İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen atölyede, dijital feminizm ve #MeToo hareketi farklı bir perspektiften ele alındı. ABD Denison Üniversitesi’nden akademisyen Caitlin Miles, sosyal medya üzerinden yürütülen feminist kampanyaların kapsayıcılığını sorguladı: Bu kampanyalar gerçekten tüm kadınlara alan açıyor mu, yoksa bazı sesleri bastırıyor mu?
“Tecavüzcü sensin!” sloganı her yerde aynı mı yankılandı?
Miles, konuşmasında 2019 yılında Şili’de ortaya çıkan ve kısa sürede küresel bir harekete dönüşen “Un Violador en tu Camino” eylemine dikkat çekti. LasTesis Kolektifi tarafından başlatılan bu sokak performansında, gözleri bağlı kadınlar, ritmik hareketlerle ve güçlü sözlerle hem bireysel failleri hem de sistemin tüm aktörlerini — polis, yargı, devlet — hedef alıyordu.
Ancak bu eylemin farklı coğrafyalarda farklı biçimlerde yankılandığını belirten Miles, Türkiye’de aynı performansın daha sessiz ve geri çekilmiş bir tonla icra edildiğini ifade etti: “Şili’de kadınlar bağırıyor, failin üzerine parmak uzatıyor. Türkiye’de de parmak kalkıyor ama ses yerini bir tür sessizliğe bırakıyor.”
Sessizlik de bir direniş
Bu farkın yalnızca bir üslup meselesi olmadığını vurgulayan Miles, sessizliğin Türkiye bağlamında bir direniş biçimine dönüştüğünü söyledi. Bu dönüşümü “feminist çeviri” olarak adlandıran Miles, aynı hareketin farklı kültürel ve politik zeminlerde farklı şekillerde ifade bulduğunu dile getirdi.
Dijital platformlar herkese eşit mi?
Miles’a göre, Türkiye’deki sessiz direnişin bir yansıması da sosyal medyada yürütülen #SendeAnlat kampanyasında görülüyor. Kadınlar, şiddet deneyimlerini dijital mecralarda paylaşarak görünürlük kazanıyor. Ancak bu görünürlüğün herkes için eşit olmadığını belirten Miles, “Dijital platformlar teknik olarak herkese açık olabilir, ama bu, herkesin sesini aynı ölçüde duyurabildiği anlamına gelmiyor,” uyarısında bulundu.
“Görünürlük” eşit dağıtılmıyor
“Görünür olmak sadece konuşmakla ilgili değil,” diyen Miles, bu görünürlüğü etkileyen unsurların başında dijital okuryazarlık, sosyal çevre, güvenlik hissi ve algoritmaların geldiğini belirtti. Ona göre, konuşmak bir hak olsa da bu hakkı kullanabilmek herkes için eşit derecede mümkün değil.
Küresel feminist anlatının merkezi neresi?
Miles’ın konuşmasında öne çıkan bir diğer kritik soru ise şu oldu: “Küresel feminist anlatıyı kim şekillendiriyor?” Hangi coğrafyaların ve bedenlerin merkezde yer aldığı, hangilerinin kenarda kaldığı sorusu, etkinlik boyunca tartışmaya açıldı. Şili’den ya da Türkiye’den yükselen seslerin neden küresel feminist gündemin çeperinde konumlandığı sorgulandı.
Miles sözlerini, bir soru ve bir cevapla bitirdi: “Bu dayanışma gerçekten herkes için mi? Yoksa herkes konuşsa da, bazı sesler hiçbir zaman tam anlamıyla duyulamıyor mu?” Caitlin Miles, konuşmasını bu soruya verdiği cevapla noktaladı:
“Herkes konuşabilir. Ama her ses aynı yükseklikte çıkmaz!”