Sanat

Devr-i Âlem’in yeni devri

Yazan: Evren Küçükören

İstanbul’un örnek sanat, eğitim ve eğlence merkezlerinden santralistanbul’da sergilenen “Devri-i Âlem” enstalasyonu özgün haline döndü: Yunan sanatçı Lemos’un bu enstalasyonda kullandığı göçmen tekneleri, Rumeli Fener’inde bakım gördü. 1911’de hizmete giren ve 40 yıl boyunca İstanbul’un elektriğini tek başına karşılayan Silahtarağa Elektrik Santrali 2007’den beri kentin önemli kültür, sanat ve eğitim merkezlerinden biri. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin, […]

İstanbul’un örnek sanat, eğitim ve eğlence merkezlerinden santralistanbul’da sergilenen “Devri-i Âlem” enstalasyonu özgün haline döndü: Yunan sanatçı Lemos’un bu enstalasyonda kullandığı göçmen tekneleri, Rumeli Fener’inde bakım gördü.

1911’de hizmete giren ve 40 yıl boyunca İstanbul’un elektriğini tek başına karşılayan Silahtarağa Elektrik Santrali 2007’den beri kentin önemli kültür, sanat ve eğitim merkezlerinden biri. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin, her disiplinden modern sanata ev sahipliği yapan Ana Galeri ve Enerji Müzesi’yle paylaştığı yerleşkenin yeni ismi santralistanbul. Korunan tarihi yapıların, modern mimariyle birleştiği 118 dönümlük alan kamusal alanda sergilenen eserleriyle de dikkat çekici. Hiç kuşkusuz, bugün restoran olarak hizmet veren iki tamir atölyesinin arasında, asılı oldukları yaklaşık 6 metrelik köprüde bir kabuk gibi örtüşen iki kayık en akılda kalanı.

“Uçan kayıklar” Santral’e Ekim 2007’deki “Göç: Sanat ve Tarih Üzerine Düşünceler” başlıklı uluslararası sempozyum sırasında yerleştirilmişti. Sempozyum ve yerleştirmenin aynı anda gerçekleşmesi tesadüf değildi. Yunan Sanatçı Kalliopi Lemos, “Devr-i ÂlemRound Voyage” ismini verdiği bu enstalasyonunda, Yunan adaları kıyılarında terk edilmiş bulunan iki ahşap tekneyi kullanmıştı. Göçmenlerin, Doğu’dan Batı’ya kaçışını simgeleyen bu iki tekne çelik bir köprüye yerleştirildi. Lemos’a göre teknelerin alt alta ve zıt yönleri gösterecek şekilde asılması, hayat döngüsünü ve dairesel yolculuğu çağrıştırıyordu.

Nitekim “havada” dört yılı geride bırakan “Devr-i Alem” kayıkları, Haliç’in hava şartlarına daha fazla dayanamadı ve geçtiğimiz aylarda tıpkı sudaki benzerleri gibi “karaya çekilerek” bakıma alındı. Rumeli Feneri’ne götürüldü, çürüyen ahşapları yenilendi ve boyandı. Murat Usta, üste olduğu için suyla doğrudan teması bulanan teknesini polyesterle kapladı. Tamirden sonra teknelerin, 2008’deki haliyle karşılaştırıldığında bile daha iyi durumda olduğu görülüyor.
Devr-i Âlem’in Santral’e dönüşü nedeniyle Kalliopi Lemos’a ulaştık ve yerleşkesinin sembollerinden biri haline gelen enstalasyon hakkındaki bilgilerimizi tazeledik. 1951’de doğan ve Londra’da çeşitli sanat dallarında eğitim gören Lemos Devr-i Alem”in “sınırlar, kültürler ve kimlikler arasında olma vurgusu taşıdığını” söylüyor:

“2006’da Yunanistan’da başlayan ve 2007’de santralistanbul’da devam eden üç aşamalı çalışmam, 2009’da Berlin Brandenburg Kapısı önündeki son yerleştirmeyle son buldu.”

santralistanbulProdüksiyon Sorumlusu Aslı Kadayıfçı’ya göre Devr-i Alem enstalasyonu, yerleşkenin sadece müzelerde kurgulanmış sergileme mekanlarından ibaret olmadığını gösteren ve sanatsal ve kültürel etkinlikler çerçevesinde kentsel canlanmaya katkıda bulunan çalışmalardan biri.

Yorum yazın