Spor

'Trabzon bölgesinden H.İ.D. isimli hakem'

Yazan: Utku Gökerküçük
Volkan Ağır

Eşcinselliği “sağlık sorunu” olarak görülerek Futbol Federasyonu tarafından hakemliliği engellenen Halil İbrahim Dinçdağ'ın tarihe geçecek davası yarın görülecek.

“Trabzon'da 10 yıl futbol oynadım. Küçük bir sakatlık geçirdim ama futboldan kopmadım. 95 yılında, 18 yaşındayken futbol hakemliğine başladım. 14 yıl hakemlik yaptım. Futbol benim yaşam kaynağım. Şu anda hayat damarlarımdan biri kopmuş durumda.”

Bu sözler eşcinsel olduğu gerekçesiyle Türkiye Futbol Federasyonu tarafından işten çıkarılan hakem Halil İbrahim Dinçdağ'a ait. Dinçdağ federasyon aleyhinde açtığı davanın 16 Ekim'de görüşecek beşinci duruşması öncesinde kendisini destekleyenler ve taraftar grupları ile biraraya geldi. Moderatörlüğünü Bawer Çakır'ın yaptığı Onun düdüğü, onun kararı başlıklı söyleşiye Sol Açık taraftar grubundan Sevgi İlgezdi, Eurosport Spikeri ve Evrensel Gazetesi Yazarı Dağhan Irak ve Radikal Gazetesi Yazarı Bağış Erten katıldı. Katılımcılar, futboldaki kadın temsilini gerek oynayan, gerek izleyen penceresinden ele aldı. Futbolun “erkek oyunu olduğu iddiasına karşı duruş sergileyen Halil İbrahim Dinçdağ'ın, oyunun geleceği için ifade ettiği önem vurgulandı.

Mayıs 2009'da Türkiye Futbol Federasyonu tarafından Dinçdağ'ın eşcinsel olduğu bilgisi basına verilmişti. “Özel hayatın gizliliği” hakkını da ihlal eden bu tutum sonrasında Dinçdağ, mesleğini icra edemediği için Futbol Federasyonu'na karşı maddi ve manevi tazminat davası açtı. Meslekten ihraç ettirilen Halil İbrahim Dinçdağ, kendisine gerekçe olarak gösterilen 25. maddedeki çelişkiden şu sözlerle bahsediyor:

Sağlık sorunu: Eşcinsellik

 “Futbol Federasyonu tarafından hep yetersiz olduğum söyleniyor. Ama 14 yıl boyunca gözlemci raporlarına göre çıktığım bütün maçların not ortalamaları 8,5, 9, 9,5. Askerlik gerektiğinde rapor aldım. Şu anda olsa, heteroseksüel dahi olsam, yine askerlik yapmam, rapor alırım. Bunların başıma geleceğini bilsem dahi yine yapmam. Çünkü 15 ay orada hayatımı heba etmek istemiyorum. Bu da kesinlikle asker düşmanlığı olarak algılanmasın. Askerlik yapmadığım için Trabzon İl Hakem Kurulu bana hakemlik yaptırmadı. Bana 'Sağlık sorunları nedeniyle askerliken muaf olanlar hakemlik yapamaz' yazılı 25. maddeyi örnek gösterdiler. Ben de kendilerine benim sorunumun sağlık sorunu olmadığını sürekli anlatmama, hatta raporumun fotokopisini Trabzon'da üç dört doktora göstermelerine, doktorların da 'hayır hakemlik yapabilir' demelerine rağmen sonuç alamadım. Trabzon Hakem Kurulu, Merkez Hakem Kurulu'ndan resmi yazı istemiş. Merkez Hakem Kurulu da hiçbir araştırma inceleme yapmadan, 25. maddeyi örnek göstererek “hakemlik yapamaz” yazısını gönderdiler. Benim hakemliğimin bitirildiği yıl, Süper Lig'de iki tane yardımcı hakemimiz askerlikten muaf raporu almalarına rağmen hakemlik yapmaya devam ediyorlardı.

“Boşver gözlemcilik yaparsın”

 Ben de şu anda da görevde olan, dönemin Merkez Hakem Kurulu Üyesi Turgay Güdü'ye tahkime gideceğimi, hakkımı arayacağımı söyledim. Bana, durumumu herkesin öğreneceğini, üzerine gitmemem gerektiğini, söyleyip 'Boşver, gözlemcilik yaparsın' dedi. Kimin öğreneceğini sorduğumda hakem arkadaşlarımın ve Futbol Federasyonu'nda çalışanların öğreneceğini söyledi. Onların öğrenmesinin benim için önemli olmayacağını söyledim.”

Beni tanıdığınız için sağolun

“Bir maçta taraftarlar hep bir ağızdan 'İ.ne hakem' diye hep bir ağızdan tezahürat yapıyorlar. Devre arası oldu, herkes soyunma odasına giderken ben tribüne doğru gidiyorum. Herkes şaşırdı, yanlarına gittiğimde ilgiyle karşılandım. Onlara döndüm ve 'Arkadaşlar, bir söz vardır unutmayın, 'Hacı hacıyı Mekke'de, hoca hocayı tekkede, i.ne i.neyi dakikada tanırmış' dedim, 'Beni tanıdığınız için sağolun'. İkinci yarı i.ne tezahüratı yok!

Verilen karar sonrasında neden tahkime başvuramadığıyla ilgili ilginç bir notu var Dinçdağ'ın. Dinçdağ, hakemler federasyona karşı hakkını aramasın diye tahkime başvuru ücretinin arttırıldığını ifade ediyor:

 “Çünkü tahkime gidebilmek için 1000 TL peşin para yatırmak gerekiyor. Bu daha önce 300 TL'ydi ve taksitle yatırıyordunuz. Merkez Hakem Kurulu, Alevi, Kürt veya onların adamı olmadığını hissettikleri hakemlere o kadar psikolojik zulüm ve işkence yapıyor ki o hakemler sırf haklarını aramasınlar diye ücreti 1000 TL'ye çıkardılar. Ben de tahkime gidemeyeceğim için Trabzon'da bir avukat arkadaşımdan iş hakkı elinden alınan bir kişinin nasıl dilekçe yazması gerektiğine dair bir örnek aldım. O örnek üzerinden Futbol Federasyonu'na dilekçemi yazdım. İki gün sonra gazetede ismimin olmadığı haberi gördüm. Fanatik Gazetesi'nde haberi yapan Hakan Can ile telefonda görüştüm. Kendisi bana dilekçeyi Futbol Federasyonu Hakem İşleri Müdürlüğü'nde çalışan eski bir hakemden aldığını söyledi. Avukatımın basına servis yaptığı söylendi çünkü avukatımı da kendilerine muhalif görüyorlardı. Bunun imkanı yok çünkü haber 14 Mayıs'ta basına sızdı ve ben 15 Mayıs'ta avukatıma vekalet verdim.”

“Televizyona çıkmak ‘ölüm’ kararıydı”

Fanatik gazetesinde çıkan haberde kimliği, Trabzon bölgesinden H.İ.D. isimli hakem olarak sunulan Dinçdağ, olayın basına yansımasından iki gün sonra, 16 Mayıs 2009'daki Telegol programına katılarak, daha sonra hayatının kararı olarak yorumlayacağı bir işe imza attı. Programda yüzündeki mozaiğin kaldırılamasını ve adının rumuzlanmamasını isteyen Dindağ, o süreci şöyle anlatıyor:

“Televizyona çıkma kararı da benim için bir ölüm kararıydı. 33 yılımın yok olması demekti. Yeni bir hayata başlayacaksınız veya tamamen yok olacaksınız. Bu esnada durumumdan, ailem dahil hiç kimsenin haberi yoktu. Televizyona çıkmasanız basın, sizi konuşturmak için her şeyi yapar. İftira atar, yalan haber yapar, sizi sıkıştırır ve bir şekilde sizi konuşturur. Çok zor bir karar olmasına rağmen onlara bu fırsatı vermemek için çıkıp konuşmaya, bu kişinin ben olduğumu ifade etmeye karar verdim ve yaşadıklarımı anlattım.”

Dinçdağ 2009 yılından beri gelişen süreçte aldığı destekten memnun. LGBT (KAOS GL-Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği) gibi bir örgütün varlığından bu olay sonrasında haberi olduğunu söylüyor. Lambdaİstanbul ile tanışması, bu konuda araştırma-incelemeler yapmaya başlamasına vesile olmuş. LGBT örgütlerinin yanı sıra taraftar gruplarının da önemli desteği olduğunu, futbol camiasından birilerinin destek vermesinin kendisini müthiş derecede mutlu ettiğini söylüyor. Dinçdağ, davasında ne kadar kararlı olduğunu şu sözleriyle vurguluyor:

“Halil İbrahim’i teklif ederseniz hiçbir hakemi klasmana almam”

 ” 'Kol kırılık yen içinde kalır’ hiç sevmediğim bir sözdür. Yöneticilere sorunları sürekli halı altına süpürdüklerini, ama bir gün onların kurtlanıp ortaya çıkacağını söylerdim. Bazı hakem arkadaşlar bu sorunun camia içinde kalmasını söylediler. Ben zaten kendi ailemin içinde bu sorunu çözmek için girişimde bulundum. Ancak aile bunu aldı, köy kahvesine götürdü. 'Düzen değişmez' diyen hakem arkadaşlarıma katılmıyorum. Hakem olarak başarılı olup, hakemliği bırakıp, yönetici olarak sen değiştireceksin. Dönüşmeyip dik duruş sergileyeceksin. Dört yıl boyunca il hakem kurulları beni profesyonel hakem olarak teklif ediyorlar, dönemin Merkez Hakem Kurulu Üyesi Erdoğdu Diyadin, 'Hayır, Halil İbrahim Dinçdağ'ı teklif ederseniz hiçbir hakemi klasmana almam' diye tehdit ediyor. Bu yüzden de beni listeden çıkartıyorlar. Çünkü Halil İbrahim Dinçdağ ona boyun eğmeyecek, onun isteyeceği yola gitmeyecek, ben ona itaat etmeyeceğim, yemek yedirmeyeceğim.

Benim de “tamam, bıktım” dediğim dönemler olmuştur ama sürekli kendimi yenilemişimdir. Son olarak Sol Açık, Tekyumruk gibi taraftar gruplarının desteği müthiş güç verdi. Bıkmadan, usanmadan birileri kendini feda edecek. Ben de bu durumun düzeleceğine inanıyorum. Çünkü yapanın yanına kalmıyor, er ya da geç hak yerini buluyor.”

 Dinçdağ'ın hak mücadelesinde son kez olmasını ümit ettiği maddi-manevi tazminat davasının beşinci duruşması, İstanbul 20’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 16 Ekim Salı saat 09:30'da görülecek. Olumlu sonuç çıkması yönünde umut var, olumsuz sonuç aldığı halde CAS, FIFA ve UEFA’ya başvuracak. Bir eşcinsel hakem davasından öte futboldaki biat kültürüne başkaldırmanın temsili olan Halil İbrahim Dinçdağ, hak arama mücadelesine devam edecek. Elbette bu yolda kendisini yalnız bırakmayanlarla…

Bağış Erten: “Homofobi, karşısındaki duruşu görünce geri çekildi”

Bu durumun basında iki türlü yankısı oldu. Futbol dünyasıyla ilgili bir tek sorunu düzeltelim deseniz, hedeflenmesi gereken sorun bu. Hiçbir sorun bu sorun kadar açık değil.

Tribünlerde şovenizm, nefret söylemi, ırkçı tezahürattan bile daha yakıcı bir sorundan bahsediyoruz. Çünkü tribünlerde şovenizm, nefret söylemi, ırkçı söylemin teorik olarak taraftarı yoktur. Birisini ırkçılıkla itham ettiğinizde size sadece itiraz eder ve ben bunun arkasındayım demez. Ama tam tersine homofobi tribünlerde desteklenen, taraftarın her söyleminin içine girmiş ve herkese ilişkin bir sorundur. Bu kadar ağır bir soruna, bu kadar net şekilde karşı durmak tüyler ürpertici. Çünkü karşınızda bu konunun en yoğun yaşandığı insan kitlesi var.

Bundan sonra Halil İbrahim'in medyadaki algısı ikiye ayrıldı. Birincisi bunu işlenebilir bir magazinel haber olarak görenler ve mücadelenin bir parçası olmak yerine bunun magazinini sevenler. Diğeriyse bu sorunu ciddiye alıp Halil İbrahim'i ciddiye alanlar. Bu ikinci grup çok azdı. Ancak beklenmeyen bir durum oluştu ve şu anda “Halil İbrahim hakemlik yapmasın” diyen insan da yok.

Halil İbrahim'in bu karşı çıkışıyla birlikte homofobi sorunu bir anda milliyetçilik, şovenizm, nefret suçu yerine gitti. Kimse şu anda çıkıp da ona tamamen karşı durmuyor. Herkes çekinceyle, arkasında durmayarak, utanarak bu soruna yaklaşıyor. Homofobik bile olsa bu soruna karşı yaklaşımda bir geri çekilme yarattı. Bu müthiş bir zaferdir. Bu yüzden tek başına adı konması gereken ve hikâye edilmesi gereken bir şeydir. Bu kadar yaygın bir homofobi, karşısında saygın duruşu görünce geri çekildi.

 

Dağhan Irak: “Halil İbrahim korkuyu yok eden insan”

Futbolda asıl parayı kazanan, sonunda biat ettiğimiz güç. O çark öyle dönmek zorunda. Kimsenin o biatı yaratan korkuyu yok etmemesi gerekiyor. Halil İbrahim o korkuyu yok eden insan. Halil İbrahim ve Halil İbrahim gibi insanlar doğrudan o korkuyu hedef alan ve “Senin yarattığın futbol dünyası hastalıklı bir yapıdır ve bunun böyle olmasını istemiyorum” diyen insanlardır.

Futbol Federasyonu'nun tek başına Halil İbrahim Dinçdağ ile uğraşmasının sebebi tek başına ayağa kalkıp bunu söyleyebilen insan olması. Yalnızca federasyon değil, bu güçten pay alan herkes, bunu söyleyebilenlerle uğraşacaktır. Cinsiyetçilik bunun çok önemli bir parçası. Korku-tüketim-biat çarkında cinsel açlık çok önemli yer tutar. Futbol stadyumu cinsel açlığın bıçakla tutulabilecek kadar kristalleştiği bir ortamdır.

Halil İbrahim Dinçdağ gibi insanlar her zaman tehlikelidir ve onlara önlem alınması gerekir. Trabzon'da bir futbol hakemi ayağa kalkıp iktidarı bu kadar korkutabiliyorsa, demek ki daha fazla insanın örgütlü olarak ayağa kalkması gerek. En çok saygı duyduğum şey, ne kendisinden ne de arkasında duran örgütlerden vazgeçmesi. Örgütlü mücadele haline dönüşecekse bu cesaretle dönüşecek.

Yorum yazın