Cilt sağlığı sadece yaz aylarında değil, yılın her döneminde risk altında. Uzmanlar, güneşin zararlı etkilerine karşı günlük güneş koruyucu kullanımının önemine dikkat çekiyor.
Mayıs ayıyla birlikte güneşli günlerin artması, açık havada geçirilen sürenin uzamasıyla birlikte cilt sağlığını yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlara göre, güneşin zararlı etkileri yalnızca yaz aylarıyla sınırlı değil; yıl boyunca etkili olabiliyor. Bu nedenle güneş koruyucu kullanımı, mevsim fark etmeksizin günlük bir alışkanlık haline gelmeli.

Dr. Hatice Coşkun Güngördü
Dermatoloji Uzmanı Dr. Hatice Coşkun Güngördü, ultraviyole (UV) ışınlarının dört mevsim boyunca aktif olduğunu belirtiyor. Güneş koruyucuların yalnızca plaj çantasında yer alması gerektiği yönündeki algının artık terk edilmesi gerektiğini söyleyen Güngördü, bu ürünlerin günlük bakım rutinine dahil edilmesinin önemini vurguluyor. Özellikle açık tenli bireylerde leke oluşumu, erken yaşlanma ve cilt kanseri gibi risklere karşı düzenli koruma alışkanlığı büyük önem taşıyor.
Güneş koruyucu seçiminde ise dikkat edilmesi gereken birçok nokta var. Güngördü, iyi bir ürünün hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı koruma sağlaması gerektiğini, bunun da “geniş spektrumlu (broad-spectrum)” ibaresiyle anlaşılabileceğini belirtiyor. UVA ışınları cilt yaşlanması, kırışıklık ve elastikiyet kaybına neden olurken; UVB ışınları ciltte kızarıklık, yanık ve DNA hasarına yol açıyor. Bu nedenle geniş spektrumlu ürünler tercih edilmeli.
Ayrıca etkili bir güneş koruyucunun en az SPF 30 içermesi gerektiğini, SPF (Sun Protection Factor) değerinin UVB ışınlarına karşı koruma düzeyini gösterdiğini belirtiyor. SPF 30’un UVB ışınlarının yaklaşık yüzde 97’sini, SPF 50’nin ise yüzde 98 ila 99’unu filtrelediği bilgisiyle birlikte, günlük kullanımda SPF 30’un yeterli olabileceği; plaj, dağ gibi güneşe yoğun maruz kalınan ortamlarda ise SPF 50 tercih edilmesi gerektiğini söylüyor.
Cilt tipine uygun formül seçimi de koruma düzeyini artırıyor. Yağlı ya da akneye meyilli ciltlerde su bazlı veya matlaştırıcı etkili ürünler önerilirken; kuru ciltlerin nemlendirici içerikli krem formundaki koruyuculara yönelmesi tavsiye ediliyor. Hassas ciltlerde ise parfümsüz ve mineral filtreli ürünlerin kullanılması gerektiği belirtiliyor. Terleme ve yüzme gibi durumlarda etkili olabilmesi için suya dayanıklı ürünler de tercih edilmeli.
Zararlı mı, koruyucu mu?
Son yıllarda güneş kremlerinin içerikleriyle ilgili bazı tartışmalar gündeme geldi. Özellikle oksibenzon gibi kimyasal filtrelerin hormon sistemini etkileyebileceği ya da çevreye zarar verebileceği yönünde araştırmalar bulunuyor. Ancak bu çalışmaların çoğu hayvan deneylerine dayanıyor ve insanlarda kansere neden olduğuna dair kesinleşmiş bilimsel bir bulgu bulunmuyor. Dr. Güngördü, “Cilt tipine uygun, dermatolojik olarak test edilmiş ürünler kullanıldığında bu risk son derece düşüktür” diyerek endişelerin abartılmaması gerektiğini vurguluyor.
Tam aksine, güneş ışınlarına uzun süre korunmasız şekilde maruz kalmanın ciltte DNA hasarına neden olabileceği, bu durumun da bazal hücreli karsinom, skuamöz hücreli karsinom ve melanom gibi cilt kanseri türlerine zemin hazırlayabileceği belirtiliyor. Bu nedenle uzmanlar, güneş koruyucuların yalnızca estetik değil, sağlık açısından da kritik bir araç olduğunun altını çiziyor.
D vitamini dengesi nasıl sağlanmalı?
Güneşten tamamen uzak durmanın da bazı riskleri var. Özellikle D vitamini sentezi için cildin kısa süreli de olsa güneşle teması önemli. Bu konuda da denge kurulması gerektiğini söyleyen Güngördü, “Günde 10–15 dakikalık sabah güneşi D vitamini için yeterli olabilir. Bu sürenin ötesine geçiliyorsa mutlaka güneş koruyucu kullanılmalı,” diyor.
Doğru kullanım şart
Güneş kremlerinin etkili olabilmesi için sadece seçimi değil, doğru kullanımı da büyük önem taşıyor. Güneşe çıkmadan yaklaşık 15–20 dakika önce uygulanması gereken koruyucuların yeterli miktarda sürülmesi gerektiğine dikkat çeken Güngördü, yüz için yaklaşık yarım çay kaşığı, vücut için ise bir avuç kadar ürün kullanımının ideal ölçü olduğunu belirtiyor. Koruma süresi geçtikçe ya da terleme ve yüzme gibi durumlar sonrası ürünün mutlaka tekrar uygulanması gerektiğini hatırlatıyor. “Kendinizi güneşten korunmuş hissetseniz bile yenileme ihmal edilmemeli,” diyor.
Farklı formlardaki güneş koruyucular (krem, stick, sprey ya da renkli) arasında koruma etkisi açısından belirgin bir fark bulunmuyor. Doğru miktarda ve düzgün şekilde uygulandığında her form etkili koruma sağlayabiliyor. Stick form taşınabilirliği ve noktasal uygulama kolaylığı sağlarken, krem form eşit dağılım açısından güvenilir bir seçenek sunuyor. Sprey form pratik olsa da yeterli dozda uygulanmadığında korumada yetersiz kalabiliyor. Renkli güneş koruyucular ise hem UV hem de görünür ışığa karşı ekstra koruma sağladığı için özellikle leke problemi yaşayanlar için avantaj sağlıyor.
Yüz ve vücut ürünleri farklı mı?
Vücut için üretilmiş güneş koruyucuların yoğun yapıları nedeniyle gözenekleri tıkayıcı olabileceğine dikkat çeken Güngördü, bu nedenle yüz bölgesinde kullanılacakürünlerin daha hafif ve hassas ciltle uyumlu formüllerden seçilmesini tavsiye ediyor. Acil durumlarda vücut ürünü geçici olarak yüz için kullanılabilse de, düzenli kullanımda mutlaka yüze özel formüle edilmiş ürünler tercih edilmeli.
Sonuç olarak uzmanlar, cilt sağlığını korumanın en temel adımlarından birinin düzenli güneş koruyucu kullanımı olduğunu vurguluyor. Bilinçli ürün seçimi, düzenli kullanım ve doğru uygulama alışkanlıkları sayesinde, yalnızca yaz aylarında değil, yılın her döneminde cilt sağlığını güvence altına almak mümkün.
Yorum yazın