Aynı Nevruz, Aynı Kürtler, Aynı DTP, Başka Valiler
Yine kıyamet kopacak korkutmaları içinde, yüreğimiz ağzımızda bir Nevruz yaşadık.
Resmi ideolojinin “Nevruz kutlanacaksa onu da biz kutlarız” ısrarıyla pek çok komiklikler yaşandı. Kravatlı, iskarpinli kocaman adamlar, zorla meydana toplanmış ilköğretim çocuklarının boş bakışları arasında tahta parçalarından yaptıkları küçük ateşlerin üzerinden atladılar. Karagöz – Hacivat kıvraklığında gövdelerini öne arkaya savurarak demir dövdüler, geceden haşlanmış yumurtalarını tokuşturdular.
Bu ucube sokak seyri zoraki sürerken, gerçekten bu bayramı bayram gibi kutlamak isteyenler vardı başka şehirlerde. Onbinlerce, yüzbinlerce insan meydanlara toplanmıştı. Demek ki onlar için bu bayram daha fazla şey ifade ediyordu.
Ülke aynıydı,
Nevruz aynıydı,
Kürtler aynıydı,
DTP aynıydı,
Bir tek valiler ve emniyet müdürleri farklıydı.
İşte bu yüzden de; İstanbul’da, Diyarbakır’da bayram yapılırken; Van’da, Yüksekova’da, Siirt’te bir dehşet filmi yaşandı.
Nineleri yaşındaki kadınları ve minik çocukları öldüresiye dövebilen,
Milletvekiline “senin elini sıkmıyorum” diyebilen aktörlerin başrolü oynadığı bir filmdi.
Millete “sadece bir gün bayram yapabilirisiniz”, “ne kadar sevinebileceğinize de biz karar veririz” diyen hastalıklı yönetmenlerin filmiydi.
Kısacası bir kötülüğün altından daha devlet çıktı.
Gelecek yıl Nevruz için saldığınız korku haberlerini duyduğumuzda;
Halktan değil, yetki sahasında kendini feodal lord gibi hisseden derebeyi mülki erkândan korkacağız.
Sorunsuz kutlama yapılacağı sözü verip sözünde durmayan İçişleri Bakanından korkacağız.
Bayram yapmak isteyen herkesi suçlu, terörist gibi gösteren medyadan korkacağız.
Daha kendi şehrinde bayramını kutlayamayan insanların olduğu bir ülkede; “Tek devlet, tek millet” tekerlemelerini tekrarlayan Başbakan’dan korkacağız.
Genç Siviller