Gündem

4+4+4 için ‘pardon’ diyemezsin

Yazan: Ecem Kurumsuz Ünal
Ecem Kurumsuz

Eğitim Reformu'nu değerlendiren, Sabancı Üniversitesi’nden Batuhan Aydagül: “Denemeden getirilen düzenleme tutmazsa koskoca bir döneme zarar verecek”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Birimi konuğu Sabancı Üniversitesi Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Batuhan Aydagül’e göre kısaca 4+4+4 olarak bilinen Eğitim Reformu Yasası, farklı gelir grupları arasındaki eğitim eşitsizliğini gidermediği gibi yeni sorunlar doğurmaya gebe.

“Eğitim reformunun böylesine hızlı ve temelsiz olması manidar, teklif büyük hayal kırıklığına uğrattı. Gerekçeler yanlış temellere oturuyor, görüşler üzerine yapılandırılmış” diyen Aydagül’e göre 15 milyon çocuğun hayatı ile oynanıyor.

Eğitimde yapılan reformların içerik ile ilgili olması gerektiğini söyleyen Aydagül, “Değişiklik değil kalite aranmalı. Dokuz yıldır çalışıyoruz, dokuz yıldır birçok çocuğumuzun okula başlamasını sağladık ama öğrenmesini sağlayamadık. Eğitim çok kalitesiz. 15 yaşına gelmiş çocuklar basit bölme işlemleri ile çözülebilecek problemlerde sorun yaşıyor. Diğer taraftan eğitimde eşitsizlik devam ediyor. Bir tarafta en zengin yüzde 20 bir tarafta en fakir yüzde 20. Bunların arasındaki uçurum gün geçtikçe açılıyor” görüşünde.

“Gerekçeler yanlış temellere oturuyor”

Batuhan Aydagül, eğitim sisteminin olumlu yönde yapılandırılmaya başladığı, ulusal öğretmen stratejisini benimsendiği bir dönemde aniden ortaya çıkan 4+4+4 uygulamasını şöyle değerlendirdi: “Milli Eğitim Bakanlığı bile bu yasayı TBMM’ne geldikten sonra öğrendi ve mecburen bu yasayı destekledi. Karşı çıkma şansı zaten yoktu, kurumlar arası uyuşmazlık yaşanamazdı. Bu yasanın nereden çıktığı, neden böylesi hızlı ilerletilmek istendiği belli değil. Okula başlama yaşı geri çekildi. Orta okula yeni seçmeli dersler eklendi.”

Yasanın gerekçelerini eleştiren Aydagül “ ‘5+3 sekiz yıllık zorunlu eğitim dünyada sadece bizde var’ dediler, oysa onlarca örneği var. ‘Esnek eğitim olsun’ dediler, illere göre böyle bir esneklik seçmeli ders konusunda zaten vardı. Kademelendirilmiş 12 yıl eğitimin sekiz yılı örgün, lise açık okunabiliyor. Ama önceden de öğrenciler açık liseye gidebiliyordu. Teklif büyük hayal kırıklığına uğrattı. Sekiz yıllık zorunlu eğitime karşılar. Oysa asıl bu eğitim sayesinde kız çocukları daha uzun süre okuyabildi. Çocuk işçiliği azaldı. Meslek liselerinin önünün kapayan, mesleğe çırak yetişmesini engelleyen zorunlu eğitim değil kat sayı farkıdır.”  

“Okul öncesi eğitim çok önemli ama görmezden geliniyor”

Okul öncesi zorunlu eğitim teklifinin geri çekilmesini eleştiren Aydagül  bu temel eğitimin erken kesilmesinin de önemli bir sorun olduğu görüşünde:

“ ‘Olmazsa birinci sınıfı hafifletir, ana okulu gibi yaparız’ diyorlar. Olur mu böyle birşey? Okul öncesi ile ilk öğretim birbirinden çok farklı şeyler. İlk öğretimde her yurttaşın sahip olması gereken temel bilgiler verilir. Fen ile ilgisi olmayan birine verilecek fen eğitimini kaldırmak yerine, müfredatı hafiflet, öğretmeni eğit, sınıfları düzenle. Riskli ikinci kademede zaten öğretemiyorduk, şimdi işin içine bir de sanat, spor girdi. Bu bulanıklık getirecek. Bu dersler olsun tabii ama ders dışı eğitimle. Yetenek, ilgi ve gelişimlerine göre ayrılacaklar diyorlar. Bu çok büyük bir risk. Çocukların temel eğitimlerini ne kadar erken kesip onları ayrıştırırsanız, onların önünü kapar eşitsizliği arttırırsınız”. Din derslerinin artmasının istendiği açıkça söylemesi durumunda bu konunda çalışma yapılabileceğini söyleyen Aydagül endişesini ise şöyle dile getirdi:

“İsteğe bağlı derste not alınmaz, kurs gibidir. Seçmeliler mahalle baskısı ile zorunlu seçmeliye dönüşürSünniler için öğretmenler ders verecek diyelim, Aleviler için dedeler, Hıristiyanlar için papazlar mı gelecek okula ders vermeye? Din adamları okullara mı girecek? Kuran-ı kerim, Peygamberin hayatı bunlar ders olarak tartışılabilirdi. 15 milyon çocuğun hayatıyla oynamalarına gerek yoktu.”

“Eğitim kanunları darbelerden sonra yapıldı”

Değişikliğin bütün öğrenciler üzerinde uygulanmasının yanlış olduğunu belirten Aydagül, “Programı düzelt, eğitimi değiştir, ayrımı azalt. Sadece vitrini değiştirdiler. Yeni bina yapmak çözüm değil, yatırım öğretmenlere yapılmalı. Bu tür şeyler adım adım uygulanır. Bir öneri çıkar, sonra bu tartışılır. Bir pilot okul seçilir ve üzerinde denenir. 2007 doğumluların hepsini kapsayacak bu değişiklik eğer tutmazsa koskoca bir döneme zarar verecek. Yap boz değil bu. A pardon diyemezsiniz sonra. İnşallah ben yanılıyorumdur. İktidara yakın sivil toplum kuruluşları din ve eğitim tartışmasını 28 Şubat’ın rövanşı olarak görüyorlar. Eğitimi bölmek değil amaç din eğitimini indirgemek” dedi. 

Eğitim kanunlarının darbelerden sonra yapıldığına dikkat çeken Aydagül, “Hepsinin otoriter ve devletçi yapıları var. Hiçbiri öğrenciyi merkez almıyor. 1973’de sekiz yıl zorunlu eğitim 5+3 tartışıldı, kabul edildi. Uygulamaya geçilmeden CHP yeni bir teklifle geldi. Sonra “mesleğe imam yetiştiriliyor” diye imam hatipleri meslek lisesi kılıfına soktular. 1997’de imam hatiplerin orta kısmı kapatıldı. Dünya Bankası eğitim programlarından sonra 24 yıl sonra sekiz yıllık eğitime geçildi. 28 Şubat’la alakası yok o dönemde yaşananların. O dönemde düğmeye bastılar sadece. Bu sistemler kalıcı değil, biri  daha gelecek yine değiştirecek. Eğitim çok hassas bir konu. Bu konuda hassas davranılmalı” dedi. 

“Dindar gençlik” açıklaması tesadüf mü?

Eleştirilerini sadece kanun üzerinden ve belli sınırlar çerçevesinde yapabildiklerini anlatan Aydagül, “Bazı şeyler tesadüf değil ama biz bunlara değinemiyoruz. Konu ve gerekçe temelli gitmek zorundayız. Başbakanın ‘dindar gençlik’ söyleminden iki hafta sonra bu yasanın gündeme gelmesini tesadüf olarak görmüyorum. Din eğitiminin bu kadar erken başlamasının çocuklar üzerindeki ikna gücünü arttıracağı aşikâr. Bu paket halinde bütün eğitim sistemini değiştirerek olmamalıydı. Muhalefetin adı çıkmış dokuza inmez sekize söylemleri dikkate alınmıyor, ideolojik olarak algılanıyor. Çocuklar ve aileler dindar olmasın demiyoruz. Ama eleştirel bakabilsinler. Eğer böyle olmazsa eminim ki AKP’nin bile istemeyeceği kapalı ve dar görüşlü bir nesil yetişir” görüşünde.  

“Veliler örgütlensin”

Çalışmalarına devam edeceklerini söyleyen Aydagül bundan sonra yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

“Artık uygulama için çalışacağız. ‘Küstüm oynamıyom’ diye birşey yok. Bundan sonra ikinci kademede ön görülen seçmeli derslerle ilgili çalışmalar yapacağız. Öncelikli amacımız öğretmenleri ve velileri bilgilendirmek. Bir çocuğa dokuz yaşında seçim yaptıran, orta okul programına sokan tek ülke olacağız. Yine söylüyorum, çocukları bu kada erken ayrıştırmak çok yanlış. Gücümüz sınırlı ama konferanslar vermeye devam edeceğiz. Öğretmenlerimize güveneceğiz. Velilerin örgütlenmesi gerekiyor. Öğretmenler, sendikaların ideolojilerinden sıyrılmak için onlardan bağımsız olarak örgütlenmeli. Sistem 2007 doğumlular ile başlayacak. Ocak, şubat doğumlular okula başlayacak. Mart eylül arası doğanların okula başlayıp başlamayacağı, velinin isteğine ve çocuğun gelişimine göre karar verilecek. Yaş farkı 12 ile 14 aya varan çocuklar, aynı anda başlayacaklar okula. Asıl sorun ana okula gidemeden başlamaları. Veliler bir araya gelmeli, direnmeli ve çocuklarını yollamamalı. 5 bin veli bunu yaparsa 5 binin de evine memur mu gönderecekler? Benim çocuğumu okul öncesi eğitimini almadan kimse götüremez zorla okula. Veliler özgürlüklerinin farkına varsınlar.”

Muhalefet yaptığınızda desteklerini çeken insanlar ve kurumlar olabileceğini söyleyen Aydagül,  “Mümkün olduğunca çok kurum ve kişiyi arkanıza almanız lazım. Doğru ve özgün araştırmalar yapmak ve muhalefet edebilmek için. Fon yapınız çok önemli bu konuda” sözleriyle itirazların somut verilere dayanmasının ve çeşitli kaynaklardan beslenilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.

Yorum yazın