Türkiye’de genç nüfusun yüzde 54’ü ne eğitimde ne işte, yani “Ev genci” durumunda. Bir işte çalışabilen gençlerin ise yüzde 60’ı asgari ücretin altında gelir elde edebiliyor. Bu nedenle gençler arasında çalışmak ve evde oturmak arasındaki çizgi giderek belirsizleşiyor. Diğer yandan gençler arasında üniversiteye gitmenin refah getireceği yönündeki inanç da giderek ortadan kalkıyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 23 Ekim Perşembe günü gerçekleştirilen toplantıda, TÜBİTAK desteğiyle yürütülen “Türkiye’de NEET Gençlerin Profillerini İyi Olma Hali Perspektifinden Belirleme ve Politika Geliştirme Çalışması” projesinin bulguları ve politika önerileri kamuoyu ile paylaşıldı. Türkiye’de eğitimde ve istihdamda yer almayan, (NEET-Not in Education, Employment, or Training) 15–24 yaş arası gençlerin sosyoekonomik, kültürel ve psikolojik profillerini çok boyutlu biçimde inceleyen proje, NEET gençlerin iyi olma hallerini ve toplumsal katılımlarını artıracak kapsayıcı politika önerileri geliştirmeyi amaçlıyor.
1 Haziran 2023 – 1 Haziran 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırma, gençlerin refah düzeyine, yapabilirliklerine ve toplumsal eşitsizliklere odaklanıyor. Toplantıda proje yürütücüleri Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Doç. Dr. Başak Akkan ve Prof. Dr. Emre Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği üye ve aday ülkeleri arasında en yüksek NEET oranına sahip ülke olduğunu vurgulayarak, bu durumun gençlerin iyi olma hali ve toplumsal katılımı açısından kritik sonuçlar doğurduğuna değindi.
Genç işsizliği ve düşük gelir, NEET statüsünü kalıcılaştırıyor
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Emre Erdoğan, gençlerin yalnızca yüzde 46’sının çalıştığına, ancak bunların yüzde 60’ının asgari ücretin altında gelir elde ettiğine dikkat çekerek, “Çalışmak, otomatik olarak iyi olma hali ya da refah anlamına gelmiyor” dedi.

Türkiye’de NEET gençler araştırma sonuçları sunumu
Erdoğan ayrıca, Türkiye’de işsizlik ve düşük gelir koşullarının gençlerin toplumsal katılımını sınırladığını belirterek, “Bir ailede genç işsizse onun söz hakkı olmuyor. Kadınsanız ve çalışmıyorsanız size evde oturmak düşüyor. İstihdam statünüz ne olursa olsun kadınlar daha çok çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Araştırmanın ise en dikkat çekici bulgularından biri, üniversite diplomasının işlevine dair çelişkili algı oldu. Görüşmelere katılan üniversite mezunlarının büyük bir bölümünün, eğitimin meslek edinme açısından beklentilerini karşılamadığını ifade ettiği açıkça görülüyor. Bir katılımcının, eğitimin işlevselliğine ilişkin benzer bir sorgulamayı şu ifadeyle dile getirmesi toplantıda konuşulan konu başlıkları arasındaydı:
“Keşke dört sene üniversite okuyacağıma bir zanaat öğrenseydim. Şimdi belki kuaförlük yapsaydım kendi ayaklarımın üzerinde dururdum.”
Emre Erdoğan, gençlerin işgücüne erişiminde “sosyal sermaye”nin belirleyici rolüne dikkat çekti. Erdoğan, “İyi bir iş için ne gerekiyor?” sorusuna, gençlerin “Eş, dost, akraba” yanıtını verdiğini belirterek, Türkiye’de iş bulma süreçlerinin liyakatten ziyade ilişkiler ağı üzerinden işlediğine dair güçlü bir algının var olduğunu söylüdi. Ayrıca “Çalışsanız bile cebinize giren para, yaşamak için gereken para değil” ifadelerini kullanan Erdoğan, bu durumun, gençlerin eğitim yatırımlarının karşılığını alamamalarına ve motivasyon kaybına yol yol açtığını, NEET statüsünün kalıcılaşması riskini artırdığını ifade etti.

Türkiye’de NEET gençler araştırma sonuçları sunumu
Proje ekibine göre, NEET gençlerin yüksek oranı yalnızca ekonomik değil, psikososyal bir sorun olarak da ele alınmalı. Araştırma sunumunda, uzun süre eğitimden veya istihdamdan uzak kalan gençlerin sosyal ilişkilerinin zayıfladığı, aidiyet duygusunun azaldığı ve kendilik algısında düşüş gözlendiği vurgulandı. Bu durum bazı katılımcılar için diploma, ekonomik kazançtan ziyade özgüven ve toplumsal statü anlamı taşıyordu. Yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen bulgularda özellikle kadın katılımcıların, ekonomik bağımsızlık eksikliğini “evde fazlalık hissi” ve “geri planda kalma duygusu” ile ilişkilendirdiği görülüyor. Doç. Dr. Başak Akkan, genç kadınlar için, eğitimini tamamlamanın kişisel güçlenme ve toplumsal baskılardan bağımsızlaşma açısından önemli olduğunu “Kadınlar, diploma ve ekonomik bağımsızlığa sahip olmadığında kendilerini işe yaramaz görüyor” sözleriyle vurguladı.

Türkiye’de NEET gençler araştırma sonuçları sunumu
NEET gençler: Eğitim ve istihdam dışında kalanların görünmeyen gerçekliği
Toplantıda, Türkiye, Avrupa Birliği üye ve aday ülkeleri arasında NEET oranı en yüksek ülke konumunda bulunulduğuna dikkat çekildi. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 15–24 yaş arası gençlerin yaklaşık dörtte biri bu kategoriye girerken, toplumsal cinsiyet farkları göz önüne alındığında tablo daha da derinleşiyor. Özellikle genç kadınlar arasında NEET oranı erkeklere kıyasla belirgin biçimde yüksek. Bu durum yalnızca bireysel refahı değil, ülkenin ekonomik büyümesi, toplumsal uyumu ve demokratik katılımını da doğrudan etkileyen bir mesele haline geliyor.
Gençlerin refahı için ekonominin ötesinde politikalar şart
Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde gerçekleştirilen toplantı, gençlik politikalarına ilişkin yeni bir bakış açısı geliştirilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Proje ekibi, NEET gençlerin toplumsal yaşama tam katılımının yalnızca ekonomik desteklerle değil, eğitim, sosyal kapsayıcılık ve iyi olma hali perspektifinde geliştirilecek bütüncül politikalarla mümkün olabileceğini vurguladı.
Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, projenin, Türkiye’ye özgü NEET tipolojilerini belirleyerek gençlerin iyi olma hallerini şekillendiren çok katmanlı faktörleri anlamayı hedeflediğini ifade etti. Araştırma kapsamında, iyi olma hali, biyoekolojik model, kesişimsellik ve yapabilirlikler yaklaşımı çerçevesinde, toplumsal cinsiyet, kırsallık, sosyoekonomik düzey ve aile yapısı gibi kesişimsel unsurların NEET olma sürecine nasıl etki ettiği de araştırıldı.
İyi olma hali yaklaşımı, gençlerin maddi koşullarının yanı sıra öznel deneyimlerini ve yaşam doyumlarını değerlendirirken; biyoekolojik model, bireyleri aileden topluma uzanan çevresel sistemler içinde konumlandırıyor. Kesişimsellik yaklaşımı, toplumsal cinsiyet, sınıf, etnik kimlik ve engellilik gibi eşitsizliklerin nasıl kesişerek kırılganlık yarattığını anlamaya yardımcı olurken; yapabilirlikler yaklaşımı, gençlerin sahip oldukları imkânlarla gerçekte ne yapabildiklerine, yani “yapabilirliklerine” odaklanıyor.
Bu yönüyle araştırma, NEET gençleri türdeş bir grup olarak değil, farklı ihtiyaçlara ve kırılganlıklara sahip bireyler olarak değerlendiriyor. Elde edilen bulgular doğrultusunda oluşturulacak bilgi portalı, gençler arasında ortak bir anlayışın gelişmesine katkı sağlayacak. Ayrıca ulusal ve yerel paydaşların katılımıyla bir dizi çalıştay düzenlenerek, araştırma sonuçlarının doğrudan politika yapım süreçlerine yansıtılması amaçlanıyor.
Araştırma kapsamı
Araştırma, Türkiye’de NEET gençlerin çok boyutlu profillerini belirlemek amacıyla nicel ve nitel yöntemlerin bir arada kullanıldığı karma bir tasarımla yürütüldü. Saha çalışmaları kapsamında Türkiye genelinde 15-24 yaş arası 2403 gence yönelik yüz yüze görüşmelerle anket uygulandı. Anket, gençlerin eğitim geçmişi, istihdam durumu, yaşam memnuniyeti, toplumsal katılım, sosyal destek ağları ve iyi olma halleri üzerine kapsamlı veriler sağladı.
Anket katılımcılarının 23’ü İstanbul’da üniversite veya yüksekokul mezunu, 25’i lise ve altı/açık lise mezunuydu. Adana ve Mersin’de ise yaklaşık 30’u üniversite, 26’sı lise mezunu, 4’ü lise terk statüsündeydi. Bu dağılım, eğitim düzeyinin NEET olma biçimleriyle nasıl kesiştiğini anlamaya olanak tanıdı. Nicel bulguların derinlemesine anlaşılabilmesi amacıyla İstanbul, Adana ve Mersin illerinde toplam 108 NEET gençle görüşmeler yapıldı.

Yorum yazın