Spor

Hepimiz Tugay Kerimoğlu

Yazan: Gökhan Tan

Britanya’nın bir numaralı futbol ligi Premier League dün oynanan maçlarla sona erdi. Manchester United şampiyonluğunu geçtiğimiz hafta ilan ettiği için heyecan, tepeden ziyade –kümede kalma mücadelesi nedeniyle- ligin dibindeydi. Ama dünyanın en zor liginde dün, ne düşenler ne de çıkanlar Ewood Park Stadyumu’nda son profesyonel maçını oynayan Tugay Kerimoğlu kadar konuşulmadı. Tugay, sekiz yıldır aralıksız […]

Britanya’nın bir numaralı futbol ligi Premier League dün oynanan maçlarla sona erdi. Manchester United şampiyonluğunu geçtiğimiz hafta ilan ettiği için heyecan, tepeden ziyade –kümede kalma mücadelesi nedeniyle- ligin dibindeydi. Ama dünyanın en zor liginde dün, ne düşenler ne de çıkanlar Ewood Park Stadyumu’nda son profesyonel maçını oynayan Tugay Kerimoğlu kadar konuşulmadı. Tugay, sekiz yıldır aralıksız top koşturduğu Blackburn Rovers’a ve aktif futbola West Bromwich karşılaşmasında veda etti.

Blackburnlü futbolcular sahaya Tugay’ın peşinden çıkmayarak, kaptanlarıyla taraftarı baş başa bıraktı. Ve tribündeki 29 bin taraftar, yüzlerinde -kulübün dağıttığı- Tugay maskeleri olduğu halde, orta yuvarlağa yalnız başına ilerleyen 39 yaşındaki Blackburn kaptanını dakikalarca alkışladı. 85. dakikada oyundan alınan Tugay, maç bitiminde kızı Melisa’yla tekrar sahaya çıktı ve tribünleri selamladı. Dahası, gün boyunca canlı yayınlanan tüm Premier Leauge maçlarının devre arasında Tugay’ın kariyerinden görüntülerin yer aldığı kısa bir belgesel yayınlandı.

Kariyerinin düşüşe geçtiği ifade edilen bir noktada (ve 30 yaşında!), başka bir ülkede futbola adeta yeniden başlayan Tugay Kerimoğlu, futbolu bıraktığı gün İngiliz basınında “bir Blackburn efsanesi ve gençler için rol model” olarak niteleniyor.

2004-2008 arasında Blackburn’ün teknik direktörlüğünü yapan Marc Hughes’a sormuşlar:
“Tugay’ın 10 yaş daha genç olmasını ister miydiniz?”
“İstemem” demiş teknik adam, “çünkü o zaman sırtında Barcelona forması olurdu.”

İnanılmayan adam

2004-2008 arasında Blackburn’ün teknik direktörlüğünü yapan Marc Hughes’a sormuşlar:
“Tugay’ın 10 yaş daha genç olmasını ister miydiniz?” “İstemem” demiş teknik adam, “çünkü o zaman sırtında Barcelona forması olurdu.”

Marc Hughes’ın Tugay’ı Barcelona’ya yakıştığı 10 yıl öncesini hatırlayalım. Galatasaray’ın UEFA Kupası’na ilerlediği o sezonda (1999/2000) takımdan kopan tek isimdi Tugay. Sezon ortasında, Galatasaray’dan çok daha iddiasız İskoçya’nın Glasgow Rangers takımına gidişine ses etmemişti kimse.

Şansal Büyüka, dün akşam Lig TV’de o günlere dair şunları anlatıyordu: “Tugay bizi aradı ve kendine ait maç görüntülerini istedi. Derledik ve gönderdik. İki gün sonra teşekkür etmek için aradı. ‘Görüntüleri aldın ama bu saatten sonra sen kim transfer kim’ demeye getirdim. ‘Ağabey merak etme, çok iyi bir transfer yapacağım ve kendimden bahsettireceğim’ dedi. Temenni etmekle birlikte söylediğine pek inanmadım.”

Büyüka’nın sözleri Tugay’ın Avrupa’ya hangi şartlarda gittiğinin güzel bir özeti. Sadece kulübü değil, spor camiası ve gazeteciler de ona inanmıyordu. Uzun yıllar sonra Avrupa’ya giden ilk Türk futbolcuydu. Rangers’ta 1,5 sezon forma giydi. Ve arkasından, Galatasaray’daki eski teknik direktörü Graeme Souness’ın isteğiyle (ve 1,3 milyon sterline) Blackburn’a transfer oldu. Maya tutmuştu. Adada kalıcı olmayı başaran Tugay, kendisini takip eden kuşağın önünü de açmış oldu.

Takip edenler, dönenler…

Hakan Şükür, Emre Belezoğlu, Okan Buruk, Tayfun Korkut, Rüştü Reçber, Ümit Davala, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Oktay Derelioğlu gibi milli formayı giyen birçok isim Tugay’ın ardından Avrupa liglerine transfer oldu. Hepsi döndü, Tugay kaldı.

Britanya’da kesintisiz 9,5 sezon geçiren Tugay Kerimoğlu’nun yurt dışında en büyük başarıyı yakalamış Türk futbolcusu olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada Tugay’ı kıyaslayabileceğimiz çok fazla isim yok. Can Bartu 1961’de Fiorentina’ya transfer olduğunda 25, Nihat Kahveci 2002’de Real Sociedad’a gttiğinde ise 23 yaşındaydı. Bartu İtalya’da altı sezon oynadıktan sonra Türkiye’ye döndü. Kahveci’nin İspanya’daki parlak kariyeri ise ciddi sakatlıklarla sekteye uğradı. (Nihat yine de, benzer bir başarıya en yakın aday görünüyor.)

Tugay’ın ada kariyerinde çarpıcı olan, bu büyük başarıyı sessiz sedasız gerçekleştirmesi. Blackburn’de sekiz sezonda 230 maçta forma buldu. 11 gol attı. Ve ancak hemen hepsi birbirini andıran, uzak mesafeden attığı gollerle Türk basını tarafından hatırlandı. Ama Türk basınının uzağında olmanın Tugay’ı çok üzdüğü söylenemez. Aksine, “buranın havası suyu bana yaradı” sözleriyle dolaylı olarak dile getirse de başarısında bizzat katkısı var bu durumun.

Kulüp kurallarına göre Blackburn’da 10 yıl oynamayan futbolcu için jubile yapılmıyormuş. Bu kural Tugay’dan çok Blackburn Rovers taraftarlarını etkilemiş olmalı ki Türk futbolcunun kulüpte kalması için kampanya düzenliyorlar.

Yorum yazın