Kadın Medya Spor

Samantha Johnson: ‘Medyada kadınsan daha fazla çabalaman gerekiyor’

Yazan: Mehmet Ali Yıldırım
Fotoğraf: TRT World

TRT World spikeri Samantha Johnson “Medya sektöründe kadına önyargıyla yaklaşılması Türkiye’ye özgü bir durum değil. Spor medyası da erkek egemen bir sektör. Önyargılara cevap vermenin en etkili yolu çalışmak, daha çok çalışmak”

TRT World’ün spor spikeri Samantha Johnson, sektörün zorluklarını, özellikle bir kadın için olan zorluklarını gençlerle paylaştı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve Spor Yöneticiliği bölümleri tarafından ağırlanan Johnson sektördeki ilk yıllarından bahsetti, erkeklerin domine ettiği bir alanda siyahi bir kadın olmanın zorluklarına değindi.

“Kadınsan, daha çok çalışman gerekiyor” 

Medyanın hemen tüm alanlarında olduğu gibi spor medyasının da erkeklerce domine edildiğini söyleyen Samantha Johnson özellikle de siyah bir kadın olarak mesleğe başlangıcının kolay olmadığını ifade ediyor. Spor medyasının “erkek işi” olarak algılanmasının yanlış olduğunu, ama kadınların bu alanda başarılı olmak için erkeklerden daha fazla çabalaması gerektiğini düşünüyor. İngiltere’de Sky Sports‘ta çalışmaya başladığında bir editörün kendisine “Söyle bakalım, sen kimin kızısın?” diye sorduğunu, çünkü bir kadın olarak haber merkezinde çalışıyor olmasını, babasının eski bir sporcu ya da medyada etkili bir isim olmasına borçlu olduğunu düşündüğünü söylüyor:

“Haber odaları genelde erkek ağırlıklıdır. Hatta beyaz erkekler. O kısmı biraz zordu. Ama ne yapmak istediğimi biliyordum. İlk girdiğim yerde benim haricimde siyahi iki kadın daha vardı ve birbirimize destek oluyorduk. Çünkü daha fazla çabalamaktan başka yapacağımız bir şey yoktu. Kendi iş saatlerimin dışında Sky Sports stüdyolarının boş olduğu anlarda denemeler yapıyordum. Bu sektörde saatler biraz çılgındır. Kadınsanız biraz daha çalışmanız gerekiyor.”

Medyada görev almayı isteyen kadınlara en önemli önerisinin, ısrarcı ve kararlı olmaları gerektiği olduğunu söyleyen Samantha Johnson, kadınların hemen her ülkede benzer engellerle karşılaşabileceğini belirtiyor:

“Bu kültürel bir şey. İngiltere’de de benzer şeyler var. Türkiye’de de ‘hiper-maskülen’ bir durum söz konusu. Burada size bahşedilmiş bir pozisyon yok. Kim olduğunuz, aileniz veya paranız sizi bir yere getirmez. Ne yaptıklarınız sizi bir yere getirir.”

Samantha Johnson öğrencilerle bir arada (Fotoğraf: Mehmet Ali Yıldırım)

“Televizyon ölse de yayıncılık yaşar”

Samantha Johnson, televizyon sektörünün “öldüğü’ hakkındaki görüşe, “Hangi alana giderseniz gidin daha önce edindiğiniz yetenekleri oralara aktaracaksınız. Televizyon ölüyor olabilir ama yayıncılık hâlâ hayatta. Youtube’da şu an çok şey izliyorum. Bizim TRT World’de yaptığımız programların saatleri de insanlara uymayabilir, ‘hadi gelin saat 9’da bizi izleyin’ demenin bir anlamı kalmadı. Artık internette kaçırdığınız herhangi bir şeyi geri sarıp veya istediğiniz anda izleyebilirsiniz. Televizyonun eski bir format olduğu doğru ama bir içerik üretmenin başka onlarca yolu var. İçerik yeterince iyiyse, bir dakika veya 10 dakika olması fark etmez.” şeklinde yanıt verdi.

“Bazen kendimi yalnız hissediyorum”

İngiliz sunucunun yanıtladığı sorular arasında Türkiye’de ırkçılık konusu da vardı.

“Hiç ırkçı bir durumla karşı karşıya kalmadım. Daha önce bazı arkadaşlarımın başına bir şeyler geldi ve şu an burada değiller. Ama olanlar Türkiye ile ilgili değil herhangi yerde olabilecek sorunlardı. İşten bir örnek verebilirim, bazen yabancı biri olduğum için kendimi biraz yalnız hissediyorum. İşte birinin yanlış bir şey yaptığını gördüğümde bunu onlara söylüyorum ve o da kendini savunur pozisyona geçiyor. Diğer herkesin o kişinin tarafında olduğunu hissediyorum. Buna benzer şeyler yaşıyorum.”

TRT World’de çalışmaya başlamadan önce İstanbul hakkında bildiğim tek şeyin, Liverpool’un burada Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazanmış olmasıydı diyen Johnson, Türkiye’yi benimsediğini dile getiriyor: 

“Burada çalışma fırsatı geldi. TRT hakkında bir şey bilmiyordum.  Siyasi olarak çok hassas bir yere taşındığımın farkındaydım ve biraz tereddüt ediyordum. Ama elinize bir fırsat geçerse onu değerlendirmek zorundasınız. İngiltere’den bazı arkadaşlarım buranın güvenli olup olmadığını soruyor ama onlara okudukları her şeye inanmamaları gerektiğini söylüyorum. İstanbul’un çok farklı yönleri var. Bazı yerleri biraz daha muhafazakar, bazı yerleri daha liberal. Burada her zaman kendimi evimde hissediyorum ve bu sadece İstanbul’a özel değil, Türkiye’nin her yerinde öyle.”

Samantha Johnson tecrübelerini aktarırken (Fotoğraf: Mehmet Ali Yıldırım)

Beşiktaş taraftarı olan Johnson, kulübe olan sempatisini, İstanbul’a yerleştiğinde yaşadığı ilk semtin burası olmasına bağlıyor: 

“Beşiktaş ilk oturduğum semtti. Takım bana Türk futbolunun ne ile ilgili olduğunu gösterdi. Burada kaldıkça tanıştığım tüm taraftarlar çok iyi insanlardı. Bana kapılarını açtılar. Beşiktaş’ın o sene Şampiyonlar Ligi’ndeki gidişatı da çok iyiydi. Bayern Münih deplasmanına da gitmiştim. Türk Milli Takımı’nın da bir taraftarıyım. Euro 2020 maçları için Bakü’ye gideceğim”

SAMANTHA JOHNSON KİMDİR?

Samantha Johnson, 1984 İngiltere, Birmingham doğumlu spor gazetecisi. Kariyeri boyunca SKY Sports, Bein Sports, Chelsea TV ve Coral TV gibi kuruluşlarda çalıştı. 2015 yılından beri Türkiye’de, TRT World’de kariyerine devam ediyor.

Yorum yazın