Genel

Belediye İshak Paşa’dan ne istiyor?

Yazan: Aliye Aral

Topkapı Sarayı çevreleyen surların güneybatı cephesine dayanan 13 bina dün, Sur-u Sultani Projesi kapsamında, Eminönü Belediyesi ekiplerince yıkıldı. Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Cankurtaran semti, İshak Paşa Caddesi üzerindeki bu binaların yıkım gerekçesini Milliyet gazetesine “Surların etrafındaki kötü yapılaşmayı kaldırmak istedik. Daha önce de Gülhane Parkı’nda böyle bir temizlik yapılmıştı” sözleriyle açıklıyor. Surlar tarihi de, […]

Topkapı Sarayı çevreleyen surların güneybatı cephesine dayanan 13 bina dün, Sur-u Sultani Projesi kapsamında, Eminönü Belediyesi ekiplerince yıkıldı. Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er, Cankurtaran semti, İshak Paşa Caddesi üzerindeki bu binaların yıkım gerekçesini Milliyet gazetesine “Surların etrafındaki kötü yapılaşmayı kaldırmak istedik. Daha önce de Gülhane Parkı’nda böyle bir temizlik yapılmıştı” sözleriyle açıklıyor.

Surlar tarihi de, İstanbul’un en eski semtlerinden Cankurtaran’daki konutlar tarihi değil mi?

Başkan Nevzat Er’in, Milliyet’teki haberin devamında yer alan sözleri, bu sorunun ardından yükselen endişeyi daha arttırıyor: “Sadece İshak Paşa Konağı sahipleri ile mahkemeliğiz. Onu da yıkacağız, burası temizlenecek.” (http://www.milliyet.com.tr/2008/12/01/guncel/)

Bir belediye başkanı nasıl oluyor da, Osmanlı’nın en önemli devlet adamlarından birinin ismini taşıyan konağı yıkmayı temizlik olarak nitelendiriyor? Dahası Bölge Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, saray çevresindeki bu binaların yıkılmasını nasıl onaylıyor?

19. yüzyıla ait konak!

İnternette “İshak Paşa Konağı” kelimeleriyle yaptığımız aramada, konağı otel olarak kullanan işletmenin sitesine ulaşıyoruz. İngilizce yayın yapan sitenin açılış sayfasında konağın “19. yüzyıla ait ve devlet tarafından koruma altına alınmış bir bina” olduğu yazıyor.

Bunun üzerine otel sahibiyle konuşmak üzere Cankurtaran’a gidiyoruz. İshak Paşa Caddesi’nde, ne zamandır binalar arkasında kaldığını bilemediğimiz surun yıkımlar sonrasında gerçekten de ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Hurdacılar ve mahalleli, dün yıkılan binalardan geriye kalan, işlerine yarayacağını düşündükleri parçaları topluyor. Ancak yaklaşık iki saat beklediğimiz otel sahibine ulaşamıyoruz. Kendisiyle daha sonra görüşmek üzere, telefonlarını alarak Cankurtaran Mahallesi Muhtarlığı’na gidiyoruz.

Muhtar, Türk sinemasının unutulmaz “kötü adam”ı Erol Taş’ın yeğeni Nevin Taş bize şaşırtıcı bir bilgi veriyor: “İshak Paşa Konağı en fazla 15- 20 senelik bir geçmişe sahip yeni bir yapı.” Taş yine de, yıkım için kendilerine haber vermeyen belediyeyi eleştiriyor.

Yangından geriye kalan…

Aynı mahallede bir otelde yönetilicilk yapan, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Ata Tansuğ’a ulaşıyoruz. Tansuğ, sadece İshak Paşa Konağı’nın değil, Cankurtaran Mahallesi’ndeki 19. yüzyıla ait hemen hiçbir ahşap konağın günümüze ulaşma şansının olmadığını şu sözlerle anlatıyor: “Tarihi Yarımada’nın 1908 ve 1920’de geçirdiği iki büyük yangın, tüm ahşap yapıları küle çevirdi. 1926’dan sonra bu konutlardan boşalan alanlar daha küçük parsellere bölündü. Eskinin büyük konaklarının bulunduğu yerlere bu tarihten sonra ‘sosyal konut’ olarak isimlendirebileceğimiz küçük konutlar inşa edildi. Cankurtaran’nın bugünkü dokusu, o dönemde inşa edilen konutlardan oluşur.” Mehmet Ata Tansuğ, söz konusu konağın ise 12 yıl önce inşa edildiğini söylüyor.

Gelgelelim, Mehmet Ata Tansuğ’un “sosyal konut”larında oturan mahalle sakinleri, surdan uzakta olmasına rağmen yıkım sırasının kendi evlerine geleceği konusunda endişeli. Örneğin, tek katlı kâgir bir evde oturan Güler Coşkun, “Sulukulelilerle aynı kaderi yaşamak istemiyorum” diyor. Bu nedenle belediye tarafından yapılan düzenlemelere da karşı. “Burası böyle güzel” diyor.

Akşam saatlerine kadar telefonla ulaşmaya çalışmamıza rağmen, İshak Paşa Konağı’dan yanıt alamıyoruz. Otelin internet sitesinde verilen bilgi doğru ve bina koruma altında ise, Eminönü Belediyesi ve Sur-u Sultani Projesi için yıkıma onay veren koruma kurulu suç işliyor. Eğer bu bilgi yanlış ise, otel işletmesi olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyor.

Sur-u Sultani

Son üç Kültür Bakanı tarafından dile getirilen ancak son iki yılda hız kazanan Sur-u Sultani Projesi, zaman içinde çeşitli yapı topluluklarıyla dolan Topkapı Sarayı arazisinin tek bir plan altında yeniden yapılandırılmasını içeriyor. Gülhane Parkı, Darphane-i Amire ve Sirkeci Garı de sarayın tarihi sınırları içerisinde yer alıyor. Proje kapsamında bu alanlarda tarihi dokuyu bozan yapılar yıkılıyor. Aynı şekilde uzun yıllardır tamir görmeyen tarihi yapılar restore ediliyor.

Yıkımlar 31 Ocak 2008’de Gülhane Parkı’ndaki Türk Telekom binası ve eklenti yapılarıyla başladı. Eminönü Belediyesi’nin Cankurtaran’da dün yıktığı 13 yapı da, surların ortaya çıkarılmasını amaçlıyordu.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne tahsis edilmesi beklenen Alay Köşkü’nün, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Topkapı Sarayı depolarında bulunan eserler için kullanılması düşünülen Zührevi Hastalıklar Hastanesi, Matbaa Meslek Lisesi ile Darphane-i Amire kompleksinin restorasyonu devam ediyor. Gülhane Parkı içinde yer alan sarayın Hasahırlar’ı ise restorasyon sonucunda İslam Bilimleri Eserleri Müzesi oldu. Sirkeci Gar’nın sanat merkezi olması ve sarayın denizle bağlantısını kesen sahil yolunun, Sarayburnu mevkiinde yeraltına alınması düşünülüyor.

Yorum yazın