Genel

“Karanlık hiç bir eylem kalmadı”

Yazan: Ahmet Şık

Türkiye’nin karanlık tarihine ışık tutacağı iddia edilen Ergenekon soruşturmasının iddianamesi nihayet kamuoyuna açıklandı. İçinde yer alan bilgiler ve iddialar nedeniyle hayli gürültü koparacak olan iddianameye göre daha önce dile getirilen kanlı Danıştay baskını ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması eylemlerinin yanı sıra Hrant Dink cinayeti ve Malatya’daki misyoner katliamında da Ergenekon örgütünün imzası bulunuyor. İddianamede örgütün Başbakan […]



Türkiye’nin karanlık tarihine ışık tutacağı iddia edilen Ergenekon soruşturmasının iddianamesi nihayet kamuoyuna açıklandı. İçinde yer alan bilgiler ve iddialar nedeniyle hayli gürültü koparacak olan iddianameye göre daha önce dile getirilen kanlı Danıştay baskını ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması eylemlerinin yanı sıra Hrant Dink cinayeti ve Malatya’daki misyoner katliamında da Ergenekon örgütünün imzası bulunuyor. İddianamede örgütün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, yazar Orhan Pamuk, gazeteci Fehmi Koru, DTP’li Osman Baydemir, Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel ile üst düzey bir Yargıtay üyesine yönelik suikast ve NATO tesislerine yönelik saldırı hazırlığı içinde olduğu öne sürüldü.İddianameye göre Ergenekon’un tepesinde Veli Küçük, İlhan Selçuk, Sevgi Erenerol, Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek bulunuyor.Ergenekon belgelerinin ilk ele geçirildiği kişi olan “gazeteci ve haham” Tuncay Güney’in ismi dosyada yer almıyor.

İddianamede Veli Küçük Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıyı azmettirmekle, Doğu Perinçek ise halkı silahlı isyana ve darbeye teşvikle suçlanıyor. Kanlı Danıştay baskınında tetikçilik yapan avukat Alparslan Arslan’ın saldırıyı bizzat Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ün verdiği emirle gerçekleştirdiği anlatılan iddianamede Necip Hablemitoğlu’nun 18 Aralık 2002’de “faili meçhul” bir suikastla öldürülmesinin de örgütün işi olduğu anlatıldı. Örgütün, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile bir ilgisinin bulunmadığının vurgulanmasının dikkat çektiği iddianamede örgütün gerçekleştirdiği eylemler arasında gazetesine el bombalı 3 ayrı saldırı sayılan İlhan Selçuk hakkında de örgüt yöneticisi olmaktan dava açıldı.

Derin devlet” ama TSK ya da devlet yok

Ergenekon iddianamesini inceleyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yasal sürenin dolmasına üç gün kala iddianameyle ilgili kabul kararı verdi. 47’si tutuklu 86 şüpheli hakkında hazırlanan, 441 klasör ekleri bulunan ve 2 bin 455 sayfadan oluşan Ergenekon iddianamesinin kabul edilmesiyle ilk duruşma tarihi de 20 Ekim olarak açıklandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşmaların tutuklu sayısının çokluğu nedeniyle Silivri Cezaevi’nde yapılmasına karar verdi. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken, gizli tanıklar için de duruşma salonunda özel bölümler yapılacak. İlk gün duruşması bütün sanıkların dinlenmesi tamamlanana kadar devam edecek.
Ergenekon yapılanmasının “derin devlet” diye anlatıldığı ve sanıkların örgütü TSK ve kimi devlet kurumlarıyla bağlantılı göstermeye çalıştıkları anlatılan iddianamede devlet kurumların Ergenekon’la ilişkisinin olmadığının anlatılması çelişkisi dikkat çekti. İddianamede, TSK bünyesinde faaliyet gösterdiği ileri sürülen Ergenekon’a bağlı “Lobi” adlı gizli örgütsel çalışmaya esas olarak hazırlanan dokümanın Genelkurmay Başkanlığı ve TSK bünyesinde bulunup bulunmadığı hususlarının da ilgili yerlere sorulduğu anlatıldı. Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı’ndan gelen yanıtlarda Ergenekon’un kendi teşkilatlarıyla bir alakalarının bulunmadığı belirtildi. İddianamede 47’si tutuklu 86 şüpheliye, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “silahlı terör örgütüne yardım etmek”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik”, “patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek”, “Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek”, “devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek”, “askeri itaatsizliğe teşvik”, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” ve benzeri suçlamalar yöneltildi.

Danıştay’a saldırı emri Küçük paşadan

Danıştay üyelerine yönelik düzenlenen ve Mustafa Birden’in hayatını kaybettiği kanlı baskın ve Cumhuriyet Gazetesi’ne çeşitli tarihlerde 3 ayrı kez el bombası atılmasının Ergenekon örgütünce gerçekleştirildiği belirtilen iddianamede, tetikçi Alparslan Arslan’a bu saldırıların emrinin, ‘Zafer’ kod adını kullanan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli Tuğgenenal Veli Küçük tarafından verildiği öne sürüldü. Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan 3 el bombasının da Eskişehir’de Binbaşı Fikret Emek’ten ele geçirilen bombalardan olduğu, ancak Ümraniye’de yakalanan bombaların nerelerde kullanılacağının saptanamadığı belirtildi. İddianamede, Danıştay ve Cumhuriyet saldırıları ile Ergenekon arasındaki bağlantıyla şu cümlelerler dikkat çekiliyor:
“Cumhuriyet başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sırasında yapılan araştırmalarda, kamuoyunda Danıştay olayı olarak bilinen saldırıyla alakalı olarak Osman Yıldırım isimli şahsın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ek ifadesi üzerine Adalet Bakanlığından alınan izne istinaden bu şüpheli ve dosyamızda bulunan deliller çerçevesinde Danıştay dosyası sanıkları ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği dosyası olarak bilinen dosyada tutuklu sanıkların olayla alakalı beyanlarının alınması için Ankara Sincan’da bulunan cezaevine gidilip ilgili şahısların beyanları alınmıştır. Alınan beyanlarda Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar ve Danıştay saldırısı ile alakalı olarak doğrudan doğruya Veli Küçük ve (Zafer kod) Muzaffer Tekin’in bu olayın planlayıcısı ve azmettiricisi oldukları yönündeki beyanlar dosyaya konulmuştur. Beyanı alınan sanıkların Danıştay dosyasında mahkûm oldukları ve hükmen tutuklu bulundukları alınan beyanların doğrudan Danıştay saldırısına ilişkin olayın perde arkası ve Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarıyla arasındaki irtibatlar üzerine olduğundan ve sanıkların eylemleri hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince bir hüküm tesis edilmiş olduğundan alınacak ifadelerin yargılanmış sanıkların dosyasındaki delil ve olayın işleniş şekline etki etmeyeceği, ancak orada gündeme gelmemiş konularla alakalı olması sebebiyle tanık sıfatıyla CMK’nun 48. maddesi de hatırlatılmak suretiyle alınmıştır. Rıza gösteren tanıkların beyanları alınırken anlatımları da kameraya alınmıştır. Bu husustaki tutanaklar ile kamera kayıt ve çözümleri dosyamıza eklenmiştir.”

Erdoğan’a da suikast hazırlığı

Ergenekon’la ilişkili olduğu anlatılan Semih Tufan Gülaltay yöneticiliğindeki Türk İntikam Tugayı’nın (TİT) Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast hazırlığında olduğu belirtildi. İddianamenin, “Soruşturmanın Özeti” bölümünün 9. kısmında yer alan “Türk İntikam Tugayı’nın (TİT) Yeni Hücre Yapılanması ve Başbakan’a Suikast” bölümünde plan şöyle anlatıldı:
“22 Ocak 2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT) Ergenekon örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan Bölükbaşoğlu’nun Veli Küçük’ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli Küçük’ten aldığı talimatlar gereği Ergenekon operasyonuna misilleme olmak üzere Başbakan’ın veya Emniyet İstihbarat Daire Başkanının öldürüleceğinin ve bu iş için silah ve tetikçi temin etmeye çalıştığı hususundaki bilgilerin Cumhuriyet Başsavcılığımıza ulaşması üzerine Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının proje aşamasındaki soruşturması Ergenekon’la alakalı olduğu düşünülerek soruşturma dosyasının ve iletişim tespit tutanaklarının savcılığımıza gönderilmesi sonrasında yapılan incelemede şüpheli Vatan Bölükbaşoğlu’nun hem telefonla silah teminine çalıştığı, hem de dijital ortamda (msn görüşmeleri) yaptığı görüşmelerde Ergenekon terör örgütünün talimatları gereği Başbakan ve Ramazan Akyürek’in öldürülmesiyle alakalı istihbari bilgiler topladığı, Ogün Samast misali bu işi gerçekleştirecek kişileri ayarlamaya çalıştığı muhtemel bir suikastın önlenmesi için şüpheli ile irtibatlı olduğu gruba yönelik yapılan operasyonda söz konusu e-maillerin şüphelinin bilgisayarında bulunduğu ve bu şüphelinin de mahkemece tutuklandığı diğer şüphelilerin ise delil durumuna göre serbest bırakıldığı anlaşılmıştır.”

Büyükanıt’a saldırı planları İP’te çıktı

İddianamede Ergenekon’un 2005 yılında Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Yargıtay’dan üst düzey bir yöneticiye suikast hazırlığı yaptığı ileri sürüldü. Orgeneral Büyükanıt’ın koruma planının tamamının İşçi Partisi’nde ele geçirilen belgeler arasında olduğu belirtilen iddianamede ele geçirilen dosyalarda GATA Komutanlarının fotoğraflarının bulunduğu da anlatıldı.
Büyükanıt’a olan suikast planı iddianamede, “İşçi Partisi Genel Merkezi’nde yapılan aramada, girişin karşısındaki sekreter odasının sağ tarafında bulunan masa üzerinde çok sayıda CD bulunarak, el konulmuştur. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın koruma planı başlıklı çizelge şeklinde yazı olduğu, içeriğinde Yaşar Büyükanıt’ın belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir’deki yapacağı ziyaretlerdeki koruma planı olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu belgenin şüphelilerden Doğu Perinçek’e, ne şekilde temin ettiği hangi amaçla sağladığı bu planlara başka kimselere verip vermediği sorulduğunda, ‘Böyle kanun dışı saçma sapan vatanı ve millete ihanet anlamı taşıyan işlerle bizim işimiz olmaz. Genelkurmay Başkanı, Emniyet Müdür, MİT Müsteşarı bilir’ demiştir” denildi.

Hedeftekiler: Pamuk, Barholomeos, Mutafyan…

Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’e yönelik saldırı girişiminin Danıştay baskınıyla benzer nitelikler taşıdığı vurgulanan iddianamede örgütün NATO tesislerine yönelik saldırı hazırlıkları yaptığı da iddia edildi. NATO tesislerine saldırı planı ve bu çerçevede hazırlanmış binaların krokileri ve fotoğraflarının, tesislerde görevli kişilerin ve ailelerinin bilgilerinin bulunduğu da iddianamede yer aldı.
Bekir Öztürk’ün başkanı olduğu Kuvayı Milliye Derneği’nin genel merkezinde yapılan aramada, bir laptop bilgisayarda Başbakan Erdoğan veya AKP’den herhangi birinin Cumhurbaşkanı olması durumunda neler olacağını anlatan bir simülasyonda da “şok suikast” hazırlıkları bulunduğu iddia edildi. Sözkonusu bilgisayarda birinci şok suikast olarak Fener Patriği Barholomeos’un, ikinci şok suikast olarak Ermeni Patriği Mutafyan’ın, üçüncü şok suikast olarak da İshak Alaton’un öldürülmesi konularını içeren word belgesi bulunduğu anlatıldı.
Ergenekon’un suikast listesindeki diğer isimlerin de yazar Orhan Pamuk, gazeteci Fehmi Koru ve Diyarbakır Belediyesi Başkanı Osman Baydemir, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in olduğu belirtilen iddianamede bu eylemlerin de Fikri Karadağ’ın başkanı olduğu Kuvayı Milliye Derneği üyelerinin telefon görüşmelerinden öğrenildiği anlatıldı.

Dink suikastı bağlantısı

İddianamede gizli tanıklardan birinin verdiği bilgiye göre Veli Küçük’ün Gazi Mahallesi’ndeki kahvehanenin taranması ve adam öldürme emri verdiği belirtildi. Aynı zamanda Hrant Dink cinayeti ile Malataya’da üç protestanın vahşice öldürüldüğü Zirve Yayınevi saldırısının da Ergenekon tarafından planlandığı öne sürülen iddianamede Ergenekon örgütünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dört danışmanın ailelerini fişlediği ve Susurluk ile arasında bağlantı bulunduğu kaydedildi. İddianamede terör örgütü yöneticisi olmak; hükümete karşı halkı silahlı isyana teşvik etmek; korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme ve mala zarar verme suçlamaları yöneltilen Muzaffer Tekin’in evinde yapılan aramada Genelkurmay Başkanlığı’nın bilgisayarlarından çıkan MGK öncesi kuvvet komutanlarının aralarında yapmış oldukları gizlilik ibareli toplantılara ait askeri ve siyasi gizli bilgiler içeren birçok belge bulunduğu belirtildi.

Suikastçılara vaat: Darbe yapacağız seni kurtarırız

İddianamede Ergenekon örgütünün yapısı, üye sayısı ve araç-gereç bakımından amaçladığı suçları işlemeye elverişli olduğu kaydedildi. İddianamede, “Örgüt üyelerinin Danıştay suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak suikastlarını yaptıracakları kişilere para teklif ettikleri ve ‘Yakında darbe yapacağız’, ‘Cezaevinde fazla kalmazsın’, ‘Biz seni hemen çıkarırız’’gibi vaatlerde bulundukları anlaşılmıştır” ifadesi de yer aldı. İddianamede “Örgütün yapısı, üye sayısı, araç gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişliliği” başlığı altında şu görüşlere yer verildi:
“Sonuç olarak Ergenekon terör örgütünün hem eleman hem kadrolaşma hem devlete ait gizli bilgi ve belgelere rahatlıkla ulaşma, örgütün sahip olduğu çeşitli silahlar ve silahlı üyeleri örgütün en üst düzeydeki devlet görevlilerine suikast yaptırmak için suç işlemiş ve işlemeye meyilli birçok insanı kısa sürede bulup bu tür insanlara hayali misyonlar yükleyip suç işlemeye teşvik edip, gerektiğinde yüklü miktarlarda paralar taahhüt edip ülkeyi kaosa götürecek eylemler yaptırabildikleri, Danıştay suikastı ve bazı ünlü kişilere yapılacak suikastlar için yapılan para tekliflerinin de dosyada delillendirildiği, suikast yaptıracakları kişilere ‘Yakında darbe yapacağız’, ‘Cezaevinde fazla kalmazsın’, ‘Biz seni hemen çıkarırız’’gibi vaatlerde bulundukları anlaşılmıştır. Alparslan Aslan’ı da böyle bir ümitle suç işlemeye azmettirdikleri, bu konuda Arslan’ın müebbet hapis cazası almasına rağmen hala çıkma ümidi olduğunu ve bu ümidinin kısa sürede gerçekleşeceğini ifadesinde beyan etmesi de örgütün hem darbe amaçlarını hem de bütün eylem ve suikastları rahatlıkla gerçekleştirebilecek deneyim ve birikime sahip olduğunu gösterdiği gibi yeterli eleman araç ve gerek ile bilgi ve kapasiteye sahip olduğunu göstermektedir.”

Selçuk’un notu

İlhan Selçuk’un evinde yapılan aramada ele geçirilen bir belgede Oral Çelik’e bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi konusunda gizli bir el yazısı bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin 43. sayfasında belirtilen ayrıntıda Selçuk’la ilgili bölüm şöyle belirtiliyor: “Aramalar neticesinde şüpheli İlhan Selçuk’ta kendi el yazısıyla yazmış olduğu Oral Çelik’e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda yapılan gizli bir toplantıya ait notlar ele geçirilmiştir.”

Tanıdık tanıklar

Ergenekon Davası’na tanıklık yapacak isimler de iddianamede belirtiliyor. Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı olduğu dönemde yürütülen Susurluk Çetesi soruşturmasıyla ilgili önemli bilgiler veren şimdiki Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın yanı sıra Yurtbank’ın eski sahibi batık bankacı Ali Avni Balkaner, Muzaffer Tekin’in kardeşi Ahmet Rıza Tekin ve cezaevinde bulunan Karagümrük Çetesi olarak bilinen Nuri Ergin, Vedat Ergin kardeşlerde tanık olarak davaya müdahil oldular. Araların 3 gizli tanığın da bulunduğu, tanıkların tam listesi şöyle:

Ali Avni Balkaner, Ahmet Rıza Tekin, Abdulcabbar Kibaroğlu, Engin Bağbars, Hasan İzmirli, Vedat Ergin, Nuri Ergin, Mehmet Seven, Çetin Göç, Sedat Tatr, Doğan Ceylan, Nuri Seçkin Albayram, Gizli Tanık A, Gizli Tanık B, İsa Öztürk, Faik Büyükteoman, Tevfik Remzi Arasan, Rüstem Kürşat Rüstemoğlu, Erdal Can,Nevzat Bozdoğan,Fatma Müge Tekin,Metin Sadi,Dursun Koç, Cem Akar,Gizli Tanık C, Hanefi Avcı, Pınar Güner.

İddianameden Ergenekon

İddianamede, 12 Haziran’da Ümraniye’deki bir gecekonduda 27 el bombasının bulunmasıyla başlayan operasyonun Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay saldırılarını da içine alarak genişletildiği belirtilerek Ergenekon örgütü hakkında şu bilgilere yer verildi:

Ümraniye’deki el bombalarının sahibi Oktay Yıldırım, Danıştay saldırganı avukat Alparslan Arslan, iddianameye göre Arslan’ı azmettiren Muzaffer Tekin ile Veli Küçük’ün arşivlerinden bulunan ‘Ergenekon’ yazılı belge, soruşturmaya derinlik kazandırdı.

Soruşturmada Emniyet Genel Müdürlüğü’nün her yıl güncellenen ‘terör’ örgütleri listesinde olmayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bildik örgütlerden önemli farklılıklar da gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış Ergenekon isimli örgüte ulaşıldı. ‘Ergenekon’ adına ise yazılı dökümanlardan yola çıkılarak bulundu.

İstanbul 29 Ekim 1999 Ergenekon Analiz ve Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi’ isimli dokümandan ve soruşturma evrakının genelinden, örgütün bu dokümanın yazım tarihi olan 1999 yılından da öncesine dayanan gizli örgütlü faaliyet içerisinde bulunduğu, yönetici ve üyelerinin örgütü ‘Derin devlet’ kabul edip, dışa karşıda bu şekilde gösterdikleri anlaşılmıştır. Örgüt söz de devlet adına, devlet ve millet yararına hareket ediyormuş görüntüsü vermeye çalışmaktadır. Bu yöntemle kamu kurumlarını baskı altına alıp, devlet yönetiminde etkili olmayı, sivil toplum örgütlerini de amaçları doğrultusunda yönlendirmeyi amaçladığı belirlenmiştir.

Örgütün gizli bir yapılanması olduğu, legal ve illegal alanlarda örgütlendiği, deşifre olan örgüt üyesinin öldürülmesi derecesinde katı hiyerarşik kurallarının bulunduğu, askeri birimler dahil her türlü kamu kurumunun örgütün faaliyet alanında olduğu, milli değerlerin istismarı propagandasıyla kasten öldürme dahil suç sayılan her türlü eylemin gerçekleştirilebileceği anlayışına sahip olduğu anlaşılmıştır.

İddianamede bombaların izi

Ergenekon İddianamesi’ndeki bomba irtibat raporları birçok eylemde kullanılan bombaların seri numaralarının Ümraniye’deki bombaların numaralarıyla çok yakın olduğunu ortaya koyuyor.
– Ağrı Patnos’ta boş arazide bulunan el bombası ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası aynı
– Hatay’da Mehmet Hayrettin Yavuz’un aracına atılan el bombaları ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası aynı
– Iğdır’da otelin kazan dairesinde bulunan bomba ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası aynı
– Haliç’te çocukların bulduğu el bombası ile Ümraniye el bombalarından 1’sinin seri numarası aynı
– Cumhuriyet’e atılan bombalar ile Ümraniye el bombalarından ‘sinin seri numaraları benzerlik göstermektedir
– İzmir Urla’da bulunan 10 el bombasından biri ile Ümraniye el bombalarından 1’sinin seri numarası aynı
– İzmir’de Ali Özgüleç’in üzerinde ele geçirilen el bombası ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası aynı
– İzmir’de İbrahim Çiftçi’nin öldürüldüğü el bombası ile Ümraniye el bombalarından 4’nün seri numarası aynı
– Kırıkkale Keskin’de ele geçirilen 2 bombadan biri ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası aynı
– Kütahya’da çöpte bulunan el bombası ile Ümraniye el bombalarından 2’sinin seri numarası benzerlik taşıyor
– Manisa Akhisar’da ele geçiririlen 2 bombadan biri ile Ümraniye el bombalarından 1’sinin seri numarası aynı
– Şırnak’ta ele geçirilen 6 el bombasından biri ile Ümraniye el bombalarından 1’sinin seri numarası aynı
– Trabzon Of’ta ele geçirilen el bombası ile Ümraniye el bombalarından 1’sinin seri numarası aynı
– Merzifon’da Kerem Adıgüzel’in evine atılan el bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen bombalardan birinin seri numarası aynı
– Alanya’da otel odasında ele geçirilen el bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen bombalardan 1’nin seri numarası aynı
– Çankırı ele geçirilen sis bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen sis bombalarından 1’nin numarası aynı
– Tuzla’da gemicilik firmasına bırakılan el bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen bombalardan 1’nin seri numarası aynı
– Cumhuriyet’e 05 Mayıs 2006’da atılan el bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen bombalardan 1’nin seri numarası aynı
– Cumhuriyet’e 11 Mayıs 2006’da atılan el bombası ile Fikret Emek’ten elde edilen bombalardan 1’nin seri numarası aynı

Yorum yazın