Genel

‘Şerefsiz’ Ekşi Sözlük’ten cevap

Yazan: Görkem Keser

Çoğu zaman “klavye delikanlıları”, takma isimlerinin arkasına saklanan insanlar olarak gösterilmek istendiler. Yeri geldi “mastürbatör”, yeri geldi “prezervatif dilli”, bazen “yılansı fare” ve hatta şerefsiz” bile oldular… Sanal alemin en fazla izlenen, en çok beğenilen ve aynı zamanda en fazla eleştirilen fenomenlerinden biri haline gelen Ekşi Sözlük’ten ve sözlüğün yazarlarından söz ediyoruz. Son zamanlarda Ekşi […]

Çoğu zaman “klavye delikanlıları”, takma isimlerinin arkasına saklanan insanlar olarak gösterilmek istendiler. Yeri geldi “mastürbatör”, yeri geldi “prezervatif dilli”, bazen “yılansı fare” ve hatta şerefsiz” bile oldular… Sanal alemin en fazla izlenen, en çok beğenilen ve aynı zamanda en fazla eleştirilen fenomenlerinden biri haline gelen Ekşi Sözlük’ten ve sözlüğün yazarlarından söz ediyoruz.

Son zamanlarda Ekşi Sözlük yazarlarıyla, gazeteciler, köşe yazarları, TV yorumcuları ve magazin dünyasının ünlüleri arasında hayli gerginlik olduğu gözleniyor. Medyanın köşe taşlarını oluşturan kalem erbabı ünlüler veya magazin hayatının kahramanları sözlükte kendileri hakkında çıkan eleştirilere hayli sinirleniyorlar. Yalnız sinirlenmekle kalsalar iyi, zaman zaman köşelerinden veya televizyon ekranlarından Ekşi Sözlük yazarlarına hakaretler yağdırıyorlar. Özellikle gazetecilerin en büyük eleştiri konusu ise Ekşi Sözlük yazarlarının takmi isimle yazması ve kimliklerinin belli olmaması.

Ekşi Sözlük yazarları -ki şu anda 26 binin üzerindeler- doğal olarak bu hakaretlere ve sövgülere sinirleniyor. Aslında kendine özgü bir Web 2.0 başarısı olan Ekşi Sözlük, Türkiye’deki yerleşik geleneğin aksine katı kuralları olan ve sınırları belli bir yapı değil. Daha çok, “gittiği yere kadar gitsin” felsefesine dayanan, özgürlüğü alabildiğine çok, denetimi mümkün olduğunca az bir yapıya sahip. Sözlük’te 7 Ocak 2010 itibariyle 1 milyon 669 bin başlık altında 9 milyon 434 bin “entry”, yani giriş var. Zenginliğini, renkliliğini ve en önemlisi de çekiciliğini bu az denetimli ortama borçlu olan Ekşi Sözlük, doğası gereği herkes ve herşey hakkında özgürce fikir beyan edilebilen bir platform sunuyor. Klasik medyanın “denetimi fazla, özgürlüğü sınırlı” ortamına alışkın olan gazeteciler ve magazin ünlüleri de hakarete uğradıklarını düşündükleri bu platformun yazarları hakkında açıyorlar ağızlarını, yumuyorlar gözlerini…

“Pitbull ruhlu, prezervatif dilli, ağzı ishal olmuş yaratıklar”

Acun Ilıcalı geçtiğimiz günlerde verdiği röportajda, Ekşi Sözlük hakkında sorulan bir soruya şöyle yanıt verdi:

”Ben reytingimi oraya yazı yazan bazı zavallıların yazdıklarıyla ölçüyorum. Ne kadar entry olursa, ben o gece programın reytingini iyi-kötü anlarım.”

Milliyet‘in Caddeekinde Ekşi Sözlük yazarı Aziz Kedi tarafından yapılan röportajda, Nihat Doğan bugüne kadar yapılan eleştirilerin en ilginç olanlarından birinin yaptı ve aynen şunu söyledi:

”Sözlük yazarları için diyorum, sözlükte yazanlar için diyorum. Aralarında aklıselim sahibi olanlar da var. Mesela biri benim için “Bu adamın içinde bir Mevlana, bir Fuzuli, bir Bono var ey sözlük” demiş. Amma bazılarına da bakıyorsun ki; hem beyazlar, hem sosyalistler, hem komünistler, hem elitler, hem solcular, hem cuntacılar, hem statükocular, hem Kemalistler, hem CHP’liler, hem cumhuriyetçiler, aynı zamanda da ırkçı kafatasçı faşistler. Pitbull köpekleri var ya hani, farklı farklı köpeklerin genlerinden yaratmışlar. İşte bazıları da hepsinin birleşiminden oluşmuş, pitbull ruhlu, prezervatif dilli, ağzı ishal olmuş yaratıklar bunlar.”

“Şerefsiz Bunlar”

Fatih Altaylı, Murat Bardakçıile birlikte yaptığı programında sözlükçüler için “şerefsiz bunlar” dedi. Yine bir gün önce Murat Bardakçı’nın sözlükçüler hakkında hayatı iflas etmiş, ruh hastası ve başarısız insanlar gibi açıklamalar yapmıştı. Yine aynı programda Pelin Batu, sözlükçülerin eleştirilerini mastürbasyon yapıyorlar benzetmesi ile açıklamıştı.

2007’de Nihat Gençsözlük yazarlarını sert bir şekilde eleştirmişti. Onları kahpelikle ve sinsilikle suçlayan, gece fareleri gibi yakıştırmalar yapan Nihat genç bu sözleri sonucunda çok tepki çekmişti.

“Yılansı fare çocuklar, gece fareleri… Türkiye’de en çok küfrettikleri adam benim… Bu siber yılan aleminde en çok konuşulan adam benim… Öyle kahpece, böyle sinsilikle, yılansı siber yılanlıklarla bu işler olmaz.’

“Ellerinde şarap, işleri yok”

Bir zamanlar Ekşi Sözlük’ten çok beslendiğini söyleyen Ertem Şener de sert çıkış yapan isimlerden. Yazarları klavye delikanlısı ve işsiz güçsüz olarak gördüğünü söylemişti:

”Klavye delikanlıları. İşleri yok. Onlara üzülmek lazım. Sabahtan akşama kadar bir ellerinde şarap, bir ellerinde mouse. Bu arkadaşlar Ertem Şener, Güntekin Onay, Bilgin Gökberk olmak isteyip olamayan insanlar.”

Ekşi Sözlük yazarları:

Sözlüğü anlamak için “okuma” bilmek…

Bütün bu sert eleştirilere hatta eleştiri olmaktan çıkıp hakarete varan sözlere karşı, sözlük yazarlarına ne düşündüklerini ve bu hakaretler karşısında dava açmayı düşünüp düşünmediklerini sorduk. Yazarların çoğu ne kadar acımasız olursa olsun eleştiriye karşı dava açmayı düşünmediğini, hakaretler karşısında ise esas muhatabın Ekşi Sözlük yönetimi olduğunu düşünüyor.

aziz kedi
Sözü geçen insanlar sözlük “okuması” yapmayı bilmiyorlar. Bu “okuma”, sözlükteki yazılarda doğrunun, yanlışın, yalanın, iftiranın, dalga geçmenin, övmenin, yaltaklanmanın, uyarmanın, derinden sevmenin, nefret etmenin, laf ola diye konuşmanın, iyi niyetin, kötü niyetin, yüksek zeka ve yüksek aptallığın hep beraber gittiğini bilmeyi gerektiriyor.

Bütün müsibetlerin arkasında “takma isim” olduğunu sanmalarının sebebi de bu bilgi eksikliği. Sözlük okuması yapmayı bilen biri, hakkındaki yorumların tümünü harmanlayıp sağlıklı bir netice çıkarmaya da muvaffak olur. Hepsi, alttan ve üstten, ceza kanunuyla törpülendiği için son tahlilde zararsız yorumlardır. Ancak hiç kimseden de böyle bir irfan beklenemeyeceği için, genellikle sinirleniyor olmalarını anlıyorum. Sözlükten şahıslara tck’ya mugayir bir söz gitmediği gibi, şahıslardan da sözlüğe hakaret geldiğini görmedim.

“Hakarete varan” sözler, bir gün hakarete dönüşürse, hukuk teorisi açısından dava açıp açmamak günlerce tartışılabilir; ama benim kanaatim bunun son derece afaki olacağıdır. Şahısların şerefleri, haysiyetleri ya da yaşam kaliteleri somut olarak zedelenmediği sürece, sözlüğü kolektif olarak sahiplenip tepki vermeyi anlamlı bulmuyorum. Hatta bilgi sirkülasyonunda gümbür gümbür bir devrim yaşadığımız şu yıllarda “hakarete varan” yorumlara da tolerans gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Sözlük yazarının işine gelince “ben”, işine gelince “biz” dememesinin de, insanların kendileriyle ilgili yorumları soğukkanlı bir şekilde değerlendirmesinin de bu yolla sağlanacağına emin gibiyim.

lula lilian
Ben bir kaç sınırın dışında tam özgürlükten yana biriyim. Sınırlarım pedofili ve kişinin istemediği şeyleri yapmaya zorlanması noktasındadır ki, bu minvalde eleştiriden dava açanları, medyatik olma çabasında görüyorum.

Dava açmayı ancak kişisel olarak kişilik haklarıma ve yaşamıma kastedecek bir tehlike durum gördüğümde düşünürüm. Devam ederse aynı minvalde yine dava açarım. Bunun dışında eleştiriyi acımazsız bile olsa davalık görmüyorum

Ekşi Sözlük gelecek ağır tepkilere açık olmalı

self abandonment

ekşi sözlük hakkında bu şekilde yorum yapan kişilerin genellikle kompleksli insanlar olduğunu söylemek gerek ilk önce.

bunun dışında şöyle bir ayrım yapmaya ihtiyac var;

ekşi sözlük yazarı
ekşi sözlük yazarları
ekşi sözlük

ben ekşi sözlük yazarı olarak konu hakkındaki fikrimi yazarım. Fikirlerim başka yazarların fikirleri arasında alıcıya aktarılır. yani ben ekşi sözlük yazarları grubuna girerim. bu aşamadan sonra birisi kalkar “Ekşi Sözlük şöyle böyle” derse bununla ilgilenmek benim işim değil, sözlüğün yasal sahibinin işidir.
Yazarların kendilerine edilecek hakaretleri pek umursayacaklarını düşünmüyorum ki bir çoğunun eleştirileri ağır bir dile sahip. Gelecek ağır tepkilere açık olmalı ekşi sözlük yazarı.

ekşi sözlük yazarlarının haklarını savunabilecek tek birim sözlük yönetimidir. Yasaları sadece savunma amaçlı değil cevap verme amaçlı olarak ta kullanmalıdır sözlük yönetimi. Şu ana kadar hep savunuldu sözlük. Yazar haklarının netsizliği buradaki en önemli etken.

Aramızda hakareti hak eden insanlar var

esismen
Hiç umursamıyorum ben. Çok bir aidiyet hissetmiyorum sanırım. Ayrıca bazen hiç de haksız sayılmazlar, bu oluşumun içinde cidden azımsanmayacak sayıda hakareti hak eden insan var.

Benim kimliğim belli isteyen bulabilir

elestiri-
Bunun dışında ise genellikle sözlük yazarları nicklerinin arkasına gizlenen isimler olarak görülüyor. bunu benim üstüme alma gibi bir durumum yok çünkü ben benimle alakalı bir çok bağlantıyı sözlükte paylaştım yani isteyen biri benim kim olduğumu rahatlıkla bulabilir bu nedenle eğer birilerine hakaret etmişsem beni dava edebilirler fakat böyle bir şey söz konusu değil. Diğer yazarlar da aynı şekilde kendilerini ifşa ederlerse bu şekilde ithamlarla karşı karşıya kalmayız. Genelde ünlü isimlerin bu şekilde ithamlarda bulunması genellikle internet kültüründen bihaber olduklarını gösteriyor, bu nedenle normal karşılıyorum ve ciddiye almıyorum zaten bu ithamları dava etme gibi bir şeyin söz konusu olacağını düşünmüyorum hukuken de. Çünkü burada tüzel kişilik ekşi sözlüktür eğer birileri dava açacaksa ekşi sözlük açar ben değil

Aklı ermeyen insanlar

assert h-
Hatta direkt özetleyecek olursak: “bir platformu eleştirmek için ‘takma isim kullanıyorlar’ argümanının günümüzde hiçbir elle tutulur tarafı yoktur. Ne teknik ne de ahlaki bir geçerliliği vardır. Bugün hala bu argümanla eleştirmeye kalkan adamın olsa olsa bu konulara pek akli ermiyordur.”

Türkiye’de bu akli ermeyen insanlar çokça olduğu için (buna sözde “bilirkişi”ler ve savcılar vs. de dahil) dava ile uğraşmak hiç aklımdan geçmedi. Karşımdaki kişi beni anlamadıktan sonra niye uğraşayım ki. ayrıca, dava açmak kişiye direkt hakaret edilmediği surece bence gereksiz. (bu konuda örnek olarak da avasas’in davasini gosterebilirim)
“eksi sözlük”ü (yasal yollarla) kullanıcılarından önce sahipleri savunmalı bence.

“Nick’ime hakaret ederse dava açarım

elinherifi-
Hukuken sözlük yazarlarının birey olarak dava açmaları biraz zor. maalesef ülkemizde adalet aramak biraz da masraflı. ama onun ötesinde sözlük ortamı, bireylere sözlüğe tam bir aidiyet duygusu vermiyor her zaman..yani başkalarının yanlış olarak zannettiği gibi çok kolektif hareket eden insanlar değiliz. hakaretin, tartışmanın kralı zaten birbirimizle geçiyor. amaa..

Eğer sözlük dışı insanlar bize nicklerimizle hakaret etmeye kalkarlarsa işte o zaman hukuk dahil her türlü yola başvururum. Zannettikleri gibi nicklerimiz öyle basit mahlaslar değildir. bana ismimle küfrettiğin zaman ne tepki alırsan nickime saydırırsan da emin ol aynısını bulursun (sen derken,şahsını kastetmiyorum tabii) nicklerimiz bizim için o kadar güçlü bir kimlik oldular ki halısahada kendi aramızda maç yaparken bile onu kullanıyoruz. düşün ki takım arkadaşım, ismi gerrain..aynı mevkiide iki yıl top oynadık, iki yıl boyunca adama adı yerine maç içinde gerrain diye hitap ettim. resmen bizim kimliklerimiz oldu bu. dolayısıyla birisinin bize direkt nicklerimizle hakaret etmesi, doğrudan dava sebebidir.

sözlüğe hakaret konusunda, bireysel olarak dava açamayız veya şahsen ben açamam ama eğer sözlük bir dava açarsa müdahil olarak katılmakta da hiçbir sakınca görmem, yönetimden böyle bir çağrı geldiği sürece. ve kanaatimce sözlük yönetimi böyle bir dava açsa ve müdahil aramak için siteye iki satır yazsa, belki rekor bir dava katılımı gerçekleştiririz.

“Saçımdan daha kıymetli değiller

-jr-
Yaklaşık yarım saat düşündüm, 3–5 paragraflık bir de yazı yazdım ama sonra vazgeçip sildim. zaten düşüncelerimi tam olarak yazıya dökememiştim, yarım olacağına hiç olmasın.

Açıkçası bir de şu var ki Murat Bardakçı, Acun Ilıcalı, Yusuf Kaplan tarzı kişileri önemsemiyorum. o yüzden eleştiri adı altında yaptıkları hakaretleri de kafama takmıyorum. Çocuk gibi davranan bu kişilerin yazdıkları komediyi ciddiye alıp niye strese gireyim? Stres saç döker, benim saçlarımdan daha kıymetli değiller. Ayrıca belirtmek isterim ki dava açmayı düşünmedim, düşünmüyorum da. bu yaşa gelmiş, bu kadar kitap okuyup iyi-kötü belli bir bilgi birikimine sahip olmuş bu adamlar bu yaştan ve bu kendini beğenmişlikten sonra tutup da “ya acaba hatalı mıyım?” diye düşünecek değiller.

“Okuyuculara da hakaret ediyorlar

somebody save me-
Açıkçası bu hakarete varan değerlendirmelerle ilgili yorumumu klavye delikanlıları başlığında yazdım. yine de bu hakaretlere karşı dava açmayı falan düşünmedim, düşünmüyorum. bir kere benim bireysel olarak dava açmam biçimsiz olur. Ancak, eğer sözlük yönetimi kendi adını korumak adına böyle bir dava açmayı düşünürse desteklerim. Sonuçta, burada yazılanları okuyan binlerce insan var ve sözlük yazarlarına hakaret etmek aslında bunu okuyanlara da hakaret etmek demektir. Ama dediğim gibi, benim şahsi bir hareketim zaten pek amacına da ulaşmaz. Eğer ki, bu durumdan rahatsız olanlar bir araya gelirlerse o zaman ben de orada olurum tabi ki.


“Ağır eleştiriye hazırlıklı olması gerekir

-mock caterpillar-
Ben açıkçası, hakaret-eleştiri arasındaki çizginin gereğinden fazla kalın tutulduğuna inanıyorum bazı kişilerce.eleştiriyi hazmedemeyip çılgına dönen kişi, misal Nihat Genç misal Acun Ilıcalı..özünde, ağır bi eleştiriyi aşmayan her sözü, kendi algısı içinde, hakaret kapsamında değerlendiriyor..

hoş bulmuyorum.
Özellikle de mesleği kendini şov etmek olan insanların, hakarete değil, lakin ağır eleştirilere hazırlıklı ve açık olması gerektiğine, toleranslarının yüksek olması gerektiğine inanıyorum.
sözlükte hakkında oldukça yoğun eleştiri ve hakaret ve hatta küfür dönmüş bi insan olarak da, 2002 den beri süren sözlük yaşantımda, bir tanesi bugün olmak üzere, sadece iki entrye moderatör müdahalesi talep ettim mesela..

ne kadar liberalsek o kadar ii 🙂

“Medya ünlüleri haksız rekabet yapıyor

black eyed witch-
Ünlülerin, gazetecilerin ve medya içinde yer alanların sözlük yazarları hakkında genel bir hükmü var; yüzü olmayanların, nicklerinin arkasına saklanan insanların sırf mastürbatif dürtülerinin tatmini ve boş insan olmanın acısını çıkarmak istercesine hakarete varan eleştiriler ile saldırgan bir tavır sergiledikleri..sanki ünlülere savaş açmışız gibi bir intiba var..bence kimsenin böyle bir derdi yok..burada her iki tarafın da atladığı iki şey var;
her iki taraf da eleştiriye açık değil..ünlüler de eleştiri alınca saldırganlaşıyor, biz de öyle..ikincisi, biz hakaret etmiyoruz, çünkü edemiyoruz, bizi kısıtlayan kurallar var ama onların elindeki bu medya gücü ile hakaret edebilmeleri haksız rekabet gibi..benim şahsi görüşüm ise; her iki tarafın bu mücadelesini de anlamsız buluyorum..hayır şahsi olarak mahkemeye vermem..öte yandan bir ünlü bize laf atınca o gün yüzlerce entry girmek yerine, hakkını hukuki yollardan aramanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum..

“Ben ekmeğime bakarım

radioheadbanger-
Adam giriyor bakıyor ki birileri nick kullanarak kılıfına uygun hakaretler etmiş, aşağılamış, yaptığı işlere demediğini bırakmamış. Tepki göstermesi normal. Egosal bir şey. Sözlük ve işleyişini bilmeden atıp tutmalarını da makul karşılıyorum. Bilmek zorunda değil. Onunla mı uğraşacak allasen. ben ünlüleri vj Bülent gibi açık sözlü olmaya davet ediyorum. Öbür türlü cümle kurmakta zorlandıklarını gözlemliyorum. Dava açmayı düşünmedim, düşüneceğimi de sanmıyorum. genel olarak Ekşi Sözlük’e küfrediyorlar zaten. en çok yerenlerden olsam da, kendimi sözlük ile o kadar bütünleşmiş hissetmiyorum. iki gün önce yazar olmuş adam “nasıl öyle dersin ya!” diye hiddetlendiğinde de komik buluyorum. Direkt şahsıma saydırsalar dahi, şahsıma edilmiş küfre karşı da pek bir duyarlılığım yok. Küfrün çapına bağlı yani. Olayla hiç alakası olmayan insanlara uzarsa şiddete meylediyorum. Bu çözüm olmazsa mahkemeyi düşünebilirim. ha bir de iyi tazminat koparabileceğim biriyse bu dava açabilirim. Ekmeğime bakarım.

3 Yorum

  • ekşi sözlük yazarlarının çoğunun insanların kendilerine değerlerine maddi manevi herşeye kitaba… hakareti günlük satırlara döken şerefsiz ve haysiyetsizlerden oluşması bir tesadüf mü yoksa aralarında toplaşıp sarhoş olup birbirini becerdikten sonra mı bunları yazıyorlar?

Yorum yazın