Genel

Tecavüz kriz merkezi

Yazan: Filiz Küçük

Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın cinsel taciz ve tecavüze maruz kalıyor. “Şanslı” olanlar yaşadıkları travmayı sadece toplum baskısı ve suçlayıcı bakışlarla atlatırken; kimi mağdurlar töre ve namus adına öldürülüyor. Kadını cinsel taciz ve tecavüzden korumak, bu konuda toplumu bilinçlendirmek ve tecavüz mağduru kadınlara destek olmak zorunda olan hükümetler her zaman sınıfta kalıyor. Kadınlar, Türk Ceza […]

Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın cinsel taciz ve tecavüze maruz kalıyor. “Şanslı” olanlar yaşadıkları travmayı sadece toplum baskısı ve suçlayıcı bakışlarla atlatırken; kimi mağdurlar töre ve namus adına öldürülüyor. Kadını cinsel taciz ve tecavüzden korumak, bu konuda toplumu bilinçlendirmek ve tecavüz mağduru kadınlara destek olmak zorunda olan hükümetler her zaman sınıfta kalıyor. Kadınlar, Türk Ceza Kanunu’yla koruma altına alınmış görünse de, Hüseyin Üzmez davası ve benzeri olaylar yasaların çoğu zaman kağıt üzerinde kaldığını gösteriyor. Hal böyle olunca sorunlarına çare bulmak için iş yine kadınlara düşüyor. Bu tür olaylara karşı toplumda farkındalık ve duyarlılık yaratmak, suç işleyenleri caydırmak ve tecavüze uğrayan kadınların mağduriyetinin ortadan kaldırılmasına yönelik hem yasal hem de toplumsal yardımlarda bulunmak amacıyla kadın örgütleri Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu çatısı altında birleşti. Mor Çatı, Amargi, Lambdaistanbul, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu ve çeşitli kadın örgütlerinden oluşan platformun kuruluş ve işleyişini, başlatıkları kampanyayı Esen Özdemir ile konuştuk.

Kadın Platformu’nun kuruluş amacı nedir?
Bu platform kurulmadan önce Taciz ve Tecavüze Son İnisiyatifi kurulmuştu. Bu insiyatif tecavüze uğrayan kadınların tecavüz sonrası yaşadıkları sorunlardan ve bu işin politikasını yapmak istemelerinden dolayı Amargi’ye gelmeleriyle ortaya çıktı. Kadınlar artık mağdur olmak istemediklerini, tecavüze uğrayan kadınlarla biraraya gelerek dayanışmak istediklerini belirtiler. Onların kendi örgütlenmeleri var aslında. Amargi onlara bir çeşit destek sağladı. Ama bu süreçte Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu’nun temelleri atılmış oldu. Biz Amargi olarak işin sekreterya kısmını üstlendik. Avrupa’daki tecavüz kriz merkezlerini, devletin ve kadın örgütlerinin bu işin neresinde yer aldığını araştırdık. Sonrasında kadın hareketi olarak bir kampanya başlatmak istediğimizi belirterek kadın örgütlerine çağrıda bulunduk.

Platformun başlattığı kampanya çerçevesinde neler yapılıyor?
Kadın örgütlerinin içerisinden çalışma grubu oluşturduk. Medya, eylem, forum, talepler komisyonları ve sekretaryadan oluşuyor bu platform. Medya komisyonu kapsamında, toplumsal farkındalık ve duyarlılık sağlamak ve medya aracılığıyla bu konuyu toplumun gündemine sokmak adına düzenli olarak kadın köşeyazarları ile biraraya gelme planımız var. Eylem komisyonu olarak sokaklarda, broşür dağıtımı, stand açma, tiyatro oyunları gibi eylemlerde bulunacağız. Forum komisyonu olarak farklı üniversitelerde, demokratik kitle örgütlerinde ve mahallelerde cinsel şiddeti önlemeye yönelik forumlar düzenlemeyi düşünüyoruz. Gittiğimiz kurumun ya da örgütün yapısına göre atölye çalışmaları, paneller gibi etkinlikler düzenleyeceğiz. Talepler komisyonumuz da avukat, doktor, psikolog ve jinekologlardan oluşuyor. Tecavüz kriz merkezlerine yönelik yasal taleplerimizi meclise yasa tasarısı olarak sunma hazırlığımız var. Kadın milletvekilleri bu konuda oldukça duyarlılar. Onlarla bir araya geleceğiz bu süreçte ve destek bulacağımızı umuyoruz.

Tecavüz kriz merkezi nedir? Kurulması ve yaygınlaşması için neler yapılmalı?
Türkiye’de tecavüze uğrayan bir kadın, polis, savcılık, hastane raporu almak için adli tıp sürecinde her gidilen kurumda korkunç bir ataerkil yapıyla karşılaşıyor. O tecavüzü defalarca yaşatacak şikayet ve başvuru mekanizması var. Kadınların hem toplumsal yapıdan, hem de karşılaştıkları bu zorluklardan dolayı polise bildirme konusunda çok büyük çekinceleri var. Tecavüz kriz merkezlerine gittiğiniz andan itibaren bütün bu işlemler bir kurum altında yapılır. İstediğiniz takdirde anında bu konuda eğitimli kişilerden psikolojik ve hukuki destek almaya başlarsınız. Kendinizi iyi hissedene kadar tecavüz kriz merkezleri yanınızda oluyor. Tecavüz kriz merkezlerinin Avrupa’daki kurulma sürecine baktığımız zaman çok kısa zamanda kurulmadıklarını görüyoruz. Mesela İrlanda’da 20 yıl almış kurulması. Bağımsız olanları da hastane içinde olanları da var. Kurulması için hem oldukça zor bir teknik altyapı, hem de toplumsal duyarlılığın yaratılması gerekiyor. Çalışacak personelin eğitilmesi de bir sorun mesela.

Meclis gündemine tecavüz kriz merkezlerinin kurulması tasarını sokabilmek için ne tür adımlar attınız?
Tecavüzün bizde ve Avrupa’daki örneklerinde nasıl tanımlandığına baktık önce. Bu tanım aslında taciz ve tecavüze nasıl yaklaştığınızı belirliyor. Hukuktaki cezai yaptırım da ona göre değişiyor. Avrupa’da tecavüz kriz merkezlerinin direkt kanunla kurulanları var. Bizde de Türk Ceza Kanunu’nun içinde de yer alabilir, bağımsız bir yasa tasarısı olarak da sunulabilir. En önemli sorun yasa çıkarmak değil, uygulamak. Devlet bir ton yasa çıkardı kadınlara yönelik, ama uygulamaya yönelik yönetmeliğinde olması gerekiyor. Bununla ilgili avukatlar farklı yasal örnekleri incelediler ve şu anda müzakere edilebilecek bir talepler yasa tasarısı hazırlanıyor. 25 Kasım’da Türkiye’deki bütün örgütlerle beraber meclise gidip bu yasa tasarısını sunmayı planlıyoruz.

Kadın erkek fırsat eşitliği komisyonunun bu konuda nasıl bir destek sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Kadın hareketi olarak devletin yaptığı şeylere hep temel bir güvensizliğimiz var. Çünkü kurulan komisyonların ne kadar işlevsel olduğu ortada. Kadından ve aileden sorumlu bir devlet bakanı var ve bu kadın örgütlerinin talebiyle oluşan bir bakanlık, ama bu bakanlığın başındaki bakan, kadın örgütleriyle hiçbir şekilde anlaşamıyor ve hiçbir şekilde bizim taleplerimizi yerinde getirmiyor. Dolayısıyla, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun nasıl işleyeceği, içinde yer alacak olan insanların feminist bakış açısına sahip olarak, o fırsat eşitliğini algılaması ve uygulamasıyla mümkün olacaktır. Bunu süreç içinde göreceğiz.

Kriz merkezlerinin Avrupa’daki örnekleri nasıl ve ne kadar işlevsel?
Tecavüze uğradığı için kendini suçlu hissetmemesi gerektiği, bunun bir erkek sorunu olduğu ve bu sorunla mücadele ederek baş edilebilir kılmak için destek veriliyor tecavüz kriz merkezlerinde. Tecavüze uğrayan kadınlar eğer arkasında yasal bir mekanizma korunağı yoksa kendini kirli, suçlu hissediyor. Çok ciddi ağır travmalar yaşıyorlar. Bedenlerine kendi isteklerinin dışında bir ton şey yapılıyor ve bunun travmasını atlatmak, kendi suçları olmadığına inanmaları çok uzun süreç alıyor. Türkiye’de tecavüze uğrayan kadınlar, orada olmamalıydım, onu giymemeliydim vs. sorularıyla kendi başlarına boğuşuyorlar. Tecavüz kriz merkezlerinin hem sanığın yargılanması ve ceza alması, hem de kadının tecavüzün travmasıyla baş etmesiyle ilgili olarak çok ciddi bir işlevselliği var.

Tecavüz kriz merkezinin kurulması için ne kadar bütçe ayrılması gerekir?
Bu nasıl bir merkez kurmak istediğimize göre değişebilecek bir şey ama devletin ödenek ayırması gerekiyor. Umarım bu da yine kadın örgütlerinin başına kalmaz çünkü biliyorsunuz sığınaklar meselesinde öyle oldu. Dolayısıyla devletin bunun neresinde yer alacağı ve nasıl müzakere edeceği önemli.

Hükümetin kadına yönelik şiddet konusunda duyarlı olduğu söylenebilir mi?
Hayır. Duyarlılıklarının sadece siyaseten meydanlarda ve mecliste söyledikleri sözlerden ibaret olduğunu anlamak için Mor Çatı Kadın Sığınağı olayı çok çarpıcı bir örnek oldu. İstanbul’daki bağımsız ilk ve tek sığınak. Ödenek çıkarmak için hükümet kılını kıpırdatmadı. Kadına yönelik şiddet konusunda hükümetin ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koyuyor bu durum. Ayrıca belediyenin sığınaklarında şiddete uğrayan kadını kocasıyla barıştırmaya çalışıyorlar. Bunu yapan devletin polisi, savcısı. Kadına yönelik şiddete duyarlılık ile ilgili eğitim verilmediği ortada. O kadar korkunç işletiyorlar ki hapishane gibi. Kadınları kapatıyorlar, hiçbir şekilde giriş çıkış yok ve o kadına suçluluk psikolojisi ve hapis hayatı yaşatıyorlar. Kadına yönelik şiddetle ilgili devletin neredeyse hiç bütçe ayırmadan yapabileceği birçok şey var. İşe personelini eğitmekle başlamalı. Çünkü en fazla mağduriyeti oralarda yaşıyoruz.

Tecavüz haberlerine gazetelerde nasıl yer verilmeli ki kadınlar mağdur edilmesin?
Medya bu tecavüz haberlerine üçüncü sayfa haberi olarak bakıyor. Çünkü pornografik bir şekilde verdiği için ilgi çekiyor. O kadın fotoğrafına bakıp “Yollu, zaten hak etmiş. O saatte orada ne işin var? Bu kıyafetle olursan tabii ki olur” diyorlar. Tecavüze uğrayıp öldürülen kadın eğer güzelse birinci sayfada yer alıyor; çirkinse, garipse ya da fakirse üçüncü sayfada yer alıyor. Basında bir iki yüzlülük var “yapmayacağız” diyorlar ama yapmaya devam ediyorlar. Haber, tecavüzün nasıl gerçekleştiği değil, tecavüzün ne olduğu, nasıl önlenebileceği tecavüze uğrayınca nereye başvurulması gerektiği ve kadının yaşadığı travma üzerinden yapılmalı

Hüseyin Üzmez davasından yola çıkarsak, Türkiye’de tecavüz davalarında nasıl bir uygulama yapıldığını düşünüyorsunuz?
Hüseyin Üzmez ve AKP arasındaki siyaseten bir iş birliği artık o kadar ayyuka çıktı ki, cinsel rıza yaşının düşürülmesinden tutun da direkt Üzmez’e yönelik yasa tasarısı çıkarılmasına vardı iş. Bu yasa tasarısının adına Hüseyin Üzmez yasa tasarısı diyebilirler. Onun üzerine söylenebilecek çok bir şey yok artık. AKP’ nin ne yapmak istediği çok açık.

Medya tecavüze ortak olmasın!
Türkiye medyası, tecavüz haberlerinin pornografik bir tarzda ve mağdurun kimliğini deşifre edecek şekilde haberler vermesi nedeniyle sık sık kadın örgütlerinin haklı eleştirileriyle karşılaşıyor. Konuyla ilgili çalışmalar yürüten, başta medya yöneticileri ve editörler olmak üzere tüm medya çalışanlarını tecavüzü haberleştirirken dikkatli olmaya davet eden Kadınların Medya İzleme Grubu’nun (MEDİZ), bu tür haberlerle ilgili belilediği kriterler şöyle:
* Kamuoyunu bilgilendirme açısından özel bir önemi ya da yararının olmadığı durumlarda tecavüz, taciz, istismar gibi suçlar haberleştirilmemeli.
*Tecavüz gibi cinsel suçlar kamuoyunu bilgilendirme açısından özel bir önem taşıdığında da, mağdurun izni olmaksızın yayınlanmamalı.
*Özel bir önem taşıyan ve mağdur tarafından yayınlanmasına onay verilen tecavüz, taciz, istismar haberlerinde de mağdurun kimliğine dair açık ya da örtük bu kimliği deşifre edecek hiçbir bilgi verilmemeli.
*Tecavüz gibi cinsel suçların yukarıdaki koşullar doğrultusunda haberleştirildiği durumlarda, suçun işlenişine dair hiçbir ayrıntıya yer verilmemeli, suç reyting-tiraj gibi gerekçelerle pornografi malzemesi haline getirilmemeli.
*Televizyonlarda da, yine, bu suçlar haberleştirilirken aynı hususlara dikkat edilmeli, ayrıca suçun ayrıntılarıyla kurgulanmış canlandırmalarına yer verilmemeli.
*Bu tür suçların ‘nedenleri’ suçu meşrulaştırıcı biçimde araştırılmamalı, tecavüzcülere, tacizcilere ve bunların işledikleri suçu savunan ifadelerine yer verilmemeli.
* Gazeteler, kadınları metalaştıran arka sayfa güzeli ve benzeri fotoğraf, görsel kullanımına son vermeli.
* Başta internet medyası olmak üzere tüm medya özel hayatı teşhir ve ifşaat alanı olmaktan çıkarılmalı, özel hayatı, kadınların duygusal-bedensel-zihinsel dokunulmazlığını ihlal eden haberlere yer verilmemeli.

Yorum yazın