Medya Sanat Yaşam

Türkiye’de belgesel sinemanın görünmeyen mücadelesi

Yazan: Zeynep Elif Özal
- A +

Belgesel sinema, kültürel mirası koruma, toplumsal meseleleri aktarma ve özgün hikâyeleri anlatma açısından sinema dünyasında özel bir yere sahip. Türkiye’de bu tür, sektörde hâlâ hak ettiği ilgiyi bulamıyor. Belgesel sinemacılara göre, bu tabloda yalnızca ekonomik nedenler değil, toplumsal tercihler de etkili.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, belgesel film yapım projelerine destek sağlıyor. 2025 yılında 36 projeye toplam 12 milyon 455 bin lira kaynak ayrıldı. Ancak belgesel yönetmeni ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Ethem Özgüven, bu desteğin üretimi sürdürülebilir kılmak için yetersiz kaldığını, “Yeterli değil ama o da olmasa ortada hiçbir şey yok” sözleriyle ifade ediyor.

Bağımsız film yapımcısı Polat Sezen ise bakanlık desteklerinin özellikle yeni film yapımcılarını cesaretlendirdiğini vurguluyor: “Belgeselcinin üretim sürecinde aldığı her türlü destek çok önemli ve değerlidir çünkü belgesel genellikle bağımsız film yapımcıları tarafından yapılır.”

Ethem Özgüven

Hakikatin görünmezliği

Belgesel sinema, doğası gereği ticari beklentilerle uyumlu bir yapı taşımıyor. Ethem Özgüven, belgesel filmlerin sınırlı görünürlüğünü, “Hakikat hiçbir yerde cazip değil; alınır, satılır, istenir bir şey değil. Yalan istenir bir şey” sözleriyle değerlendiriyor. Polat Sezen ise günümüzde eğlence ihtiyacının arttığını ve izleyicilerin dizi, sinema gibi türleri tercih ettiklerini belirtiyor: “Bu durum doğal olarak bu türlerin daha fazla ödenek veya yatırım bulmasını sağlıyor ve yapım kalitesini artırıyor. Belgesel ise bu yarışta geride kalıyor.”

Dijital platformlar ve yeni imkanlar

Dijital platformlar, son yıllarda belgesel sinema için yeni bir mecra açtı. Netflix ve MUBI gibi platformlar, belgesel yapımlara yer veriyor. Ethem Özgüven, mevcut platformların değerli olduğunu ancak yenilerinin sektöre katkı sağlayabileceğini söylüyor. Polat Sezen de dijital platformların sunduğu imkanlara olumlu bakıyor: “Çok güzel bir mecra, çünkü belgeselciler hem diğer belgeselcilerin gözünü, hikayeye bakış şeklini inceleyebilir hem de ortak projeler üretebilirler.”

Polat Sezen

Telif sorunları ve yayıncılık engelleri

Belgeselciler, televizyon kanallarında yer bulmakta zorlanıyor. Telif haklarındaki eksiklikler ve yayıncılık sektörünün belgesel yapımlara mesafeli yaklaşımı, bu türün görünürlüğünü azaltıyor. Ethem Özgüven, televizyon kanallarının “hakikati aramayan yapılar” olduğunu vurguluyor. Polat Sezen de ana akım medyada belgesellerin daha az yer bulmasının nedenini, tüketicinin ilk tercihinin belgesel iolmamasına ve bu nedenle belgesellerin daha az kârlı görülmesine bağlıyor.

Genç belgeselcilere gerçekçi uyarı

Ethem Özgüven, belgesel sinemaya ilgi duyan gençlere gerçekçi bir uyarıda bulunuyor: “Belgeselci olmak isteyen gençler, yaşamlarını sürdürecek başka bir yeteneği mutlaka geliştirmiş olmalı. Belgeselle yaşayamazsınız.”

Polat Sezen de belgesel yapımında girişimciliğin önemine dikkat çekiyor: “Bir hikaye bulduğunuzda bu hikayenin sahibine ulaşmak ve onu film yapmaya ikna edebilmek için girişimci olmanız lazım. Ayrıca inancınızın tam olması gerek çünkü izleyici bulmakta başlarda çok zorlanacaksınız.”

Geleceğe dair umutlar zayıf

Türkiye’de belgesel sinemanın geleceğine ilişkin karamsar bir tablo çizen Özgüven, yapım, dağıtım ve izlenme alanlarında köklü değişimler yaşanmadığı sürece şartların daha da zorlaşacağını dile getiriyor. Polat ise sinemanın geleceğinde yapay zekanın etkisini sorguluyor: “Yapay zeka yönetmenleri var olmaya başlayacak ve onların işlerini göreceğiz. Bu durumun izleyici ve sektör üzerindeki etkilerini ise tam olarak kestiremiyorum.”

Türkiye’de belgesel sinema üretimi her şeye rağmen artış gösteriyor. Hakikatin izini sürmeye devam eden belgeselciler için bu yolculuk zorlu olsa da vazgeçilmezliğini koruyor.

Yorum yazın