Ekonomi Gündem Teknoloji

Erkan Saka: ‘Yapay zekânın yapabileceği her iş tehdit altında’

Yazan: Efe Güngördü

Yapay zekâ yalnızca işleri dönüştürmüyor, aynı zamanda küresel güç dengelerini de yeniden şekillendiriyor. Erkan Saka ile bu teknolojinin işgücü üzerindeki etkilerini, tehdit ve fırsatlarını konuştuk.

- A +

Yapay zekâ teknolojilerinin günlük yaşamın ve iş dünyasının merkezine yerleşmesi, beklenenden çok daha hızlı gerçekleşti. 2022’de ChatGPT’nin kullanıma sunulmasının ardından yalnızca birkaç ay içinde yüz milyonlarca kullanıcıya ulaşması, bu alandaki ilginin ve dönüşümün ne kadar büyük olduğunu gözler önüne serdi. UBS Research’ün verilerine göre, ChatGPT piyasaya sürüldükten sonraki iki ay içinde 100 milyon kullanıcıya ulaştı — bu, internet tarihindeki en hızlı büyüyen tüketici uygulaması rekoruydu.

Bugün yapay zekâ yalnızca teknoloji şirketlerinin değil; eğitim, sağlık, hukuk, medya, pazarlama ve kamu hizmetlerinin de ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Stanford Üniversitesi’nin 2024 AI Index Raporu’na göre, Fortune 500 şirketlerinin yüzde 60’ından fazlası yapay zekâyı operasyonlarının bir kısmında aktif olarak kullanıyor. Aynı raporda, üretken yapay zekâya yapılan küresel yatırımın 2023 yılında 25 milyar doları aştığı belirtiliyor.

Prof. Dr. Erkan Saka

Bu hızlı gelişim, yalnızca teknolojik değil; ekonomik, sosyal ve politik açıdan da derin dönüşümleri beraberinde getiriyor. Bilgi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Saka da bu sürecin yalnızca bir otomasyon meselesi olmadığını, aynı zamanda toplumsal ilişkileri ve iş gücünü yeniden şekillendiren çok katmanlı bir yapı olduğunu vurguluyor. Saka’ya göre, yapay zekânın yapabileceği her iş potansiyel olarak tehdit altında ve bu, yeni bir çağın en kritik sorusunu beraberinde getiriyor: İnsan, bu teknolojik dönüşümün neresinde durmalı?

Kendinizi tamamen yapay zekâya bırakır mısınız?

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) 2023 tarihli Future of Jobs raporuna göre, 2027 yılına kadar yapay zeka ve otomasyon nedeniyle 83 milyon iş kaybolacak ancak 69 milyon yeni iş alanı doğacak. Fakat Saka’ya göre bu sayılar spekülatif. “Yanlış değil ama bunun kesin bir sayısını söylemek zor” diyerek öngörülerin tahmini niteliğine dikkat çekiyor.

Saka, yapay zekâ hangi sektörde daha kolay entegre edilebilirse, o sektördeki işgücü üzerinde daha yoğun etkiler yaratacağını ifade ediyor. Çeviri alanını örnek gösteren Saka, “40 yıllık bir çevirmen yine iş bulur, çünkü olay sadece motamot çeviri değil her zaman” dese de, bu alandaki profesyonellerin iş kaybı riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak “Yapay zekanın yapabileceği tüm işler tehdit altında” diyen Saka, buna karşılık sosyal ilişkilerin işin parçası olduğu mesleklerin daha güvenli olduğunu ifade ediyor.

Yapay zekânın sağlık sektöründe de etkili olacağını belirten Saka, doktorların iş yükünün bu sayede azalabileceğini düşünüyor. Ancak burada önemli bir ikilem ortaya çıkıyor: “İnsanların kendisine sorması gerekir; kendinizi tamamıyla makineye teslim edebilir misiniz? Sonuçta hata da yapabilir. Ve onu sorumlu tutamazsınız.”

Yeni soğuk savaşın parametresi yapay zekâ

Erkan Saka, yapay zekanın sadece bireysel değil, aynı zamanda küresel güç dengeleri açısından da önemli bir parametreye dönüştüğüne dikkat çekiyor. “Yeni soğuk savaşın parametresi yapay zekâ gibi görünüyor şu anda” diyen Saka, bu yarışta Avrupa’nın sessiz ve geri kaldığını, Türkiye’nin de geri olmakla birlikte çaba gösterdiğini söylüyor.

Amerika’nın ise yapay zeka yatırımlarında açık ara önde olduğunu belirten Saka, “Amerika yıllardır lider olmanın verdiği rahatlık içinde, ancak bu rahatlık onları sarsabilir” sözleriyle küresel rekabetin dinamiklerine de dikkat çekiyor.

Sonuç olarak, Erkan Saka’nın da vurguladığı gibi, yapay zekayla şekillenecek bu yeni çağda ayakta kalmak için sadece teknolojiyi kullanmak değil, onu anlamak, eleştirel biçimde değerlendirmek ve insan-merkezli bir yaklaşımı korumak her zamankinden daha önemli hale geliyor.

Yorum yazın