İnsan hakları Koronavirüs günlüğü Üniversite

Üniversitede ‘gözetimli sınav’ tartışması

Yazan: Merve Su - İpek Kutlu
Örgün öğrenim döneminde dersliklerde yapılan sınavların, uzaktan öğretime geçilmesiyle birlikte 'online' gerçekleştirilecek olması tartışmaları da beraberinde getirdi. (Fotoğraf: Gökhan Tan)

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri, kamera ve mikrofon açık sınav yapma kararına Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nu ihlal ettiği gerekçesiyle itiraz ederken, uzman hukukçular aynı görüşte değil.

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı‘nın (YÖK) 2020-2021 Akademik Yılı Güz Dönemi finalleri için üniversitelere bildirdiği “yüz yüze ve ya elektronik ortamda ‘gözetimli sınav‘” şartını dikkate alan üniversitelerin sınavlar için getirdiği uygulamalar, öğrencilerden tepki görüyor.

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri, üniversite Akademik Kurulu’nun “final, bütünleme, mazeret ve benzeri sınavların elektronik ortamda yapılmasına ve bu sınavlardan canlı (senkron) olarak yapılanlara katılan öğrencilerin kamera ve mikrofon bulundurmaları ve sınav boyunca kameralarını açık tutmaları gerektiğine” dair kararının Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nu ihlal ettiği gerekçesi ile imza kampanyası düzenleyip, üniversite yönetimini bu kararından ivedilikle vaz geçmeye çağırdı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sentosu’nun senkron final sınavlarında kameranın açık bırakılması kararına karşı, change.org üzerinden başlatılan kampanya.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörlüğü ve Senatosuna karşı, change.org üzerinden imzaya açılan metinde “Öğrencilere bir aydınlatma ve rıza metni uygulamadan sınavların bu koşullarda yapılmasının mümkün olmadığı, sınavlar bu şartlarda gerçekleşse bile üniversite yönetimlerinin verileri hangi platformda tutukları ve nasıl güvenlik önlemleri aldıklarını anlatmak zorunda olduğunu, eğer böyle bir açıklama metni bulunmuyorsa öğrencilerin sınava zorla sokulma imkânının olmadığı” iddia ediliyor. Üniversite öğrencilerinden Uluç Şenoğlu tarafından başlatılan kampanyaya, haberin yayına girdiği 1 Ocak 2020’ye kadar 5650 kişi destek verdi.

HaberVs, sadece Bilgi’de değil, birçok üniversitede “online” sınav uygulamaları üzerinde süren tartışmalar hakkında hukukçu ve akademisyenlerin görüşüne başvurdu.

“Pandemi bir olağanüstü hal durumu, kanunların kısıtlayıcılığı esnetilebilir” 

Avukat Berrin Ayata, “online” sınav koşullarını belirleyen üniversitelerin bu kararları pandeminin olağanüstü şartlarında aldığına dikkat çekiyor. Ayata’ya göre olağanüstü hallerde kanunların kısıtlayıcığı esnetilebilir:

“Olağan koşullar altında normlara aykırılık gösteren durumlar, olağan üstü şartlarda kabul görebilir. Pandemi koşullarında üniversitelerin sınav yaparken ayna gönderme, onur yemini imzalatma, kameranın açık kalmasını isteme gibi önlemlerinin hukuka aykırılıkları normal zamanda tartışılabililir. Ancak olağanüstü dönemde bunların mecburi uygulanmasında sıkıntı yok. Çünkü okulun görevi ve amacı genelin menfaatini korumak. Eğitim sistemini devam ettirebilmek ve kopya çekmeyenin menfaatini çekenden koruyabilmek. Bilgi Üniversitesi yayınladığı açıklamada, olası en iyi koşullarla eğitim verebilmeyi amaçlamış. İmkânı olmayan öğrencilere her türlü yardımı sağlayacağını da belirtmiş. Ancak kopya çekilmesinin engellenmesi için alınan mikrofon ve kamera tedbiri elbette belli şartlar altında hukuka uygun olabilir.”

Bilkent Üniversitesi “ayna modeli”               Ara sınavlarda kopya çekilmesini önlemek üzere 11 bin öğrencinin evine ayna gönderen Bilkent Üniversitesi, final sınavları öncesinde ise öğrencilere “kopya çekmeyeceklerine dair” onur yemini imzalatıyor. Aynalar, online sınav sırasında öğrencinin bulunduğu ortamın görünebilmesi için kullanılıyor. Rektör Prof. Dr. Abdullah Atalar, ayna uygulamasının efektif bir çözüm olduğunu, örneğin Google’ın, online iş başvuruları sırasında yapılan mülakatlarda aynadan faydalandığını söylüyor: “Tabii boy aynası olsaydı daha iyi olurdu ama A4 büyüklüğünde bir ayna da kâfi. Islak imzalı onur yemini aslında öğrencilerimize huzur verecek bir uygulama, aynı zamanda dünyanın birçok önde gelen üniversiteleri tarafından da hali hazırda yapılan bir şey.”

Bilgi Üniversitesi 17 Aralık 2020’de yaptığı duyuruda, “online” sınav için gerekli teknik altyapıya sahip olmayan öğrencilerin, önceden haber vermek şartı ile sınavlara santralistanbul yerleşkesindeki bilgisayar ve internet olanaklarını kullanarak, gerekli sosyal mesafe ve hijyen koşulları altında da sınava girebileceğini duyurmuştu. Üniversite, İstanbul dışında ikamet eden öğrencilerin de, bulundukları yerlerdeki üniversite birimleri öncelikli olmak üzere, gerektiği takdirde Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer kamu kurumlarının bilgisayar ve internet olanaklarından faydalanabileceğini belirtmişti.

“Kişisel veri hakları, ‘ölçülülük’ ilkesine bağlı kalınarak kısıtlanabilir”

Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Leyla Keser de, “gözetimli sınav” örneğinde kişisel veri kapsamında olan bilgilerin süper ya da mutlak bir hak olmadığını, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde, ölçülülük ilkesine bağlı kalınarak sınırlanabileceğini söylüyor:

“Sınavlarda öğrencilerin görüntü ve ses kaydının yapılmak istenmesi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamına girer. Ancak 2016 tarihli kanun, bu hakkın aslında nasıl kullanılacağını ve hukuki çerçevesinin ne olduğunun çiziyor. Bilmemiz gereken şey, bunun mutlak ve istinasız olarak ‘diğer hak ve özgürlüklerden de üstündür’ diyebildiğimiz bir hak olmadığı. Dolayısıyla ‘bu verilerin sahibine bahşedilmiş olan hak hiçbir şekilde kısıtlanamaz’ diyemiyoruz. Tıpkı düşünce, ifade özgürlüğü gibi ya da gösteri ve yürüyüş özgürlüğü gibi Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde ölçülülük ilkesine uygun olmak kaydıyla sınırlanabilir.”

Açık rıza ve hukuka uygunluk

KVKK’ya göre kişisel verilerin iki gruba ayrıldığını dile getiren Keser, ikinci grupta yer alan ve etnik köken, cinsel yaşam, sağlık gibi konularla ilgili verilerin, nitelikli olmayan görüntü kayıtları, resimler, e-posta adresi gibi birinci grupta değerlendirilen verilere kıyasla daha hassas olduğunu ve daha sıkı korunduğunu belirtiyor.

Bunların hangi koşullarda nasıl işleneceğinin düzenlendiğini belirten Keser, “Kanun, kişinin açık rızasından bahseder, açık rıza dışında da başka hukuka uygunluk sebepleri sayar” diyor: “Dolayısıyla kişisel veriler, mevzuatta öngörülen hallerde işlenebilir, kişinin kendisinin aleni kılmış olması durumunda alenileştirme iradesine bağlı olarak işlenebilir. Örneğin LinkedIn’de paylaştığımız profilin bir iş başvurusu ya da iş teklifinin yapılması amacıyla değerlendirilmesi gibi.”

Bilkent Üniversitesi, elektronik ortamda yapılan ara sınavlar öncesinde 11 bin öğrencisine ayna göndermişti.

“Üniversite tabi olduğu yükümlülükler kapsamında, YÖK mevzuatı çerçevesinde üniversite sınavını kazanmış ve öğrenim almaya başlamış ön lisans, lisans ya da lisans üstü öğrencilerine  ‘bir dersten geçti veya kaldı’ gibi bir sonucu tespit edebilmek için sınav yapıyor. Ve bu sınavları Covid-19 nedeniyle artık elektronik ortamda yapıyor. Sınavları ya ‘online’ ya da istisnai olarak üniversiteye çağırarak yapmak, öğrenci şehir dışındaysa da o sınava katılımını kolaylaştıracak tedbirleri almak üniversitenin yükümlülüğünde.”

“Kamera ve mikrofon, eşitlik ilkesini sağlayabilmek için kullanılıyor”

Leyla Keser‘e göre üniversite, senkron tabir edilen ‘online’ sınavı yaparken, öğrencilerden kamera ve mikrofonlarını açık bırakmasını isteyerek eşitlik ilkesi çerçevesinde bir ortam yaratmaya çalışıyor:

“Herkesin sınavlara eşit koşullarda girmesini sağlamak üniversitenin görevi. Nasıl ki fiziki sınavda gözetmenler kopya çekilip çekilmediğine, bir ya da birkaç kişinin diğer öğrencilere haksızlık teşkil edecek şekilde bir davranış sergileyip sergilemediğine dikkat ediyorsa, ‘online’  sınavda da eşit koşulların yerine getirilmesi sorumluluğunu kamera ve mikrofon ile yerine getiriyoruz, başka bir şansımız yok. Burada amaç kişinin evinin hangi ortamda olduğunun izlenmesi değil, amaç sınavın eşit koşullarda yapılmasını sağlamak. KVKK’da her zaman birincil amaç önemlidir ve burada da amaç ‘öğrencinin evini gözetleyelim’ değil. Amacımız sadece öğrencinin yüzünü görmek ve yanındaki birinden yardım alıp almadığının kontrolünü sağlamak.”

Keser, Bilgi Üniversitesi’nin sınavlarda Zoom adlı uygulamayı kullandığını ve bu uygulamanın, kamera önündeki kişinin arka planını değiştirme imkanı sunduğunu hatırlatıyor: “Bu olanaktan faydalanarak evinizin içinin görünmesini engelleyip, yerine bir örneğin bir manzara resmi koyabilirsiniz.”

Avukat Ayça Ayata da, HaberVs‘ye verdiği görüşte, içinde bulunulan olağanüstü durum nedeniyle sınavların online yapılması ve sınav esnasında öğrencilerin kopya çekmesinin engellenmesi için alınacak tedbirlerin, belli şartlar altında hukuka uygun olabileceğini ancak Bilgi Üniversitesi’nin bu konuda daha detaylı bir açıklama yapmasının “hukuka aykırılık var mı” sorusuna daha net bir cevap getirebileceğini belirtiyor.

Veriler nerede ve nasıl saklanıyor?

Diğer taraftan Avukat Berrin Ayata, kişisel verilerin korunması açısından önemli ve cevaplanması gereken sorular olduğuna dikkat çekiyor.

Sınav kayıtlarının ne kadar süre ile ve hangi şartlarda saklanacağı, depolanmalarının siber saldırılar gibi durumlarda korunabilir olup olmadığı, sınav kayıt güvenliğinin sağlanıp sağlanmadığı, sınav kayıtlarının ve görüntülerinin başkalarının eline geçip geçemeyeceği, sınav kayıtlarına yalnızca o dersin hocasının ve asistanının mı yoksa sınav kayıtlarının depolandığı sisteme girmeye yetkisi olan herkesin erişiminin olup olmadığı ve hangi şartlarda kimlere kayıtları inceleme hakkı verileceği Ayata’nın sıraladığı sorular arasında.

“Dersin hocaları ve gözetmen dışında sınavları kimse görmüyor”

Bilgi Üniversitesi Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi direktörlüğünü de yürüten Leyla Keser sınavların, dersin hocası, asistanı ve sınav gözetmeni olarak en çok iki ya da üç kişinin görebildiği şekilde yapıldığını belirtiyor:

“Fiziki sınavlarda nasıl ki sınav sonuç tutanağı görevliler tarafından imzalanıyor, kağıtlar toplanıp sınavdan çıkılıyorsa, aynı şekilde ‘online’ sınavda da hoca ve asistanları sınavı akış boyunca gözlemliyor. Herhangi bir sorun yoksa zaten sınav bitiyor. Bir sorun varsa yine hocalar tutanaklarını tutuyorlar, ardından disiplin soruşturması gibi işlemler için süreci işletiyorlar.”

“Sınavlar kaydedilmiyor”

Bilgi Üniversitesi’nde elektronik ortamda yapılan tüm dersler YÖK mevzuatı gereği kaydediliyor. Keser, “Derslerin yapılıp yapılmadığının YÖK tarafından kontrol edilebilmesi için kayıt yapmak durumundayız” diyor.

Zoom uygulamasında herhangi bir kayıt yapıldığında ekranda “kayıt yapılıyor” işareti ve yazısı beliriyor. Keser “kayıt yapılacaksa uygulamanın uyarısı haricinde hocalar da mutlaka uyarı yapıyor” diye ekliyor:

“Kayda geçerken her seferinde öğrencilere ‘kaydı başlatıyorum’ bildirisini yapıyoruz. Kaydedilen dersler Zoom Cloud ortamına ya da hocanın bilgisayarına kaydediliyor ve dersin öğrencilerine de açık olan Bilgi Learn arayüzünde muhafaza ediliyor.”

‘Üniversite çıkarı’ ile ‘öğrenci çıkarı’ kıyaslaması faydalı değil

Kişisel Verileri Koruma Kurulu, Zoom Cloud’a yapılan kayıtları, ‘yurt dışı veri transferine girer’ şeklinde yorumluyor. Leyla Keser, yurt dışı veri transferi yapabilmek için de kişilerin açık rızasını almak ya da kuruldan izin almak gibi iki yol olduğunu belirtiyor: “Biz, her ders öncesi öğrencilere veya online bir etkinlik yapılıyorsa katılımcıların tümüne Zoom kaydı alacağımızı,  etkinlik YouTube üzerinden yayınlanacaksa bu durumu önden söylüyoruz. Dolayısıyla açık rızayla yapıyoruz, kuruldan izin almamıza gerek kalmıyor.”

Doç. Dr. Leyla Keser, sınavların kaydedilmesi durumunda, bir güvenlik tedbiri olarak KYKK 9’un [6698 sayılı Kanun’un, kişisel verilerin yurtdışına aktarılmasında ek tedbirler alınması öngören 9. maddesi] uygulanması gerektiğini belirtiyor.

Keser “Yurt dışı veri transferi noktasında sorun yaşamamak için biz sınavları kayda almıyoruz. Hiçbir sınav kayda alınmıyor” diyor.

Yorum yazın