Gündem

Kanunu olsa da Türkiye’de ‘bilgi edinmek’ zor

Yazan: Gülcan Adar
@beozgurlugu

Türkiye’de kamu kurumları bilgi verme konusunda pek istekli değil. Vatandaş da devletten bilgi alabileceğine pek inanmıyor.

Türkiye’de demokratikleşme ve devletin şeffaflaşması amacıyla 2003’te çıkartılan Bilgi Edinme Kanunu vatandaşlara kağıt üstünde pek çok hak tanımakla birlikte, bu hakların kullanımı pratikte çok düşük düzeyde kalıyor. Bu hakkın kullanımı önündeki en büyük engel ise devlet kurumlarının kapalı yapılarını korumakta direnmesi.

Türkiye’de bilgi edinme özgürlüğü, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Bilgi Edinme Özgürlüğü Kolokyumu’nda tartışılıyor. Sabah düzenlenen basın açıklamasında, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Halil Nalçaoğlu ve çalışmanın koordinatörü Semih Yücel araştırmanın içeriği ve yöntemleriyle ilgili açıklama yaptı.

Türkiye’de bilgi edinme başvurularına itiraz yeri olan Bilgi Edinme Kurulu’nun raporlarına göre 2012-2013 yıllarında yurttaşlar tarafından sorulan soruların yüzde 93’üne olumlu yanıt verildiği görülüyor. Oysa İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapılan ve sonuçları bugün açıklanan araştırmaya göre, sorulan sorularda elde edilen en yüksek olumlu geri dönüş yüzde 62’yi aşamıyor. Araştırmayı yürüten Yücel, oranı belirlemek için araştırmada 100 kuruma aynı üç sorunun soruduğunu ve bu sorularda ortalama yüzde 60 olumlu, yüzde 40 olumsuz geri dönüş alındığını söylüyor.  Bu sorular; “2014 yılında kuruma ayrılan bütçenin ne kadarı harcanmıştır?”,Kurumda kaç adet makam aracı bulunmaktadır?” ve “Kurum aleyhine açılmış ve sürmekte olan kaç adet dava bulunmaktadır?”

“Kamu harcamaları haberleri en çok Ak Saray’ı konu alıyor”

Çalışmanın diğer ayağını ise Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kullanılarak yapılan  haberler oluşturuyor. Dekan Nalçaoğlu, son 6 aylık zaman diliminde 11 farklı yayın incelenerek yapılan medya taramasında haber konularının dağılımı incelendiğinde yüzde 20 ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Ak Saray) hakkındaki haberlerin birinci sırada geldiğini söyledi. İkinci ve üçüncü sırada ise Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun uygulanmasıyla ilgili ve kentsel dönüşüm hakkındaki haberler yer alıyor.

Kamu harcamalarına ilişkin haberlerde ise birinci sırayı Ak Saray maliyetine dair haberlerle, ikinci sırayı ise sosyal harcamalar ilgi haberler alıyor. Sosyal harcamalar haberlerinin içeriğinde yemek ve yakacak yardımları, devletin sosyal koruma ve geliştirme amacıyla çocuk, gençlik, engelli, işsizler, öğrenim ve yurt kredileri bulunuyor.

“Siz kimsiniz diye soramazlar”

Nalçaoğlu’na göre rakamlar kanunun tutarlı bir şekilde uygulanmadığını gösteriyor. Ortalama yüzde 40 oranında olumsuz geri dönüş alınması kamu kurumlarından bilgi almanın zorluğuna işaret ediyor. Sorulara yanıt vermeyen kurumların yüzde 13’ü hiç bir gerekçe göstermeden başvuruyu reddederken, yüzde 35’i Bilgi Edinme Yasası’nın 25’inci maddesini (kamuoyunu ilgilendirmeyen kurum içi bilgiler) gerekçe gösteriyor. Yüzde 53 ise birbirinden farklı gerekçelerle (kanun kapsamı dışında, aynı soruları başka kurumlara da sorduğunuz için, Kanun’un 4. Maddesi gereğince, bilgileri nerede kullanacağınızı belirtmediğiniz için…) başvuruları reddediyor.

Nalçaoğlu yürütülen araştırma sırasında bazı kamu kurumlarından değişik tepkiler geldiğini de anlatı. Örneğin Şehitkamil (Gaziantep) Belediyesi’nin telefonla arayarak araştırmacının yaşını ve nerede öğrenci olduğunu sorduğunu, Genelkurmay Başkanlığı ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ise yine telefonla soruların amacına ve nerede kullanılacağına dair bilgi istediğini söyledi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise kamu kurumlarının yasal olmamasına rağmen bu tür tepkiler gösterebildiğini söyledi: “Bilgi edinme hakkı yasası kapsamında kimse size ‘siz kimsiniz’ diye soramaz. Size kimliğinizden dolayı bilgi vermeyeceğiz diyemez. Hakkınızda yaşınız, okulunuz gibi kişisel sorular soramaz. Ama maalesef bunları yapıyorlar.”

“Devletle platonik bir ilişkim var, ona açılamıyorum”

Araştırmanın vatandaş algısı bölümünde öğrenci, esnaf ve beyaz yakalılarla yapılan odak (focus) grup çalışması gerçekleştirildi. Semih Yücel bu araştırma sırasında elde ettikleri bulgulara göre devletin açıkladığı verilere genel bir güvensizlik olduğunun altını çiziyor: “Bütün gruplar kendi dünya görüşüne uygun olsa da verilen bilgiye güvenmiyor ve teyit etme ihtiyacı duyduğunu söylüyor.”.

“Öğrenciler, kişilere; esnaf, kanaat liderlerine; beyaz yakalılar, kurumlara daha fazla güveniyor” diyen Yücel, üç grubun da devleti baba figürü olarak gördüğünü, bilginin doğruluğuna karşı güvensizlik yaşadığını ve internet yasağına tepki duyduğunu söylüyor.  

“Devlet” sözkonusu olduğunda her kesimde “Baba” figürünün hala baskın olması da yapılan odak grup çalışmasının ortaya koyduğu bir başka durum. Öğrenciler devlet için “Devlet, babam gibi, ona karşı çıkarsam çok kötü olur.” derken, esnaf  “Devletle platonik bir ilişkim, var ona açılamıyorum.” diyor. Beyaz yakalı ise “Devlet babamız olduğu için bize bilgi vermez, ancak sızıntı olduğunda öğrenebiliriz.” sözleriyle bu düşünceleri destekliyor.

Yorum yazın