Uluslararası Af Örgütü, bugün yaptığı basın toplantısında Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda ifade özgürlüğünü tehdit eden 10 madde hakkında değişiklik talep etti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner, bugün açıkladıkları Dördüncü Yargı Paketi'ne ilişkin raporun Türkiye Cumhuriyeti hükümetine yönelik yapılan acil bir çağrı olduğunu söyledi. Gardner, raporda yer alan ve ceza yasalarında acil dğeiştirilmesi istenen 10 madde dışında da birçok sorunlu madde olduğunu belirterek “Ancak bunlar bizim için en önemlileri. Dördüncü Yargı Paketi kapsamında bu maddelerin kaldırılabileceğini ya da değiştirilebileceğini umut ediyoruz” dedi. İfade özgürlüğünün önündeki en ciddi sorunun uygulama olduğunu vurgulayan Gardner, “Savcı ve hakimlerin mevcut yasaları uygulaması uluslararası standartlara uymuyor. Bu zihniyetin değişmesi gerekiyor” dedi. Gardner sözlerini tamamlarken “Bu, Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’de ifade özgürlüğüyle ilgili son sözü olmayacak” diyerek gelecekte farklı çalışmalarla ortaya çıkacaklarını belirtti.
Uluslararası Af Örgütü, bugün saat 11:00’de Taksim Miapera Hotel’de düzenlediği basın toplantısında, Dördüncü Yargı Paketi’nde yapılması gereken değişikliklerle ilgili hazırladığı raporu basın mensuplarına sundu. Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu’ndaki (TMK) 10 madde hakkında iptal ya da değişiklik talebinde bulunan örgütün Türkiye Şubesi Direktörü Murat Çekiç’in, barış süreci hakkında yapığı açıklamalar da dikkat çekti.
“Dördüncü Yargı Paketi önemli bir fırsat”
Açılış konuşmasını Murat Çekiç’in yaptığı toplantıya Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen ve Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner da konuşmacı olarak katıldı. Çekiç yaptığı konuşmada Türkiye’de ifade özgürlüğünün çok büyük bir tehdit altında olduğunu vurguladı. Çelik önümüzdeki günlerde meclisten geçmesi beklenen yargı paketi hakkında “Dördüncü Yargı Paketi ifade özgürlüğünün önündeki sınırları kaldırmak için önemli bir fırsat” dedi.
John Dalhuisen ise engellenen ifade özgürlüğünün tüm dünyada çözülmesi gereken ilk sorun olduğunu belirtti. Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engeli Terörle Mücadele Kanunu’ndaki muğlak maddeler olduğunu belirten Dalhuisen, bu yüzden gerçek terör eylemlerinin barışçıl ve yapıcı örgütlerin eylemleriyle karıştırıldığını ve masum insanların bu yüzden cezalandırıldığını vurguladı. Konuşmasında Barış Süreci’ne de değinen Dalhuisen “Barış insanlar arasındaki ilişkiyle mümkün olabilir. 2 liderin görüşmesi barışı getirmez” dedi.
Fikret İlkiz’den değişmesi istenen yasalara itiraz
Toplantıya dinleyici olarak katılan Avukat Fikret İlkiz örgütün değişiklik ya da iptal talebinde bulunduğu bazı yasalara itiraz etti. “Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi’nin 2. Fıkrası’nın kaldırılmasını istiyorsunuz. Ancak 6. Madde’nin 1. Fıkrası’nda ‘terör örgütlerinin dışında isim ve kimlik belirtmek suretiyle terörle mücadelede görev almış kişilerin adları yayınlanırsa…’ diye bir düzenleme var. Bunun kalmasını istiyorsunuz. Yine 14. Madde’ye göre muhbirlerin hüviyetlerini açıklamak ya da yayınlamak muhafaza ediliyor. Burada basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları diyor. Neden sadece 6/2’yi kaldırmak istiyorsunuz?” diye soran İlkiz, sözlerine “Böyle bir öneri götürürseniz bu yanlış olur. Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi tamamen kaldırılmalıdır” şeklinde devam etti.
Diğer yasalarla ilgili eleştirilerini de sunan İlkiz, “125. Madde’nin de uygun hale getirilmesini istiyorsunuz. Kıta Avrupası’nda 2004’ten beri hakaretin suç olmaması yönünde bir eğilim var. Bunu Türkiye Cumhuriyeti’ne uygun hale getirmeye çalışırsanız hiç ummadığınız bir maddeyle karşı karşıya kalırsınız” dedi ve sözlerine 6. Ve 7. Maddeler’de yapılacak değişikliklerle ilgili endişelerini ekleyerek devam etti.
“Hem 6. hem 7. Maddeler’de ‘örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte…’ diye düzenlemeler var. Bu konuyla ilgili bir çalışmanızı görümedim. Bu önemli bir konudur. Eğer hükümetle göreşecekseniz kendilerinin fikrini alın. Çünkü bu tehlikeli bir maddedir” diyen İlkiz sözlerini “Dördüncü Yargı Paketi herhangi bir şekilde ifade özgürlüğüyle ilgili bir paket değildir. Hiçbir kanun maddesinde değişiklik yapmaz. Özellikle vicdani retle ilgili 318. Madde genişletilmiştir. Bundan sonra askerlik görevini yapmakta olanları firara teşvik etmek de suç haline getirilmiştir. Dördüncü Yargı Paketi sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye’yle ilgili bekleyen bin 854 dosyanın uygulanmasıyla ilgili düzenlenen bir pakettir. Dolayısıyla propaganda meselesinde ya da kimlik açıklama gibi meselelerde cebir, şiddet gibi kelimelerin olduğu cümleler beraberinde Türk yargısının, propagandayı teşvik, övme, telkin gibi kavramları tartışmasına da sebep olacaktır. Bunun için Dördüncü Yargı Paketi’nden hareketle böyle bir değerlendirme yaptığınız zaman, bu değerlendirmeyle oluşan gerçekler birbirine aykırı düşer. O zaman ‘bu yasayla olmaz’ derken hangi yasayı kast ediyorsunuz? Hangi yasalarla ne olur?” şeklinde sürdürdü.
Andrew Gardner İlkiz’in sorularını “Evet bu 10 maddelik dar bir rapor. Ama raporumuzdaki bu 10 madde en acil, en tehditkar ve en çok karşımıza çıkan 10 madde. Bu diğer maddelerin sorun olmadığı ya da onları desteklediğimiz anlamına gelmiyor. Daha ileride bu maddeleri de hükümete taşıyabiliriz. Ancak önceliğimiz bu maddelerde. Değiştirilmeleri ya da kaldırılmaları gerekiyor” diyerek cevapladı. Gardner 125. Madde’yle ilgili ise “Hakaretin ceza hukukundan kaldırılıp medeni kanuna konmasını istiyoruz. Bir insanın haklarını, itibarını korumak aslında makul bir gerekçedir. Bu yüzden medeni hukuktan kaldırılsın diyemiyoruz. Ama bu şekilde hapis cezası verilmesi doğru değildir. Bu şekilde olmaz” dedi.
Dördüncü Yargı Paketi’nin eleştirilebilecek farklı noktalarının da olduğunu belirten Gardner “Vicdani ret hakkı tanınması gerektiğini senelerce söyledik. Kampanyamız sürüyor, söylemeye devam edeceğiz. Bu hakkın tanınmaması ile 318. Madde olan halkı askerlikten soğutma birbiriyle ilişkili. Bu maddenin tamamen kaldırılması gerekiyor. Bu konuda size katılıyoruz” dedi.
Murat Çekiç ise Dördüncü Yargı Paketi’yle ilgili ilginç bir gerçekten bahsetti. İlkiz’in, paketin ifade özgürlüğüyle ilgisinin olmadığı yönündeki sözlerini hatırlatan Çekiç, “Yanlış söyleyebilirim ancak bu paketin resmi adı ‘İnsan Haklarının ve Özgürlüklerinin Korunması’. Bizim hükümete söyleceğimiz şeylerden biri de çok güzel bir isim buldukları ve içeriği de buna uydurmalarının gerektiği. Çünkü ismi içeriğine ters düşüyor” dedi.
“Barış, süreç için umut verici bir isim”
Bir muhabirin, devam eden barış sürecinin hukuki değil politik olduğu yönündeki sorusu üzerine Çekiç “Barış, bu süreç için umut verici bir isim. Biz de umutluyuz. Biz bu süreçte ifade özgürlüğünün herkes için, tüm taraflar için ifade özgürlüğünün sağlanması, herkesin barışın nasıl olması gerektiğine dair istediğini söyleyebilmesinin kalıcı, sürdürülebilir, gerçek bir barış için en önemli koşullardan biri olduğunu düşünüyoruz. Barış sürecinin sağlıklı olabilmesi için neye ihtiyaç varsa, yasal düzenlemeye ihtiyaç varsa yasal düzenleme yapalım, birebir konuşmaya ihtiyaç varsa konuşalım, akil insanlar gerekiyorsa toplansınlar. Bu sürecin aksamadan, tökezlemeden yürüyebilmesi için gereken her türlü sosyal ve yasal altyapının oluşturulması taraftarıyız. Bizim bu konudaki görüşümüz budur” dedi.
TCK 301. Madde: Türk milletini aşağılama (İptal edilmesi isteniyor.)
TCK 318. Madde: Halkı askerlikten soğutma (İptal edilmesi isteniyor.)
TCK 125. Madde: Hakaret (İptal edilmesi isteniyor.)
TCK 215. Madde: Suçu ve suçluyu övmek (İptal edilmesi isteniyor.)
TCK 216. Madde: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (2. ve 3. paragraflarının iptal edilmesi, yalnızca şiddeti teşvik etmeye varan kin ve düşmanlığa tahrik suçunun kovuşturulması sağlanacak şekilde değiştirilmesi isteniyor.)
Terör tanımı (TMK’nin 1. Maddesi’ndeki terör tanımının, temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine dair Birleşmiş Milletler Özel Raportörü’nün önerdiği tanımla ve terörle mücadelede insan haklarıyla uyumlu hale gelecek şekilde değiştirilmesi isteniyor.)
TCK 220/6. Madde: Terör örgütü adına suç işlemek (İptal edilmesi isteniyor.)
TCK 220/7. Madde: Terör örgütüne yardım etmek (Terör örgütüne yardım etmek (Maddenin uygulanmasıyla ilgili savcıların kullanımına yönelik, silahlı bir gruba yardımın ne zaman suç teşkil ettiğine dair, söz konusu yardımın kendi başına yasalarla düzenlenmiş bir suç olması veya suçu içermesi ya da doğrudan bir suçun planlanması veya işlenmesiyle ilişkili olması şartını da kapsayan net kriterlerin belirlendiği kılavuz ilkelerin benimsenmesi isteniyor.)
TMK 7/2. Madde: Terör örgütü propagandası yapmak (Yalnızca şiddete tahrikin savunulmasını yasaklayacak şekilde değiştirilmesi isteniyor.)
TMK 6/2. Madde: Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basma veya yayınlama (İptal edilmesi isteniyor.)
Anayasa 26. Madde: İfade hürriyeti (İfade özgürlüğü hakkının kısıtlanmasına ilişkin kabul edilebilir sebeplerin uluslararası insan hakları standartlarıyla tutarlı olması sağlanacak bir şekilde değişmesi isteniyor.)
Uluslararası Af Örgütü hazırladığı rapordaki isteklerinin kabul edilmesi için http://www.buyasaylaolmaz.org adında bir site açtı ve konuyla ilgili bir imza kampanyası başlattı. Acil eylem çağrısı olarak adlandırılan kampanyada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yazılmış bir dilekçenin altına tüm dünyadan imza toplaması bekleniyor.