Yaşam

Anadolu Ajansı’nın 'keşfettiği' efsane: Osmanlı atı!

Yazan: Tolga Arslan

Anadolu Ajansı'nın haber yaptığı ve medyada geniş yer bulan “Osmanlı atı” gerçekten de var mı? Uzmanlar aynı görüşte değil.

Hafta başında gazetelerde “Efsanevi Osmanlı atları” başlığıyla yansıyan haberlerde Anadolu Ajansı (AA) muhabirleri tarafından görüntülenen atların, “Osmanlı atı” olma ihtimali biraz zayıf görünüyor.

Uzmanlar Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yılkıya bırakılan (çeşitli nedenlerle doğaya salınmış) atlardan üreyen çok sayıda sürü bulunduğunu, ayrıca “Osmanlı atı” diye tescil edilmiş bir cinsin de bulunmadığını söylüyor.

AA muhabirleri tarafından yapılan haberde Osmanlı Devleti'nin kurulduğu Bursa, Bilecik, Domaniç ve Tavşanlı sınırları içerisindeki Yaylacık Dağı'nda görüntülenen atların, Osmanlı döneminde çiftliklerden doğaya salınmış “Osmanlı atları” olduğu iddiası gündeme getirilmişti. Pek çok gazetede benzer başlıklarla yer alan haberlerin pek de bilimsel bir dayanağı olmadığı anlaşılıyor.

Osmanlı döneminde, Anadolu, Irak, Suriye, Arap coğrafyasından getirilen ve özel olarak “Taycı Teşkilatı”nda yetiştirilen atların var olduğu biliniyor. Yaylacık bölgesinde görülen atların da sistem değişikliği sırasında salınan atlar olduğu iddia ediliyor.

Ancak uzmanlar aynı görüşte değil.

“'Osmanlı atı' demek mümkün değil”

Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şeref İnal,  bakılamadığı için doğaya salınan İngiliz ya da Arap atı gibi farklı türlerin, zaman içerisinde üreyerek gruplar halinde yaşamlarını sürdürdükleri ve bunların “yılkı” olarak anıldığını söylüyor. İnal'a göre AA'nın haberinde konu edilen sürüler, yılkı atlarından üreyen atlar ve Türkiye'nin bir çok bölgesinde mevcut.

AA’nın haberinde görüşüne başvurulan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Avcılık ve Yaban Hayatı Bölümü öğretim üyesi Dr. Vedat Beşkardeş de, AA'nın aksettirdiğinin aksine “Bu atlara 'Osmanlı atı' demenin mümkün olmadığını” ifade ediyor.  Beşkardeş'e göre sadece, bu atların Osmanlı döneminden günümüze gelmiş atlar olma ihtimali söz konusu.

Zootekni uzmanı olan İnal, 2009 yılında Orman Bakanlığı'nın isteği üzerine “Karadağ (Konya) Mevkiinde Yılkı Atlarının Durum Tespiti, Genel Sağlık Durumları, Üremelerinin Kontrolü ve Çevre Üzerindeki Etkilerinin Değerlendirilmesi Projesi” adı altında yaptıkları araştırmaya göre yılkı atlarının yaban hayatta güçlü bir şekilde varlığını sürdürdüklerini belirtiyor.

Araştırma kapsamında, yalnızca Karadağ bölgesinde, 2007 yılında 181, 2008 yılında 226, 2009 yılında ise 280 at saptanmıştı. Bu bulguların yılkı atlarının yaban hayatında yaşamlarını sürdürdüğünün kanıtı olduğunu düşünen İnal, üreme sayısının fazla olduğunu, fakat kurtların tayları yemesi sonucu sayının belli bir seviyede kaldığını söylüyor. İnal, “Önemli olan bu atların yabani hayatta yaşamlarını kolaylaştırmak ve soylarının devamını sağlayabilmek” diyor.

“Osmanlı' diyebilmek için ayrıntılı araştırma gerekir”

Osmanlı atlarının tescillenmiş bir at cinsi olmadığını vurgulayan Vedat Beşkardeş, bu atların yüksek bir ihtimalle  insanların besleyip daha sonra bakamadığı ve yaban hayatına terk ettiği yılkı atlarından devam eden kuşaklar olduğunu düşünüyor.

Beşkardeş, “bu atların birinci nesil yılkı atı olması çok mümkün değil” şeklindeki görüşünün AA'nın haberinde “bu atların yılkı atı olması pek mümkün değil” şeklinde yansıtıldığını söylüyor.

Bölgedeki atlara, Osmanlı atı diyebilmek için, uzmanların, veterinerlerin ve Osmanlı tarihçilerinin bulunduğu bir komisyon kurularak ayrıntılı bir şekilde araştırılma yapılması gerektiğini belirten Beşkardeş, yılkı atlarının Dilek Yarımadası, Afyon, Bolu, Konya gibi bölgelerde de görüldüğüne dikkat çekiyor.

Koruma altına alınıyorlar

Diğer yandan doğada “vahşi” denebilecek at sürülerinin korunması için de çeşitli girişimler devam ediyor. Prof. Dr. Şeref İnal, at sürülerinin özellikle ekim ayından bahar başlangıcına kadar yemek bulmakta, yaz aylarında ise su bulmakta zorlandığını belirtiyor. İnal, Konya-Karaman bölgesinde gerçekleştirilen araştırma sonrasında, atlar için su ve yem istasyonları kurulduğunu ve halen bu uygulamanın devam ettiğini anlatıyor.

Anadolu’nun değişik bölgelerindeki at sürülerinin yemek sıkıntısı çektiğinde köylülerin ekinlerine zarar verdiği ve bu nedenle zaman zaman köylüler tarafından öldürüldüğü biliniyor. Bu tür besleme istasyonları bu nedenle at sürülerinin korunması açısından önem taşıyor. Benzer çalışmalar çeşitli bölgelerde sürdürülüyor. Orman ve Su işleri Müdürlüğü, Bolu'da geçen yıl 14 atın yabani hayatta yemek bulamaması sonucu ölmesinin ardından takip başlatmıştı. Yılkı atların yaban hayatta sık sık takip edilerek yaşadığı bölgeler belirlenecek, düzenli olarak bölgeye yem takviyesi yapılacak.

Samsun Kültür ve Turizm Müdürü Yüksel Ünal geçtiğimiz Ekim ayında, Samsun ve çevresinde yaşayan 200 kadar yılkı atının korunması ve bölgenin tanıtımı için önemli olduğu açıklamasını yapmıştı.

Dr. Beşkardeş de benzer bir görüşü dile getirerek, yılkı atlarının sanıldığı gibi vahşi atlar olmadığını, yaşamlarını yaban hayatta sürdürmelerinin çok değerli olduğunu ve bu değere sahip çıkılması gerektiğini söylüyor.

Yorum yazın