Söyleşi Spor Yaşam

‘Her fanatik holigan değil, ama her holigan fanatik’

Yazan: İzem Omay
(Getty images, Models aracılığıyla)

Spor sosyoluğu Ahmet Talimciler’e göre şiddeti de barındıran bir kavram olmasına rağmen fanatizmi şiddetle bir tutmak mümkün değil. Üstelik fanatizm kötü bir şey de değil. Sorun, tutkunun karşı tarafa zarar vermesiyle, onun hayatını yaşanmaz kılmasıyla başlıyor.

Fanatik, bir öğretiye, bir kimseye ya da bir şeye çok aşırı ölçüde, coşku ve tutkuyla bağlılık duyan kişi olarak tanımlanıyor. Holiganın tanımı ise, özellikle futbolda fanatizmi besleyen, aşırı davranışlarda bulunan ve çevreye zarar vermeye eğilimli taraftar olarak yapılıyor. Fanatizm, her ne kadar holiganizmle bağlantılı bir kavram olarak düşünülse de, aslında oldukça farklı bir anlam taşıyor.

Futbol, özellikle de Türkiye gibi üst seviyede bir coşkuyla takip edildiği ülkelerde “fanatik” ve “holigan” kavramlarıyla en sık karşılaştığımız alan. Taraftar bu sporu, öfkenin, saldırganlık duygularının kabul edilebilir bir alanı olarak görüyor. Birçok bilim adamı, fanatizmin insan beyninin bir eğilimi olduğunu öne sürüyor. Sadece Türkiye değil; dünya futbol arenası da şiddetin başrolde olduğu bir çok hadiyese şahit olmaya devam ediyor.

Doktora çalışmasını Türkiye’de futbol ve ideoloji ilişkisi (2005) üzerine yapan, Türkiye’de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003) Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010) başlıklı kitapları yayınlanan Sosyolog Prof. Dr. Ahmet Talimciler’le fanatizmin nedenlerini ve holiganlığı konuştuk.

Bakırçay Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Talimciler

 Ahmet Talimciler’e göre futbolun yaygın bir tutku olduğu Türkiye’de taraftarların takımlar üzerinden kimlik oluşturması olağan bir durum. Ancak fanatizm ile holiganizm arasındaki fark, holiganlığın futbolun da ötesine geçerek doğrudan şiddet amaçlı olması.

Kendinizi bulmaya başladığınız andan itibaren, yaşadığımız ülkedeki futbol takımları üzerinden kimliğinizi oluşturmaya başladığımızı belirten Bakırçay Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi, taraftarın futbol kültüründen etkilenme sürecini şöyle açıklıyor:

holigan için futbol bir araç; asıl amaç olay çıkartmak, kavga etmek, rakiplerle eğlenmek ve kendisini göstermek.

“Bazı sosyal psikologlar kimliği soğanın zarlarına benzetirler ve soğanın kat kat zarları gibi, kişinin kendi hayatında neyi ön plana aldığına göre en tepedeki kimliğin belirleyici olduğunu dile getirirler. Fanatiklik kişinin aileden, çevreden, arkadaş gruplarından getirdiği etkilenmeler ile ortaya çıkan ve tutmuş olduğu takım ile yaşadığı yer arasında kurmuş olduğu bağlantı ile de açıklanabilecek olan bir kavramsallaştırma. Buna karşın holiganlık, tutkunu olunan futbolun veya takımın kendisinden ziyade, onun dolayımıyla ortaya çıkan kavga, şiddet hali ve yaşananlar. Holiganlık futbolun ötesinde şiddetle özdeşleşen ve bunu yeşil sahaların yanı sıra sokaklara da taşıran anlayışın yansıması. Burada futbol bir araçtır ve asıl amaç olay çıkartmak, kavga etmek, rakiplerle eğlenmek ve kendisini göstermek.”

Seyirciyi şiddete yönelten nedenler

Seyirciyi şiddete yönelten faktörler neler?
Talimciler stadyumun büyüklüğünden, karşılaşmayı izleyen taraftar sayısından başlayarak, taraftarların tribünlerde ayakta durma veya oturma koşullarına kadar pek çok etmen şiddetin arka planında rol oynadığını düşünüyor. Stadyumdaki kitlenin yaş, cinsiyet, sosyal sınıf ve etnik/ırksal kompozisyonu, maçın taraftar için anlam ve önemi, örneğin ezeli rekabet, şampiyonluk veya kümede kalma mücadelesi gibi sebeplerin de taraftar psikolojinde etkili oluyor. Maçlardaki güvenlik zafiyetleri, taraftarların alkol kullanım miktarı, karşılaşmanın nerede oynanıyor olduğu, takımın taraftarların kimliğinde nasıl algılandığı gibi faktörler de gerilim ve çatışma ortamın doğmasına katkıda bulanabiliyor.

Türkiye’ye özel olarak  futbol federasyonunun tutumuna ilişkin algı ve medyanın kullandığı söylemler de kitleleri etkileyebilme gücüne sahip.

Kamuoyu, fanatikle holiganı bir tutuyor: Holiganların aynı zamanda fanatik, ama her fanatik holigan değil.

Talimciler’e göre fanatiklik, şiddet eğilimini de içinde barındırabiliyor. Fakat fanatiklerin tamamının bu yönde bir özellik sergilediğini iddia etmek mümkün değil:

“Fanatikliği niteleyen özellikler, takıma aşırı tutku ve coşkuyla bağlılık. Bu tutkunun zorunlu olarak şiddete yol açması gerekmez. Şiddete başvurma veya böyle amaçlarla örgütlemeye yol açan çeşitli psikolojik ve sosyal faktörler bulunuyor. Bu bizi, fanatik taraftarlar içindeki holiganları tanımlamaya sevk eder. Kamuoyunda da benzer şekilde, fanatiklerle holiganlar arasında bir ayırım yapılamıyor. Bütün fanatikler aynı zamanda şiddet eğiliminde de görüldüğü için, fanatik taraftar tamamen olumsuz anlamda kullanılıyor. Oysa, fanatik kavramı zaman zaman olumlu anlamlar içerecek şekilde de kullanılıyor. Şiddeti de içeren aşırı davranışlar, spora ve takıma zarar vermek ve bu nedenle spor seyircisinin uzaklaşmasına neden olmak, fanatikliğin olumsuzluk içeren tarafları. Diğer taraftan takım oyuncularını ve tribünü coşturmak, kitleleri ateşlemek, deplasman dahil her koşulda takımını destekleyen bağlılık da fanatikliğin olumlu anlam içeren tarafları.”

“Fanatizmi dışlamak yerine yaratabileceği olumsuzluklara odaklanabiliriz”

Karşıyaka ile Göztepe taraftarlarına yönelik olarak hazırladıkları modele göre, fanatik ile holigan özdeş değil. Böyle bir sınıflamadan hareketle Talimciler’e göre, holiganların aynı zamanda fanatik olduğunu ama, her fanatiğin holigan olmadığını ifade etmek mümkün oluyor.

Talimciler, insanın bir varlığa ya da ideolojiye tutkuyla bağlılığı anlamına gelen fanatikliğin kötü bir durum olmadığının altını çiziyor. Ama bir şartla: “Yeter ki bu tutku zarar verme aşamasına gelmesin” diyor Talimciler. “Kişinin tuttuğu takıma, o takımın oyuncusuna veyahut hayranı olduğu bir sporcuya olan hayranlığında bir sıkıntı yok. Bunları birbirinden ayrırabilir ve bu doğrultuda yaklaşabiliriz. Evet, fanatizm şiddeti de içerisinde barındıran bir kavram. Ancak fanatizmi her ortamda kötülemek yerine fanatizmin yaratabileceği şiddete karşı duyarlı olabilir ve  onu hayatlarımızdan çıkartmaya çabalayabiliriz. Yani bir anlamda fanatizme değil onun yaratabileceği olumsuzluklara odaklanmayı gerektiriyor.”

“Ötekisi olmayan futbol, futbol değildir”

Talimciler, futbolda rakibin varlığının önemine de değiniyor. “Futbolu anlamlı ve anlaşılabilir kılan en önemli husus rakibin varlığı: Rakibiniz olmadan sizin şampiyonluklarınızın, galibiyetlerinizin, rekorlarınızın bir anlamı bulunmuyor. Ötekisi olmayan futbol, futbol değildir. Bu yüzden de futbolu daha güzel hale getirecek olan sahanın içerisinde ve dışarısında yaşanan güzellikler. Ne tribünlerdeki rakip taraftarlar ne de sahanın içerisindeki rakip takım futbolcuları bizim düşmanlarımız. Futbol, ırklar, etnik ve dinsel kökenler üstü olduğu kadar sınıflar üstü olmayı da başarabildiği için dünyanın en kitlesel spor dalı haline gelebildi. Bu açıdan takımlarımızı desteklemek olmazsa olmazımız olmalı. Ancak bunu yaparken gerek fiziksel gerekse de sözel şiddete bulaşmadan, rakibe saygı duyan bir anlayışı dolaşıma sokmalıyız. Futbolun kuralları olan bir oyun olduğunu ve bu oyunun bütün aktörlerini de aynı biçimde kapsadığı zaman bir anlamı olduğunu fark edebildiğimiz anda işler daha farklı bir aşamaya geçecektir.”

Talimcilere göre, kendisi ile olan birlikteliği içerisinde, bir başkasına zarar vermediği sürece bütün fanatikler iyi huylu ve sevilebilir:Bu noktada tutkuyla işinize bağlılık, takımınıza, kentinize bağlılık aslında kötü bir şey değil. Hayranı olduğunuz sporcuyu, futbolcuyu veyahut şarkıcıyı takip etmek, onun fotoğraflarını biriktirmek, albümlerini toplamak ve bunu hayatınızın bir parçası haline dönüştürmek, belki de her şeyin karmaşıklaştığı bir dünyada bir anlam arayışının da göstergesi olarak adlandırılabilir. Buna karşın bu duyguların bir adım sonrasında son derece ince bir çizgi ile söz konusu hayranlığın karşı tarafa zarar vermesine, onun hayatını yaşanmaz kılmasına geçme gibi bir noktanın bulunduğu gerçeğini de aklımızdan hiç çıkartmamalıyız.”

‘Taraftar için takımı, asla büyümeyen çocuğu gibi’

Yorum yazın