İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya Bölümü öğrencileri 2024-2025 eğitim öğretim yılında Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ders kapsamında yurt dışında kültürel bir festivalin belgeselini çekti. “Thaipusam: İnancın Yükü” adlı bu belgesel, Malezya’da her yıl düzenlenen ve Hindu inancı açısından büyük önem taşıyan Thaipusam Festivali’ni genç bir bakışla anlatıyor.
Belgeselin çekimleri Kuala Lumpur’daki Sri Maha Mariamman Tapınağı’ndan başlayıp Batu Mağaraları’na kadar uzanan kutsal rotada tamamlandı. Kavadi taşıma ritüelleri, çengelli ibadetler, kutsal arabaların taşınması ve mağaralarda edilen dualar gibi etkileyici anlar öğrencilerin kamerasıyla belgelendi.
Bu özgün proje, Dünya Değişmeden Derneği’nin desteğiyle hayata geçti. Derneğin kurucusu ve başkanı Tulga Ozan, gezginlik kültürünü gençlerle buluşturmayı hedefleyen yapısıyla projenin vizyonunu şekillendirdi. Ozan, öğrencileri sadece gözlemleyen bireyler değil, anlatıyı kuran hikaye anlatıcıları olarak da konumlandırdıklarını anlatıyor. Ona göre bu tür ritüeller bir toplumun ruhunu yansıtırken, gençlerin gözünden anlatıldığında kültürel empati daha derinleşiyor.
“Sırt çantalı belgeselcilik” deneyimi
Projenin akademik danışmanlığını üstlenen İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Doktor Öğretim Üyesi Alper Kırklar ise öğrencilere sadece kuramsal değil, pratik bir dünyanın kapılarını araladıklarını söylüyor. Projeye dahil olan öğrenciler ilk kez sırt çantalı gezgin olarak yurt dışında çekim yaparken yerel prodüksiyon (fixer) desteği olmadan, tamamen kendi çabalarıyla çekim, ulaşım ve konaklama organizasyonlarını yürüttü. Kırklar, bu durumu “yüzmeyi yeni öğrenenleri dalgalı okyanusa atmak” olarak tanımlıyor ancak öğrencilerin bu zorlu süreci başarıyla aştıklarını vurguluyor. Kırklar, Dünya Değişmeden Derneği ile beraber önümüzdeki yıl yine İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileriyle Çin ya da Japonya gibi yeni coğrafyalarda benzer projeler gerçekleştirmeyi planladıklarını da belirtiyor.
Öğrencilerin gözünden Thaipusam
Belgesel ekibinde yer alan öğrenciler için bu proje sadece akademik değil, aynı zamanda kişisel bir keşif sürecine dönüştü. Bilgi Medya Bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Ceylin Akçin, festivalin en kalabalık ve yoğun anlarında kamerayı bırakıp yalnızca izlemek istediklerini, orada yaşanan toplu inanç anlarının kendisini derinden etkilediğini ifade ediyor. Festival boyunca halkla kurulan bağın gücüne dikkat çeken Akçin, Malezyalıların kendilerini yabancı gibi değil, topluluğun bir parçası gibi gördüğünü, bunun da anlatıya insani bir sıcaklık kattığını söylüyor.
Derin Okur ise projeyi tam bir farkındalık yolculuğu olarak tanımlıyor. Ona göre bu sadece bir çekim süreci değil, inançla kurulan bağın ve adanmışlığın doğrudan deneyimlenmesiydi. Okur’a göre, ritüellerin gözlerinin önünde gerçekleşmesi, onları yalnızca tanık değil, anlatının bir parçası hâline getirmişti. Okur ayrıca, kültürel hassasiyetin ekip tarafından büyük bir özenle gözetildiğini ve bunun belgeselin ruhunu belirleyen temel unsur olduğunu vurguluyor.
Ekip üyesi Selin Bozkurt da festivalin beklenmedik deneyimler sunduğunu belirtiyor. Batu Mağaraları’nda drone çekimi yaparken Malezya polisinin müdahalesiyle karşılaşan Bozkurt, bu anıyı şimdi gülerek hatırlıyor. İlk müdahalenin ardından polislerin Bozkurt ile fotoğraf çektirmek istemesi, ekibin paylaştığı tatlı bir anıya dönüşmüş. Bozkurt, insanların inançları uğruna gösterdikleri sabrın ve bağlılığın kendisini çok etkilediğini, kültürel farklılıklara rağmen ortak insanlık değerlerinin belirgin şekilde hissedildiğini söylüyor.
Sahada öğrenme, sınıfın ötesinde eğitim
Öğrencilerin belgesel sürecindeki tüm sorumlulukları üstlenmesi, bu projeyi klasik bir okul çalışmasının ötesine taşıdı. Ekip, sınıf içinde öğrenilen bilgileri sahada doğrudan uygulama şansı buldu. Alper Kırklar, öğrencilerle sahada birlikte çalışmanın hem öğrenciler hem de kendisi için dönüştürücü bir deneyim olduğunu belirtiyor. Bu tür ortak üretimlerin daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Geleceğe taşınan anlatı
“Thaipusam: İnancın Yükü” belgeselinin kurgusu tamamlanmak üzere. Ekip, projeyi İstanbul Bilgi Üniversitesi çatısı altında bir gösterimle tanıtmayı, ardından festivallere başvurarak daha geniş bir izleyici kitlesiyle buluşturmayı planlıyor.
Bu proje, gençlerin kültürlerarası anlatıya nasıl katkı sağlayabileceklerini somut şekilde ortaya koyuyor. Sadece teknik beceri kazandırmakla kalmıyor; inancı, adanmışlığı, empatiyi ve insanlık hâllerini kameranın ötesinde anlamayı da öğretiyor.
Yorum yazın