Genel

Yeniden Kurulan Yaşamlar ve Mor Mühürler

Yazan: HaberVs

Yeniden Kurulan Yaşamlar Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar 1923 Türk-YunanZorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005 Osmanlı döneminde bilindik bir politikanın sonucu olarak, yüzyıllar boyunca, kazanılan yeni topraklardaki halkların, imparatorluk ve Müslüman kültürle entegrasyonu amacıyla, insanlar Anadolu’nun birçok yerinden büyük gruplar halinde düzenli olarak göç ettirildi. Bu göçlere sürgünler dahil değil. Osmanlı’nın Balkanlar’daki […]

Yeniden Kurulan Yaşamlar

Müfide Pekin, Yeniden Kurulan Yaşamlar 1923 Türk-YunanZorunlu Nüfus Mübadelesi, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2005

Osmanlı döneminde bilindik bir politikanın sonucu olarak, yüzyıllar boyunca, kazanılan yeni topraklardaki halkların, imparatorluk ve Müslüman kültürle entegrasyonu amacıyla, insanlar Anadolu’nun birçok yerinden büyük gruplar halinde düzenli olarak göç ettirildi. Bu göçlere sürgünler dahil değil.

Osmanlı’nın Balkanlar’daki topraklarının hakimiyetini sağlamlaştırmak ve merkezi güce ait kültürle yeni topraklardaki halkın birlikteliğinin sağlanması için Anadolu’nun birçok yerinden Balkanlar’a göç ettirdiği halk, çok değil, birkaç kuşak sonra, Cumhuriyet döneminde yine aynı sebeplerden dolayı geri çağrılıyordu. 9 Eylül 1922’de Kurtuluş Savaşı İzmir kıyılarında fiilen bitip 6 Ekim’de işgal orduları İstanbul’dan çekildiğinde, sıcak savaş bitmişti ve fakat sıcak savaş yerini Yunan ve Türk hükümetleri arasında uzun yıllar sürecek siyasal bir savaşa bırakmıştı. Bu siyasal savaşın da bir sonucu olarak 30 0cak 1930’da Yunanistan’la imzanan 19 maddelik mübadele protokolünün ardından yaklaşık iki milyon kişi yer değiştirdi.

7-8 Kasım 2003’te Lozan Mübadilleri Vakfı ve AEGEE Ankara Sensiyon ortaklığıyla “Türk-Yunan Sivil Diyaloğu” programı çerçevesinde “Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve protokol”ün 80. yılı dolayısıyla iki günlük bir sempozyum düzenlendi. Sempozyum notlarının Müfide Pekin’in derlemeleriyle yayımlanabilir hale gelmesiyle birlikte, sempozyumun adı kitabın da adına dönüştü: Yeniden Kurulan Yaşamlar.

Mor Mühürler

Oya Baydar, Madrit’te Ölmek /Mirina Li Madrîdê, çev. Dilawer Zeraq, Lis yayınları, 2007 – Jaklin Çelik, İstasyonda Başladı Hayat/Jîyanê Li İstasyonê Dest Pê Kir, çev. Dilawer Zeraq, Lis yayınları, 2007 – Leyla Erbil, Üç Başlı Ejderha/Ejdehayê Sêserî, çev. Dilawer Zeraq, Lis yayınları, 2007 – Müge İplikçi, Yeni Kent Dedikoduları/Gelaciyên Bejarê Nû çev. Dilawer Zeraq, Lis yayınları, 2007. Sema Kaygusuz, Üşüyen/Efsirî, Dilawer Zeraq. Çev. Lal Laleş, Lis yayınları, 2007.

Dünya siyasi anlayışı, geldiği nokta itibariyle gündelik hayatta yer edinen her objeye ve her ifade biçimine ‘kullanma zamanı’ geldiğinde siyasi bir anlam yükleyebiliyor. Türkçe dışındaki dillerin kullanımının, kıyafetlerden başlayıp selam verme şekline varıncaya kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu siyasi arenanın –son yıllardaki- en gözde aktörlerinden biri olduğu söylenebilir.

Dil’in politize edilmesiyle, gündelik hayatın içindeki her türlü kullanımının, yani bir şekliyle gündelik hayatın lüzumlu/lüzumsuz her alanının politik bir mekana dönüşmesi sağlanıyor.

Bu şekliyle hiçbir politik görüşe sahip olunmasa bile örneğin Kürtçe, Ermenice, Rumca… konuşarak aslında –ne yazık ki- ‘siyasi’ bir tavır sergilenmiş olabilir. Bir süre sonra dilin asıl kullanıcıları, onların dışında kendilerine ve dillerine yüklenen bu yükün/ağırlığın savunucuları, destekçileri halini alıyor. Politik olmak zorunluluğunun kendisi –zorunluluk olduğu unutulup- gündelik hayatın sıradan, basit hallerinden birine dönüşüyor. ‘Merkez dil’den ayrı duran dillerin üstüne -bu anlayışın da etkisiyle- politik bir yük, bir ‘ağırlık’ bindirilmiş oluyor. Neredeyse o dille edebiyat, mizah veya anlamsız, boş zamana yönelik çalışmalar yapmak ‘dilin geçmişi’ne, yaşanan acılara karşı yapılmış bir ihanet.

Lis yayınları tarafından Türkçe’den Kürtçe’ye çevrilen beş yazarın seçki öykülerinden oluşan Mor Mühürler (Mohrên Mor) dizisi edebi olarak taşıdığı anlamın dışında, ‘dil’e yüklenen o ağır politik havanın dağılmasını sağlamak açısından ileriye yönelik bir adım olabilir.

Oya Baydar’ın Madrit’te Ölmek (Mirina Li Madrîdê), Jaklin Çelik’in İstasyonda Başladı Hayat (Jîyanê Li İstasyonê Dest Pê Kir), Leyla Erbil’in Üç Başlı Ejderha (Ejdehayê Sêserî), Müge İplikçi’nin Yeni Kent Dedikoduları (Gelaciyên Bejarê Nû) ve Sema Kaygusuz’un Üşüyen (Efsirî) adlı kitaplarından oluşan Mor Mühürler dizisi beş kadın yazarı Kürtçe okurla buluşturuyor. İki kapaklı yayımlanan kitapların bir yarısında öykülerin Türkçesi, öteki yarısında Kürtçesi bulunuyor.

Yorum yazın