İran’da başörtüsü hâlâ yasal zorunluluk olsa da, uygulama artık şehirden şehre değişiyor. Tahran sokaklarında başı açık kadınlar günlük yaşamın bir parçasına dönüşüyor. Buna rağmen, İsfahan gibi kentlerde ahlâk devriyeleri hâlâ devrede. Yasa yürürlükte, ancak fiili uygulama parçalanıyor. Bu da İran’da özgürlük sınırlarının yeniden çizildiği bir dönemi işaret ediyor.
Bu tabloyu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya öğrencisi Aisan Imani, ülkede yaşanan dönüşümün “yalnızca başörtüsünden ibaret olmadığını” vurgulayarak şöyle yorumluyor: “Ben bunu toplumsal bir dönüşümün doğal sonucu olarak görüyorum. Bu sadece ‘başörtüsü meselesi’ değil; nesiller arası özgürlük talebinin dışa vurumu.”
Uygulama bölgesel farklılıklar gösteriyor
İran Ceza Kanunu’nun 638. maddesi hâlâ yürürlükte ve kadınların kamusal alanda başörtüsü takmasını zorunlu kılıyor. Ancak uygulama sahada büyük farklılıklar gösteriyor. Bazı kentlerde neredeyse cezasızlık kural haline gelmiş durumda.
Aisan Imani, bu “çift katmanlı gerçekliği” şöyle değerlendiriyor: “Kanunun yakın vadede değişeceğini sanmıyorum. İran’da mekanizmalar yavaş ve kendini korumaya odaklı. Ama fiili olarak gevşeme çoktan başladı. Kanun duruyor ama halk uygulamıyor.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan
Haziran 2023’te parlamentoda onaylanan “Tesettür ve İffet Yasası”, giyim cezalarını sistemleştirmeyi hedefliyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan “Bu kanunu uygulayamam” diyerek yasayı bloke etti. Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, televizyonda “Topluma kabul ettiremediğimiz bir yasayı uygulayamayız. Adil olmayan yasa uygulansa hoşnutsuzluk yaratır.” dedi. Pezeşkiyan ayrıca, “Bu yasa yüzünden toplumda birçok şeyi riske atıyoruz,” diyerek liderlerin halkı yabancılaştıracak eylemlerden kaçınması gerektiğini vurguladı.
Tahran’ın kuzey semtlerinde genç kadınlar saçlarını açık bırakarak motosikletle geziyor. Kafelerde başörtüsüz kadınlar yaygınlaşıyor. Buna karşın İsfahan gibi şehirlerde hâlâ ahlâk polisi devriyeleri metro çevrelerinde aktif. Bazı kadınlar SMS ve plaka tanıma sistemiyle uyarılıyor. Sokakta başörtüsüz yürümek bazı yerlerde risk taşımıyor. Ancak resmî dairelerde, okullarda ve kamu kurumlarında denetim hâlâ sert.
Imani, bu kırılmayı şöyle açıklıyor: “Genç kuşak geri adım atmıyor. Günlük hayatta birçok kadın artık başörtüsünü takmıyor. Baskı taktikleri eskisi kadar işlemiyor.”
Teknoloji ve gözetim yeni araçları
Mart 2025’te denetim yöntemlerinin artık sokak devriyelerini aşmış durumda olduğu bildirilmişti. Plaka tanıma sistemleri, akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla gelen ihbarlar, dronlar ve yüz tanıma teknolojisi devreye girmişti. Bazı illerde kadınlar “başı açık” halde araç kullanırken tespit edilip mesajla uyarılıyordu. Bir kadın Tahran’dan şöyle aktarıyor: “Plakama başörtüsü ihlali için mesaj geldi… Nerede olduğumu kim bildirdi bilmiyorum.”
Kadınlar, başörtüsü uyarı mesajları aldıklarında, kendilerini kimin bildirdiğini bilmediklerini ve polisin ihlali kanıtlayamadığını belirtmişti. Geçen yıl yaşanan tepkilerin ardından İran yetkilileri, yeni ve sıkı başörtüsü yasalarının uygulanmasını geçici olarak durduracaklarını açıklamıştı. Buna rağmen devlet gözetimi artmaya devam etmişti. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, Nazer Mobil (ناظر : gözetmen) uygulaması, vatandaşların ve polisin kadınların başörtüsü ihlallerini bildirmesine olanak tanıyor. Uygulama, yalnızca İran’ın devlet kontrolündeki Ulusal Bilgi Ağı üzerinden erişilebilir ve kullanıcılar ihlalin gerçekleştiği zaman, yer ve aracın plaka bilgilerini paylaşabiliyor. Iran International 2025
Ancak Imani’nin aktardığına göre uygulama toplumda etkisini büyük ölçüde kaybetmiş durumda: “Nazer uygulaması teknik olarak var ama halk arasında çok ciddiye alınmıyor. Uygulamanın amacı insanların başörtüsü ihlallerini bildirmesiydi ama toplumun büyük kısmı bu tür uygulamalara tepki gösteriyor. Uygulama hâlâ mevcut olsa da kullanımı çok düşük ve pratikte ciddi bir etkisi kalmadı.”

İran’da Mahsa Amini’nin ölümü sonrasında yaşanan protestolarda çok sayıda kadın tutuklanmıştı.
Yasama ve yürütme arasında görünmez savaş
Yeni kanun tasarısının onaylanmasından sonra da yürürlüğe girmemesi, İran’daki güç dengelerinin kıyafet yönetmeliğine nasıl yansıdığını gösteriyor. Pezeşkiyan, resmî kanal üzerinden “Denetimi uygulamak zor. Toplum kabul eder mi?” diyerek uygulama kararsızlığını dile getirdi. Bu uygulama blokesi, İran’da başörtüsü yasasına karşı fiili direnişin hangi ölçüde normalleşebileceğini gösteriyor.
Aisan İmani’ye göre ise bu siyasi gerilimin yakın vadede bir kanun değişikliğine dönüşmesi pek olası değil: “İran’daki resmi karar alma mekanizmaları oldukça yavaş ve sistem kendini korumaya odaklı. Ama toplumsal baskı arttıkça, devletin de uygulamayı gevşetme yönüne gittiğini görüyoruz. Ben ‘bir gün tamamen kalkar’ diyemem ama de facto yani fiili olarak gevşemesi zaten başladı. Yani kanun aynı dursa bile halkın uygulamaması yaygınlaştı. Radikal bir değişim zor ama yumuşak ve pratik değişimler beklemek çok daha gerçekçi.”
İran’ın dini lideri Ali Hamaney‘in sözcüsü olarak bilinen Kayhan Gazetesi yayın yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, başörtüsü yasasına karşı fiili direnişle ilgili olarak şu yorumda bulundu: “Üst düzey yetkililer artık başörtüsü yasasına karşı görülen direnişi normalleştiriyor: ‘Örtünmemenin artık yasaklar listesinde olmadığı izlenimini yaratıyoruz. ve yetkililer yalnızca tam veya kısmi çıplaklığa karşı uyarıda bulunuyorlar… Bu tam olarak düşmanın ikinci adım taktiğidir,” diye ekledi.
Şeriatmedari, bu yaklaşımı toplumu duyarsızlaştırmaya yönelik bilinçli bir psikolojik stratejinin parçası olarak nitelendirdi. “Toplum zararlı bir olgudan musdarip olduğunda, düşman daha da felaketli bir versiyonunu sunarak bunu normalleştirmeye çalışır,” diye yazdı. “Bu durumda, insanların örtünmeyi hoş görmeleri için yarı çıplaklık sunarlar.”
Günlük yaşamda genç kadınlar, “Baskı taktiklerine rağmen, birçoğumuz başörtüsünü takmayı bıraktık.” diyor. Sosyal medya üzerinden açık saçla paylaşım yapan, saçını atkuyruğu olarak toplayıp motosiklet arkasında görünmekten çekinmeyen kadınlar çoğalıyor. Diğer yandan yaşça daha büyük kuşak ve kırsal alanlarda “Başörtüsü hâlâ bir ahlâkî yükümlülüktür.” algısı güçlü. Denetimin azaltılması bu kesimde “değer kaybı” hissi yaratmış durumda.
Mahsa Amini sonrası geri dönüşü olmayan kırılma
2022’de Mahsa Amini’nin ahlâk polisi gözetiminde yaşamını yitirmesi, ülke çapında büyük bir öfke ve protesto dalgasını tetikledi. Amini’nin ölümü, özellikle genç kadınlar arasında başörtüsü zorunluluğuna karşı yaygın bir direnişin sembolü haline geldi. Ülkede birçok şehirde halk sokaklara döküldü, hükümet karşıtı sloganlar atıldı ve sosyal medya üzerinden kitlesel bilinçlenme yaşandı. Protestolar sırasında çok sayıda kişi tutuklandı ve hayatını kaybetti; bu olaylar İran’da hem devletin uygulama biçimlerini hem de toplumun kıyafet yönetmeliğine bakışını derinden etkiledi.
Aisan Imani, bu dönüm noktasının etkisini şöyle anlatıyor: “Mahsa Amini’den sonra kadınlar eskisi gibi geri adım atmıyor. Bu dönem genç kadınlar için bir eşik oldu; toplumun önemli bir kısmı zorunluluğu artık kabul etmiyor.”
Bu dönüşümün görünür ve yaygın hale gelmesinde sosyal medya da belirleyici bir rol oynadı. Aisan, dijital kamusal alanın etkisini şöyle anlatıyor: “TikTok, Instagram ve Twitter’da kadınların videolarını, protestoları, günlük hayat görüntülerini milyonlarca kişi görüyor. Dış dünyanın tepkisi ve içerideki dayanışma da sosyal medyayla büyüdü. Yani akımın hem yayılması hem toplumda normalleşmesi büyük ölçüde sosyal medya sayesinde.”
@ajplus Crop tops in Iran? Women are not only defying the Iranian government’s mandatory hijab laws on a massive scale – but also wearing what they want, riding motorcycles, singing solo and dancing in public. So why is Iran’s regime backing off on enforcement? @yelmjouie unpacks what’s changed in Iran since 2022’s Woman, Life, Freedom protests. #Iran #Iranian #Revolution
İran’da devletin seküler topluma uyumu
AGSI’nin “Iran: Republic of God in an Increasingly Secular Society” başlıklı analizine göre, İran toplumu giderek daha seküler bir kimlik kazanıyor. Yazar Ali Alfoneh, devletin “Allah’ın Cumhuriyeti” idealini toplumun beklentileriyle uyumlu hâle getirmekte zorlandığını belirtiyor. Araştırmada, nüfusun yüzde 72,9’unun “din ile devletin ayrılması” yönünde görüş beyan ettiği ifade ediliyor.
Aisan Imani, bu toplumsal dönüşümü şu sözlerle açıklıyor: “ Bence bu sadece kıyafet değil; kimlik, özgürlük, bireysellik ve yaşam biçimi üzerinden bir dönüşüm. Gençler artık her konuda daha açık fikirli, daha cesur ve daha global düşünüyor. Başörtüsü meselesi bir sembol aslında – onun arkasında çok daha büyük bir sistem eleştirisi ve nesil çatışması var. Bu nedenle gelecekte başka toplumsal değişimlerin de kapısını açabilir.”
Devlet kurumları, kamuoyu araştırmaları yoluyla toplumsal değerleri ölçmeye çalışıyor. AGSI’nin analizinde de şu kritik durum vurgulanıyor: “Ortalama İranlı artık Şii dinî liderlerin otoritesine ve devletin din üzerinden yürüttüğü yorumlara inanıyor gibi görünmüyor.” Bu değişimin, başörtüsü yönetmeliği gibi uzun süre toplumsal denetim aracı olan uygulamalar için derin etkileri olduğu değerlendirilmekte.
Z kuşağı dinamiklerinin değişimde payı hakkında Imani, Z kuşağı’nın İran’da gerçekten çok farklı olduğunu söylüyor. “Bu jenerasyonun çoğu, hükümetin ideolojik söylemiyle hiçbir bağ kurmuyor. Dünyaya daha bağlılar, daha bireyseller ve “korkusuz” diyebilirim. Onlar için başörtüsü artık inanç değil, “dayatma” sembolü. Bu yüzden Z kuşağının bu değişimde payı bence çok büyük. Bu kuşak geri adım atmayı kabul etmiyor.”
Muhafazakâr tepki ve geri dönüş isteği
Başörtüsü üzerinden yaşanan tartışmalar artık sadece kıyafet meselesi değil; kuşak çatışması, hukuk-uygulama farkı ve toplumsal normların yeniden tanımlanmasıyla ilgili bir sorun hâline gelmiş durumda.
Aisan Imani, bu dönüşümün hızına rağmen devlet yapısının hâlâ büyük ölçüde stabil olduğunu hatırlatıyor ve süreci şöyle özetliyor: Bu bir zafer mi? Sistem hâlâ çok güçlü ve baskı devam ediyor. Ama kesinlikle moral ve kültürel bir üstünlük var. Halkın büyük kısmı artık zorunluluğu kabul etmiyor ve günlük hayatta da bunu görüyorsun. Ben buna ‘küçük ama geri dönüşü olmayan bir zafer’ diyebilirim. Yönetimin kontrolü ne kadar gevşeteceği ve toplumsal normların nasıl evrileceği, önümüzdeki dönemde şekillenecek.

Yorum yazın