Medya

Anadolu Ajansı Taraf'ı tutmadı

Yazan: Volkan Öner

Anadolu Ajansı, Taraf gazetesine hizmet vermeyeceğini duyurdu. Bir haber ajansı, hizmetinden faydalanan medya organlarını seçebilir mi?

Anadolu Ajansı’nın (AA) Taraf gazetesi ile sözleşmesini feshettiğini duyurması akla bir soruyu getiriyor: Bir haber ajansı, sağladığı hizmetten faydalananlara bir sınır getirebilir mi? Ya da, yasal bir dayanağı olsa bile bu durum kabul edilebilir mi?

Taraf 29 Mart'ta “Sandıkta ‘moral bozma’ planı” sürmanşetiyle yayınlandı. Habere göre sandık sonuçlarını bu yıl ilk kez iletecek olan AA, önce Adalet Kalkınma Partisi'nin (AKP) yüksek oy aldığı yerleri duyuracak ve muhalefet partisi temsilcileri üzerinde moral bozukluğu yaratılarak, sandıkları terk etmeleri sağlanacaktı.

Ajans dün yaptığı yazılı açıklamada, AA hakkındaki iftira ve kurgu haberlerle kamuoyunu yanıltmaya çalıştığı ve AA’nın gönderdiği tekziplere yer vermediği gerekçeleri ile Taraf’la sözleşmesini feshetttiğini ve haber hizmeti sunmayacağını duyurdu. Ajans ayrıca gazetenin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55/1. maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı olarak AA hakkında “yanıltıcı ve kötüleyici faaliyetler içinde bulunduğu” gerekçesi ile yasal işlem başlatıldığını da ilan etti.

“Tüm basın kuruluşlarının yasal hakkı”

HaberVs’nin görüşüne başvurduğu Avukat Fikret İlkiz’e göre AA, bir anonim şirket olduğu için Taraf gazetesi ile sözleşmesini fesh edebilir. İlkiz “Anadolu Ajansı, herhangi bir abonesiyle aralarında yapmış oldukları sözleşmeyi, karşı tarafın sözleşmeye uymadığı durumlarda feshetme hakkına sahiptir. 5187 sayılı Basın Kanunu Anadolu Ajansı’na olduğu gibi, tüm basın kuruluşlarına bu hakkı vermiştir” görüşünde.


Zaman gazetesine yaptığı açıklamada, sözleşmenin feshettiğine dair kendilerine resmi bir açıklama yapılmadığını söyleyen Taraf gazetesinin avukatı Veysel Ok, gazetenin AA’nın gönderdiği tekzip metinlerini yayınlama zorunluluğunun olmadığını da belirtmişti (AA, haber vermeden Taraf Gazetesi’nin aboneliğini iptal etti.)

Basın Kanunu uyarınca gazetelerin noter yoluyla gelen tekzip metinlerini yayınlamama hakkına sahip olduğunu söyleyen Fikret İlkiz, bu konuda Veysel Ok’a katılıyor: “Anadolu Ajansı, gönderdiği tekziplerin yayınlanmamasını sözleşme feshine sebep olarak gösteremez.

“Yarı resmi de olsa da bir kamu kuruluşudur”

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri, yarı resmi de olsa AA’nın bir kamu kuruluşu olduğunu ve misyonu gereği ayrım gözetmemesi gerektiğini söylüyor:

Anadolu Ajansı bir kamu kuruluşudur ve görevi, ayrım gözetmeksizin işlevini yerine getirmektir. Ajansın yarı resmi nitelikte ve anonim şirket olması bu sorumluluktan muaf olmasını gerektirmez. Dolayısıyla Taraf'a yönelik 'marka değerini düşürücü, ajans ve yöneticilerinin ticari itibarını ve iktisadi faaliyetlerini zedeleyici, haksız rekabete sebep olan asılsız isnatlarda bulunup, iftira ve kurgu haberlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır' suçlamaları geçerli değildir. Bu mantıkla bakıldığında kendisi hakkında olumsuz içerikli haber yapıldığında İSKİ'nin medya kuruluşlarının suyunu kesmesini ya da elektrik dağıtım şirketlerinin ihalelere ilişkin eleştiriler, yolsuzluk haberleri vs. karşısında elektrik vermemesini de normal karşılamamız gerekir.”

Sözeri’ye göre AA’nın Taraf’a verdiği hizmeti sonlandırması bir “ceza”:

“Medya kuruluşlarının gerçeğe aykırı haber yapmaları durumunda başvurulabilecek yollar bellidir. Bir kamu kuruluşu verdiği hizmeti bu şekilde bir cezalandırma aracı olarak kullanamaz. Ayrıca yine AA'nın kamuoyuna duyurduğu açıklamada belirttiği şekliyle “ajansımızın habercilik anlayışının Taraf gazetesinin habercilik anlayışı ile örtüşmediği izahtan varestedir” ifadesi son derece sorunlu. Ajansın düşünce ve basın özgürlüğüne bakışını ortaya koyuyor. Hiçbir yayın kuruluşunun AA ile habercilik anlayışı noktasında örtüşmesi beklenemez. Kaldı ki AA'nın da özellikle son dönemde çeşitli kanıtlarla ortaya konan taraflı haberciliğiyle habercilik anlayışında bir ölçüt olduğu söylenemez.”

“AA devletin değil, hükumetin politikalarını uyguluyor”

Sözeri’ye göre ajansların, devlet politikalarına göre hareket etmesi rastlanabilen bur durum. Örneğin Reuters, ABD, İngiltere ve Birleşmiş Milletler'in ticari yasak uyguladığı bazı ülkelere hizmet vermiyor. Ancak devlet ve hükümet politikası aynı şey değil. Sözeri, AA’nın da daha öncesinde bu ajanslar gibi devlet politikalarına göre hareket ettiğini ancak son dönemde hükümet politikalarına göre bir yayıncılık yaptığı görüşünde:

“Anadolu Ajansı’nın daha önceki dönemlerden farklı olarak bu dönem hükümete çok daha yakın bir politika izlediğini, bu politikalar doğrultusunda bazı haberleri gizlediği, hükümet yanlısı taraflı bir habercilik yaptığını söylemek mümkün. Bu sebeple diğer tüm medya kuruluşları gibi Anadolu Ajansı da eleştirilebilir. Hatta yüzde 49'u kamuya ait olması nedeniyle izlenmesi ve eleştirilmesi de gerekir.”

“Star ve Yeni Şafak gibi gazetelerle de ilişkisini kesebilir”   

Ocak ayında yayınlanan 5Ne1Kim: Medyanın mutfağından sansür-otosansür hikâyeleri kitabında AA’daki sansür ve yolsuzluk iddialarına da yer veren Gazeteci Mustafa Dağıstanlı, ajansın keyfi bir karar aldığını düşünüyor.

“AA Taraf ilgili bir karar almış ve bu kararına kılıf oluşturmak için bir takım gerekçeler öne sürmüş. Hizmet vermeyi kesmesi hukuki olabilir, ama meşru değil. Kitapta da yazdığım gibi, kamunun haber hizmetlerini üstelenen kurumu Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'dür ve bu hizmeti, her sene bir ihaleye çıkarak dışarıdan sağlar. Şimdiye kadar hep AA almıştır bu ihaleyi, çünkü ihale şartnamesi AA'yı tarif eder, dolayısıyla başkasının alması imkansızdır. Ayrıca, son zamanlarda değiştirilen, bir kısmı genel müdürün üzerine bir miktar vs verilen kontrol hisseleri devletin elindedir. Yani bir nevi kamu hizmeti yapar AA. Dolayısıyla hizmet vereceği kurumları seçemez herhangi bir şirket gibi.”

Dağıstanlı, ajansın yayın polikasının iktidara göre değişemeyeceğini ve ajanstan hizmet alan gazetecilerin de ilkesel olarak bu duruma karşı çıkmaları gerektiğini savunuyor.

“AA'nın bu uygulamasına bütün medya kuruluşlarının karşı çıkması gerekir. İlkesel bir cephe olarak AA'nın karşısına çıkmaları gerekir. Türkiye medyası hiçbir zaman bir ilke cephesi oluşturamadığı için bunun gerçekleşmesini beklemiyorum tabii. Fakat yapılması gereken bu. Çünkü bu çok sakat bir mantık. Yarın da başka bir iktidar başka birini genel müdür yapar ve o da diyelim Star'a, Yeni Şafak'a hizmet vermeyi keser. Bu yüzden bir ilke cephesi oluşmalı ve AA'ya haddini bildirmeli.”

“Sovyetler Birliği ajanslarına benziyor”

Uluslararası medya organları için, kendi deyimiyle “ezelden beri” haber yapan Gazeteci Andrew Finkel ise, AA'yı, siyasi baskıyla tek sesli yayıncılık yapan Sovyetler Birliği dönemi ajanslarına benziyor:   

“Anadolu Ajansı’nın TRT gibi hükümet politikalarına uygun hareket ediyor ve bu nedenle eski ağırlığını yitirdi. Taraf için AA ile ilişkisinin kesilmesi çok önemli değil. Çünkü AA, Sovyetler Birliği dönemindeki haber ajansları gibi haber yapıyor.”

Yorum yazın