Medya Söyleşi Spor

Spor medyası dijital dönüşümle nasıl şekilleniyor?

Yazan: Bora Çoban

Spor medyası dijitalleşirken sınırlar yeniden çiziliyor. Geleneksel gazetecilik ile bağımsız içerik üreticileri arasında yükselen rekabet, yeni nesil taraftar kültürünü nasıl şekillendiriyor? Kafa Sports kurucusu Erdi Çelik’le sporda içerik, etkileşim ve dönüşümü konuştuk.

Geleneksel medyanın sınırlarını aşan, sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden büyüyen yeni bir anlatı dili, sporu sadece izlenen değil, anbean yaşanan bir deneyime dönüştürüyor. Bu dönüşümün merkezinde yer alan isimlerden olan Kafa Sports Kurucu Ortağı, 17 Ajans’ın sahibi, Manisa Basket İletişim Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda Puma’nın Sporcu İlişkileri Danışmanı Erdi Çelik’le spor medyasının dijitalleşmesinin etkilerini, kulüplerin değişen medya stratejilerini ve geleceğin spor izleyicisini konuştuk.

HaberVs: Geleneksel medyadan dijital spor medyasına geçiş sürecinde en kritik kırılma noktaları sizce nelerdi?

Erdi Çelik: Jenerasyonun değişmesi, yeni jenerasyonun bilgiye daha hızlı ulaşma isteği. Bu sürecin en kritik noktası bence. Spor tüketicisi takip ettiği sporun içeriklerine hızlı ulaşmak istediği için geleneksel medya buna uyum sağlamak zorunda kaldı. Bu da bence spora olan ilgi ve pazar payını büyüttü.

– Dijitalleşme spor haberciliğinin doğasını nasıl etkiledi?

Burada ikiye ayırabiliriz önceden sadece gazeteciler vardı. Şimdi ise elinde telefonu olan ve bir sosyal medya hesabı olan herkes modern spor medyasının bir parçası. Bu linç kültürünü de desteklediği gibi tüketicinin bilgiye hızlı ulaşması için de devrimsel bir olay.

– Spor içeriği açısından ne gibi değişiklikler yaşandı?

Öncelikle çok daha fazla sporun perde arkası içerikler üretilmeye başladı. Bu da spor izleyicisini sevdiği içeriği daha fazla tüketmesine yol açıyor. Spor medyası önceden sadece basılı medya ve televizyon yayınlarından oluşurken şimdi dijitalle beraber çok daha büyük bir pazar oluştu. Çok daha fazla marka spora ve spor medyasına yatırım yapabilir duruma geldi. Bu üreticileri desteklediği için tüketilen ürünün kalitesi de çok arttı.

– Hangi platform sizce spor medyası için en etkili araç haline geldi?

Türkiye üzerinde konuşmak gerekirse; Twitter ve Youtube en önde gelen mecralar. Youtube eski günlerdeki maç sonu TV yayınlarının ve sonraki gün tüketicinin beklediği basılı medyanın yerini tamamen almış durumda. X ise spor içerik tüketicilerinin, özellikle taraftarların kendi seslerini duyurabildiği ve işin içine dahil olabildiği bir ortam sağladı.

Erdi Çelik

– Bu formatların ne gibi avantajları veya dezavantajları var?

Çok daha fazla çeşitlilik var. Bu insanların kendi fikirlerine yakın olduğunu hissettiği birçok yorumcuyu ve işin içinden gelen eski sporcuları dinlemesine vesile oldu. Dezavantajları ise bilgi kirliliği ve linç kültürü.

– Spor kulüplerinin kendi medya ekiplerini kurarak içerik üretmesi, bağımsız spor medyasını nasıl etkiliyor?

Ülkemizde ne yazık ki mecraların yapabileceği işler kısıtlanıyor. Bu, kulüpler için yeni bir gelir kaynağı olmasının yanısıra, tüketici için de perde arkasını görebildikleri bilgiye açılan yeni bir kapı.

– Bağımsız yorumcular ve spor YouTuber’ları ile gazeteciler arasındaki farklar nelerdir?

İlk olarak geleneksel yayıncılıkta göz önünde bulundurmanız gereken çok fazla değişken var. Yatırımcılar, reklam verenler kulüplerle olan ilişkiler ve tabii ki ikili ilişkiler… Bağımsız yayıncıların tüm bunlardan sıyrılarak kendi içeriklerini yaratması spor medyasına bir renk getiriyor. Ama tabii ki bir denetim sisteminin olmayışı da dezenformasyona yol açabiliyor.

– Dezenformasyon ve linç kültürü gibi kavramlardan söz ettiniz. Sosyal medyada etkileşime göre içeriklerin yayılması, habercilik önceliklerini değiştiriyor mu?

Kesinlikle. Etkileşim alan içeriğe yönelmek çoğu zaman habercilikten çok içerik şovmenliğine yol açabiliyor. Bu da popüler olanın desteklendiği kötü durumda olanın ise bilinçlenmesine sebep verecek bir atmosfere yol açıyor. Spor medyasının sanırım en büyük problemi ne derseniz bu derim. Ülkemizde kaos ve kavga etkileşim alıyor. Bu da gerçek habercileri burada ayrı tutarak söylüyorum. Bazı yorumcu ve içerik üreticilerinin gün geçtikçe etkileşim uğruna yozlaşmasına sebep veriyor.

– Sizce dijitalleşme, spor haberciliğinin kalitesini artırdı mı, yoksa düşürdü mü?

Bunun için bir genelleme yapamam. Hâlâ ilk amacı gazetecilik olan, haberin peşinde koşan ve çalışan çok iyi insanlar var. Ama tabii her işte olduğu gibi etkileşim uğruna kaliteyi düşüren içerik üreticileri de bulunuyor. Buradaki kısıt rol tüketicinin seçiciliği.

– Sizce 5-10 yıl içinde spor medyasında ne gibi dijital yenilikler görmemiz mümkün? Her gün onlarca içerik üretiliyor, ama izleyicinin dikkati 3 saniye. Sizce gelecekte spor medyasında ‘kalıcı etki’ bırakmak hâlâ mümkün mü?

Tabii ki mümkün, insanların zevkleri ve alışkanlıkları her zaman değişir. Değişmeyen tek şey tüketmeye devam etmeleri. Medyanın da homojen bir yapıya sahip olup bu değişimlere uyum sağlaması gerekir.

– Sizce Türkiye’de bağımsız spor medyasının geleceği hangi kavşakta? Yeni nesil taraftar içeriğe mi, kişiliğe mi, dürüstlüğe mi yatırım yapıyor?

Kavşakta değiliz bence uçurumdayız. Ne yazık ki dürüstlük de değil karakter de değil sadece içeriğe yatırım yapıyor. Sporun her paydaşının önünde iki seçenek var. Ya kendi gibi olup bir zar atacak ya da tüketiciye istediğini verecek

Yorum yazın