Doğrulatma ya da “check etme” denilen bir temel kuralı var gazeteciliğin. Her duyduğunu, her okuduğunu doğru kabul edemez gazeteci. Kontrol eder. Hatta mümkünse birkaç kaynaktan yapar bu doğrulatma işini. Olayın taraflarına ulaşır. Daha ne diyelim, budur yani bu işin raconu. Alaylısı da mekteplisi de bilir bunu, zannederdik. Bilmeyeni de varmış, Müjdet Gezen sayesinde öğrendik.
3 Kasım 2008’de Taraf Gazetesi ““Hz. Atatürk kavgası” başlıklı bir haber yaptı. Haberde sanatçı Müjdat Gezen’in Can Dündar’ın “Mustafa” filmiyle ilgili bir televizyonda katıldığı programda boykot çağrısı yaptığı ve “Bugün Can Dündar Türkiye liboşlarının en önde gidenidir. İşine gelir Ergenekon’a komplo der, işine gelir içinden çıktığı dernek ve grupları yerden yere vurur, gün gelir Atatürk’ün sofrasına hakaret eder. Herkese Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda gösterime giren “Mustafa Kemal” oyununu tavsiye ediyorum. Can Dündar gâvurundan iyidir.” dediği iddia edildi.
Bu habere dayanarak, 5 Kasım’da “Kemalizm, Mustafa ve Müjdat Gezen…” başlıklı bir yazı yazan Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu ise Müjdat Gezen’e atfedilen sözleri köşesine taşıyıp “Düzeye, zekâya, tepkiye bakın” dedi.
Bunun üzerine önce Ali Bayramoğlu’nu, sonra Taraf Gazetesi yazı işleri müdürü Eray Özer’i arayan Gezen böyle bir açıklamasının olmadığını söyledi ve bu sözlerin kaynağını sordu. Aldığı yanıt ilginçti. Taraf Gazetesi, haberi bir internet forumundan almıştı.
Özür her şeyi affettirir mi?
Taraf’ın haberinde, Müjdat Gezen’in katıldığı bir televizyon programında boykot çağrısı yaptığı ve o sözleri söylediği belirtiliyor. Koca gazetede söz konusu televizyon programını izlemiş bir kişi bile yoksa, insan bir durup düşünmez mi? Yahu haber sitesi değil ki bu, adı üstünde forum. Herkesin kafasına göre bir şeyler yazdığı sanal bir ortam. Ne zamandan beri internet forumlarındaki takma adlı, sanal kişileri haber kaynağı olarak kullanıyoruz?
6 Kasım günü Müjdat Gezen’den, Can Dündar’dan, kendilerini kaynak göstererek konuyu köşesine taşıyan Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu ve okuyucularından özür dilemiş Taraf Gazetesi. E iyi, pek güzel de bu özür çözüyor mu tüm meseleyi? Mesela özürden sonra, yüzlerce irili ufaklı internet sitesindeki “Kemalist Müjdat Gezen fena yakalandı!” haberleri silinecek mi?
Düşene bir tekme de biz atmayalım ama…
Üstelik benim kafamda hala bir soru işareti var: Söz konusu olan gerçekten bir hata mı? Açıkçası öyle olmamasını umuyor, olayda bir tür art niyet bulunmasını temenni ediyorum. Çünkü aksi, gazetecilerin zekâsına hakaret sayılır. Oradan-buradan duyulanları, internet aleminin derinliklerinden gelen fısıltıları doğrulatmadan zart diye gazeteye koymayı, hatta manşet yapmayı başka türlü açıklamak zor. Taraf’taki arkadaşlar gazeteciliğin temel kurallarından gerçekten bihaber olabilir mi?
Ya da şöyle soralım; her gün e-posta adreslerine gelen komplo teorilerine de inanıyorlar mı? “Türkiye’nin altı komple petrolmüş de İngilizler çıkarttırmıyormuş”, “Şu market zinciri PKK’ye para aktarıyormuş, zaten renkleri de benziyormuş”, “Dünyayı Sabetaycılar yönetiyormuş”vs. vs.
Yöntem buysa, Taraf’ın tirajını arttıracak manşetler yolda demektir.