Başak Ertür/Metis Yayınları
Metis Yayınları adına SantralHaber’e yaptığım açıklamayla ilgili Barbaros Altuğ’un Santral Haber’de ve diğer bazı haber sitelerinde yayınlanan beyanında pek çok somut hata var.
Açıklamayı Altuğ’un iddiasının aksine Ulusal Yürütme Komitesi eşbaşkanı değil, bir Metis çalışanı olarak ben yaptım.
Yazılı açıklamada geçtiğimiz senelerdeki Frankfurt Kitap Fuarı çalışmalarımız sonucu Murathan Mungan’ın Çadorkitabının bu sene Almanca ve Fransızca yayımlandığını belirtmiştim, haberi yapan arkadaş sanıyorum kısaltma kaygısıyla bu sene “sözleşme aşamasına getirdiğimizi” yazmış, dolayısıyla bu yanlış bilginin kaynağı biz değiliz. Mungan’ın bu fuarda yaptığımız görüşmeler ertesinde Almanca hak satışı gerçekleşen kitabı ise Kadından Kentler oldu. Barbaros Altuğ Çadorbu dillerde yayımlanalı “bir yıl olduğunu” yazmış, oysa kitap Fransa’da Mayıs 2008’de, Almanya’da ise Eylül 2008’de yayımlandı. Çador’u uluslararası bir ajansın bazı ülkelerde temsil ettiği doğru, fakat Fransa ve İtalya’da çalışmayı ajansla yakın ilişki içinde, Almanca telif satışını ise aracısız yürüttük. Yani Altuğ’un “Ne satıldıysa ajans satıyor” açıklaması yanlış.
Murat Uyurkulak’ı ise yalnızca Fransa haklarını bir ajans temsil ediyor ve bu ilişkinin temelinde de bizim ajansla 2007 Frankfurt Kitap Fuarı ve 2008 Londra Kitap Fuarı’ndaki görüşmelerimiz ve sonrasındaki takip çalışmalarımız yatıyor. Tol ve Har’ın Bulgaristan satışları ile Uyurkulak’ın Almanca ve Fransızca öykü antoloji hakkı satışları yine yayınevi tarafından gerçekleştirildi.
Bir yayınevinin kendi yazarlarını temsil eden ve dolayısıyla satışlardan komisyon alan ajansla yakın ilişki içinde telif satışı çalışması yürütmesi, ajansın satış yapabilmesi için gerekli desteği sağlaması, hatta kimi durumlarda bir ilişkiyi sözleşme aşamasına kadar getirip o noktada ajansa devretmesi bu meseleye sadece ticari gözle bakanlar için hiçbir şey ifade etmeyecektir. Bizim için ise yazarlarımızın hak ettikleri uluslararası görünürlüğe kavuşmaları öncelikli bir kaygı.
Bütün bunların yanı sıra, yayıncıların kitap fuarındaki faaliyetleriyle ilgili, bu alandaki deneyimlerine rağmen Altuğ’un işaret etmeye gerek görmediği, aksine pekiştirdiği bir yanlış anlaşmayı düzeltmek isterim:
Toplam beş gün süren Frankfurt Kitap Fuarı’nda bir kitabı bir yabancı yayıncıya ilk kez tanıtıp, yine bu süre içinde çeviri telif sözleşmesi imzalama noktasına gelmek, Türkiye gibi uluslararası pazarın kıyısında yer alan bir ülkenin yayıncıları için neredeyse imkansız bir şey. Frankfurt Fuarı’ndaki görüşmeler daha ziyade uzun bir sürecin başlangıcı niteliğinde. Öncelikle yabancı yayıncının kitapla ilgili tanıtım malzemesini, varsa tadımlık çevirileri okuması gerekiyor. Bunlar ilgisini çekse bile çoğu yayıncı kitabın tamamını okumadan veya okutmadan çeviri telif haklarını satın almıyor. Kitap halihazırda başka bir dile çevrilmemişse ve yabancı yayıncı Türkçe bilmiyorsa bir Türkçe okuyucu bulması gerekiyor. Nihayet okuyucunun raporuna dayanarak kitabın çeviri telif haklarını almaya veya almamaya karar veriyor. Dolayısıyla birkaç günlük bir süreçten değil en az iki aylık bir süreçten bahsediyoruz.
Başkalarının yanlış ve hatta “yalan” olduğunu düşündüğü beyanlarını düzeltmeyi dert edinecek denli hakikate sadık olan Barbaros Altuğ’un verdiği bilgiler konusunda daha özenli olması beklenirdi.