TikTok’ta viral olan bakım videoları, sabah-akşam uygulanan serumlar, maske koleksiyonları… Bir zamanlar sadece gençlerin ilgi alanı olan cilt bakımı artık ilkokul çağındaki çocukların günlük rutini haline geliyor. Henüz 9-10 yaşındaki çocuklar, yüzlerine yetişkinler için üretilmiş cilt bakım ürünleri sürüyor, kaşlarını aldırmak ya da saçlarını boyatmak istiyor. Uzmanlara göre bu durum, sadece cilt sağlığını değil, çocukların ruhsal gelişimini de doğrudan tehdit ediyor.
Terapilerde ilkokul çağındaki çocuklardan “fenomen kızlar gibi olmak istiyorum” cümlesini çok duyduğunu belirten Klinik Psikolog Beyza Esev, çocukların bakım yapmayı ya da bakımın nedenini bile tam anlamadan bu davranışlara yöneldiğini, aslında ihtiyaçtan değil, görünme arzusu ve özenme duygusuyla hareket ettiklerinisöylüyor.
Benlik saygısı yerine görünüş odaklı kimlik
Çocuk yaşta başlayan güzellik kaygısının, benlik saygısının yerine dış görünüş odaklı bir kimlik inşa ettiğini söyleyen terapist, bunun uzun vadeli etkilerine dikkat çekiyor: “Bu çocuklar bedenlerinden utanabiliyor, beğenilmeme korkusuyla saklama davranışları geliştirebiliyor. Bu da zamanla sosyal çekilme, kaygı bozuklukları hatta depresyon gibi psikolojik sorunlara dönüşebiliyor.”
Özellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan yeme bozukluklarının, beden dismorfik bozukluğun ve düşük özgüvenin temelleri, çoğu zaman bu erken yaşta atılıyor. Güzelliğin değer kazandıran tek şey olduğunu düşünen çocuklar, başarı, karakter ya da duyarlılık gibi kişilik özelliklerini ikinci plana atıyor.

Kaynak: Amazon.com
Sosyal medyanın estetik baskısı
Sosyal medya platformlarında sunulan “kusursuz” görünüm standardı, çocukların gelişmekte olan kimliklerini olumsuz etkiliyor. Esev, çocukların bu içerikleri eleştirel süzgeçten geçirecek bilişsel olgunluğa sahip olmadığını ve bu yüzden bu içeriklerle özdeşleşmenin sağlıksız bir sürece yol açtığını vurguluyor: “Çocuklar bu içerikleri görüp ‘yeterince güzel değilim’, ‘başkaları gibi olmalıyım’ diye düşünmeye başlıyor. Bu da yetersizlik duygusu, kimlik karmaşası ve özgünlüğünü kaybetme gibi sorunlar doğuruyor.”
Özellikle TikTok ve Instagram gibi görsel odaklı mecralarda “bakım yapan küçük çocuklar” trendinin yayılması, daha fazla çocuğu bu döngünün içine çekiyor. Güzellik bir oyun değil; gelişmekte olan ruhsal yapıya ciddi bir bası oluşturuyor.
Güzellik kaygısı oyuncakların yerini alıyor
Cilt bakım ürünleri artık çocuklar için oyuncak gibi sunuluyor. Renkli ambalajlar, parfümlü serumlar ve “cool” içerikler, küçük yaştaki bireyler için adeta birer estetik oyuncağı haline gelmiş durumda. Uzmanlara göre bu da, çocukların henüz gelişmekte olan benlik algısını şekillendiriyor.
“Bakım yapmayı görünür olmanın bir yolu olarak görüyorlar. Bir çocuk için krem sürmek ya da maske yapmak eğlenceli bir etkinlik değil artık; bir performans alanı,” diyor çocuk Beyza Esev ve devam ediyor: “Bedenini değiştirmesi gereken bir nesne gibi gören çocuk, kendi doğallığını reddetmeye başlıyor.”
Bu yaş döneminde çocukların asıl öğrenmesi gereken şeyin hijyen, beden farkındalığı ve kendine özen göstermek olduğunu hatırlatan uzmanlar, sosyal medyanın bunu “görünüşe yatırım” haline getirdiğini söylüyor. Böylece çocuklar bakım yapmayı bir ihtiyaçtan çok, takdir toplamak için bir vitrin gibi kullanıyor.

Kaynak: Youtube
Çocuk cildi oyun alanı değil
Sosyal medya etkisiyle estetik kaygılar çocukların zihninde yer ederken, bu davranışların fiziksel etkileri de göz ardı edilemez. Dermatolog Dr. Ayda Aşkar, 8–12 yaş aralığındaki çocukların cilt yapısının hâlâ gelişme aşamasında olduğunu ve yetişkin ürünlerine uygun olmadığını vurguluyor:
“Bu yaş grubunun cildi daha ince, daha geçirgen ve daha savunmasızdır. Retinol, AHA-BHA gibi asitler ya da C vitamini gibi aktif içerikler yetişkin cildine fayda sağlayabilir ama çocuk cildinde tam tersi etki yaratır. Bu ürünler, ciltte bariyer görevi gören tabakayı zayıflatır. Bu da cildin nemini kaybetmesine, dış etkenlere açık hale gelmesine neden olur.”
Aşkar’a göre çocuklarda görülen ilk belirtiler genellikle kızarıklık, yanma hissi, pul pul dökülme ve kuruluk oluyor. Ancak bu durum sadece birkaç gün süren geçici bir reaksiyon değil. Bazı çocukların cildi bu etkilere karşı kalıcı hassasiyet geliştiriyor:
“Klinikte gördüğümüz bazı çocuklar artık sabunla yüzünü yıkarken bile yanma hissediyor. Rüzgâra çıktığında ciltleri kızarıyor. Normalde hiç sorun yaratmayacak şeyler bile tepkiye neden oluyor. Bu durum çocukların yaşam kalitesini de etkiliyor çünkü artık kendi ciltlerine güvenemiyorlar.”
Son dönemde bu sorunla gelen başvuruların arttığını söyleyen Aşkar, vakaların çoğunda ailelerin durumun farkında bile olmadığını ifade ediyor:
“Birçoğu ‘çocuk sadece biraz krem sürdü’ diyerek geliyor. Oysa o ‘biraz krem’, çocuk cildi için fazlasıyla güçlü bir içerik olabilir. Üstelik birçok ebeveyn ürün etiketlerini okumuyor. O renkli ambalajlar çocuklara cazip geliyor ama içerikleri oldukça yoğun. Biz bu noktada hem tedavi hem de eğitim veriyoruz.”
Dr. Aşkar ayrıca çocuklar için uygun olan temel bakım ürünlerinin oldukça sınırlı olduğunu belirtiyor. Bu yaş grubunda önerilen bakım; yalnızca nazik bir temizleyici, parfümsüz bir nemlendirici ve gerektiğinde dermatolog onaylı bir güneş kremiyle sınırlı olmalı.
Aileler yasaklamalı mı, yönlendirmeli mi?
Peki bu noktada ebeveynlerin rolü ne olmalı? Çocuğun ilgi duyduğu bir şeye sert tepki vermek ya da konuyu geçiştirmek, çoğu zaman geri tepiyor. Psikolog Beyza Esev, ailelerin bu ilgiyi anlamaya çalışması ve çocuklarıyla açık bir iletişim kurması gerektiğini söylüyor:
“Çocuğa sadece dış görünüşüyle değil, kimliğiyle de değer verildiğini hissettirmek çok önemli. ‘Senin yardımseverliğin, düşünceliliğin beni etkiliyor’ gibi cümleler, çocuğun ‘sadece güzel’ değil, aynı zamanda anlamlı biri olduğunu içselleştirmesini sağlar.”
Ayrıca beden olumlamayı işlev üzerinden anlatmak da bu yaş grubu için etkili bir yöntem olarak öneriliyor. Örneğin, “bu ellerinle harika şeyler çiziyorsun” ya da “bacaklarınla çok hızlı koşuyorsun” gibi cümleler, çocuğun bedenine karşı olumlu ve üretken bir bakış açısı geliştirmesine katkı sağlayabiliyor.
Yorum yazın