hazırlamak için provokatif eylemler yapmak ve halkı isyana teşvik gibi bir dizi suçlama yöneltilmişti. İddianamenin açıklanmasıyla birlikte hükümet karşıtı kesimlerden ve operasyonların laik Atatürkçü kesimleri hedef aldığını düşünen gruplardan yoğun bir muhalefet başladı. Siyaseten nerede durursa dursun haklı tek eleştiri noktası ise böylesine önem atfedilen bir soruşturmanın iddianamesinin fazlasıyla yoruma dayanıp, suçlamaları kanıtlayacak delillerden uzak olmasıydı.
Bu hengâme arasında 18 Eylül’de İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin ve Hakkari’de yapılan yapılan 8. dalga operasyonlarda 19 kişi gözaltına alındı. İlk kez muvazzaf subaylara da uzanan Ergenekon operasyonunun 8. dalgasında Hakkari, Bitlis, Foça, Ankara ve İstanbul’da toplam 5 teğmen ile bir askeri öğrenci gözaltına alındı. Ankara’da düzenlenen operasyonda önceden adresleri belirlenen 8 ayrı adrese eşzamanlı baskın gerçekleştirildi. Askerî inzibatlar Ankara’daki bir birlikte görev yapan karacı Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi kışlada gözaltına aldı. Mehmet Ali Çelebi 2006-2007 eğitim dönemi sonunda dördüncülükle mezun olmuş, diplomasını dönemin Genelkurmay başkanı olan Yaşar Büyükanıt’tan almıştı. İzmir’de ise savcılığın talimatıyla, İstanbul’da çalışan ancak görev için Urla Menteş’teki askerî birlikte bulunan teğmen Ş.İ. de gözaltına alındı. Şüpheli askerler Ankara’da görevli komutanlar hakkında bilgi toplamak ve Ergenekon davasında tutuklu bulunan Kemal Aydın’a iletmekle suçlandı. Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin, genç subaylar ve askeri okul öğrencileri ile irtibat kurarak darbe zemini oluşturmaya çalıştığı ve bu kişilerden edindiği bilgilerin de gözaltına alınıp serbest bırakılan Neriman Aydın’ın bilgisayarından çıktığı da tutanaklarda yer aldı.
Gözaltına alınan zanlılardan Süleyman Solmaz’ın da Hizbul Tahrir örgütü üyesi olduğu öne sürüldü. Solmaz ifadesinde, Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi Ankara Kızılay’da taksi şoförlüğü yaparken tanıdığını, dini konularda konuştuktan sonra kendisine Hadis ve Ayet kitapları verdiğini söyledi. Zanlı askerler ise Hizbul Tahrir örgütü hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığını söyledi. Şüphelilerden Kurtça Bektaş ise sorgusunda arkadaşlarından Mahmut Oğuz’un sohbetlerde bu örgütten söz ettiğini, Rıza Demir’in de internetten bu örgütü araştırıp kendilerini bilgilendirdiğini söyledi. Gözaltına alınan askerlerden biri savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılırken; diğer teğmenler Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar ve askeri öğrenci Yaşar Tozkoparan tutuklandı. Hasdal askeri cezaevine gönderilen askerlerden Teğmen Hasan Hüseyin Uçar ile askeri öğrenci Yaşar Tozkoparan avukatlarının yaptıkları itirazlar sonucu serbest bırakıldı. Diğer 3 teğmene ilişkin tahliye talebi ise reddedildi.
Operasyonun İstanbul ayağında ise eski İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Levent Temiz, 28 Şubat sürecinin önemli aktörlerinden Sisi lakaplı Seyhan Soylu ile tiyatro sanatçısı Nurseli İdiz gözaltına alındı. Levent Temiz, Temmuz ayında yapılan Ergenekon operasyonunda da gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştı. Kemal Kerinçsiz’in başkanı olduğu Büyük Hukukçular Birliği yönetiminde de yer alan Levent Temiz, TCK 301. maddeden yargılanan kimi aydınların davalarında da yer almıştı. 28 Şubat postmodern darbesi döneminin önemli aktörlerinden olan Seyhan Soylu’nun adı da Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde Ali Kalkancı-Fadime Şahin olayını organize ettiği iddiasıyla geçiyordu. Soylu bir süredir, Nurseli İdiz’le birlikte “Cumhuriyet Kadınları” adlı bir proje üzerinde birlikte çalışıyordu. Temiz, mahkemeden, Soylu ile İdiz savcılıktan serbest bırakıldı. Operasyonın bu dalgasında gözaltına alınan 19 kişiden Hamza Demir, Mahmut Oğuz, Süleyman Solmaz, Kurtca Bektaş, Rıza Demir ve Rıfat Yıldırım tutuklandı.
9. Dalga: Tuncay Özkan’ın tutuklanma isteği gerçekleşti
Ergenekon operasyonuna en başından beri muhalefet eden ve İlhan Selçuk’ların gözaltına alınmasından sonra “Beni de gözaltına alın” diye tepki gösteren gazeteci Tuncay Özkan’ın bu isteği soruşturmanın 9. dalgasında yapılan operasyonlarda yerine geldi. Şimdilik Ergenekon soruşturmasına ilişkin yapılan son operasyon olan bu dalgada İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenlenen operasyonlarda Özkan ve sahibi olduğu televizyon kanalında birlikte çalıştığı ekip arkadaşları hedefteydi. Operasyondan kısa süre önce, hükümete yakın bir isim olan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yakın arkadaşı olan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru’nun Özkan’ın gözaltına alınacağı isim vermeden belirtmişti. Özkan’la birlikte, eski Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, eski Ankara DGM savcılarından emekli Albay Tanju Güvendiren’in de aralarında bulunduğu toplam 16 kişi gözaltına alındı. Tuıncay Özkan’ın başını çektiği AKP karşıtı “Biz kaç kişiyiz?” hareketine mensup bazı kişilerin de gözaltına alındığı operasyonda zanlılardan Gürbüz Çapan’ın Cumhuriyet gazetesinin hisse satışıyla ilgili emekli Tuğgeneral Veli Küçük’le yaptığı görüşme nedeniyle gözaltına alındığı iddia edildi. Ayrıca emekli polis Adnan Kılıçarslan, Özkan’ın doktoru Mesut Özcan, emekli askeri hakim Tanju Güvendiren, adli sicil memuru Mahir Akkar, gazeteciler Adnan Bulut, Tuncay Mollaveyisoğlu ve Evrim Baykara, Şafak Akbaş, Yıldıray Baran ve Mustafa Tavşan İle Doğu Perinçek’in eski avukatı ve Aydınlık yazarı Emcet Olcayto gözaltına alınan diğer zanlılar oldu. Zanlılardan Mahir Akkar daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan , TBMM Başkanı Bülent Arınç , AKP ve AKP MKYK üyeleri hakkında ”Anayasal sistemi, çağdaş ve uygar yaşamı, demokratik cumhuriyeti, laik devlet ve hukuk yapısıyla çağdaş değerleri hedef alıp, şeriat rejimini çağrıştıran eylem ve söylemlerde bulunarak anayasal suç işledikleri” iddiasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.
Sorgularının ardından zanlılardan Tuncay Özkan, Adil Serdar Saçan, Gürbüz Çapan Tanju Güvendiren, Emcet Olcaytu ve Hüseyin Nazlıkul, “Ergenekon terör örgütü üyesi olmak ve örgüt adına faaliyette bulunmak” suçundan sevk edildikleri İstanbul nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklandı. Diğer zanlılar ise serbest bırakıldı. Avukatlarının tutuklama kararına yaptıkları itirazı değerlendiren mahkeme 10 Ekim günü de zanlılardan emekli Hakim Albay Tanju Güvendiren ile doktor Hüseyin Nazlıkul hakkında tahliye kararı verdi.
21 Ekim 2008 günü ise eski Sarıyer Cumhuriyet Savcısı Ertaç Giray ve koruması Hüseyin Keskin Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Danıştay saldırısı sonrası Muzaffer Tekin’i kaçırıp teslim olmasını engellediği iddia edilen eski Cumhuriyet Savcısı Ertaç Giray Ergenekon sanıklarından yüzbaşı Zekeriya Öztürk, Gökhan Sipahioğlu ve İsmail Eksik’in avukatlığını yapıyordu. Giray, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı yaptığı dönemde kesinleşmiş cezası bulunan ve “Banker Bako” olarak bilinen Baki Cengiz Aygün’ü sakladığı gerekçesiyle 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış ve ardından emekliliğe sevk edilmişti. Bu operasyonda önce, eskiden Giray’ın yanında çalışan ve koruması olduğu öne sürülen Hüseyin Keskin Kars Sarıkamış’ta gözaltına alındı. Keskin’in, gayriresmi korumalığını yaptığını söylediği Giray’ı zan altında bırakacak bazı açıklamalarda bulunması üzerine de gözaltı kararı çıktı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgularının ardından savcılıkta da sorgulanan Ertaç Giray serbest kalırken Hüseyin Keskin ise tutuklandı.
26 Ekim 2008 günü yapılan operasyonlarda ise yine Tuncay Özkan ekibinde yer alan eski Kanaltürk çalışanlarından Özkan’ın yardımıcları Anet Şahakyan ve Fuat Garip ile şoförü Şener Öztürk İstanbul’da, gazeteci Merdan Yanardağ da Ankara’da gözaltına alındı. Zanlılar sorgularının ardından serbest bırakıldı. Yanardağ’ın gözaltına alındığı gün Kanalbiz televizyonunda Fetullah Gülen’i ele alan bir program yapacağı ve bunun engellenmesi için operasyona dahil edildiği iddia edildi.