Genel

‘Yargı devleti kollamalı!’

Yazan: Birsen Göktuna

“Ben biraz devletçi hukukçuyum… Ben 12 sene devlette, uluslararası hukukta çalıştım. Çok da gittim ben. Düzenli senede altı yedi kere Fransa ağırlıklı giderim. Benim orada hâkimlerde, en demokratik toplumlarda bile gördüğüm, özellikle Almanya’da bu çoktur, devletin çıkarı oldu mu hiç affetmiyorlar… Çok hukuka uydurarak çıkarıyorlar. Yani o sırada devletin menfatine aykırı birşey varsa, adalet de […]

“Ben biraz devletçi hukukçuyum… Ben 12 sene devlette, uluslararası hukukta çalıştım. Çok da gittim ben. Düzenli senede altı yedi kere Fransa ağırlıklı giderim. Benim orada hâkimlerde, en demokratik toplumlarda bile gördüğüm, özellikle Almanya’da bu çoktur, devletin çıkarı oldu mu hiç affetmiyorlar… Çok hukuka uydurarak çıkarıyorlar. Yani o sırada devletin menfatine aykırı birşey varsa, adalet de bir yanda ise, biraz adalet es geçiliyor¸o kadar söyleyeyim.”

Türkçe düzeltmesi yapılmadan yayınlanan (ve yayınladığı kitabın isminin ortaya çıkmasına vesile olan) bu sözler bir hâkime ait. Aynı hâkim, “İnsan hakları, devletin ulusal çıkarları açısından tehdit oluşturabilir mi” sorusuna da “Türkiye’nin özgüllüğünü” gerekçe göstererek -aynı Türkçe’yle- ve olumlu cevap veriyor:

“… Türkiye’nin konumu biraz değişik yani. Şimdi Türkiye’yi İsviçre ile Fransa ile Türkiye’nin konumu değişik, içinde bulunduğu konumlar değişik.”

Devlet çıkarının adalete tercih edildiğini itiraf eden hâkim, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyeleri Mithat Sancar ve Eylem Ümit Atılgan’ın sorularını açık yüreklilikle yanıtlayan 51 hâkim ve savcı arasında.
İki akademisyen bu insanlarla “yargıya egemen algı ve zihniyet”e dair bir fotoğraf ortaya koyabilmek için görüştü. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) yürüttüğü bu çalışmanın kitabı “Adalet Biraz Es Geçiliyor…” ismiyle yayınlandı. TESEV’in yargıya yönelik araştırma dizisinde yer alan bir diğer çalışma ise, “toplumun yargıyı algılayışı” üzerine yoğunlaşıyordu. Muthat Sencer ve Sosyolog Suavi Aydın tarafından yürütülen bu araştırma ise “Biraz Adil, Biraz Değil…” başlığında kitap haline getirildi.

TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Etyen Mahçupyan’ın sözleriyle ilk kitap yargıya içerden yani yargıçların gözünden, ikincisi ise toplumun gözünden bakıyor.

Üç akademisyen dün Taksim Point Hotel’de çalışmalarını basınla paylaştı. Her iki çalışma da görev alan Prof. Dr. Mithat Sancar, sayısal verilerden çok saha araştırmalarına ve mülakatlara yönelmelerinin nedenini “Türkiye’de henüz var olmayan yargı sosyolojisini biraz da olsa gün yüzüne çıkarmak” olarak açıklıyordu.

“Hakim ve savcılar bizi bekliyor gibiydi”

Hukuk sosyolojisi uzmanı Yrd. Doç. Dr. Eylem Ümit Atılgan da beş aylık çalışma boyunca yargıya, adliye koridorlarından, hâkim ve savcıların gözüyle bakmaya çalıştığını aktardı: “Görüşeceğimiz isimleri önceden belirlemedik. Kapılarına vurarak ve kendimi tanıtarak başladım. Sadece bir kişi konuşmayı reddetti, üç kişi ise konuşmasının kaydedilmesini istemedi. Diğer hepsi gayet açık ve net bir şekilde görüş bildirdi. Hepsi bizi bekliyor gibiydi. Bana ‘bugüne kadar neredeydiniz’ der gibiydiler. Aralarında gizli entelektüeller olması beni şaşırttı.”

İki akademisyen buna rağmen, hâkim ve savcıların genellikle okuma alışkanlıklarının az ve dış dünyaya kapalı olduklarını gözlemlediklerini dile getirdiler. Kitapta, onların ağzından verilen konuşmaların bu nedenle düzeltilmeden yayınlandığını söylediler.

“Mardin katliamı, mahkemelere güvensizliğin bir sonucu”

Mithat Sancar’ın dikkat çektiği konu ise yargının tarafsızlığıydı. Tarafısızlığın bir çok nedeni olabileceğini söyleyen Sancar, ana nedeni “siyasallaşma” olarak görüyordu: “Tarafsızlık, hakim ve savcıların ‘ben devletçiyim’ demesiyle ortaya çıkıyor. Bunlar yeni değildi, Türkiye’de her zaman bir sorundu. Yassıada bir sorundu. 12 Mart yargı süreci, idamları ve 12 Eylül yargı süreci tam bir felaketti.”

Mithat Sancar konuşmasın, geçen hafta Mardin’de 44 kişinin ölürülmesine de değindi: “Mardin’deki katliamın tartışılması gerekiyor. Çünkü Güneydoğu ve Doğu illerinde yaşayan Kürtler olayları hukuk dışı yöntemlere eskisi kadar çok başvurmuyorlardı. Bölgedeki feodal düzen bir anlamda iyiydi. Çünkü devletle bağlantılı olan aşiret reislerine güven vardı ve bu resiler arabuluculuk yapıyordu. Fakat mahkemelere güven de azaldıkça sorun çözmede silah devreye girdi.”

Sancar’ın tesbiti, TESEV Başkanı Can Paker tarafından da doğrulandı. Paker’e göre yargıya karşı güvensizlik, kişinin adaleti kendi elleriyle gerçekleştirmesine yol açıyor ve sosyolojik olarak değerlendirildiğinde bu, doğal bir durum.

“Hak aramaktan çekiniliyor”

Yargıya, toplumun gözünden bakmaya çalışan Sosyolog Suavi Aydın’ın gözlemi ise çarpıcıydı. Aydın’a göre mülakat yapılan insanlar, yargıçlar kadar rahat konuşamıyordu. “22 ilde rasgele 59 kişi ile görüştük. İnsanlar devlet hakkında daha rahat konuşurken yargıyla ilgili konularda konuşmaktan çekiniyor. Çıkan sonuçlara göre, mahkemelerin adil olup olmadığı algısını inceledik. Daha önce bir mahkemede taraf olan insanlar, mahkemelerin adil olmadığını düşünüyor.”

Mahkemede hak aramak çekinilen bir durum ve bu çekincenin iki nedeni var: Mahkeme hiyerarşisi ve bilgisizlik. Halk açısından, adalet nasıl işliyor, hukukun temel ilkeleri nedir gibi konularda temel bir bilgilendirme eksikliği var.

Yapılan görüşmelerden halkın, mahkemelerde adaletin tecelli etmediğini düşündüğü çıkıyor. Aydın’a göre maddi gücü yerinde ve prestijli kişilerin kayırıldığı, güçlü kişi ve kurumların mahkemeleri yönlendirdiği, avukatların kapalı kapılar ardında gizli işler çevirdikleri düşüncesi, adaletin pahalı olması, tanıkların mahkeme sırasında doğru düzgün dinlenmemesi, dava dosyalarının çokluğu, dava sürecinin uzun olması, devlet, sermaye ve işverenler lehine karar verildiğinin düşünülmesi toplumda oluşan güvensizliğin başlıca nedenleri. Halk yargının bağımsız olmamasını, hükümetin ya da güçlü kurumların yargı üzerindeki etkisine bağlıyor.

Mithat Sancar
1963 Nusaybin doğumlu. 1984’te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1985-1990 arasında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarını ise Ankara Üniversitesi’nde yaptı. “Devlet Aklı” Kıskacında Hukuk Devleti (2000), Mülteciler ve İltica Hakkı (2002, Bülent Paker’le birlikte) ve Geçmişle Hesaplaşma – Unutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne (2007) kitaplarının yanısıra çeşitli dergilerde çok sayıda makalesi yayımlandı. Bir süre Birgün gazetesinde köşe yazarlığı yaptıktan sonra, Taraf gazetesinde yazmaya başladı. Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde profesör olarak çalışıyor.

Suavi Aydın
1962 Ankara doğumlu Aydın, 1986’da Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Aynı alanda yüksek lisans yaptıktan sonra doktorasını, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde tamamladı. Halen aynı bölümde öğretim üyeliği yapıyor. Etnisite, milliyetçilik, devlet sorunsalı, etnotarih, yerel tarih ve yerleşim tarihi alanlarında çalışıyor. Toplum ve Bilim, Tarih ve Toplum, Kebikeç dergilerinin yayın kurulunda yer alan yazarın, çok sayıda makalesinin yanısıra yayımlanmış çalışmaları arasında, Modernleşme ve Milliyetçilik (1993), Kimlik Sorunu, Ulusallık ve “Türk Kimliği” (1998), Mardin: Aşiret, Cemaat, Devlet (2000 – Kudret Emiroğlu, Oktay Özel ve Süha Ünsal ile birlikte), Küçük Aysa’nın Bin Yüzü: Ankara (2005 – Kudret Emiroğlu, Ömer Türkoğlu ve E. Deniz Özsoy ile birlikte) bulunmaktadır.

Eylem Ümit Atılgan
1975 Gaziantep doğumlu. Lisans öğrenimini tamamladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı asistanı olarak girdi. “Aristotales’in Devlet Kuramı ve Modern Kuramlara Katkısı” başlıklı teziyle yüksek lisansı, “Kentte Suça Karışmış Çocuklarda Toplumsal Ortam ve Ceza Ehliyeti Araştırmaları” başlıklı teziyle de doktorayı tamamladı. Halen aynı fakültede yardımcı doçent olarak görevine devam ediyor.

Yorum yazın